|
|
| Maviş'le bir kahve molası!..... | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:23 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:23 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:24 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:24 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:26 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:28 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:29 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:30 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:31 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:31 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:32 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:32 | |
| Uzun bir yürüyüsün son nefesinde,Loti de oturdum,Eyüb'ün biraz üstünde.Halicin son mai'sine baktım,Bıraktıgım sehir mi bu anlamadım.İstanbul'u İstanbul yapan icindeki ask biraz,Ask'ın üstündeki duman,Dumanın üstündeki mai,Mai'nin üstündeki siyah,Kadife bir romandan cıkanBir nevresim gibi örter üsüyenin üstünü;her an...Uzun bir yürüyüsün son nefesindeAsiyan da durdum,bebegin biraz üstündeBogazın son yesiline baktımBıraktıgım sen miydin anlamadım.İstanbul'u İstanbul yapan icindeki söz biraz,Sözün üstündeki hüzün,Hüznün üstündeki sis,Sisin altındaki sehir,Sehirle ikimiz mürekkebi kurumus bir siirden cıkanBir dize gibi kosar imdadına asıkların;her an!Uzun bir yürüyüsün son nefesinde,İstanbul da oturdum,meleklerin avucu üstünde | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:33 | |
| 19. Yüzyılın büyük İngiliz ressamlarındanWilliam Holman Hunt'ın, bir bahçeyitasvir eden bir tablosu LondraKraliyet Akademisi'nde sergileniyordu.Hunt'ın "Kâinat ışığı"adını verdiği bu tablodageceleyin elinde bir fenerle bahçede duranfilozof kılıklı biradam görülüyordu.Adam, serbest kalan eliyle bir kapıyı vuruyorve içeriden bir cevap bekler gibi görünüyordu.Tabloyu tetkik eden bir sanat eleştirmeniHunt'a dönerek: "Güzel bir tablo doğrusu,ama mânâsını bir türlü kavrayamadım."dedi."Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı?Ona kapı kolu takmasını unutmuşsunuz da..."Hunt, gülümsedi ve ekledi:"Adam alelade bir kapıya vurmuyor ki...Bu kapı; insan kalbini simgeliyor... Ancak içerden açılabildiği için dışında kola ihtiyacı yoktur." | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:34 | |
| ACININ KANATLARI- CAN DÜNDARDostoyevski'nin hayatını değiştiren olay neydi biliyor musunuz? Kendi idam sahnesi... Çar'ın baskı döneminde, arkadaşlarıyla bir sohbet grubu kurmuştu. Yakalandı. 28 yaşında idam isteğiyle yargılandı. Mahkemenin sonucunu beklediği gece hücresinden alındı. Ölüm kararı yüzüne karşı okundu. Papaz günah çıkarttırdı. Gözleri kapalı olarak bir direğe bağlanıp, müfreze karşısına geçirildi. "Ateş" emrini beklerken gerçek karar bildirildi kendisine... Aslında mahkeme 8 yıl hapis vermiş, Çar bunu 4 yıla indirmişti; ama ona ders olsun diye böyle bir gösteri planlanmıştı. Böylece "ölüm"le tanıştı; oysa bu sefil oyunda asıl keşfettiği şey, "yaşam"dı. Stefan Zweig'a göre 4 yıl sonra yaralı parmaklarından zincirleri çıkardıkları zaman sağlığı bozulmuş, şöhreti uçup gitmişti, ama kırık dökük bedeninden her zamankinden daha parlak fışkıran tek bir şey vardı: Yaşama sevinci...
Durumu en iyi anlatan cümle Nietzsche'nindir: "Hayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar". * * * Evet, gemimiz su alıyor! Daha iki ay evvel, mutluluk diyarına doğru pupa yelken yol aldığını düşündüğümüz o emektar vapurun gürültüyle batmakta olduğuna inanıyoruz şimdi... Halbuki iki ay evvelki sevinç dalgası kadar bugünkü kasvet tufanı da aldatıcı... Yegane gerçek şu: Bu gemi su alıyor. Batmamak için de yenilenmek durumunda... Bu gerçeği görebilmek, maziyle yüzleşebilmek, sahip olduklarımızın kıymetini anlayabilmek için bugünkü acıları çekmemiz gerekiyordu. Zamanla o sancılar olgunlaştıracak bizi... acının bilgeliği, gözümüzdeki mili çekip alacak. Göreceğiz ki çare, kafileler halinde suya atlamak değil, gemiyi baştan aşağı yenilemektir.
Umutsuzluk her yanı kuşattığında, umudun vakti gelmiş demektir.
* * * Sözü yeniden Nietzsche'ye bırakalım:
"Bilginin her türü ıstıraptan gelir. Sefahat, duraklamak ve geriye bakmamak eğilimindedir, oysa acı hep nedenleri sorar. İnsan ağrılarda incelir. Sürekli kurcalayan, törpüleyen acı, ruhun toprağını altüst eder. Yeni düşünce meyveleri için gerekli havalandırmayı sağlayan da bu altüst oluştur". * * * Keşke kalemim yaralarınıza ümidin merhemini sürebilecek kadar güçlü olsa... Keşke şu 20 - 30 satır, dağıtabilse bezginliğinizi; sözcüklerim dertlerinizden azat edebilse sizi... Bu yazı, bunları yapamasa da şunu söyleyebilir: Artık finali gördük; infaz mangasının önünden döndük. Şimdi hayatı daha iyi tanıyoruz. Ona, yeni doğmuş bir bebeğin memeye sarıldığı andaki kadar tutkuyla sarılabiliriz yeniden... 2011 yılı geldiğinde geriye dönüp şöyle diyeceğiz: "Yıl 2001' (2008*) di, hiç unutmam; acılarımız o yıl başlamıştı. Her şeyin bittiğini sanıyorduk. Meğer kurtuluşun başladığı tarihmiş. Acılarımızdan feyz alarak, onlarla kanatlanarak silkindik suskunluğumuzdan... Ayakta durmaya mecali kalmamış köhne bir sistemi değiştirmeye o yıl başladık. Yaralı parmaklarımızdan zincirleri çıkardıklarında yaşama sevincimizi hala kaybetmemiştik. O sayede kederimizin üstesinden geldik. Ve kaderimizi yendik".
.....
"Avucunuzdaki Kelebek"
Ahmet Şerif İzgören'in, "Avucunuzdaki Kelebek" isimli kitabından;
"Ayvalık'tayım, 2003 yazı. Kıyıda, bizi dalışa götürecek tekneyi bekliyoruz. Üç genç kız yanımıza kadar geldi. Kızlardan biri topallıyor, ayağının birini hep sürümek zorunda. Durdular, bize Belediye Plajının olduğu yeri sordular. Biz de gösterdik; bir kilometre ötede bir yer... Kızlardan sağlam olan ikisi: 'Yaaa hadi geri dönelim, oraya kadar bu sıcakta yürünmez' diye fısıldandılar. Engelli olan kız, 'Ne var bunda? Yürürüz' dedi... Şaka gibi bir şey! Yürüme engelli olan kız, bizim gözümüzün önünde öbür ikisini ikna etti, bize teşekkür etti ve devam ettiler. Biz gözlerimiz dolu dolu onları seyrettik. Sizce hangisi daha engelli?
Hayatınızın zor anlarında güçtür mücadele ruhu. Ona sahipseniz hiç korkmayın. Mücadele ruhunuz yoksa anlattığım her şeyi unutun, çünkü boştur sizin için."
**** "Avucunuzdaki kelebek"
Bir genç kız bilge adamı şaşırtmak istiyor. İki elinin arasına bir kelebek koyacak ve bilge adama, 'avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölümü?' diye soracak. Ölü derse kelebeği salıverecek, canlı derse avucunu bastırıp kelebeği öldürecek, bilge adam her ne derse tersini ispat etmiş olacak. Kız kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatıyor: 'Avucumun içinde bir kelebek var: Canlı mı, ölümü?' Bilge adam cevap vermeden önce uzun uzun kızın gözlerinin içine bakıyor ve cevap veriyor:
'Canlı da olması, ölü de olması senin ellerinde kızım, senin ellerinde'...
"Orman müthiş bir hızla yanarken küçük bir serçe yolundaki gölden pençeleri arasına su alıp ormanın üzerine bırakıyor ve tekrar göle uçuyormuş. Ormanın yanışını çaresizlikle izleyen hayvanlardan biri gülümseyerek bağırmış: 'Ne o, ormanı birkaç damla su ile mi söndüreceksin?' Serçe cevap vermiş:
'Benim elimden gelen bu'...
Etrafınızda her şeyi para ve başarıya bağlayan bir sistem var. Oysa değerli olan doğru bir amaç uğruna harcanan çabalardır."
| |
| | | maviş Yönetici
| | | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:39 | |
| GİTTİNGittin...Ben, arkandan sadece baktım.Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki..."Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.Gidersen sönecek içimdeki ateşve bir daha hiç kimse yakamayacak.Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimiO karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.Konuşamadım...Gittin...Gidişini görmemek için gözlerimi kapattımÖylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumubacağımı bu kadar acı duymazdım.Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden. Ağlayamadım...Gittin...Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysaTutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.Anlatamadım...Gittin...Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerindenEllerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?Ürperirdin yine biliyorum.Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.Tutamadım.Gittin...Bir yıkım gibiydi gidişinSen adım adım uzaklaşırken bendenÇöküp kaldı bedenim olduğu yereNice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmiştiBu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.Kalkamadım...Gittin...Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordumHazırdım gidişine,Kaçak zamanları yaşıyordukZaman bitecek ve sen gidecektinBense, gidişinin ertesi günü Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.Başlayamadım...Gittin...Bir şey söyledin mi giderken?"Kal" dememi istedin mi? Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?Beynim öylesine uğulduyorduki.Duyamadım...Gittin...Nereye gittiğin önemli değildiBinlerce kilometre uzakta da olsan, iki metre ötemde de farketmiyordu.Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.Kurtulmalıydım senden, bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.Kurtulamadım...Gittin...Unutulanların arasına katılmalıydımAnıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım.Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.Yapamadım...Gittin...Bir okyanusun ortasında tek küreği kaybolmuş sandaldaDev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,Bil ki; seni Unutamadım...Mehmet Coşkundeniz | |
| | | maviş Yönetici
| | | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:44 | |
| Haydi kalbini bul!.....
Duymuyor musun sesini.? Şşşşşşt... Sessiz ol biraz... Kulak ver...Hâlâ yok mu.? O zaman önce yerini bulmalısın. Hayır, ben yardım edemem, sen bulmalısın; ama, tarif edebilirim. Önce tüm düşüncelerinden sıyrıl... Kendini sadece buna odakla... Kapat gözlerini. Bu arayışta gözlerin yardımcı olamaz sana. Elini göğsünün üzerine koy. Biraz bekle, sakince nefes al, heyecanlanma... Şimdi elini yavaşça sol tarafına götür. Hayır , aşağı doğru değil, daha yukarıda. Sol koluna doğru.Evet, iyi gidiyorsun, parmaklarının altında hisset. Bir değişiklik var mı.? Elinin altında bir şeyin attığını hissediyor musun.? Hayır mı.? Yanlış yerde olmalısın o zaman. Çok mu yukarılara çıktın yoksa? Biraz aşağı indir elini. Avucunu tam olarak aç. İyice yasla göğsüne.Ya şimdi.? Çok hafif bişey hissettin demek. Bu güzel, doğru yolda ilerliyoruz o zaman. Kapalı değil mi hâlâ gözlerin.? Şimdi parmakların koltuk altına doğru ilerlesin. Evet, avucunun altında duruyor olmalı.! Atışını hissediyormusun şimdi. "Neden şimdiye kadar bulamadım" diye hayıflanma , geçmiş geçmişte kaldı. Sen bundan sonrasına bak artık.! Buldun ya yüreğini, bundan böyle hayattaki en iyi rehberin o olacak.! Sesini dinlersen ve kaybetmezsen onu, sana hep doğru yolu gösterecek.! Evet, bazen yanılıyor, bazen gittiği yolda tökezliyor; ama, olsun. Sen yine de dinle yüreğinin sesini. Bugüne kadar başka şeyleri dinledin de ne oldu.? Hangi emanet yürek mutlu etti seni.? Mutlu etseydi arıyor olur muydun bugün kendi yüreğini.? Hayat, yürekte başlıyor ve diğer bütün duygular yürekte can buluyor çırılçıplak.! Yüreğinle konuşursan eğer, yüreğinle görmeyi, yüreğinle duymayı öğrenirsen senden daha mutlusu olmayacak dünya'da.! Bir insanı sevmenin, yaşam'a koşulsuz bencillikten uzak sevgiyle bağlanmanın hazzını yaşacaksın, kendinle tanışacaksın.! Bundan daha ÖZDEN GÜZELLİK ne olabilir ki.? Yüreğine iyi bak.....Unutma ki yürekten veren yürekler alır.!
(alıntı) | |
| | | maviş Yönetici
| | | | maviş Yönetici
| | | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:48 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:49 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:49 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:50 | |
| | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: Maviş'le bir kahve molası!..... 20th Haziran 2010, 21:50 | |
| | |
| | | | Maviş'le bir kahve molası!..... | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|