|
|
| SİİRT-56 | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 13th Ağustos 2010, 05:30 | |
| Hayatın Dönüm Noktaları
Doğum
Evlilik telaşının sona ermesiyle, doğum hazırlıklarına başlanır. Özellikle ilk doğum büyük ilgi uyandırır. Doğum haberi kızın ailesi ve yakın akrabalarına hemen ulaştırılır. Doğumun ilk günü kızın annesi süt gönderir. Aradan bir hafta geçtikten sonra kızın annesi tarafından hazırlanan çocuk çeyizi götürülür. Bu eşyalar arasında; kundak ve elbise, pijama, havlu, pudra, kolonya, bir kaç sabun, bir kaç kat elbise, atletler, kilotlar, lastik kilotlar, muşambalar, salya önlükleri, zıbın, yorgan, yastık, kırlent ile anneye bir takım elbise ve bir teneke çekirdek bulunur. Çekirdek arasında misafir şekeri, fıstık ve leblebi vardır. Ailenin maddi durumuna göre çocuğun beresine çeyrek, yarımlık veya bir altın lira iliştirilir.
Doğum yapan kadın kırk gün dışarı çıkmaz. Evde yalnız da bırakılmaz. Bu müddet zarfında ev işlerine karışmaz. Kız annesi ilk gün süt, ikinci gün kebap, üçüncü gün büryan gönderir. Bundan sonra yakın akrabalar doğum tebriğine gelirler. Hediyelerini getirirler. Çocuk erkek ise hediyeler daha kıymetli olur. Kırkıncı günün sonunda gelin baba evine giderek orada bir hafta kalır. Kendisine ve çocuğa verilen hediyelerle eşinin evine dönerek, artık normal anne hüviyetine kavuşur.
Sünnet
7-8 yaşına varan bir çocuğun babası, maddi imkanlarına göre kendi çocuğuna ve komşu öksüz çocuklardan birkaçına yeni elbiseler yaptırır. Sünnet günü cümadır. Cumadan iki gün önce davullu, sazlı ve sözlü eğlence yapılır. Cuma günü en güzel şekilde giydirilen çocukların başlarına dizili altınlar konulduktan sonra, mahalle çocukları ile birlikte araçlara bindirilerek şehir içinde gezdirilir. Cuma namazından sonra davetliler eğlence yerinde toplanır. Burada sünnet evi tarafından hazırlanan yemekler yenilir. Sünnetçi davetlilerin huzurunda çocukları sünnet ettikten sonra boş bir tepsi gezdirerek para toplar. Sünnetten üç gün sonra dost, akraba ve komşu kadınları sünnet evine tebriğe, hediyeleri ile birlikte giderler. Yemeklerini yiyerek dağılırlar ve sünnet merasimi tamamlanmış olur.
Ölüm
Siirt’te ölen kişiye çok büyük değer verilir. Uzun süre yas tutulur. Erkekler bir süre tıraş olmazlar. Ölüm haberi ölü evinden yükselen feryatlarla duyulur. Ölüm hangi saatte olursa olsun, komşular ve haberi işiten akrabalar cenaze evine koşarlar. Ölğm gece olmuşsa cenaze yıkanır. Bulunan hocalarla sabaha kadar hatim indirilir. Sabahleyin camilerde sela verildikten sonra toplanan kalabalıkla tabut, cenaze namazı içi en yakın camiye götürülür. Ölen kadın ise tabut üzerine entarisi ve tülbenti, erkek ise şapkası ve çeketi, talebe ise önlüğü konulur. Genç yaşında ölenlerin tabutları çeşitli enklere boyanır. Yaşlı ise sadece yeşile boyanır. Ölen çocuk ise tabut yapılmaz. Sadece aile efradı tarafından üzerine eşarp artülür ve kucakta taşınır.
Cenaze namazı kılındıktan sonra camide ıskat töreni başlar. Bir mendilin içine ıskat için çıkarılacak paranın on mislinde yerleştirilen altınlar, ölenin yaşına eşit sayıda sıralanan cemaate tek tek dolaştırılır. Bu dolaştırma sırasnda mendili bir kişi taşır ve herkese hibe ederek tekrar hibe alır. Bu alış-verişe (kubul tü minke vehaptu ileyke) denir. Iskat için çıkarılan paralar, imama, müezzine, fakirlere ve cemaate dağıtılır. Bu bir nevi keffaredir. Cenaze namazından sonra tabut camiden mezarlığa kadar eller üzerinde taşınır. Tabut önünde giden bir-iki çocuk Kur’an-ı Kerim cüzlerini ve “İmraba” sandıklarını taşır.
Camide dağıtılan ıskat paralarından ayrı olarak cenazeyi kaldırmak “Şeyle” için çıkarılan diğer paralarla, mezarlıkta tilavet edilen Kur’an-ı Kerim için; imamlara, hafızlara, cüzleri taşıyan çocuklara ve talkını yapan hocaya ücreti verilir. Ayrıca, ölü yıkayıcısına, tabutu yapan marangoza, mezar kazıcısına ve teneşir taşı tahtasını taşıyana paralar dağıtılır. Mezarlıkta dini merasim bitince, ölenin işyeri veya evine gidilir. 5-10 dakikalık istirahatten sonra baş sağlığı dilekleri iletilir ve cemaat dağılır.
Gömüldüğü günün gecesinden başlayarak ölü için üç gün süren “Helete” ve ziyaretler yapılır. Camide uygulanan bu adetler gereğince dört ikindi, üç sabah olmak üzere yedi ziyaret yapılır. Ziyaretlerde hafızlar Kur’an-ı Kerim okur. Gelenlerde huşu içinde bağdaş kurarak dinlerler. Ancak günümüzde ziyaret adetleri terk edilmiş, sadece akşam namazından sonra ki “Helete” sadeti devam etmektedir.Gelenler, her hafız değiştiğinde kalkıp gidebilirler. Ziyaretler devam ederken bu günlerin akşamları yatsı ezanına kadar camilerde “Helete” diye tabir edilen tören uygulanır. Bu törende “Helete” ayeti ile başlayan (insan) Sure-i Celilesi ve bazı küçük ayetlet okunarak hayır dualar okunur. En fazla ilgi toplayan ve 20-30 dakika kadar süren bu töreni, sonuna kadar takip etme mecburiyeti vardır. Yatsı namazını kılan ölünün yakınları topluca ölü evine giderler ve kısa bir süre kalarak dağılırlar.
Ölü evine, yakın akraba ve dostları tarafından ilk gece yemek gönderilir. Çünkü, ölenin aile efradı üzüntüsünden yemek yapmamıştır. Üç gün süren Helete ve ziyaretler müddetince gelenler ölünün yakınları tarafından kapıda ayakta karşılanırlar. Ailenin küçükleri gelenlerin ayakkabılarını düzeltirler. Taziyeye gelenlere herhangi birşey ikram edilmez. Yalnız Helete sonunda camiden ayrılanlara kapıda sigara ikram edilir. Bu törenlerden başka kadınlar da üç gün süreyle taziyeye giderler.
Ölümden sonraki cumadan başlamak üzere, üç cuma kadın ve erkekler ayrı ayrı mezarlığa gidilerek, ekmek, helva, pasta, kurabiye ve meyve dağıtılır. Bunlar dost ve akrabalar tarafından hazırlanarak Perşembe günü ölü evine götürülmüş olur. Ölümün altıncı gününde kadınların katıldığı “İsboh” adı verilen bir tören yapılır, kadın hafızlar Kur’an-ı Kerim ve kasideler okur. Sosyal bir dayanışma ve kaynaşmayı gerçekleştiren ziyaretler ve Helete sayesinde, ölü yakınlarıyla dargın olarlar barışırlar. Ölü ailesi takip eden ilk bayramda dışarı çıkmaz ve evinde oturarak taziyeye gelenleri kabul eder.
Bu ziyaret sırasında sigara ve son zamanlarda da şeker ikram edilmeye başlanmıştır. Ölenin ismi genellikle aile içinde anılmaz. Ancak ölünün (varsa) yeni doğan bir torununa ad olarak verilir. Dul kalan kadınların çoğu evlenmezler. Çocukları varsa bütün hayatlarını onlara vakfederler. Dul kalan erkekler ise aradan kısa bir müddet geçince genellikle sessiz bir şekilde evlenirler. Dulların evlendikleri gece, evlenen dul erkek ise, ilk karısının ailesi tarafından mezarlığa gidilir, akşama yakın bir zamanda merhum kadının mezarı başında mum yakılır. Ölümden bir sene sonra, hali vakti yerinde olanlar mezara lahit yaparlar. Ayrıca, her bayram arefesi mezarlıklar ziyaret edilerek, fakirlere para ve yiyecek dağıtılır, Kur’an-ı Kerim okutulur. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 14th Ağustos 2010, 02:53 | |
| Mahalli Bayram ve Özel Günler
Siirt’in diğer illerde görülmeyen kendine özgü mahalli bayram ve özel günleri vardır. Ne yazık ki; maddi yönden külfet getiren türden olanları, yıllar geçtikçe unutulmakta, hafızalarda tatlı bir anı olarak yaşamaktadır. Bunların başlıcaları; Cigor, Yumurta Bayramı ve Şihirler’dir.
Cigor
Mahalli bayramların başında gelen cıgor, Şubat ayının ilk Pazartesi günü başlayıp 3 gün devam eder. Şubat ayının ilk Pazartesi aynı zamanda Hıristiyanlarda perhiz günüdür. Bir zamanlar bölgede yaşayan hıristiyanlara göre nazire olarak kullanılan Cigor’un Arapça gegir, gıcık (kızdırma) kelimesinden türemiş olabileceği, veya baharla birlikte insanların çevreye çıkmaları anlamında “Çık gör” olabileceği düşünülmektedir. İlk günde erkekler, diğer günlerde de kadınlar ayrı ayrı tepelere gezilecek yerlere giderler. Özellikle Botan Nehri kenarında bulunan Rasulhacer (Taşbaşı) Mağaraları’na gidilir. Burada, ilkbaharın müjdecisi olan, nergiz çiçeklerini toplarlar. Günün özel yemekleri olan Bunbar, cokat, pekmez tatlısı, rayoşu meketip ve mevsim meyvelerini beraberinde getiren halk, akşama kadar burada eğlenir. Bu bayram dolayısıyla nişanlı kız ve evli kadınlara hediyeler gönderilir. Aynı gece damlarda “Suke” denilen meşaleler yakılarak baş üzerinde dakikalarca çevrilir. Mevsim şartları el vermediği zamanlar bu törenler, evlerde yapılmaktadır.
Yumurta Bayramı
Her yıl Mayıs ayında kutlanan bu yöresel bayram nedeniyle, bütün evlerde yumurta kaynatılır. Nişanlı ve yeni evlilere 100 ile 500 arasında yumurta gönderilir. Kurulan bayram yerinde çeşitli renklere boyanmış yumurtalar tokuşturulur. Bir araya gelen erkekler çeşitli oyunlar oynar. Uzun atlama ve koşu müsabakaları yapılır. Ertesi gün nişanlıların eğlenceleri başlar. Buna “Sıhril Memelik” (nişanlı teşhiri) denir. Her aile, müstakbel gelinini alıp Şeyh-üt Türki Yamacı’ndaki Şeyh Osman Mevkii’ne götürerek eğlenirler.
Şihirler
Bu kelime sergi, panayır anlamına gelmektedir. Her yıl Mayıs ayının 13. gününe rastlar. Bir ay devam eder. Şihirler şehrin dört bir yanında bulunan türbelerde icra edilir. Buralara giden genç kız ve kadınlar en güzel elbiselerini giyer ve eğlenirler. Bilhassa genç kızları kadın görücüler burada tanır ve beğenirler.
Dem
Ocak ayının ilk haftasında kutlanan “Dem Günü” ‘nde Noel Baba tipinde “Devveme” (devam ettiren) ve inek suretinde olan bir iyilik meleğinin evlerin bacalarından girerek şöminenin yanına altın ve mücevher bırakılacağına inanılırdı. Üç gün süren bu kutlama nedeniyle her gece değişik türde yağlı yemekler ve tatlılar yenerek “Devveme” beklenirdi. Çocuklar gündüzden hazırladıkları yeşil otları şöminenin yanına bırakır, Ayrıca, üzüm ve cevizle de bu karşılamayı takviye ederlerdi. En ufak bir hışırtıya uyanarak “Devveme geldi!” diye sevinirlerdi. Bu geleneğin Noel’le aynı zamana denk düşmesi, bunun eskiden Siirt’te yaşayan Hıritiyanlardan kaldığını göstermektedir. Bu gelenek nedeniyle evlerin bacaları birkaç gün evvelinden temizlenirdi. Böylece yangınlara karşı bacalar temizlenmiş olurdu. Bu geleneğin baca temizliği sağlamak için süregeldiği söylenebilir. Bu gelenek bugün unutulmuştur.
| |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 14th Ağustos 2010, 02:54 | |
| Çocuk Oyunları
Kuçat : Oyun üç ve daha fazla çocuk arasında ucu sivriltilmiş, 30-50 Cm arası odunlarla, ıslak çamur biçiminde olun zemin üzerinde oynanır.
Gazeliti Garki : En fazla beş kişilik iki grupla oynanan bir çocuk oyunudur. Bu oyunda iki gruptan biri, yani beş kişilik grup saklanır. Geri kalan beş kişi saklananları bulunca oyun sona erer.
Titta : Bir kg’lık boş teneke veya benzeri kutularla oynanan çocuk oyunudur. En az dört kişiyle oynanır. Oyunda bir ebe olup, tenekenin başında kalır. Diğerleri saklanır. Saklanan kişiler gizlice ortadaki tenekeye tekme vurarak tekrar saklanırlar. Ebe diğerlerini sobe edinceye kadar oyun devam eder.
Ihmar’ıl Tavil : Uzun Eşek Oyunu olan bu oyun beş kişilik iki grupla sırtlarına atlama şekliyle oynanır.
Zevzen : İki kişilik bir oyundur. Genellikle kız çocuklarının yerde çizmiş oldukları çizgilerde ayaklarıyla taşı çizgilerden atlatmak suretiyle oynadıkları oyundur.
Bunun yanında Şirişkah (kibrit oyunu), Pit (çanak), Levliye (bilye), Tappıkat (beştaş oyunu), Saklambaç, Kıbap (ceviz oyunu) ve Mız’ar (topaç oyunu) gibi oyunlar da oynanır.
Halk Oyunları
Yöresel Halk Oyunları :
Şeyhani Oyunu :
Bu oyunun bir başka adı da “Saygı Oyunu”’dur. Oyunda eğilip kalkmaların, din adamlarının önünde, onlara saygı göstermek amacıyla yapılan hareketler anlamına geldiği ifade edilir.
Govent Oyunu :
Siirt’te oynanan bir karşılamadır. “Go” ezgi söylemek, “Vent” beraber demektir. Govent’in karşılığı ise “Beraber söylenen ezgi ve oyun” demektir. Bu oyunda hem solo hem de koro tarafından türküler söylenir. Daha çok düğünlerde oynanan bu oyunlarda kız ve erkek tarafları karşı karşıya dizilirler. Her düğünde “Govent” denilen oyundan sonra “Sergovent” denilen ve sırayı yöneten halaybaşı niteliğindeki kişinin yönetiminde halaylar, sıra ve halka halayları olarak oynanır.
Mirani, Şeyhani, Girani, Botani, Garzani, Çaçani, Hırpani, Roşkani Halayları :
İki tarafın başında birer “Sergovent” adı verilen baş çekeni vardır. Erkek tarafının sergoventi, erkeği öven bir ezgi söyler. Son kısmını topluluk tekrar eder. Aynı şey kız tarafının sergoventi tarafından, kızı övmek amacıyla yapılır. Ezgi aynı kalır, sözler değişir. Güfteler irticali olarak düzenlenmektedir. Tekrarlar sergovent dinlenerek yapılmaktadır. Bunlar toplu olarak oynanan halaylardır. Dizilişler karşılıklı sıra halınde olup, sıraların hareketleri öteki sıralara yaklaşarak ve uzaklaşarak yapılır, Ellerin serçe parmaklarının kenetlenmesi suretiyle yarı bağlantı sağlanır. Sonra öteki oyunlara geçilir. Oyunlar tür olarak genellikle halay şeklindedir.
Karakıştani Oyunu :
Bu oyunda avuçlar karşılıklı olarak karşıdaki oyuncunun avucuna vurulur. Karşılama oyunu iki bölümden oluşur. Birinci bölümü ağırdır. Bu bölüme “Girani” denir. İkinci bölümü ise hızlıdır. Bu hızlı bölüme de “Süvik” adı verilir. Halay türündedir.
Halk Oyunlarımıza Eşlik Eden Çalgılar :
1- Telli Çalgılar :
A- Tezene (Mızrap) ile Çalınanlar : a- Tar, b- Bağlama, c- Divan, d- Cuva,
B- Yayla Çalınanlar : a- Kabak kemane, b- Keman, c- Kemençe,
2- Üflemeli Çalgılar :
a- Zurna ailesi (büyük, küçük vs.), b- Tulum (deri), c- Ney (kamış), d- Klarnet (madeni), e- Çığırtam, çırıtma (kemik), f- Sipsi (kamış), g- Dilli flüt
3- Vurmalı Çalgılar :
A- Deri Yüzlü Olanlar : a- Davul ailesi (büyük davul, küçük davul, koltuk davulu), b- Def ailesi (zilli, büyük, küçük, daire, bendir vs.), c- Darbuka,
| |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 14th Ağustos 2010, 02:56 | |
| Giyim
Eruh ve Pervari İlçeleri ve köylerinde üretimi yapılan ve giyilen kıyafetler.
Halen kullanılmakta olan bu giysi türlerinin ve yörede dokunan şal-şepik tezgahlarının yok denecek kadar azaldığı ve bu işi yapan ustaların bu sanatı bıraktıkları gözlenmektedir. Ancak, şu anda Eruh’ta dokuma işi bir tezgahta yürütülmektedir.
Kadın Giysisi
1- Üste Giyilenler : a- Yelek, kaftan (üç etek), b- İç elbise (fistan), c- Kuşak, kemer, d- Levendi,
2- İçe Giyilenler : a- İç gömleği, b- Şalvar (uzun don),
3- Başa Giyilenler : a- Kofi, fes, takke, b- Mendil, tülbent,
4- Ayağa Giyilenler : a- Yün çorap, b- Çarık, edik, yemeni,
Kaftan ve yelek, yöreye özgü tezgahlarda tiftikten dokunmaktadır. Üstleri sim veya renkli yün iplikle işlenerek süslenmektedir. Günümüzde bu dokuma tezgahlarının kalmayışı ve bu sanatı yapabilen ustalar yetişmediği için bu tür kumaşlar temin edilememektedir. İç elbiseleri çiçekli basma, pazen ve benzer kumaşlardan yapılmaktadır. Kuşak ve yün çoraplar el dokumasıdır. Son zamanlarda pamuk iplikten de yapılmaktadır. Maddi duruma göre altın ve gümüş takılar da aksesuar olarak takılabilmektedir.
Erkek Giysisi
1- Üste Giyilenler : a- Şal, b- Şepik, c- Yelek, d- Kuşak veya deri kemer, e- Levendi,
2- İçe Giyilenler : a- Osmanlı yaka gömlek,
3- Başa Giyilenler : a- Ağal, kofi, b- Püsküllü camedan,
4- Ayağa Giyilenler : a- Yün çorap, b- Yemeni, çarık, edik, reşik,
Kumaş dokuması kadın giysilerinde kullanılanın aynısıdır. Aksesuar olarak, kemer, palaska, pazubant ve hamayıl takılabilir.
| |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 14th Ağustos 2010, 03:00 | |
| Yöresel Halk Oyunları Giysileri
Siirt yöresinde giyilen ve halk oyunları kıyafeti olarak kullanılan değişik tür ve şekillerde giysiler bulunmaktadır. Bu giysi ve kıyafet çeşitlerini iki ayrı bölümdü ele almak gerekir:
Siirt Merkez ve Batısını İçine Alan İlçe ve Köylerinde Kullanılan Halk Oyunları Giysileri :
Bu giysiler aynı zamanda günlük giysi olarak da kullanılmaktadır. (Kurtalan, Baykan, Aydınlar ve Şirvan İlçe Merkezleri ve Köyleri.)
Kadın Giysisi
1- Üste Giyilenler : a- Hırka, yelek, cepken, b- Entari (fistan, çemçem, ince elbise), c- Kuşak veya gümüş kemer, d- Levendi (ter bezi) şerit şeklinde (10 Cm),
2- İçe Giyilenler : a- İç gömleği (kiras), b- İç donu, şalvar,
3- Başa Giyilenler : a- Tülbent, b- Mendil (temesi), c- Kuşak (ince, renkli bir veya iki yazma bağlanır.),
4- Ayağa Giyilenler : a- Yün çorap, b- Deri yemeni, c- Yarım çizme (mesh şeklinde pek kullanılmamaktadır.)
Hırka, yelek ve cepken gibi giysiler süet ve parlak düz kadife kumaşlardan yapılmaktadır. Üzerleri de sim ile başka türdeki değişik yün ve renkli ipliklerle süslenmektedir. “Çemçem” diye adlandırılan iç elbiselerin üzerine giyilen bu tür giysiler, ince ve parlak bir kumaş türünden yapılmaktadır. Özellikle çok sıcak havalarda giyilmektedir. Diğer kalın türden olan fistan ise soğuk mevsimlerde giyilmektedir. Basma, pazen ve kadifeden de yapılanları vardır. Kuşaklar ise genelde yünlü veya pamuklu dokumadan yapılmakta ve çoğunlukla püsküllü olarak üretilmektedir. Yün çoraplar elde yapılmaktadır. Renkli yün veya orlon türünden iplikle süslenmektedir.
Aksesuar olarak da başa dizili altın, boyuna gerdanlık, bele gümüş kemer ile hayıl, hızma, halhal gibi takılar da takılabilir. (maddi duruma göre.)
Erkek Giysisi
1- Üste Giyilenler : a- Yelek, b- Şalvar, c- Kuşak (püsküllü),
2- İçe Giyilenler : a- Hakim yaka gömlek, 3- Başa Giyilenler : a- Külah, takke, b- Püsküllü camedan,
4- Ayağa Giyilenler : a- Yün Çorap, b- Deri yemeni, kundura (ayakkabı),
Şalvar ve yelek, kabardin kumaştan yapıldığı gibi diğer kumaşlardan da yapılabilmektedir. Gömlek ise Osmanlı Yaka ve genelde beyaz renkteki keten ve benzeri kumaştan yapılmaktadır. Başa takılan külah veya takkenin etrafına püsküllü bir mendil, kuşak şeklinde sarılarak bir parçası kuyruk şeklinde bırakılır. Aksesuar olarak da pazubant, kama, hamayıl ve maddi duruma göre kordonlu saat veya köstek takılabilir. Ayakkabının ise deriden ve az topuklu olanı tercih edilmektedir.
| |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 14th Ağustos 2010, 03:17 | |
| Yöre Mutfağı |
| Mahalli Yemekler :
Siirt’in yemekleri ayrı bir özellik ve lezzete sahiptir. Çeşit olarak zengin olan mutfağın en önemli yemekleri Büryan ve Perde Pilavı’dır.
Büryan (Perive) :
Kızgın kuyularda pişirilen “Büryan” genelde yazın yenilen bir et yemeğidir. Kemiklerinden ayrılan et parçaları daha evvel kızdırılmış yeraltı kuyularına çengellerle sarkıtılır ve kuyu ağzı kapatılır. Kuyu tabanına büyükçe bir kazan yerleştirilir. Etin fazla yağı bu kazanda birikir. İki saat bekletilir. Kuyudan alınan pişmiş etler, askılarda satışa sunulur. Servis esnasında kızgın vaziyette hazır bekletilen etler, tekrar konularak sıcak servis yapılır.
Perde Pilavı :
Fes şeklinde bakır tencerelerde pişirilen “Perde Pilavı” Siirt’in en meşhur misafir yemeğidir. Yumurta, süt ve yağ ile yoğurularak hazırlanan hamur, özel tencereye yufka şeklinde sıvanır. Bu hamur üzerine badem içi ile şekiller verilir. Önceden kızartılan keklik veya tavuk eti et suyu ile hafifçe pişen pirinçle beraber çeşitli baharat, badem içi, çam fıstığı ile birlikte hamurla sıvalı tencereye yerleştirilir. Tencerenin ağız tarafı da hamurla sıvanarak kapağı örtülür. Önceleri kor ateş üzerinde döndürülerek pişirilen Perde Pilavı, şimdi fırınlarda pişirilmektedir. Pişen pilav, genişçe bir tepsi içine, tencerenin ters yüz edilmesiyle külay şeklinde boşaltılır. Sıvanmış hamur, börek gibi kızarmıştır. Bu kabuk yarılarak servis yapılır.
Siirt Köftesi : Mahalli tabirle “Kitel” diye adlandırılan Siirt Köftesi ince bulgurdan yapılır. Su ile yoğrularak hamur haline getirilen bulgurun içine yağlı et ile pirinç, maydanoz, soğan ve bir miktar baharat konduktan sonra kapatılır. Bundan sonra yapılan iri köfteler kaynar suda haşlanarak pişirilir. Bu ağır köftenin yanında genellikle garnitür olarak ekşi sebzeli çorbalar veya bamya bulunur. “Pırtike” denilen ıspanak çorbası bunların başında gelir. “Nube” denilen çok acılı ottan yapılan çorba da bulunabilir.
Sarımsaklı Köfte :
Serin mevsimlerde Pazar sabahları yenen sade bir köftedir. İnce bulgurla yapılır. Bulgur hamur haline getirilerek elle geniş ve ince bir daire şekli verilir. Kaynar suda haşlanarak pişirildikten sonra yağlı kavurmanın sıcak suda eritilmesi ve bir miktar ince sarımsam ilavesiyle elde edilen bir nevi sosa batırılarak yenilir.
Ayranlı Yarma :
Kış mevsiminde yenilen bu yemeğin diğer adı “Şişe Şirten”’dir. Mahalle dibeklerinde dövülerek kasuğu çıkarılan buğday, değirmende övütülerek yarma haline getirilir. Bol suda hamurlaşıncaya kadar pişirilir. Pişirilen bu yarma derin tabaklar içine ortası boş bırakılarak yayılır. Yazın torbalarda süzülerek topak halinde kurutulan ayran “İncene” denen dibi pürüzlü toprak tencerede ılık suda, elle sürtülerek eritilir. Sıvı hale gelen ayranın içine bol miktarda kızarmış yağ, nane ve kırmızı biber konularak yarma tabağının boş bırakılan kısmına dökülür. Hazırlanan ayranlı yarma kıyıdan başlanmak suretiyle yenilir.
Bumbar :
Bu yemek mahalli bayram günü olen Cıgor’un (çık gör) özel emeğidir. Mahalli adı “Cokat”’tır. Önceden temizlenmiş, tuzlanarak kurutulmuş veya taze olarak itina ile temizlenmiş kalın bağırsakların bir ucu dikilir. Yıkanmış ıslak pirinç, karabiber, maydanoz ve kıyma (elle ince doğranmış et) karıştırılarak bağırsak içine doldurulur. 30-40 Cm olacak şekilde öbür ucu da dikilir. Bağırsağın hava almasını sağlamak için, çeşitli yerlerinden şişle delik açılır ve kazanda ılık su içine bırakılır. Bir buçuk saat kadar kaynatılarak pişirilir. Bağırsaklar, dolgun vaziyete geldiği zaman ateşten indirilir. Kaynar sudan alınan Bumbar’lar geniş bir kabın içine konur ve üstü bir bezle örtülerek 20 dakika dinlendirildikten sonra servis yapılır.
Tatlılar :
Varak Kek :
Normal sertlikte hazırlanan hamur, yufka yapılarak dilimlenir ve kurutulur. Hamurun iki katı kadar pekmez, yarısı oranında su ile karıştırılarak kaynatılır. Kaynamış bu karışıma hamurlar atılarak yarım saat kaynatılır. Pişen hamurlar karışımla birlikte tepsiye dökülür. Üzerine ceviz içi serpilir. Sogutulduktan sonra servis yapılır.
Aside :
Un ve yağla birlikte kısık ateşte kahve rengini alıncaya kadar kavrulur. Kavrulan un, soğumaya bırakılır. Bir tencerede unla orantılı olarak ağda hazırlanır. Ağda da soğutulur. Kavrulmuş unla ağda iyice yoğrularak elle şekil verilir. Böylece tatlı, servise hazır olur. Rayoşu Meketip : 2 kg una 2 yumurta kırılır. Bir çay bardağı zeytinyağı ve bir çay bardağı yoğurtla hamur iyice yoğrulur. Yufka yapılır. Yufka içine dövülmüş ceviz serilir. Yufka katlanır. Mektup zarfı şeklinde kesilir. Adı da buradan gelir. Kızdırılmış zeytinyağı içine atılır. Kızartılır. Pekmez veya şekerli suya batırılır. Tatlı servise hazır hale getirilir.
İmçerket :
1 kg un, 1 yumurta ve 1 çay bardağı yoğurtla, kulak memesi yumuşaklığında yoğurulur. Çok az miktarda tuz atılır. Bu hamur yaş bezin altında, küçük parçalar halinde kesilmiş vaziyette bekletilir. 15 dakika dinlendirilen kesilmiş hamurlar açılır ve yağda kızartılır. Soğutulduktan sonra toz şekerle birlikte servise hazır hale getirilir. |
|
| |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 20th Ağustos 2010, 02:14 | |
| TURİZM AKTİVİTELERİ
Kültür Turizmi Erzen Ören Yeri Kurtalan ilçesinde, Bozhöyük köyü ile Gökdoğan köyü arasında geniş bir alanı kapsar. Erzen ören yerinin Siirt’teki ilk yerleşim yerlerinden olduğuna dair bazı bulgular yapılan araştırmalarla ortaya çıkmıştır. Derzin Kalesi : Bizans Döneminden kalma oldukça sarp bir tepenin üzerinde inşa edilen kalede bulunan gözetleme kuleleri günümüze kadar varlıklarını koruyabilmişlerdir. İnce kaya (Kormas) Kalesi : Şirvan ilçesinin 10 km. uzağında incekaya (Kormas) köyünde bulunan Bizanslılar dönemine ait kaledir. Kale daha ziyade şatoyu andırmaktadır. İrun Kalesi :
Şirvan ilçesinin 40 km kuzeyinde sarp dağların zirvesinde kurulmuştur. Kalenin bulunduğu dağın eteğinden geçen nehirle yer altı tüneli ile bağlantısı bulunmaktadır. Şirvan (Küfre) Kalesi :İlçe merkezinin 4 km doğusunda, ilçenin adıyla anılan kaledir. Doğal bir kayanın üzerinde mevki ye hakim olarak yapılan kale bir kartal yuvasını andırmaktadır. Ulu Cami : Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen caminin Selçuklu Sultanlarından Muguziddin Mahmut tarafından 1129 (523 H) yılında onarılmıştır. 1260 (658 H) yılında da Cizre hakimi Selçuk Atabeylerinden El Mücahit İshak tarafından camiye ilaveler yaptırılmıştır. Cami minaresinin kaidesine yerleştirilmiş olup, halen cami içinde bulunan bir taşın üzerinde ‘’ Haza tarih-i Tecdidi binaii Camii Velminareti ibaresi altında ise Duacis-surun Limen Saa’’ yazısı okunmaktadır. Camiye ait sanat şaheseri mimber ise 1933 yılında Ankara Etnografya müzesine nakledilmiştir. Cumhuriyet Camii : Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen Cami 1926 yılında onarılmış, Hıdrul Ahdar olan adı Cumhuriyet Camii olarak değiştirilmiştir. Camii kare planlı ve tek kubbelidir. Mihrap ve mimberde Rumi tezyinat madalyonlar bulunmaktadır. Veysel Karani Hz. Türbesi : Baykan ilçesinin Ziyaret Beldesindedir. Yörenin “Cas denilen harcıyla yapılıp Kubbe ile örtülmüş olan türbe, 1967 yılında yıktırılarak yerine yeni bir türbe yaptırılmıştır. Veysel Karani türbesi ve külliyesi 2001 yılında Valilikçe restore edilerek modern bir görünüme kovuşturulmuştur. Her yıl 16-17 Mayıs tarihlerinde Veysel Karaniyi anma etkinlikleri düzenlenmektedir. İbrahim Hakkı ve Hocasıİsmail Fakirullah Türbesi : Din ve astronomi bilgini olan İbrahim Hakkı’nın Hocası İsmail Fakirullah için 18.yüzyılda yaptırdığı türbe Aydınlar ilçe merkezinde (Tillo) bulunmaktadır. Bir büyük ve iki küçük kubbenin örttüğü iki oda ve bir hol ile kuleden ibaret olan türbenin asıl özelliği Aydınlar ilçesinin 3-4 km. doğusundaki bir tepe üzerinde bulunan “Kalet-ül Ustad” denilen yığma taşlardan yapılmış olan ve duvarındaki 40x50 cm. ebatlarındaki pencereden her yıl gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü yeni doğan güneşin ilk ışınları türbe kulesinin penceresine vurarak kırılma suretiyle hocası İsmail Fakirullah Hz.lerine ait sandukanın baş tarafını aydınlatmasıdır. Sultan Memduh Türbesi : Asıl adı Sultan Mahmut olan Sultan Memduh Hz. Hicri 1174, Miladi 1761 yılında Aydınlar (Tillo) ilçesinde dünyaya gelmiştir. Sultan Memduh’un 47.000 beyitlik bir divanı bulunmaktadır. Hicri 1263 Miladi 1847 yılında vefat etmiştir. Aydınlar ilçesinde kendi adına yaptırılan türbede metfundur. Türbe metal malzemelerden yapılmış olup, kapı ve kabirleri çevreleyen şebeklerinde yaptırana ait kitabeler bulunmaktadır. Şeyh Muhammed El Hazin Türbesi : Şeyh-ul Hazin, yer yer Siirt Merkez Ulu Camiinde vaaz ve nasihatlerde bulunmuş, bir seferinde ihlas süresinin tefsiri üzerinde 40 gün vaazı nasihat ettiği söylenmektedir. 1891 yılında vefat etmiştir. Kendi köyü olan Dere yamaç (Fer saf) köyünde defnedilmiştir. Türbenin son zamanlarda restorasyonu ve çevre düzenlemesi yapılmıştır. Kiliseler :Siirt İlinde yer yer kalıntıları günümüze kadar gelen kilise ve manastır bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri şunlardır. Siirt kent merkezindeki Hadervis Kilisesi ve Mir Yakup Manastırı. Şirvan İlçe merkezinde bulunan kilise. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 20th Ağustos 2010, 02:16 | |
| Yaylalar Pervari İlçesindeki Çemikari, Cema ve Herekol yaylaları ile Şirvan İlçesinde Baçova yaylası yöre halkı tarafından ilgi görmektedir. Yaz, kış bol yağışlı olan bu yüksek platolar, zengin çayırlarla kaplıdır. Mağaralar
| İlin Jeolojik yapısında kalkerli oluşumlar önemli yer tuttuğundan pek çok sayıda mağara oluşmuştur. Bunların bir bölümünde, insanlarca konut olarak kullanıldığını gösterir izlere rastlanmaktadır. Suya karşı direnci az olan kalkerlerin erimesi ile ortaya çıkan bu doğal mağaralar genellikle vadi boylarında yoğunlaşmıştır. Bunların en ünlüleri Botan Mağaralarıdır. |
| |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 20th Ağustos 2010, 02:19 | |
| Termal Turizm
| Billoris (Sağlarca) Kaplıcası : Billoris kaplıcası, Siirt’in 17 km. güneyinde Botan çayı kenarında, belediye ve mücavir saha sınırları dışında bulunmaktadır. Günümüzde gelişmiş ve gelişme yolunda bulunan ülkelerin sanayileşme ve kentleşme sonucu karşı karşıya kaldıkları çevre sorunları ve hava kirlenmesi, (nemli ve güneşten yoksun ağır iklim şartlarının etkin olduğu Avrupa ülkelerinde daha da önem kazanarak ) insan sağlığını bozan, iş gücü verimini azaltan ve yaşama ortamı oluşmuştur. Romatizma hastalıkları, beslenme bozukluğu ve sinirsel yorgunlukları artıran bu ortamın yarattığı sorunları gidermek amacı ile, kaplıca ve iklim gibi kaynak değerlerinden yararlanma, halk sağlığını ve işgücü verimini korumak almacı ile sürdürülecek çabalarla, iç ve dış turizm olayı ile bütünleşen “Sağlık Turizmini “ hareketlendirir. |
Eko Turizmi
| Yayla Turizmi : Pervari İlçesinde Çemikari, cema ve Herekol yaylaları ile Şirvan İlçesinde Baçova yaylasıdır. Yaz, Kış bol yağışlı olan bu yüksek platolar, zengin çayırlarla kaplıdır. Yöre halkı ve göçerler yaz mevsimini bu yaylalarda geçirmektedirler. Spor klüpleri tarafından da yaylalarda hazırlık kampları düzenlemektedirler.
Mağaralar :
İlin Jeolojik yapısında kalkerli oluşumlar önemli yer tuttuğundan pek çok
sayıda mağara oluşmuştur. Bunların bir bölümünde, insanlarca konut olarak kullanıldığını gösterir izlere rastlanmaktadır. Günümüzde bile Kurtalan ve Eruh’un bazı Köylerindeki mağaralar hayvan barınağı olarak kullanılmaktadır. Suya karşı direnci az olan kalkerlerin erimesi ile ortaya çıkan bu doğal mağaralar genellikle vadi boylarında yoğunlaşmıştır. Bunların en ünlüleri Botan Mağaralarıdır. |
Turizm Amaçlı Spor Faaliyetleri
| Akarsu : İlimizin sahip olduğu zengin doğal kaynaklardan birisi de akarsularımızdır. Akarsularımızın önemli bir bölümü kısaca”Akarsu Turizmi” olarak tanımlaya bileceğimiz rafting ve kano akarsu kaynağı için elverişlidir. Botan Çayı : Nordüz Platosu’nu batıdan kuşatan Siirt-Hakkari ve Siirt-Van sınırlarını oluşturan yüksek dağlardan kaynağını alan bu akarsu önce batıya, sonra kuzeybatıya doğru akar. Suyu iyice bollaşan Botan Suyu, dar ve derin bir vadi oymuştur. Vadi tabanıyla dağların dorukları arasındaki yükselti farkı 1.000 metreye ulaşır. Akarsu, Pervari yöresinin sularını toplayan Çatak Çayı ve Bitlis’in doğusundaki dağlık yöre ile Doğruyol, Kapılı ve Kuran Dağları’nın sularını toplayan Büyükdere’ yle Çukurça da birleşir. Burada Botan Suyu adını alır. Batı yönünde akan Botan Suyu(Uluçay), Aydınlar İlçesi ve İl Merkezi’nin doğusundan geçer. Bostancık yöresine ulaşır. Burada, doğudan Eruh yöresinin sularını toplayan Zorava Çayı’nı, kuzeyden Muş Güneyi Dağları’nın sularını toplayan BitlisÇayı’nı alır. Bitlis Çayı, Botan Suyu’na karışmadan önce, Kavuşşahap Dağları’nın sularını toplayıp gelen Pınarca Çayı ile birleşir. Botan Suyu bu iki önemli akarsuyla birleştikten sonra, Çat Tepe’de Dicle Irmağı’na katılır.
|
| |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 20th Ağustos 2010, 02:20 | |
| Av Turizmi
Siirt ilinde önemli av turizminde bol miktarda keklik vardır. Av mevsimi genellikle Ekim-Şubat dönemini kapsar. Bunun dışında her zaman akarsularda balık avlamak mümkündür.
Gençlik Turizmi
Kültür ve Turizm etkinlikleri genelde, Dicle Üniversitesine bağlı Eğitim Fakültesi ile Gençlik Merkezi Müdürlüğü bünyesinde olmaktadır.
Siirt Merkez İlçede bulunan Atatürk Orman Çiftliği, Botan, Başur ve Kezer Çayları kıyısı ile Pervari İlçesindeki Yaylalar kamp yapmaya uygun yerlerdir. Buralarda gerekli tesis olmadığından çadır kampları düzenlenebilir. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: SİİRT-56 20th Ağustos 2010, 02:27 | |
| | |
| | | | SİİRT-56 | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|