Forumnefer'e hoş geldiniz.

Eğer üye iseniz lütfen giriş yapınız, henüz üye değilseniz ve forumdan tam olarak yararlanmak istiyorsanız bizim topluluğumuza katılabilirsiniz.
iyi Formlar dileriz.
Forumnefer'e hoş geldiniz.

Eğer üye iseniz lütfen giriş yapınız, henüz üye değilseniz ve forumdan tam olarak yararlanmak istiyorsanız bizim topluluğumuza katılabilirsiniz.
iyi Formlar dileriz.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 SİİRT-56

Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 01:52

SİİRT

Yüzölçümü: 11.003 km²
Nüfus: 243.435 (1990)
İl Trafik No: 56


Siirt, dört mevsimin en güzel şekliyle yaşandığı iklimi, her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği bereketli toprakları, el emeği göz nurunun ürünü olan battaniye ve kilimleri, şifa kaynağı Pervari Balı, iri taneli fıstığı, kendine has lezzeti olan Zivzik Narı, doğal güzellikleri, tarihi eserleri, bağrında barındırdığı evliyaları ile görülmeye değer bir yerdir.

Kaplıcalar, türbeler, tarihi cami, kale ve köprüler Siirt'in tarihi ve turistik değerleri arasında oldukça önemli bir yere sahiptir.



GENEL KONUM

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 41° 57'' doğu boylamı ve 37° -55'' kuzey enlemi üzerinde yer alan Siirt doğudan Şırnak ve Van, kuzeyden Batman ve Bitlis, batıdan Batman, güneyden Mardin ve Şırnak İlleri ile çevrilidir. İl topraklarının büyük bölümü dağlarla kaplıdır. Kuzeyde Muş Güneyi Dağları, doğuda Siirt Doğusu Dağları İl’in doğal sınırlarını oluşturan sıra dağlardır. 1990 yılında değişen sınırlardan sonra Siirt İli ’nin yüzölçümü 6.186 Km²’ye inmiş Km² ’ ye ise 42 kişi düşmüştür. 1997 yılı nüfus sayımına göre 263.258 kişilik nüfusuyla Türkiye toplam nüfusunun %4’ünü barındırmaktadır.

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

İl toprakları asıl görünümünü III. Zaman’da kazanmıştır. Şiddetli kıvrılma ve kırılmalara uğrayan il alanı, üst-eosen ve oligosen boyunca deniz dışında kalarak aşınmış ve bir yarı ova (peneplen) niteliği kazanmıştır. Üst-miyosende Doğu Anadolu genel olarak yükselirken, il alanı da blok halinde yükselmiş ve Güneydoğu Torosları oluşmuştur. Bu yükselme hareketleri sırasında il alanının güneybatısını da içine alan güçlü çöküntü alanları ortaya çıkmıştır.G.doğu Torosları esnekliğini yitirmiş ve sertleşmiş kesimlerinde ortaya çıkan çöküntü olukları, akarsularca aşın dırılarak batı, güneybatı ve güney yönünde uzanan vadilere dönüştürülmüştür. Bir yandan vadi ler oluşurken, bir yandan da özellikle çöküntü alanlarında hızla genişleyen vadi tabanlarında IV. Zaman boyunca çeşitli taşınma maddelerden oluşan düzlükler ortaya çıkmıştır..

DAĞLAR

İlimizde yeryüzü şekilleri daha çok yüksek dağ ile platolardan oluşmaktadır. Siirt’ in kuzeyi ve doğusu yüksek ve sarp kesimlerdir.Genel olarak Güneydoğu Toroslar adıyla anılan bu dağ sırası, doğudan güneydoğuya genişçe bir yay çizerek Hakkari Dağları’yla birleşmektedir. Dicle Vadisi'' ne eğimli olan bu yüksek ve sarp kesimde yer alan önemli dağlar ve bunların özellikleri şöyle sıralanabilir.

SİİRT DOĞUSU DAĞLARI

Muş Güneyi Dağları’ ndan sonra,Bitlis Çayı Vadisi’nin doğusunda, dağlar güneye doğru açılarak Siirt’in doğusunu kaplar. Yükseltisi hızla azalarak Güneydoğu düzlükleri’ne doğru sokulan bu dağlar, bir yandan da Hakkari Dağları’yla birleşir. Siirt doğusu dağları genellikle tek tek kütleler halinde yükselmektedir. Bu kütleler, Dicle Irmağı’na karışan küçük akarsuların açtığı vadilerle parçalanmış durumdadır. Siirt Doğusu Dağları’nın ana gövdesini, Pervari, Siirt Merkez, Eruh ve Şırnak’ı da kapsayan Yazlıca Dağı (Herekul Dağı) oluşturmaktadır. Doğuda çok geniş bir kütle oluşturan Yazlıca Dağı 2.838 m.’lik yükseltisiyle İl’in en yüksek noktasıdır. Bu doruğu kuzeyden 2.444 m. yükseltili Meydanı Süleyman Tepesi ile daha düşük yükseltili Körkandil Dağı izlemektedir. Yazlıca Dağı, batıda, Uluçay ve Zorava Çay’ı Vadileri’nin birbirine yaklaştığı noktada daralırken, yükseltisi de azalır. Tosuntarla-Çizmeli çizgisinde yükseltisi 1.844 m.’ye dek düşen Yazlıca Dağı, Merkez İlçe alanında yükseltisi 1.500 m.’nin altında olan platolara düşmektedir. Siirt Doğusu Dağları, Yazlıca kütlesi dışında Şirvan-Pervari-Van üçgeni içinde de önemli yükseltiler oluşturmaktadır.

İl’in kuzeydoğusunda genellikle tek tek yükselen bu dağların başlıcaları 2.741 m. yükseltili Doğruyol Dağı (Beknovi Dağı), 2.631 m. yükseltili Kapılı Dağı ve 2.350 m. yükseltili Koran Dağı’dır. Siirt Doğusu Dağları, İl’in güneydoğusunda daha dağınık ve daha alçaktır. Bu kesimlerdeki en önemli doruklar, Eruh’un güneyindeki Yassı Dağı (2.280 m.), bunun batı yönündeki uzantısını oluşturan Şeyh Ömer Dağı (1.409 m.)’dır. Buradaki dağların dorukları dışındaki kesimler, batı ve güney yönündeki eğime bağlı olarak aşınmış ve platolara dönüşmüş durumdadır. Siirt’te bu dağların dışında da bazı yükseltiler vardır. Bunların en önemli si Kurtalan’ın güneyindeki 1.530 m. yükseltili Dilek Tepesi’dir. Genellikle çıplak olan bu dağların kuzey yamaçlarında yer yer meşe ağaçlarından oluşan topluluklara rastlanmaktadır.

PLATOLAR VE YAYLALAR

Siirt’te dağlardan sonra en ağırlıklı yeryüzü şekli platolardır. Büyük bir bölümü yüksek düzlükler şeklinde olan bu platolar, Siirt Doğusu Dağları’ nın kuzey bölümünü oluşturan D.yol, Kurtalan, Kapılı ve Yazlıca Dağları’nın Botan Suyu ve kollarınca yarılmış vadilere bakan yamaçlarında toplanmıştır. Başlıcaları, Pervari de Cemikarı, Ceman ve Herekul Yaylaları ile Şirvan’da Bacavan Yaylası’dır.Yaz, kış bol yağış alan bu yaylalar,zengin çayırlarla kaplıdır.

Yöre halkı ve göçerler bu yaylalarda sürülerini otlatır.Sert kış aylarında güneydeki daha düşük yükseltili platolarda otlatılan hayvanlar, yaz mevsiminde havaların ısın masıyla yeniden yüksek düzlüklere çıkarılır. Bozkır kuşağına yakın dağların eteklerindeki plato larda verim daha düşüktür. Yağışlar daha düzensiz, su kaynakları daha kıttır. Büyük ölçüde orman örtüsünden yoksun olan bu kesimde aşınma güçlüdür. Çayırların oluşumuna elverişli toprak tabakası yer yer ortadan kalkmıştır. İl platoları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 1.200m. ile 2.000 m. arasına dağıldıkları ve bozkır kuşağında kalanların dışındakilerin hayvancı'' lık açısından çok önemli oldukları görülür.

VADİLER

Siirt İli’nde vadi oluşumları çok önemlidir. İlimiz'' deki dağlar ve platolar II. Zaman’daki kırılma ve kıvrımlarla şekillenmiştir. Sarp yapıda kalkerli oluşumlar egemen durumdadır suya karşı direnci çok düşük olan bu kalkerler, akarsu ve yüzey sularıyla hızla aşındırılmış, dar ve dik vadiler ortaya çıkarmıştır. İl’in kuzeyindeki ve doğusun daki dağlık kesimlerden güneye ve batıya doğru yönelen vadiler, Güneydoğu Anadolu Düzlükleri nin doğu ucuna ulaşıncaya dek genellikle pek geniş değildir. Bu nedenle Siirt’te ovalık alanlar azdır.

Botan (Uluçay) Vadisi Bitlis’in güneyindeki dağların eteklerinde başlayan Botan Suyu Vadisi, yüksek ve sarp yapılı bir kesimde güneye doğru uzanır. Doğruyol, Kuran ve Kapılı Dağları’nın arasında bulunan vadi, Türkiye’nin en dik ve sarp vadilerindendir. Bitlis Çayı Vadisi ile birleşen Botan Vadisi, Dicle Vadisi’ne açılır. Botan Suyu Vadisi ve bu vadinin önemli bir kolu olan Bitlis Çayı Vadisi pek geniş değildir. Vadiler; kuzey ve kuzeydoğudaki dağlardan kaynağı nı alan bol sulu akarsularla kalkerli yapıda oyulmuş derin yarıklar durumundadır. Yalnızca Bitlis Çayı Vadisi, Kurtalan İlçe alanında azda olsa genişlemektedir. Bu genişleyen kesimler yer yer ova niteliği kazanır. Kurtalan Ovası’da bu vadinin tabanındadır.

Behrancı Vadisi Yazlıca (Herekul) Dağları’nın güneydoğu yamaçlarından çeşitli kollar halinde başlayan Behrancı Vadisi’de dar ve diktir. Vadi kolları güneydoğudan güneybatıya genişçe bir yay çizerek Türkiye-Suriye sınırlarında Habur Vadisi’ne açılır

AKARSULAR

Siirt İli, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin kuzeydoğu ucunda yeralır. Bölge, G.doğu Anadolu Düzlükleri’nden sonra birden yükselmekte, doğu ve kuzey kesimleri bol yağış almaktadır. Bu nedenle, kuzeyden Muş Güneyi Dağları, doğudan Siirt Doğusu Dağları’yla çevrili olan il alanı, Dicle Irmağı’nın önemli su toplama alanlarından birini oluşturmaktadır. İl topraklarının tümü Dicle Havzası’na girmektedir. Havza, Fırat, Kızılırmak ve Sakarya Havzaları’ndan sonra ülkenin dördüncü büyük su toplama alanıdır.

BOTAN (ULUÇAY)

Nordüz Platosu’nu batıdan kuşatan Siirt-Hakkari ve Siirt-Van sınırlarını oluşturan yüksek dağlardan kaynağını alan bu akarsu,önce batıya,sonra kuzey batıya doğru akar. Suyu iyice bollaşan Botan Suyu dar ve derin bir vadi oymuştur. Vadi tabanıyla dağ'' ların dorukları arasındaki yükselti farkı 1.000 m.’ye ulaşır. Akarsu, Pervari yöresinin sularını toplayan Çatak Çayı ve Bitlis’in doğusundaki dağlık yöre ile Doğruyol, Kapılı ve Kuran Dağları sularını toplayan Büyükdere’yle Çukurca da birleşir. Burada Botan Suyu adını alır. Batı yönünde akan Botan Suyu (Uluçay), Aydınlar İlçesi ve İl Merkezi’nin doğusun dan geçer. Bostancık yöresine ulaşır. Burada, doğudan Eruh yöresinin sularını toplayan Zorava Çayı’nı, kuzeyden Muş Güneyi Dağları’nın sularını toplayan Bitlis Çayı’nı alır. Bitlis Çayı, Botan Suyu’na karışmadan önce, Kavuşşahap Dağları’nın sularını toplayıp gelen Pınarca Çayı ile birleşir. Botan Suyu bu iki önemli akarsuyla birleştikten sonra, Çat Tepe’de Dicle Irmağı’na katılır. Yüksek dağlardaki kaynaklarla, kar örtülerinin ağır ağır erimesi ile ve yağmurlarla beslenen bu büyük çay her mevsimde bol su taşır. İlkbahardan yaz ortalarına kadar geçirdiği su, saniyede ortalama 100-300 m3’tür. Nisan ve Haziranda bu miktar 400-600 m3, Mayıs’ta 700-1000 m3’ü bulur, hatta arasıra bunu geçtiği de olur. Böyle zamanlarında Dicle’den de büyük bir ırmak görünümündedir. En çekilmiş olduğu yaz sonu ve güzün bile derinliği yine 1 m.’den çoktur ve yatağındaki su miktarı 60 -80 m3’ten aşağı düşmez. Bu ırmağın birçok yerinde hidroelektrik santrali kurma incelemeleri yapılmıştır. Kıyıdan kıyıya ancak kayıkla geçilebilir. Botan Irmağı çok yerinde dar ve derin dik inişli vadiler den geçer. Yolu boyunca alçak düzlükler azdır ve sulama da yararlı olamamıştır. Botan Irmağı’ nın Dicle’ye karıştığı yer yakınında Dicle Nehri keskin bir dirsekle güneye döner.

REŞİNAN

Bu su Pervari’nin Çemikari Yaylası’ndan çıkarak, Şırnak İli’nde oldukça geniş vadileri sular ve Dergül Köyü önünden geçerek Kasrik Boğazı’ndan sonra Dicle Irmağı ile birleşir.

GARZAN ÇAYI

Sason Dağları’nın güney yamaçlarından inen kollardan oluşur. Kozluk İlçesi yakınlarından (Pisyar) geçer. Kurtalan İlçesi’nde bir kısım araziyi suladıktan sonra Kaşüstü (Hendük) Köyü yakınlarında Dicle Irmağı’yla birleşir. Çay üzerinde, Pisyar ve Aviski adını taşıyan iki köprü bulunur. .

KEZER ÇAYI

Bitlis’in doğusunda Güzeldere denilen yerden çıkar ve Kırkçeşme Suları’nın birleşmesinden oluşur. Bu sular en son Şeyh Cuma Deresi’yle birleşip, İskambo Dağları’nı yararak Siirt’in batısında bir kavis çizer. Mağaralı (Hümriyan) Mezrası önünde Başur Çayı ile birleştikten sonra, Botan Çayı’na karışır. Çayın oluşturduğu vadilerde sebze yetiştirilir.

BAŞUR ÇAYI

Bitlis’in kuzeyinden çıkan bu suyun il hudutları içindeki uzunluğu 45 Km’dir. Siirt-Kurtalan asfaltı üzerindeki Başur Köprüsü’nün 2 Km. güneyinde Kezer Çayı ile birleşir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 01:53

JEOLOJİK YAPI

Petrol arama amacıyla, Siirt topraklarında bugüne kadar çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu araştırmaların sonuçlarına göre, il alanı değişik jeolojik yaşta kütlelerden oluşmaktadır. Bu kütlelerin en eskisi Siirt-Bitlis arasında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan başkala şım kayaları serisidir. III. Zaman kratase ve III. Zaman palojen ve neojen yaşlı olan bu seriler doğudan il alanına sokulmaktadır. Tebeşirli kalker taşları, yontulmaları ve işlenmeleri kolay olduğu için genellikle yapı taşı olarak kullanılmaktadır. İlimiz de geniş alanlar kaplayan, dağ ve tepelerde bolca rastlanan bu oluşumlara “Midyat Kal kerleri” denilmektedir. İçlerinde orta eosen yaşlı fosillere de rastlanan “Midyat Kalker leri” Merkez İlçe’nin güneyinde, Siirt-İdil arasında ve Midyat dolaylarında göze çarpar.

İl alanında sert kalkerlerin üzerine, kil, marn, silt ve kum taşlarından oluşan neojen yaşlı göl serileri yığılmıştır. Bu hafif eğimli yumuşak göl serileri geniş düzlükleri ve ovaları oluşturmak tadır. Genç oluşumlar arasında yer yer jipsli tabakalar yüzeye çıkmaktadır. Bu jipslere İlimizde “Cas Taşı” denir. Bu taşlar eskiden yakılıp ufalandıktan sonra yapılar da harç olarak kullanılma kta idi. Siirt il alanı, ülkenin başlıca kırık çizgilerinin dışında kalmakta, sarsıntıların zararsız geçtiği tehlikesiz bölgeler kapsamına girmektedir. Şehrin çevresi ve özellikle Botan Vadisi sert ve sarp kayalıklardan meydana gelmektedir.

YERALTI ZENGİNLİKLERİ

Siirt''in en önemli yeraltı zenginliği petrol ürünüdür.Petrol Siirt''in Kurtalan ilçesinde çıkarılmakta dır. Siirt''te Krom ve Bakır yatakaları da vardır. Baykan ve Şirvan yörelerinde ince damarlar halinde bulunan bakır yataklarının uzunluğu 70 m.genişliğin de 80 Cm''dir. Rezerv çalışmaları henüz tamamlanabilmiş değildir. Baykan''da zaman zaman üretime açılan Krom yatakları vardır. Etüt ve arama çalışmaları devam etmektedir.

İKLİM

siirt''te karasal iklim hüküm sürmekte ve dört mevsim en belirgin özellikleriyle yaşanmakta, Yazları sıcak ve kuraktır. En az yağış Kurtalan''da En fazla yağış Baykan''da görülür. GAP''ın devreye girmesiyle iklimde belirgin bir değişme gözlenmiş, İlkbaharda daha fazla yağış olmuş ve %40''ın altında olan nem oranı yükselmiştir.Gece ve gündüz arası sıcaklık farkı fazladır. Tespit edilen en yüksek ısı 43.3 Co,en düşük ısı ise -19.5 Co''dir

BİTKİ ÖRTÜSÜ ve ORMANLAR

Siirt il alanı Doğu Anadolu yapraklı orman kuşağı ile G.doğu Anadolu bozkır kuşağı arasındadır.Toros dağları ''nın G.doğu toroslar adıyla anılan bölümleriyle, buradan kuzeye doğru uzanan plato ve dağlarda önemli ölçüde azalmış meşe ağaçları vardır.


NÜFUS

Siirt ili''nin 1985 yılı il nüfusu 524.741 kişi iken 1990 yılında Batman ve Şırnak ilçelerinin il olmasıyla ilçe sayısında bir azalma olmuş ve ilçe sayısı merkez ilçe dahil olmak üzere 11'' den 7''ye düşmüş, nüfus ise 263.258 kişiye inmiştir. 1998''de Siirt''te Km²''ye 42 kişi düşerken, ülke ortalaması Km²''ye 78 kişidir. Siirt, doğurganlık oranı yüksek olan bir ildir. Bu nedenle il nüfusunun gelişimi ülke genelinin üzerinde olmuştur. Son yapılan nüfus sayımı na göre nüfusun %60''ı şehirlerde, %40''ı kırsal alanda yaşamaktadır.


En son maviş tarafından 10th Ağustos 2010, 02:35 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 01:59

İlçeleri



Aydınlar (Tillo)

SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180514&RESIMISIM=aydinlartillogenelgorunum


Tarihi Gelişimi

Eski adı Tillo olan Aydınlar İlçesi 3647 sayılı kanunla 18 Mayıs 1990 tarihinde ilçe olmuştur. Tillo’nun Süryanice manası “Yüksek Ruhlar” ‘dır. 1514’te Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferi sonunda Osmanlı egemenliğine geçen İlçe, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Siirt İli’ne bağlı bir bucaktı. Tillo Nahiyesi ilçe olduktan sonra Aydınlar ismini almıştır. Bu isim İlçe’de ilim ve irfana verilen önemi ortaya koymaktadır. Ayrıca, İlçe’de aydın bir insan zümresi varlığı da böyle bir adın İlçe’ye verilmesine etki etmiştir.

İlçe’de İsmail Fakirullah Hz. ve İbrahim Hakkı Hz. gibi ilim adamları ve mutasavvıfların yaşamış olması İlçe’yi kültür açısından önemli kılmaktadır.



Coğrafi Durumu

İlçe, 42. boylam ve 38. enlem dereceleri arasında, Siirt’e 7 Km. uzaklıktadır. Doğusunda Pervari, kuzeydoğusunda Şirvan, batısında Siirt İli ile çevrilidir.

İlçe’nin iklimi karasal iklim olup, yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk ve yağışlıdır. İlçe’nin etrafı hafif engebeli dağlarla çevrilidir. Doğu tarafından kıvrımlı olarak Botan Çayı geçmektedir.

Yeryüzü şekilleri bakımından engebelidir. Toprağı kireçli olup, tarıma elverişli arazisi azdır. Bitki örtüsü olarak bozkırlarla kaplıdır. Bodur ve çalılık ağaçlıkları çoktur. Orman bakımından zengin olmayıp, yer yer meşe, fıstık, bıttım, armut, badem ağaçları ile çok sayıda üzüm bağlarına rastlanmaktadır.

İlçe su yönünden zengin olmadığı halde eski sarnıç ve kuyuları bolcadır. Ancak kuyu ve sarnıç suları kireçli ve tuzlu olmalarından ötürü pek kullanılmamaktadır.

İlçe’nin ovası ve platosu yoktur. Yolu asfalttır.



Sosyal Durumu

Sosyal yaşantı ve sosyal tesisler açısından ilçe çok fakir bir durumdadır. Halk bütün ihtiyaçlarını İl Merkezi’nden karşılamaktadır. Halk dini inançlarına sıkı bir şekilde bağlıdır. Ailede erkeğin egemenliği söz konusudur. Ataerkil aile yapısı hüküm sürmektedir.



Ekonomik Durum

Genel olarak ilçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmakla beraber, oldukça zayıftır. İlçe Merkezi’nde birkaç market ve çayhaneden başka bir işyeri yoktur.

İlçe’de büyük oranda göç yaşanmıştır ve bu göç devam etmektedir. Siirt İli’ne çok yakın olması da İlçe’nin gelişmesi bakımından bir dezavantajdır.

Merkez’de ilçe kuruluşundan önce halk katkısı ile bir fıstık işleme fabrikası yapılmış, fakat zarar ettiğinden dolayı yıllardan beri çalıştırılmamıştır.

Ayrıca, İkizbağlar’da iki adet küçük çapta çalışan fıstık işleme tesisi bulunmaktadır. Bundan başka İlçe’de ekonomik alanda faaliyet gösteren özel veya resmi kuruluş yoktur.

İlçe halkı geçimini genelde tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Arazi durumuna göre fıstık, üzüm ve bıttım yetiştirilmektedir. Bu konuda İkizbağlar Köyü iyi durumdadır.

İlçe’de arıcılıkla iştigal eden kişiler olmakla birlikte arı kovanı sayısı oldukça azdır.

İlçe turizm açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Özellikle İsmail Fakirullah Hz. ve İbrahim Hakkı Hz.’leri gibi yurt ve dünya çapında adını duyurmuş ünlü simaların türbelerinin ziyaretçileri pek çoktur.

Fıstıkçılık :
Fıstık, Güneydoğu Anadolu’nun tarımsal zenginliklerinden biridir. Siirt Fıstığı yetiştiriciliği Aydınlar İlçesi’nde yoğun olup, Antep Fıstığı’ndan daha iri yapılıdır. Bu yönüyle meşhur Antep ve İran Fıstığı ile rekabet edecek güçtedir. Fıstık, kuraklığa dayanıklı ve çok fazla bakım gerektirmeyen bir ağaç olduğu için üretimi çok rağbet görmüştür. Fıstık, yörede “Bıttım” denen yabani fıstık ağaçlarının aşılanması ya da fidanlıklarda yetiştirilen fidelerin (çöğür) dikimi ile üretilir. Siirt’teki fıstık bahçeleri Aydınlar’da yoğunlaşmıştır. Bu yörede üretilen fıstık ülke geneline pazarlanmaktadır.


Kültür Durumu

Bir toplumun manevi varlığını ve düşünce birliğini meydana getiren fikir ve sanat eserlerinin ve ananelerinin bütünü olan kültür, İlçe’de yaşayan vatandaşlarda kendine özgü bir yapı arz etmektedir. Bölgede egemen olmuş medeniyetlerin geleneği, örfü, güzel sanatları ile bu kültüre etki ettiğini ve özünü, dini dünya görüşünü teşkil ettiğini görüyoruz.

İlçe’nin eğitim ve kültür yönüyle zengin bir tarihi vardır. İlçe türbe ve ziyaret yerlerinin çok oluşu sebebiyle yöre halkının ve diğer bölgelerden gelen ziyaretçilerin akınına uğramaktadır.

İlçe’de ayrıca, İsmail Fakirullah Hz. ve İbrahim Hakkı Hz.’ne ait eserlerle, kullandıkları eşyaların sergilendiği özel bir müze bulunmaktadır.

Tillo’da medfun İbrahim Hakkı Hz. Hocası İsmail Fakirullah Hz.’nden “Marifetname” adlı eserinde şöyle söz eder: “Şeyhim İsmail Fakirullah Hz.’nin Atası Mevlana Molla Ali Hz., Cizre’de (Şırnak’ın İlçesi) alimlerin reisi iken Miladi 1504 tarihinde zalimlerin zulmünden göç ederek, bütün binaları kireçten güzel, Siirt Kasabası’nın doğusunda iki saat mesafede, yüksek bir yerde bulunan, havası güzel, bağları ve ağaçları bol, 200 evi, birkaç dükkanı, bir hanı, bir hamamı, üç mescit ve bir Cuma camisi bulunan Tillo adlı köyü vatan edinerek, bu camide imam-hatip ve müderris olmuştur. Bu görevi daha sonra Molla Ali Hz.’nin soyundan gelen İsmail Fakirullah Hz. sürdürmüştür.”



Ulaşım Durumu

İlçe’nin İl Merkezi’ne ulaşımı kara yoluyla yapılmaktadır. Yol asfalttır ve güvenlik problemi yoktur. lçe Merkezi’nin su ihtiyacı, 1996 yılı içerisinde yapılan çalışma ile Hesko Suyu’ndan temin edilmiştir. Köylerin tümüne ulaşım mümkündür. Köy yollarının bir kısmı stabilize, bir kısmı asfalttır. Köylerin su problemi de tamamen halledilmiştir.



Nüfus

2007 yılı nüfus sayımına göre 3.867 kişilik nüfusuyla toplam İl nüfusunun %1,33'ünü barındırmaktadır.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 02:02

Baykan


SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180522&RESIMISIM=baykangenelgorunum


Tarihi Gelişimi

Baykan İlçesi, 20.05.1938 tarih ve 3393 sayılı kanunla halen İlçe Merkezi’ne bağlı köy durumundaki Tütenocak’ta (Koh) kurulmuştur. 1949’da İlçe Merkezi, Diyarbakır-Bitlis devlet karayolu üzerinde bulunan tarihi bir geçmişe sahip olan “Havil Hanları” Mevkii’ne nakledilmiştir. Daha sonra İlçe’nin adı Baykan olarak değiştirilmiştir.


Coğrafi Durum

İlçe Siirt İli’ne 47 Km. uzaklıktadır. Doğusunda Şirvan, batısında Kurtalan, Batman İli, Kozluk İlçesi, güneyinde Siirt, kuzeyinde Bitlis İli bulunmaktadır.

İlçe’de karasal iklim hüküm sürmektedir. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlıdır. İlçe Merkezi vadi içinde olup, etrafı yüksek tepelerle çevrilidir. Belli başlı dağları; kuzeyde Siirt-Bitlis sınırında Tandır Dağı (Kalems Dağı 2.710 M.), Atlı Tepe (Margelo Dağı 1.850 M.), Dilektepe Köyü kuzeyinde Soğantepe (Komit), kuzeydoğusunda Tosunlu Dağı (Kali 1.710 M.) ve Adakale Köyü’nün 7 Km. doğusundaki Dikmen Tepe (Kapik Dağı 1.664 M.)’dir.

İlçe’de irili ufaklı dereler bulunmaktadır. Belli başlı akarsuyu Bitlis’ten gelen ve İlçe Merkezi’nin içinden geçen çaydır. Bu çay aşağılarda Başur Çayı adını almaktadır.

Bitki örtüsü olarak bozuk meşe ormanları geniş yer kaplar. Yeryüzü şekilleri bakımından dağlık ve engebelidir.


Sosyal Durum

İlçe Merkezi Bitlis İli’nden çıkıp gelen çayın açtığı vadi içinde kurulmuştur. Bu durum İlçe’nin dar bir alan içinde sıkışmasına sebep olmuştur. Uzun yıllar tek katlı ve düzensiz yapılaşma nedeniyle konut sıkıntısı çekilmiştir. Son yıllarda gerek kamu, gerekse halk tarafından yapılan düzenli ve çok katlı konutlar İlçe’nin konut sıkıntısını büyük bir ölçüde hafifletmiştir.

İlçe’nin dört bir yanı yemyeşil ormanlarla kaplıdır. İlçe Merkezi’nde Karşıyaka Mahallesi’nde bulunan çam ormanlığı İlçe’ye ayrı bir güzellik katmaktadır. Bu özelliğinden dolayı İlçe’ye “Yeşil Baykan” denilmektedir. Gerek içinden geçen Bitlis Çayı, gerekse her tarafı kaplayan ormanlar ve ormanlardaki serin kaynak suları nedeniyle bahar ve yaz aylarında civar il ve ilçelerden ve İlçe Merkezi’nden halk bu ormanlık alanları piknik alanı olarak kullanmaktadır. Bu durum İlçe’ye yaz ve bahar aylarında ayrı bir canlılık katmaktadır.



Ekonomik Durum

Genel olarak ilçe ekonomisi bahçe tarımı ve hayvancılığa dayanır. Nakliyecilik de önemli bir gelir kaynağıdır.

İlçe arazisinin büyük kısmının dağlık ve engebeli olması nedeniyle hububat ekimi çok azdır. Ekimin yapıldığı yerlerde buğday, mercimek ve arpa üretilmektedir. Bunun yanısıra en küçük düzlük alanlarda bile verimli bir şekilde üretilen sebzeler (domates, patlıcan, soğan ve salatalık) civar il ve ilçelerde büyük pazar bulmaktadır. İlçe’nin bazı köylerinde tütün ekimi, fıstıkçılık ve arıcılık yapılmaktadır.



Tarımsal Durum

Baykan İlçesi’nde tarım; sebzecilik, tütün ve kuru tarla biçiminde yapılan sulama, daha çok halk sulaması şeklindedir. Baykan İlçesi’nde 1.590 Ha. tarım arazisi bulunmaktadır. İlçe’de sebzecilik alanında önemli ölçüde ilerleme kaydedilmiştir. Bu nedenle komşu illere (Bitlis, Diyarbakır, Batman, Muş ve Ağrı) sebze (domates, patlıcan, biber, salatalık ve soğan) gönderilmektedir.

Ayrıca, köylerde alçak tünellerde yetiştirilen sebze fideleri çevre illere (Muş, Bitlis ve Van) gönderilmektedir.

İlçe için büyük önem arz eden ve çiftçiye büyük bir maddi kazanç sağlayan “Siirt Fıstıkçılığı” konusu üzerinde hassasiyetle durulmaktadır.



Kültür Durumu

İlçe, kültür yönünden zengin bir varlığa sahiptir. İlçede Veysel Karani Hz. Türbesi, Şeyh Osman Hz. Türbesi, Dört Ulular Köprüsü ve Adak Kale gibi önemli tarihi zenginlikler bulunmaktadır.



Ulaşım Durumu

İlçe’nin, Diyarbakır-Bitlis-Van Karayolu üzerinde bulunması nedeniyle ulaşım sorunu bulunmamaktadır. İlçe’den İl Merkezi’ne ve çevre illere ulaşım karayolu ile sağlanmaktadır. İlçe’nin tüm komşu il ve ilçelerle asfalt yol bağlantısı bulunmaktadır. İl Merkezi’ne 47 Km., Bitlis İli’ne 50 Km. mesafededir. Ayrıca, Van, Bitlis, Ağrı, Muş gibi illerin toplu taşıma araçları her gün tarifeli olarak İlçe’nin Merkezi’nden geçmekte, mevcut terminal vasıtasıyla büyük illere seyahat yapılmaktadır.

Bütün köy ve mezraların ilçe ile ulaşımlarını sağlayan asfalt ve stabilize yollar mevcuttur.


Nüfus

2007 yılı nüfus sayımına göre 28.561 kişilik nüfusuyla il toplam nüfusunun %9,8' ini barındırmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 02:34

Eruh


SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180531&RESIMISIM=eruhilcegenelgorunum

Tarihi Gelişimi

Eruh’un kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, Eruh M.Ö. 1000 yıllarından itibaren Urartu, daha sonra Med, Pers, Selçuk ve İslam İmparatorlukları hakimiyetinde kalmış olup, Yavuz Sultan Selim zamanında bölge ile birlikte Osmanlı topraklarına katılmıştır. Siirt İli’nin en eski ilçelerinden biri olduğu Hicri 1288, Miladi 1872 tarihli Diyarbekir Salnamesi’nde (yıllıkta) Siirt Sancağı’na bağlı 4 kaza arasında Eruh Kazasıda sayılmakta; Zilan, Dergül ve Pervari adlarında 3 nahiyenin bağlı olduğu, Hicri 1315, Miladi 1899 tarihli Bitlis Salnamesi’nde; Eruh’un Siirt Sancağı’na bağlı bir kaza olduğu Dergül, Lodi ve Fındık adlarında 3 nahiyesinin bulunduğu kaydedilmekte olup, her iki tarih arasında Pervari Nahiyesi’nin Eruh’tan ayrılarak ayrı bir ilçe haline geldiği anlaşılmaktadır.

Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte il olan Siirt İli’ne bağlı ilçe statüsüne kavuşturulmuştur.



Coğrafi Durumu

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 42o doğu boylamı, 38o kuzey enlemi üzerinde yer alan Eruh İlçesi doğusunda Şırnak, batısında Siirt, kuzeyinde Pervari, güneyinde Güçlükonak İlçeleri ile çevrilidir. İl Merkezi’ne 53 Km. uzaklıkta olup, rakımı 1.125 M.’dir.


Yeryüzü Şekilleri

İlçe’nin yüzölçümü 1.215 Km2’dir. Topraklarının büyük bir bölümü dağlarla kaplı olup, arazi dalgalı ve engebeli bir yapıya sahiptir.

İlçe Merkezi güneyinde ve kuzeyinde Güneydoğu Torosları’nın uzantısı olan sıra dağlar arasında bulunmakta, bu dağlar güneyden ve kuzeyden Şırnak ve Hakkari Dağları ile birleşir.

Dağlar :
İlçe’nin en yüksek dağı, 2.265 M. yüksekliğindeki Tarti (Tarazın), 2.100 M. yüksekliğindeki Tünek Dağı’dır.

Yaylalar :
İlçe’nin kuzeyinde bulunan Tarti (Tarazın) Dağı’nda Tarazın ve Çırav, Cevizlik Vadisi’nde Geri ve Kısa Çeşme Yaylaları mevcut olup, bu yaylalar hayvancılık açısından önem arz etmektedir.

Akarsular :

Zorava Çayı :
İlçe’ye bağlı Kuşdalı Köyü, Tatlıpınar Mezrası yakınındaki kaynaktan çıkıp Siirt İl Merkezi’ne bağlı Sağlarca Köyü sınırlarında bulunan Botan Köprüsü’nde Botan Irmağı ile birleşir.

Şikefta Çayı :
Eruh’un Görendoruk Köyü, Mir Suyu kaynağından çıkıp Bilgili Köyü Mergi Mezrası yakınlarında Zorava Çayı ile birleşir. Temmuz, Ağustos aylarında rejimi düşüktür.



İklim

İlçe hem Doğu Anadolu ve hem de Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer almasından dolayı her iki bölgenin de iklimi yaşanmakta olup, genel olarak karasal iklim hüküm sünmekte; kışları sert ve yağışlı, yazları sıcak ve kuraktır.

Ortalama yıllık sıcaklık 14-31o, ortalama yıllık yağış miktarı ise 67.401 Mm3’tür.



Sosyal Durum

Kent ve kırsal kesimde yaşayan halk dini inançlarına bağlıdır. Düğünler dışında eğlence hayatı yok gibidir. Aileler kalabalıktır. Pederşahi aile yapısı içinde çocuklar evlenseler bile ailenin ve onun sosyal, kültürel ve ekonomik çevresinin içinde kalırlar.

Evler, mahalli malzemeden, genellikle toprak damlı olarak yapılmıştır. İlçe Merkezi’nde kısmen betonarme binalar yapılmaya başlanmıştır.



Ekonomik Durum

Eruh, dört yanı dağlarla çevrili ve engebeli bir arazi üzerine kurulu bir ilçedir.

Eruh’un böyle bir arazi üzerine kurulmuş olması tabi ki ekonomik yapısını belirleyici bir unsur olmuştur. Eruh halkının büyük çoğunluğunun küçükbaş hayvancılıkla uğraştığını söyleyebiliriz. Tarıma elverişli arazilerin az olması, bu arazide yapılan tarımın ancak evin ekmek ihtiyacını karşılayacak bir düzeyde olmasından dolayı, ticari bir gelir kaynağı olarak görülemez. Eruh’un küçükbaş hayvancılıktan sonra en büyük gelir kaynağı fıstık yetiştiriciliğidir. Bu arada küçük çapta üzüm bağları da halkın geçim kaynakları arasındadır.

Ulaşım

İlçe İl Merkezi’ne 54 Km. asfalt yolla bağlıdır. Köy yollarının standardı çok düşüktür. Özellikle kış aylarında ulaşım temel problem olmaktadır.



Nüfus

2007 yılı nüfus sayımına göre 19.447 kişilik nüfusuyla il toplam nüfusunun %6,7'sini barındırmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 03:02

Kurtalan

SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180540&RESIMISIM=kurtalanilcesi


Tarihi Gelişimi

1500 tarihlerinde Şerefhan Beyliği toprakları içinde bulunan Kurtalan İlçesi Osmanlı sınırları içine girdi.

Kurtalan “Garzan” adıyla Siirt’in eski kazalarından biridir. Ancak yerleşim yeri birkaç defa değişmiş, 1938 yılında adının , yerinin de Mısrıç Köyü olarak değiştirilmesi bir kanunla kabul edilmiş, 1944 yılında tren yolu hattının Mısrıç Köyü’ne ulaşmasıyla İlçe Merkezi oraya taşınmıştır.

Doğusunda Siirt İli, batısında Beşiri, güneydoğusunda Eruh, güneybatısında Hasankeyf İlçeleri bulunmaktadır. İlçe’nin doğusunda Başur Çayı, batısında Garzan Çayı ve güneyinde Botan Çayı doğal olarak idari sınırları belirlemektedir. Toplam yüzölçümü 669.25 Km2’dir. Nüfus yoğunluğu Km2 başına 145 kişidir. İlçe’nin rakımı 670 M.’dir. Başur Çayı’nın İlçe sınırları içerisindeki uzunluğu 60 Km.’dir. Garzan Çayı’nın uzunluğu ise 100 Km.’dir. Reşan Çayı ile Garzan Çayı Çattepe Köyü yakınında birleşmektedir. Ekinli Köyü’nde DSİ tarafından Yayıklı Köyü’nde ise Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü tarafından yaptırılan birer sulama göleti bulunmaktadır.



Ekonomik Durum

İlçe’de ekonomi büyük ölçüde tarıma, dağlık bölgelerde ise hayvancılığa dayanmaktadır. Toprak Mahsulleri Ofisi Ajans Müdürlüğü 1952 yılından beri faaliyet göstermektedir. İlçe’de önemli sanayi kuruluşu olmakla birlikte 1984 yılında üretime başlayan çimento fabrikası bulunmaktadır.

İş ve çalışma hayatı son yıllardaki iki büyük kamu yatırımına (Çimento fabrikası ve Tekel Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğü) rağmen yeterli canlılığa kavuşmamıştır. Bölgede çalışma hayatı daha çok tarım sektörü ile ilgili bir gelişme göstermektedir.

Tarımsal kredilerin artmasına paralel olarak suni gübre kullanımında da artış olmuştur. İlçe’nin bazı kesimlerinde küçük çapta hayvancılık yapılmaktadır.

Tarım ürünlerine tahıl (buğday, arpa ve mercimek) ağırlıklı olup, pamukta kısmi bir artış gözlenmektedir. Çiftçi aileleri genellikle kendi ihtiyaçları, az miktarda da ticari amaçla süt hayvancılığı yapmaktadırlar. Ayrıca, küçük çapta besi hayvancılığı da yapılmaktadır.


Ulaşım

İlçe mülki sınırları içinde yolu olmayan ve ulaşılamayan yerleşim birimi yoktur.

İlçe Merkezi’nde Devlet Demiryolları birimi olarak Gar Şefliği bulunmaktadır.



Sosyal Durum

İlçe’de genel olarak sosyal yaşantı düzeyi düşük olup, canlılık yoktur. İş mevsiminin bittiği, düğünlerin başladığı sonbahar mevsiminde bir canlanma olmaktadır.

Eğlence ve spor faaliyetlerine katılım oranı düşüktür. Halk çalışma zamanını kahvehanelerde geçirme eğilimindedir.


Harita

Harita için tıklayınız


Nüfus

2007 nüfus sayımına göre 55.076 kişilik nüfusuyla il toplam nüfusunun %18,90'ını barındırmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 03:17

Pervari

SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180546&RESIMISIM=pervariilcegenelgorunum

Tarihi Gelişimi

İ.Ö. 550’lerde Persler sonra da Makedonyalılar’ca işgal edilen yöre İ.Ö. 306’da Selokid Krallığı sınırları içinde kaldı. İ.Ö. 129’da Partlar’ın eline geçen Pervari İ.S. 77’de Roma İmparatorluğuna katıldı. IV ve V. Yy.’larda Bizanslarla Sasanlılar arasında el değiştiren yöre 700’lerde Arap Etkinliği’ne girdi. 1243’te Moğollarca işgal edildi. 1514’te Osmanlı topraklarına katıldı.

Pervari Osmanlı İmparatorluğu zamanında, Tanzimat’tan sonra 1852 yılında Siirt Sancağının Eruh Kazası’na bağlı bir nahiye olarak mülki taksimatta yer almıştır. Cumhuriyetten önce ilçe olduğu bilinmekte ise de, ilçe oluş tarihi kesinlikle saptanamamıştır.


Coğrafi Durum

Pervari İlçesi Siirt İli’nin kuzeydoğusunda yer almaktadır. Kuzeyini Hizan ve Bahçesaray İlçeleri, doğusunu Çatak ve Beytüşşebap İlçeleri, güneyini Şırnak İli ve Eruh İlçesi, batısını ise Aydınlar ve Şirvan İlçeleri çevrelemektedir. Alanı 1.459 Km2’dir.

İlçe son derece dağlık olup, sarp ve derin vadilerle birbirinden ayrılmış kompartımanlar halindedir. Vadilerin ayırdığı bölümlerde çeşitli yükseltilerde ova, plato ve dağlara rastlanır. İlçe Merkezi’nin denizden yüksekliği 1.380 M.’dir.

En önemli dağları Yazlıca (2.953 M.) ve Körkandil (2.759 M.) Dağları’dır. Yazlıca büyük bir dağ silsileleri olup, üzerindeki en yüksek mevkiler Nartepe ve Kumras Tepeleri’dir.

İlçe’nin en önemli akarsuları doğu-batı yönünde akan Botan Çayı ve Müküs Çayı’dır. Bunlar Güleçler Köyü yakınlarında birleşirler. Yazlıca Dağı eteklerinden çıkan Kilis Çayı yine doğu-batı yönünde akarak Botan Çayı ile birleşir. Bunların dışında Çemikarı, Masiri, Sinebel Deresi, Zere ve Bakirma Dereleri sürekli su taşıyan önemli derelerdir.

En önemli göller; yazın bataklığa dönüşen Zervin ve Zirin Gölleri’dir.

Sosyal Durum

İlçe’de sosyal yaşantı fazla canlılık gösterememektedir. Bunda daha çok İlçe’de sosyal etkinlik sağlayacak mekanların olmayışı etkili olmaktadır.



Ekonomik Durum

Pervari’de ekonomik yaşam geçmişten beri ziraat ve hayvancılığa dayalıdır. Hıristiyan azınlıklar zamanında devrine göre hayli ileri olan ziraat ve zirai el sanatları onların ayrılmasıyla bir süre geri kalmış ancak Cumhuriyet Dönemi özellikle 1971 yılında açılmaya başlanan Siirt-Pervari karayolu bağlantısından sonra giderek gelişme göstermiştir. Eskiden yalnızca ailesel ihtiyaçların karşılanması için kapalı bir değişim ekonomisi şeklinde yürütülen ziraat ve hayvancılık bugün gittikçe daha fazla miktarda ticarete yönelmektedir.

1.459 Km2’lik ilçe alanının %20’i ekilebilir arazi olup, %80’orman, mera (47 Ha.) ve dağlık-taşlık arazidir.

Ziraat genellikle iklim ve su durumunun daha elverişli olduğu Botan Vadisi köyleri’nde bağ-bahçe ziraatı şeklinde yürütülmektedir. Hububat üretimi önemsiz miktarda olup, buğday, arpa, yonca, korunga gibi geleneksel tarım mallarının üretimi yapılmaktadır.

Pervari’de arıcılık yaygındır. Üretim yerli karakovan peteklerde yapılmaktadır. Kış şartlarının uzun ve ağır olması nedeniyle arıları iklimin daha uygun olduğu illere taşımak kışın sorun olduğundan fenni kovan ve peteklere fazla rağbet edilmemektedir. Pervari Balı Türkiye genelinde ünlü, aranan bir baldır. Yıllık üretim 50-70 Ton arasında değişmektedir. Bıttım ağacının genel merkezlerinden biri olan Pervari’de çok sayıda bıttım ağacı bulunmaktadır. Son yıllarda ziraat mühendisliğince bu ağaçlara Antep Fıstığı aşılama çalışmaları yürütülmekte olup, bu çalışmalar halk tarafından da son derece benimsenmektedir. Gelecekte ilçe ekonomisinin temel ürünü ve geçim kaynağı haline dönüşebilecek bir potansiyel ve çalışma mevcuttur. Bıttım ağacı sayısı İlçe Merkezi’nde ve köylerinde 130.000 civarındadır.

Normal balla kıyaslama yaptığımızda Pervari Balı’ndaki nem oranı %13 iken, normal balda %17,22’dir. Asitlik oranı ise Pervari Balı’nda 11,5 (Meg/kg) iken, normal balda bu oran çok daha düşüktür. İşte bu kriterlerle diğer ballardan çok farklıdır.



Ulaşım

Pervari Karayolu bağlantısı olarak yalnızca Siirt İl Merkezi’ne 1971 yılından beri 96 Km.’lik bir yolla bağlıdır. Kış aylarında yoğun kar yağışı nedeniyle zaman zaman kısa süreli de olsa ulaşıma aksamaktadır.

Aynı zamanda ilçe Van İl Merkezi’ne 150 Km. mesafede olup, toplam olarak Siirt-Pervari-Çatak-Van güzergahı 246 Km.’dir. Bu yolun tamamı asfalttır.



Harita

Harita için tıklayınız


Nüfus

2007 nüfus sayımına göre 32.642 kişilik nüfusuyla il toplam nüfusunun %11,20'sini barındırmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 03:33

Şirvan İlçesi


SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180553&RESIMISIM=sirvanilcegenelgorunum


Tarihi Gelişimi

İ.S. 77’de Roma Etkinliğine giren Şirvan, 395’ten sonra Bizans, 572’de Sasani Devleti sınırları içinde yer aldı. 700’lerde Arapların eline geçti. Yöre 1100’lerde Artuklu, 1243’te Moğol egemenliğine girdikten sonra 1514’te Osmanlı topraklarına katıldı.

İlçe Cumhuriyet’ten önce İmparatorluk idaresinde Siirt Sancağı’na bağlı en eski yerleşim birimlerinden biridir. 1871 tarihli Diyarbekir Salnamesi’nde Siirt Sancağı’na bağlı dört kaza arasında Şirvan Kazası’da sayılmaktadır.

Daha önceleri Küfre Beyliği, Şirvan’da uzun süre egemenliğini sürdürmüştür. Şirvan’da “Küfre” diye anılan mahallenin adı o zamandan kalmıştır. 1871 yılında Şirvan, Siirt vilayet olmadan önce Bitlis İli’ne bağlı bir bucaktı.


Coğrafi Konumu

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Siirt sınırları içerisinde yer alan Şirvan, İl’in hemen kuzeyindedir. İlçe’nin doğusunda Pervari İlçesi, batısında Baykan İlçesi, kuzeyinde Bitlis İli, doğusunda Hizan İlçesi, güneyinde Siirt İli vardır. 1.034 Km2 yüzölçümü olup, 55 köyü vardır. Şirvan engebeli arazisi fazla olan ilçelerden biridir.

Şirvan’ın başlıca dağları; kuzeyinde Hasteri Dağı, kuzeydoğusunda Bardak Dağı, Siser Tepesi ve Bacavan Dağı, güneyinde Kaş Dağı bulunmaktadır. İlçe’nin iklimi kara iklimidir. Kışları soğuk olup, yazları sıcaktır. Sonbahar ve kış mevsimleri yağışlı geçmektedir.



Sosyal Durumu

İlçe’de evler genelde taş ve çamurdan yapılmıştır. Son zamanlarda ilçe dışına doğru yönelen yeni yapılanmalarda betonarme binalar göze çarpmaktadır. Kırsal kesimde diğer ilçelerde olduğu gibi taştan, düz damlı, genelde oda bölmeleri olmayan, hayvanların yaşadığı bölüm üzerine inşa edilmiş binalar vardır. Sıhhi değillerdir. Sosyal yaşantı oldukça durgundur. Yaz aylarında ilçe yakınlarına gidilmek suretiyle piknik yapma imkanı sınırlı da olsa vardır.



Sosyal Durumu

İlçe’de evler genelde taş ve çamurdan yapılmıştır. Son zamanlarda ilçe dışına doğru yönelen yeni yapılanmalarda betonarme binalar göze çarpmaktadır. Kırsal kesimde diğer ilçelerde olduğu gibi taştan, düz damlı, genelde oda bölmeleri olmayan, hayvanların yaşadığı bölüm üzerine inşa edilmiş binalar vardır. Sıhhi değillerdir. Sosyal yaşantı oldukça durgundur. Yaz aylarında ilçe yakınlarına gidilmek suretiyle piknik yapma imkanı sınırlı da olsa vardır.



Ekonomik Durum

İlçe’nin geçiminde ve halkın kalkınmasında hakim unsur hayvancılıktır. Bunun yanında ceviz, fıstık, nar ve çeltik zirai üretimin başta gelen ürünleridir. Ekonomik hayat 1965 yılından itibaren devamlı bir gelişme içerisindedir. 100 Ha. kadar ekimi yapılmakta olan çeltik üretimi başta gelen geçim kaynağı olup, bunun yanında hayvancılık ile İlçe Merkezi’nde bulunan tuz ocakları da ilçe için önemli gelir kaynaklarıdır. Maden Köyü’nde bulunan bakır madenleri işletmeye hazır beklemektedir. Madenin görünür rezervi 27.000.000 Ton’dur. Halk’ın diğer geçim kaynağı olan hayvancılık geçen yıllara oranla çok düşmüştür. Son zamanlarda kaymakamlıkça halka dağıtılan arı kovanları ile arıcılık yöre halkı için bir geçim kaynağı olmuştur. Seracılık ve alabalık tesisleri yeni yeni kurulmakta olup, halkı üretkenliğe teşvik etmekte ve yeni geçim kaynağı olarak görülmektedir.



Ulaşım

İl Merkezi’ne 26 Km. uzaklıktadır. Yolu olmayan köy bulunmamasına rağmen, köy yollarının yapı itibariyle yetersiz oluşu nedeniyle özellikle yağışlı havalarda ve kışın ulaşım açısından oldukça sıkıntılar çekilmektedir.


Harita

Harita için tıklayınız


Nüfus

2007 nüfus sayımına göre 24.054 kişilik nüfusuyla il toplam nüfusunun %8,25'ini barındırmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 03:38

Tarım

İlimizde ekim alanının %90’ında, tahıl (buğday, mercimek) ekilmektedir. 1970’lerdeki gelişmenin sonucu olarak Siirt, Türkiye’nin önde gelen tütün ekim alanları içine girmiş, ancak bugün tütün alanlarının büyük bir bölümü Batman İli’nde kalmıştır.

İlimizde meyvecilik, tarımın oldukça önemli bir koludur. Son yıllarda bağcılık gerilerken, fıstıkçılık hızla gelişmiştir. Siirt’te meyve bahçeleri ve bağlar, İl’in güney ve güneybatı kesimlerinde ve akarsu boylarındaki vadi tabanlarında toplanmıştır.

Siirt İli’nde bağcılığın tarihi çok eskilere uzanır. Merkez İlçe, Kurtalan, Eruh ve Şirvan başta olmak üzere, hemen hemen tüm ilçelerde bağlara rastlanır. Ancak, İlimizdeki bağların büyük bir bölümü, ilkel yöntemlerle kurulmuş verimsiz bağlardır. 1970’lerde fıstıkçılığın gelişmesi üzerine, bağlar yer yer fıstık bahçelerine dönüştürülmüştür. İl’in üzüm üretiminin Türkiye içindeki payı %1.4 civarındadır.

Fıstık bahçeleri Merkez İlçe’de yoğunlaşmıştır. İl’in fıstık üretiminde Türkiye içindeki payı %9 civarındadır.
Siirt’te yetiştirilen en önemli meyvelerden bir başkası da nardır. Yörede “Zivzik” adı verilen bu nar, ince kabuklu ve çok kalitelidir. İl’in, nar üretiminin Türkiye içindeki payı %21’e yaklaşmıştır. Nar en çok Şirvan’da yetiştirilmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 03:39


Hayvancılık
SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180562&RESIMISIM=hayvancilik
Geniş mera ve yaylalarıyla Siirt, hayvancılığa çok elverişli bir alandır. Hayvancılık nüfusun büyük bir bölümünün temel geçim kaynağı durumundadır. Siirt’te mera hayvancılığı yapılır. Besi hayvancılığı ise gelişmemiştir. Genellikle küçük baş hayvan, en fazla da koyun ve keçi beslenir. İlimizde hayvancılık asıl olarak göçerlerin elindedir. Göçerler sürekli bir yerleşim yerleri olmayan, yazı yaylalarda, kış mevsimini ise kışlaklarda geçiren, yıl boyunca sürüleriyle dolaşan insanlardır. Yazları Siirt, Bitlis, Hakkari, Van ve Muş Yaylaları’nda, kışları ılıman iklim bölgelerinde ve tüm yılı çadırlarında geçiren göçerler, elde ettikleri hayvansal ürünleri buralarda değerlendirirler. Göçerlerin yoğunluğu nedeniyle, Siirt’te hayvan sürüleri hareketliliği yaşanır. Her yıl 2.000.000 dolayında hayvan yaylak-kışlak arasında gidip gelir.

Pervari’deki Çemikari Yaylası, birçok göçerin çıktığı önemli otlaklardan biridir.








Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 03:41

Coğrafya
SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180568&RESIMISIM=tasbas%c4%b1






Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin kuzeydoğu ucunda yer alan Siirt doğudan Şırnak ve Van, kuzeyden Batman ve Bitlis, batıdan Batman, güneyden Mardin ve Şırnak İlleri ile çevrilidir. Bölge, Güneydoğu Anadolu düzlüklerinden sonra birden yükselmekte, doğu ve kuzey kesimleri bol yağış almaktadır. Bu nedenle, kuzeyden Muş Güneyi Dağları, doğudan Siirt Doğusu Dağlarıyla çevrili olan il alanı, Dicle Irmağı'nın önemli su toplama alanlarından birini oluşturmaktadır. İl topraklarının tümü Dicle Havzası'na girmektedir. Havza, Fırat, Kızılırmak ve Sakarya Havzaları'ndan sonra ülkenin dördüncü büyük su toplama alanıdır. Siirt yaz, kış bol yağış alan zengin çayırlarla kaplı yaylalar ile çevrilidir.
Siirt'te karasal iklim hüküm sürmekte ve dört mevsim en belirgin özellikleriyle yaşanmaktadır. Doğu ve kuzey bölgelerinde kışlar daha sert ve yağışlı, güney ve güneybatı bölgelerinde ılık geçer. Yazları sıcak ve kuraktır.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty10th Ağustos 2010, 03:42

Tarihçe

SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=180567&RESIMISIM=tarihce
İl Adının Kaynağı :
Siirt adının Sami Dili’nden geldiği öne sürülmektedir. Bazı kaynaklarda bu adın, Keldani Dili’nden, kent anlamına gelen Keert (Kaa’rat) sözcüğünden kaynaklandığı yazılıdır. Siirt sözcüğü, isim kaynaklarında; Esart, Sairt, Siirt, Siird, gibi çeşitli biçimlerde kullanılmıştır. Süryani’ler kente Se’erd (yöresel söyleniş biçimiyle Sert) demişlerdir. XIX.Yy.’da Sert, Seerd, Sört, Sairt olarak kullanılmış, günümüzde de Siirt biçimiyle benimsenmiştir.

Diğer bir kaynakta Siirt isminin, “Seert” anlamındaki “üç yer” manasına geldiği söylenir. Siirt adının nereden geldiği konusunda değişik görüşler vardır. Kadri PERK’in, Cenup Doğu Anadolu Tarihi’nde Siirt, Sert, Tigra, Mosert; Hüseyin CAHİT Tarihi’nde Serad; Şemsettin SAMİ’nin Kamus’unda Tiğrakert olarak geçmektedir.

Şimdiki Siirt, eski Siirt’in üstündeki sırtlarda kurulmuş olduğu için yukarıdaki sözü edilen “Sırt” kelimesi mevki ve kelime ilgisi bakımından daha uygun olarak görülmektedir.

Tarihsel Gelişimi:
Siirt, Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının kesiştikleri alanda kurulmuştur. Bu yüzden kuzeyinde ve güneyinde ortaya çıkan uygarlıklar, yörenin kültürel gelişmesinde etkili olmuştur. Bölgenin dağlık oluşu ve ulaşım imkanlarının yetersizliği, gelişmiş kentlerin kültür merkezlerinin ortaya çıkmasını engellemiştir.

Yakın zamana kadar Siirt tarihinin İ.Ö. IV.Yy. öncesi dönemleri bilinmemekteydi. 1963 yılında Halet ÇAMLIBEL ve R.J.BRAIDWOOD başkanlığında kurulan Güneydoğu Anadolu Tarih Öncesi Araştırmaları Karma Projesi kapsamında, Siirt İli’nde yapılan yüzey araştırmalarında Neolitik, Kalkolitik, Tunç ve Helenistik, Roma, Bizans–İslam ve Yakınçağ’ı kapsayan dönemlere ait buluntular ortaya çıkarılmıştır. Günümüzdeki kültürel yapı Türk – İslam Kültürü’nün etkisiyle biçimlenmiştir.
M.Ö. 3000 – İslam Uygarlıkları Dönemi :
İ.Ö. 3000 ve 2000’lerde Güneydoğu Toroslar, iki kültür alanını birbirinden ayırmaktaydı. Güneyde Mezopotamya’da gelişmiş bir tarım kültürü, kuzeyde ise Doğu Anadolu’nun yüksek yaylasında ilkel tarımcılığa ve hayvancılığa dayalı, daha yavaş gelişen bir kültür vardı. İki kültürün kesiştiği yerde bulunan Siirt’te, yayla kültürü özellikleri görülmekteydi.

M.Ö. 3000’lerde yöreye egemen olan Hurri’lerden sonra sırasıyla Hitit, Urartu, Asur, Med ve Pers’ler de hakimiyet kurmuşlardı.

Siirt’in içinde bulunduğu bölge, göçler nedeniyle etnik ve dinsel inanışlar yönünden çeşitlilik göstermektedir. Urartular, İskitler, Medler ve Persler, egemenlik dönemlerinde dinsel inanışlarını da buralara yaymışlardı. Dağlık alanlarda yaşayan kapalı toplulukların çeşitli din ve tanrıları vardı. İ.Ö. 150’lerden başlayarak yöreye egemen olan Partlar, Arsaklılar, Sasaniler dönemlerinde İran Tanrıları’nın ve inanışlarının etkisi güçlenmiştir. Yöreyi etkileyen Roma – Part, Roma – Sasani Savaşları, aynı zamanda iki dinin ve kültürün karşılaşması niteliğindeydi. 300’lerde Hıristiyanlık yayılmaya başladığında Zerdüş Dini’ni benimseyen Sasaniler, yörede Hristiyan kıyımı yapmışlardır.
İslam Uygarlıkları Dönemi :
639’da Elcezire’nin fethi için görevlendirilen İlyas Bin Ganem, Diyarbakır yöresini İslam mücahitlerine açtığı zaman Siirt’te aynı akibete uğramıştır. Diyarbakır’ın zaptında mühim hizmetleri bulunan Halid Bin Velid, Hasankeyf Savaşı’nda muzaffer olduktan sonra Siirt’e yürümüş, şehrin o zamanki hakimi Hersolu itaatini arz ederek, şehri teslim etmiştir. Bundan sonra Siirt Hakimliği’ne, sahabeden olan Hişşam oğlu Hakem tayin olunmuştur.

661 yılında kurulan Emevi Hilafeti bölge ile birlikte Siirt’i de hakimiyet altına almıştır. Emeviler’den sonra hilafet makamını ele geçiren Abbasiler, Diyarbakır, Silvan ve Siirt’i de ele geçirmişlerdir.

Dinsel bakımdan bölge ilkin önemli bir “Harici” Merkezi’ydi. IX.Yy.’dan sonra Hanbeli ve Maliki mezhepleri aracılığıyla Sünnilik, Mervanoğulları Dönemi’nde Şafiîlik, Türklerle Hanefilik yayılmaya başlamış, daha sonra Mervanoğulları Dönemi’nde Şafiî’lik giderek ortadan kalkmıştır. Yörede Arap – İslam Kültürü’nün etkisi Türklerin Dönemi’nde de sürmüştür.

Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Dönemi :
Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler Anadolu’ya yerleşmeye başlamış ve Büyük Selçuklu Devleti’nin isteği dışında küçük Türk devletçikleri kurulmuştur. Siirt Yöresi, Hasankeyf Artuklular’ın yönetimindeydi. Artuklular’a bağlı göçebe Türkmenler yöreye yerleşmiş, Artuklu beyleri ve askerleri, kentlerde Türkleşmenin çekirdeğini oluşturmuşlardır. Beylerinin Alp, İnanç, Yağbu gibi Türk adlarını kullanmaları; Artuklular’da Türkmen Geleneği’nin güçlülüğünü göstermektedir. Bağlı oymaklara “ok gönderme” biçimindeki Orta Asya Geleneği de Artuklar’da sürmekteydi.

Artuklular’dan sonra Siirt’e Akkoyunlular ve Safeviler egemen olmuştur. Akkoyunlular yöreye Türkmenleri yerleştirmiştir. Safeviler Dönemi’nde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Şiî’lik yaygınlaşmıştır. Anadolu’da Şiîliğin etkisini kırmak isteyen Yavuz Sultan Selim, Urmiye Gölü’nden Malatya ve Diyarbakır’a kadar uzanan bölgeyi Osmanlı Devleti’ne bağlamak istemiştir. Bunun için Kürt kökenli ünlü bilgin İdris-i Bitlisi’nin yardımıyla Siirt Osmanlı yönetimine geçmiştir. Bu dönemde Siirt yarı, özerk beylerin yönetiminde, aşiret kültürünün egemen olduğu bir yerdir.

XVI.Yy.’da Osmanlı yönetimine geçen Siirt, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına kadar bu devlete bağlı kalmıştır.
XIX.Yy.’ın ikinci yarısına kadar devlete olan bağlılıkları sözde kalan Siirt Beyleri’nin devlet otoritesine alınması için bir hayli çaba harcanmıştır. Siirt, bu tarihe kadar çok sıkı bir şekilde yönetilmiştir. Ancak Tanzimat’tan sonra 1864 Vilayet Nizamnamesi ile kaza haline getirilerek İstanbul’dan gönderilen kaymakam vasıtası ile yönetilmiştir.
19. Yüzyılda Siirt :
XIX.Yy. içerisinde Siirt’te meydana gelen tek siyasal olay 1894 tarihinde Sason’da meydana gelen Ermeni ayaklanmasıdır. Rusya ve İran’daki Ermeni Komiteleri’nin de kışkırtması ile büyük bir isyan olayı ile karşılaşıldı. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti sert tedbirler almak zorunda kaldı. Sason ayaklanması İngiltere’yi harekete geçirdi. Çünkü, Ermeni meselesi, Rusya ve İngiltere’yi menfaat çatışmasında birleştiriyordu. İngiltere Ermeni’lerin bağımsızlığını isterken; Rusya, Ermeni’lerin Rusya’ya katılmasından yanaydı. Merkezi Tiflis’te olan Ermeni Hınçak Komitesi ile Taşnaksutyun Komiteleri’nin amacı, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermenilerin Rusya ve İran’daki bütün Ermenilerle birleştirip bağımsız bir Ermenistan Devleti’nin kurulmasını sağlamaktı.

Böyle bir amaç İngiltere’yi memnun etmesine rağmen, Rusya, kesinlikle karşı çıkmıştı.
8 Ağustos 1884’te Sason’un Şenlik Köyü’nde, Kürtlerin birkaç koyunu gasbetmesi ile başlayan olaylar, Ermenilerin Türk Köyleri’nde katliama girişmesi ile genişlemiştir.

Ermenilerin vergi vermemek ve hükümet memurlarına pasif direnişte bulunmak üzere daha önceden anlaşmaları da olayların genişlemesinde etkili olmuştur.
Ermenilerin başlattığı bu ayaklanmayı II. Abdülhamid’in görevlendirdiği VI. Ordu bastırmıştır.

Osmanlı Devleti’nin bu döneminde Siirt Yöresi’nde genellikle yarı özerk bir yönetim biçimi hakimdi. 1831’de yapılan Osmanlı nüfus sayımı kayıtlarında, XIX.Yy.’da Siirt Yöresi’nde Hazzo (Kozluk)’nun Diyarbakır Eyaleti’ne bağlı bir hükümet olduğu belirlenmiştir.

Bugün Siirt İli’nin kazalarından biri olan Şirvan (Şirve) ise liva olarak Van Eyaleti içinde yer almaktaydı.

1867 Vilayet Nizamnamesi, Siirt Livası’nın Diyarbekir Vilayeti’ne bağlı olduğunu göstermektedir.

Siirt Livası’nın, Merkez kaza, Pevvan (Bervade) ve Garzan (Kurtalan’ın eski yerleşme yeri, şimdiki Yanarsu Bucağı) olmak üzere toplam 3 kazası vardı.

1877’de Merkez Kaza, Eruh, Şirvan, Rızyan ve Sason’dan oluşan Siirt Sancağı, Diyarbekir Vilayeti’ne bağlıydı. Siirt, bu yönetsel durumunu 1880’de de korudu.

1892 Devlet Salnamesi, Siirt Sancağı’nın Diyarbekir Vilayeti’nden ayrılarak, Bitlis Vilayeti’ne bağlandığını ifade etmektedir.

Eskiden Siirt İli’ne bağlı olan Beşiri Kazası, Diyarbekir Vilayeti Merkez Sancağı’na bağlı kaldı. Bu dönemde Bitlis Vilayeti; Merkez Sancağı, Muş, Genç ve Siirt Sancakları’ndan oluşmaktaydı.

Siirt Sancağı’nın ise, Merkez Kaza, Şirvan, Eruh, Pervari ve Garzan (Kurtalan) olmak üzere toplam 5 kazası vardı.

1896 Devlet Salnamesi kayıtlarında daha önce Siirt’e bağlı iken bugün Batman’a bağlı olan Sason Kazası’nın Muş Sancağı içinde yer aldığı gösterilmektedir.

Siirt Sancağı 1892 – 1896’daki yönetsel konumunu 1903’te ve 1916’da da korumuştur.
1918’de Siirt Sancağı’nın yönetsel konumunda yapılan tek değişiklik, Şırnak’ın ilave edilmesiyle kaza sayısının 6’ya çıkarılmasıydı.
Milli Mücadele’de Siirt :
Siirt, Milli Mücadele Dönemi’nde toprak ağalığı düzeninin ve aşiret ilişkilerinin egemen olduğu tipik bir kasabaydı. Siirt’in, Rus tehlikesini atlattıktan sonra, karşılaştığı diğer bir tehlike de İngiltere idi. İngilizlere ait bir birlik, halka gözdağı vermek amacıyla Siirt’e gelerek birkaç gün kaldıktan sonra geri çekilmişti. Siirt, bunun dışında yabancı güçlerin işgaline uğramamıştır. Müdafaa-i Hukuk Derneği’ni teşkil eden Siirt’in münevver zümresinin Milli Mücadele’nin gerçekleşmesinde gösterdiği medeni cesaret takdire değer bir vatanseverliktir.

II. Meşrutiyet Dönemi’nden itibaren Siirt’ten de milletvekili seçilmeye başlanmış, ilk olarak Abdülrezzak Efendi; 1908 – 1912 tarihleri arasında bağımsız milletvekili olarak görev yapmıştır. Daha sonra sırasıyla; Nazım Bey (Nisan 1912–Ağustos 1912), Şeyh Nasreddin Efendi (1914–1918) tarihleri arasında görev yapmıştır.

Ardından Siirt’ten Halil Hulki Bey; 12 Ocak 1920’de toplanan Dördüncü Dönem Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında Siirt’i temsil etmiştir. Siirt, Milli Mücadele hizmetlerine devam ederek, Siirt Müdafaa-i Hukuk Derneği olarak önce Vahideddin’e, Sadaret’e, Hariciyye’ye, İtilaf Devletleri Müesseseleri’ne, İzmir’deki Reddi İlhak Cemiyeti’ne, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’ne telgraflar gönderilmiştir.

Anadolu’nun her il ve ilçesinde olduğu gibi Siirt’te de “Müdafaa-i Hukuk Derneği” kurulmuş, başkanlığına da İl’in eski müftüsü Halil Hulki AYDIN getirilmiştir.

Üyeleri, Ömer ATALAY, Siirt Belediye Başkanı Hamit Bey, İl’in ileri gelenlerinden Hamza Hilmi, Bekir Sıtkı ve Abdülkerim Bey’lerden ibaretti. Bu dernek Atatürkçü Düşünce ışığında İstanbul Hükümeti’ne ve İşgal Devletleri’ne karşı koymaktan hiç çekinmemiştir.

Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’nde belirttiği, “Her ilden bir delegenin gönderilmesi” fikrine sadakatle bağlı kalınmış, dernekçe seçilen Cemil AYDIN, Atatürk’ün başkanlığında oluşturulan kongreye katılarak, kongre kararlarını içeren kitabı getirmiş ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Siirt Şubesi’ne vermiştir.

Halil Hulki AYDIN milletvekili seçilerek Siirt’ten ayrıldıktan sonra bu derneğin başkanlığına Ömer ATALAY getirilmiş, derneğe üye olarak da Cemil AYDIN, Şebap ÖZEL, Muhammed Fehmi FIRAT, Yahya Hikmet YAVUZ ve Bilal EVİN’in lüzum üzerine seçilmeleri uygun görülmüştür.

Siirt, Milli Mücadele yıllarında Bitlis Vilayeti’ne bağlı bir sancaktı. Sancağın, Merkez Kaza dışında 5 kazası vardı. Bunlar; Pervari, Garzan, Eruh, Şirvan ve Şırnak’tı. Sancağın en kalabalık kazası Siirt Merkez Kazası idi.

Bununla birlikte Siirt’in nüfusunda 1890’lardan itibaren hızlı bir düşüş olmuş, 60.000 dolayında olan kaza nüfusu 1914’de 30.000 civarına inmiş, bu düşme I. Dünya Savaşı Dönemi’nde de devam etmiştir.

Bu düşüşte Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan yararlanarak, Doğu ve Güneydoğu’da işgal hareketlerini sürdüren Rusların da etkisi olmuştur. Siirt’in ileri gelenleri ve yaşlıları bu konu ile ilgili şunları söylemektedir: “Ruslar’ın işgallerinin, Bitlis’in Deliklitaş Mevkiisi’ne kadar geldiği Siirt halkı tarafından öğrenilince, halk arasında panik doğmuş, halkın bir kısmı kaçmak düşüncesiyle eşyalarını toplarken, çoğunluğu oluşturan Siirt halkı Müdafaa-i Hukuk Derneği’nin yardımıyla, Atatürkçü Düşünce’ye sahip kişilerden gönüllü askerler toplayarak, Ruslara karşı koymaya çalışmışlardır. Bu gönüllü askerler içinde sivil binbaşı rütbesiyle bazı kişiler görev almıştı. Bunlar arasında Şeyh Şerafettin AYDIN ve İbrahim-i Mekevi’nin de bulunduğu sivil ordu, büyük başarı sağlamış, Ruslar’ı geri püskürterek, Siirt’e girmelerini engellemişlerdir. Ruslar’ın Deliklitaş’tan geri çekilmeleri, bu ülkede Lenin’in gerçekleştirdiği 17 Ekim Devrimi’ne bağlanmaktadır.

Erzurum Kongresi’nde Siirt :
İstiklal Savaşı’nı zafere ulaştıran Milli Mücadele ruhunun temeli sayılan ve 23 Temmuz 1919 tarihinde Mustafa Kemal tarafından Erzurum’da düzenlenen ve 7 Ağustos 1919’da son bulan tarihi Erzurum Kongresi’nden sonra o zamanlar Bitlis Vilayeti’ne bağlı Siirt Sancağı’nı kimlerin temsil ettiği bugün dahi tarihin sisli sayfaları arasındadır.

Erzurum Kongresi’ne Bitlis ve Siirt adına katıldıkları anlaşılan Hacı Recep Efendizade, Hacı Hafız ile Emekli Binbaşı Süleyman’ın, Bitlis ve Siirt’le ilgili olmadığı, bunların Erzurum’da oturdukları ve toplantıya vaktinde Siirt’ten kimsenin ulaşamadığı görülünce, Bitlis ve Siirt’i temsil ettikleri anlaşılmaktadır. Nitekim Siirt’ten gittiği kesin olan Hacı Cemil Efendi (AYDIN)’nin ancak kongrenin son günü Erzurum’a ulaşabildiği de bunu doğrulamaktadır.

Başta Büyük Önder Atatürk olmak üzere, Siirt’te olduğu gibi bütün Anadolu halkı işgalci kuvvetlere karşı koymakta bütünleşmişlerdir.

Atatürk, silahlı mücadeleye hukuki ve siyasi bakımdan yön veren ve yeni kurulan Türkiye Devleti’ni milletler arası toplulukla beraber imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Türk İnkılabının aksiyon devrini de tamamlamıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 03:53

SİİRT COĞRAFİ YAPI VE TARİHİ BİLGİLER

SİİRT-56 0118

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Siirt, doğudan Şırnak ve Van, batısında batman, güneyinde Mardin ve Şırnak, kuzeyinde de Batman ve Bitlis ile çevrilidir. İl topraklarının büyük bölümü dağlarla kaplı olup, engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Güneydoğu Torosların uzantıları olan dağların belli başlıları kuzeyde Bekovi Dağı (Doğruyol) (2.741 m.), doğuda Herakol Dağı (Yazlıca Dağı) (2.953 m.), güneyinde de Çerrand Dağı (Yassı Dağ) (2.280 m.)’dır. Bu dağ sıraları doğudan güneydoğuya doğru geniş bir yay çizerek Hakkari Dağları ile birleşir. Bunların dışında Şeyh Ömer Dağı (1.409 m.), Kapılı Dağı (2.631 m.), Koran Dağı (2.350 m.) ilin diğer yükseltileridir.

Siirt dağları genellikle çıplak ve yalçın kayalıklar şeklinde olup, yalnızca kuzey yamaçlarında yer yer meşe ağaçlarından oluşan ormanlıklara rastlanmaktadır. Bu dağlar Dicle Nehri’ne karışan küçük akarsuların açtığı vadilerle parçalanmıştır.

SİİRT-56 0119

Siirt’in doğal oluşumu III.zamanda bugünkü görünümünü kazanmıştır. Kırılma ve kıvrılmalarla üst-eosen ve oligosen boyunca aşınarak yarı ova (Peneplen) niteliğini kazanmıştır. Bu oluşumlar sırasında Siirt’in güneybatısında çöküntü alanları meydana gelmiştir. İlin platoları kuzey bölümündeki Doğruyol, Kurtalan, Kapılı ve Yazlıca dağlarının Botan Suyu ve kollarının açmış olduğu vadilerin yamaçlarında toplanmıştır. Bunlar Pervari’de Cemikarı, Ceman ve Herekul Yaylaları ile Şirvan’daki Bacavan yaylasıdır.

İlin kuzey ve doğusundaki dağlık kesimlerden güneye ve batıya doğru vadiler yer almaktadır. Bu vadilerin en önemlisi Botan (Uluçay) Suyu Vadisi ile Bitlis Çayı Vadisidir. Kurtalan Ovası da Bitlis Çayı Vadisinin genişleyen bölümünde yer almaktadır. Oldukça dar ve dik olan Behrancı Vadisi de güneydoğudan güneybatıya doğru geniş bir yay çizerek Türkiye-Suriye sınırlarında Habur Vadisi’ne açılır. Bunun dışında Siirt’te ovalık alanlara rastlanmaz.

SİİRT-56 00001253

İl topraklarının büyük bir bölümü Dicle Havzası içerisine girmekte olup, bu havza Fırat, Kızılırmak ve Sakarya Havzaları’ndan sonra ülkenin dördüncü büyük su toplama alanıdır. İl topraklarından kaynaklanan sular, Dicle Nehri aracılığı ile Basra Körfezi’ne ulaşır. Bunların başında Dicle’nin kollarından Garzan ile Botan Suyu (Uluçay), il sınırları dışında Dicle’ye katılan Habur Çayı’nın kollarından Hezil Çayı ile Garzan Çayı, Kezer Çayı, Başur Çayı il topraklarını sulamaktadır.

Yüzölçümü 6.186 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım Sonuçlarına göre; toplam nüfusu 263.676’dır. İlin deniz seviyesinden yüksekliği 600 m. ile 1.600 m. arasında değişmektedir.

Doğu Anadolu yapraklı orman kuşağı ile Güneydoğu Anadolu bozkır kuşağı arasında kalan Siirt’in doğal bitki örtüsü step (bozkır) görünümünde olup, dağlık alanlarda meşe ağacı topluluklarına rastlanmaktadır.

SİİRT-56 00001255

Siirt’te Karasal iklim hüküm sürmekte ve dört mevsim en belirgin özellikleriyle yaşanmakta, Yazları sıcak ve kuraktır. En az yağış Kurtalan’da, en fazla yağış Baykan’da görülür. GAP’ın devreye girmesiyle iklimde belirgin bir değişme gözlenmiş, İlkbaharda daha fazla yağış olmuş ve %40’ın altında olan nem oranı yükselmiştir.Gece ve gündüz arası sıcaklık farkı fazla olup, en yüksek ısı 43.3 C, en düşük ısı ise -19.5 C.dir

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, sanayii, petrol ve ticarete dayalıdır. Ekime elverişli alanların kısıtlıdır. Bununla birlikte yetiştirilen tarımsal ürünler arasında buğday, arpa, kırmızı mercimek, tütün ve sebze ve meyve gelmektedir. İlin en önemli ekonomik etkinliği hayvancılık olup, yaylalarda koyun, kıl keçisi ve yöreye özgü Ankara keçisi yetiştirilip, arıcılık yapılır. Hayvancılığa bağlı olarak süt, beyaz peynir ve tulum peyniri üretilir. Yörede yetişen sirik isimli bitkinin yardımı ile bir tür otlu peynir yapılır. Siirt’te yetiştirilen keçilerin tiftiğinden dokunan Siirt battaniyeleri ülke çapında ün kazanmıştır. Ayrıca hayvanlardan sağlanan yün, kıl ve tiftiğin el tezgahlarında işlenmesi ile başta çadır olmak üzere dokuma ürünleri elde edilir.

SİİRT-56 00001259

İlde sanayi kuruluşu olarak, un, yem, çimento, tuğla ve kiremit fabrikaları bulunmaktadır. Siirt Meyan Kökü Sanayii ve Ticaret Aş.’ye ait tesisler, Kurtalan’da yaprak tütün işletmesi bunların başında gelmektedir.

Siirt’in en önemli yeraltı zenginliği petrol ürünüdür. Petrol Kurtalan ilçesinde çıkarılmaktadır. Ayrıca il topraklarında krom, prit ve bakır yatakları bulunmaktadır. Siirt maden suyu kaynakları bakımından da oldukça zengindir. Billoris Kaplıcası, Lif Kaplıcası, Hista Kaplıcası, Germiab Kaplıcası bu kaynakların başlıcalarıdır.

Siirt, Keldaniler tarafından Keert, Araplar tarafından Esart, Sairt ve Siirt, Süryaniler tarafından da Seert isimleri ile anılmıştır. XIX.yüzyıl kaynaklarında buradan Sairt, Söört ve Seert olarak söz edilmiştir. Bu isimler zamanla Siirt’e dönüşmüştür.

Siirt yöresinde yapılan araştırmalar MÖ.3000’lerde Hurrilerin buraya yerleştiğini göstermiştir. MÖ.XIII.yüzyılda küçük krallıkların birleşmesi ile oluşan Nairi Konfederasyonu buraya hakim olmuştur. Bunun ardından yörede Hubuşkia ve Şupria Krallıkları kurulmuştur. Asurlular buraya egemen olmuşlar, daha sonra Kimmerler ve İskitler istila etmişlerdir. Şupria Ülkesi diye isimlendirilen yöre MÖ.VII.yüzyılın sonlarında Medlerin hakimiyetini kabul etmiştir. MÖ.VI.yüzyılda Persler buraya hakim olmuş ve Nairi bölgesindeki Satraplarca yönetilmiştir.
SİİRT-56 00001260

MÖ.332’de Anadolu’nun büyük bir bölümünü ele geçiren Büyük İskender Pers hakimiyetine son vermiştir. İskender’in ölümünden sonra yöre Seleukosların egemenliğine girmiştir. MÖ.129’da Partlar buraya hakim olmuş, ardından Romalılar ile Partlar arasında yöre, birkaç kez el değiştirmiştir. MS.63’te yapılan bir antlaşma ile Siirt yöresi Arsaklılar tarafından yönetilmek üzere Romalılara bırakılmıştır. MS.V.yüzyılda Sasaniler, 637’de de Araplar buraya hakim olmuştur. Bundan sonra Emevi ve Abbasi dönemlerinde “Amil” denilen beyler, ardından Ermeni prensleri ve Arap emirleri tarafından yönetilmiştir. Bizanslılar 927’de buraya hakim olmuştur. XI.yüzyılda Bizans’a bağlı olan Philaretos isimli bir Ermeni kral tarafından yönetilmiştir. XII.yüzyılda Artuklular yöreye egemen olmuş, XIII.yüzyılda İlhanlılar, XIV.yüzyılda Eyyubiler buraya hakim olmuşlardır. XIV.yüzyılda Artuklular ile Karakoyunlular arasında çekişmeler olmuş ve yöre birkaç kez el değiştirmiştir. Şerefhanlar tarafından bir süre yönetilen yöre 1514’te Çaldıran Savaşı’ndan sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır.

SİİRT-56 00001261

XIX.yüzyıl sonlarında Bitlis vilayetine bağlı Siirt Sancağı olarak yönetilmiş, XIX.yüzyıl sonlarında ve XX.yüzyıl başlarında etnik kökenli ayaklanmalara sahne olmuştur. 26 Eylül 1919 yılında 48 Sayılı Heyet-i Umumiye Kararı ile bağımsız sancak haline getirilen Siirt, Cumhuriyetin ilanından sonra, 1923 yılında il konumuna getirilmiştir.

İlde günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Baykan’da Derzin Kalesi, Siirt Ulu Camisi (1129), Çarşı Camisi (Asakir Camisi) (1265), Cumhuriyet Camisi (Hıdrü’l-Ahdar Camisi), Botan Çayı üzerinde Nasreddin Köprüsü (XIII.yüzyıl), Baykan’da Dört Ulular Köprüsü, İbrahim Hakkı Türbesi (XVIII.yüzyıl), Sultan Memduh Cami ve Türbesi, İbrahim Bey Camisi, Veysel Karani Cami ve Türbesi, Şirvan’da Saman Köprüsü, Saat Kulesi, Siirt Evleri bulunmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 03:54

Tarihi eserler..

SİİRT-56 Siirt02


Ulu Cami: Çinili Minare olarak anılan Ulu Caminin minaresi, tipik Selçuklu mimarisini yansıtmaktadır. Siirt'te Veysel Karani Hz. Türbesi ve İbrahim Hakkı Hz. Türbesi bulunmaktadır.

Billoris Kaplıcası: Billoris Termal Turizm Merkezi Sağlarca Kaplıcası Siirt'e 15 km. uzaklığında, Eruh yolu üzerindedir. Banyo uygulamalarıyla deri hastalıklarına, romatizmada, kadın hastalıkları, nevralji, nevrit, polinevrit, polio sekelleri ve su içi egzersizlerinde yararlı olmaktadır.

SİİRT-56 Siirt03

Mağaralar: İlin Jeolojik yapısında kalkerli oluşumlar önemli yer tuttuğundan pek çok sayıda mağara oluşmuştur. Bunların bir bölümünde, insanlarca konut olarak kullanıldığını gösterir izlere rastlanmaktadır. Suya karşı direnci az olan kalkerlerin erimesi ile ortaya çıkan bu doğal mağaralar genellikle vadi boylarında yoğunlaşmıştır. Bunların en ünlüleri Botan Mağaralarıdır.

CAS EVLER: Ekoloji ve iklim koşullarına bağlı olarak oluşturulan evler çok ilginç özellikler göstermektedirler. Kentin eski kesimlerinde, iki- üç katlı, yukarıya doğru daralan, küçük pencereli düz damlı konutlar, "Cas" adı verilen bir harçla sıvanmıştır. Kent çevresinde bulunan alçı taşının yakılıp öğütülmesiyle elde edilen cas, çabuk sertleşmesi sonucu kabuksuz kubbe yapımına olanak vermektedir. Cas evlerin kapı ve pencere çevrelerinde çok güzel taş oymalar yer almaktadır.

İSMAİL HAKKI TÜRBESİ:

SİİRT-56 058

Tillo ilçesinde bulunan türbe din ve astronomi bilgini olan İsmail Hakkı ve Fakirullah için yaptırılmıştır. (18. yüzyıl) . Türbenin önemli özelliklerinden biri, Tillo’nun 3 km. doğusundaki bir tepe üzerine yapılmış duvarda yer alan bir pencereden, her yıl 21 Mart gününün belli bir anında geçen güneş ışınlarının, türbenin yanında bulunan kuledeki prizmadan yansıtılarak Fakirullah’a ait sandukanın baş tarafının aydınlatılmasıdır. Ancak, 1963 yılında yapılan onarımlarla bu düzen bozulmuş ve bir daha düzeltilememişti.

SİİRT-56 119

VEYSEL KARANİ TÜRBESİ: Baykan İlçesi’nin Ziyaret Beldesi’nde bulunan türbe1901 yılında inşa edilmiştir. Yapının tarihsel bir değeri bulunmamakla birlikte, her yıl 16- 17 mayıs günlerinde kutlanan Veysel Karani’yi anma günleri yöreye canlılık getirmektedir.

DERZİN KALESİ:Baykan İlçesi’nin 8 km. doğusunda, Adakale Köyü’nün yakınında yer almaktadır. Bizans dönemine ait olar yapının gözetleme kuleleri bugün de ayaktadır.

SİİRT-56 152

ERZEN ÖREN YERİ:Kurtalan İlçesi’nde, Bozhöyük Köyü ile Gökdoğan Köyü arasında geniş bir alana yayılan ören yerinin Siirt’teki ilk yerleşim yerlerinden biri olduğu tahmin edilmektedir.

BEYKENT KALESİ:Kurtalan’ın 6 km. güneyindeki Beykent köyünde bulunmaktadır.

GARZAN KALESİ:Siir’in 42 km. kuzeydoğusundaki Garzar(Yanarsu) da
bulunmaktadır.

SİİRT-56 22018

BILLORIS KAPLICASI: Siirt Eruh karayolu üzerinde, Botan Çayı kıyısındaki bir mağarada yer alan kaplıca 35 derece sıcaklığındadır. Mağaradan çıkarak bir havuzda toplanan su kalsiyum bikarbonatlı sular grubuna girer. Kükürtlü hidrojen içerdiği için içimi tehlikeli olabilen kaplıca suyu, deri ve romatizma hastalıklarının tedavisinde kullanılır.

SİİRT-56 Canta_torba

SİİRT’TE EL SANATLARI

Siirt’te başlıca geçim kaynağı hayvancılık olduğundan en önemli dokuma hammadeleri yün ve tiftiktir. Battaniye ve şal başlıca dokuma türlerini oluşturmaktadır. Günümüzde kilim dokumacılığı da organize bir şekilde geliştirilmeye çalışılmaktadır. Siirt merkeze 12 km.de yer alan Çınarlısu Köyü’nde kurulan kalkınma kooperatifi binasında kurulan az sayıdaki tezgahta "Jirkan Kilimleri" dokunmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 03:55

[size=16]Siirt Camileri

Ulu Cami (Merkez)

SİİRT-56 00000683


Siirt il merkezinde bulunan Ulu Cami, minare kaidesindeki kitabesine göre Selçuklu Sultanı Mugiziddün Mahmut tarafından 1129 yılında yaptırılmıştır. Siirt Tarihi isimli eserde Irak Selçuklularından olan Mugiziddin Mahmut’un ismi belirtilmektedir. Buna dayanılarak caminin Büyük Selçuklular devrinde yapıldığı da anlaşılmaktadır. Cizre Valisi Atabey El Mücahit İshak tarafından da camiye bazı ilaveler yapılmıştır. Bu ilaveler ve daha sonraki yıllarda yapılan değişikliklerle cami genişletilmiş ve orijinalliğinden uzaklaşmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü 1965 yılında bu camiyi restore etmiştir.

Caminin ilk yapımında ön tarafında toprağa gömülmüş halde birer mihrap izi ile karşılaşılmıştır. İlk yapımında iki tuğla paye üzerine oturan tromplu bir kubbeden meydana gelen camiye daha sonra bir eyvan eklenmiştir. Böylece Büyük Selçuklu Ulu Cami tiplerinden farklı olarak bu eyvanın iki yanına dikey olarak tonozlu iki sahın eklenmiştir. Bunun yanı sıra ilk kubbenin doğusuna daha küçük ve alçak, batısına da daha küçük ve alçak olarak birer kubbe eklenmiştir. Böylece kemerlerle üç kubbeli bir mekân birbirine bağlanmıştır.

Cami dıştan kesme taş, içten moloz taşla yapılmıştır. Birbirine bitişik kemerlerle birbirine bağlanmış üç kubbeli bir mekân ve tonozlu neflerle enine gelişmiş dikdörtgen bir plan şekli göstermektedir. İç mekân sıvalı olduğundan erken dönemlere ait bezemelerin yalnızca kalıntıları günümüze gelebilmiştir.

Caminin son onarımını ve rölövesini yapan Y.Mimar Ali Saim Ülgen ilk yapının tek tromplu kubbeli bir yapı olduğunu belirtmiştir. Bu durum eski tuğla payelerdeki yuvarlak dilimli kemerlerle mihrap nişlerindeki ayet frizi ile firuze çinilerde de kendisini belli etmektedir.

Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, mozaik çinilerle kaplanmıştır. Ali Saim Ülgen’in onarımı sırasında Anadolu’daki ender mozaik kakmalı mihraplarından olan mihrabı iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir.

Caminin minberi Selçuklu sanatının meydana getirdiği, XII.yüzyıl ahşap minberlerin en güzel örneklerinden biri olup, kakma tekniğinde geometrik şeritler, yazı frizleri süslenmiştir. Siirtli Şeyhan Naccar tarafından kufi yazıları yazılan ceviz ağacından olan bu minber üzerindeki kitabesinden h.616 (1219) yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Minber 1933 yılında Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne götürülmüştür.

SİİRT-56 00000686

Caminin en dikkat çeken tarafı Siirt’in sembolü konumundaki dikdörtgen prizma kaide üzerine yuvarlak gövdeli olarak oturtulmuş, kalın ve firuze çinilerle süslü olan minaresidir. Yukarıya doğru incelen bu minarenin kaidesinde küfi yazılar, geometrik geçmeler, örgü ve yıldız motifleri bulunmaktadır. Minarenin üzerine oturduğu temelin hafifçe çökmesinden ötürü de minare eğilmiş ve gövdesinde de çatlaklar meydana gelmiştir. Bu arada da gövdesindeki çinilerin ve mozaiklerin bir kısmı dökülmüştür. Günümüze gelebilen örneklerden altıgen şekildeki çinilerin etrafının lacivert renkte şeritlerle çevrildiği görülmektedir. Oldukça basit olmakla beraber bu çiniler XII.yüzyılın ilk yarısına tarihlenen ender örnekler arasındadır. Büyük olasılıkla da Anadolu’daki çini mozaiklerle süslenmiş bir minare ile ilk defa burada karşılaşılmaktadır.

Tek şerefeli minarenin dört köşeli geniş tabanı üzerinde “Heza ecdidü tarihil camii vel minara” ismi altında “cisrun limen saa” kufi yazıları bulunmaktadır. Minare aleminde ise “Amelehu El Hacı İsmail El Saffar El Fiskini”, orta kemerinde “Hemçu Pervane-i Şemi pür karesi mara ki eğer pişrevam balû perem misuzet” yazıları bulunmaktadır. Farsça talik yazı ile yazılmış bu kitabelerde h.523 (1129) tarihi yazılıdır.

Çarşı (Asakir) Camisi (Merkez)

Siirt Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan bu camiyi Artukoğullarından Melik-üs Salih Nasuriddin 1265 yılında yaptırmıştır. Cumhuriyet Caddesi’nin yeniden açılışı sırasında caminin portali ve ön bölümü kamulaştırılmıştır. Bu nedenle de cami 1966 yılında yeniden yaptırılmıştır.

İlk yapılışında kesme taştan dikdörtgen planlı olan camiye iki kubbeli bir mekân eklenmiş ve böylece Siirt’in diğer camilerinde olduğu gibi enine gelişen bir plan şekli ortaya çıkmıştır. Caminin önünde dört kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Buradan iki kapı ile ibadet mekânına girilmektedir. İbadet mekânı orijinalliğinden kısmen uzaklaştığından orijinal bezemelere de rastlanmamaktadır. Bu arada kuzey yönüne, biraz altına da üzeri beşik tonoz örtülü abdest alma musluklarının bulunduğu bir mekân eklenmiştir. Ayrıca cami içerisinde onunla bağlantılı Es Şeyh Hasan Askeri’nin türbesi bulunmaktadır. Bu türbeden ötürü de camiye Asakir Cami ismi verilmiştir.

Caminin mihrap ve minberi bir özellik taşımamaktadır.

Caminin kesme taştan dikdörtgen kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.


Hıdr-Ül Ahdar (Cumhuriyet) Camisi (Merkez)

Siirt il merkezinde bulunan bu caminin ilk ismi, yeşilin yeşili anlamına gelen Hıdr-Ül Ahdar (Hudurul Ahdar) idi. Siirt’teki camilerin en eskilerinden biri olan bu caminin XII.yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır. Cumhuriyet döneminde Siirt Milletvekili H. Hulki Aydın’ın yardımı ile 1929 yılında yeniden onarılmış, minaresi yenilenmiş ve ismi de Cumhuriyet Camisi olmuştur.

Bu caminin içerisinde Hz.İsa’nın havarilerinden Yakova’nın mezarı olduğu söyleniyorsa da bununla ilgili bir bilgiye rastlanmamıştır. Aynı zamanda caminin bitişiğinde bulunan Sûk’ul Ayn Çeşmesi de Selçuklu döneminde yapılmıştır.

Kesme taştan, tek kubbeli bir yapı olan bu caminin doğusuna Selçuklu döneminden sonra iki kubbeli bir mekân eklenmiş ve yapının planı dikdörtgene dönüşmüştür. Kuzey yönünde biri ibadet mekânına, diğeri de sonradan eklenen bölüme açılan iki ayrı kapısı bulunmaktadır. Bu kapılar sivri kemerlidir. Ancak bu kemerli kapılar sonradan kapatılmış ve iki küçük kapıya dönüştürülmüştür.

Cami içerisinde orijinal konumuna ait mihrap, minber ve bezeme son onarımlar nedeniyle günümüze ulaşamamıştır.

Şeyh Memduh (Memdun) Camisi (Aydınlar)

SİİRT-56 00000952

Siirt ili Aydınlar ilçesinin batısındaki yüksek bir tepe üzerinde bulunan Şeyh Abdurrahman için Sultan Memduh 1830 yılında yaptırılmış olan türbenin yanına 1893 yılında bir cami yapılmıştır.

Cami kesme taştan, kare planlı bir yapıdır. Önünde altı sütunun taşıdığı beş bölümlü, üzeri kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerindeki sütunları birbirine bağlayan yuvarlak kemerler alternatif dizilmiş iki renkli taşlarla hareketli bir görünüm kazandırılmıştır. İbadet mekânını örten kubbe pandantiflerle duvarlar üzerine oturtulmuştur. Mihrap ve minberi özellik taşımamaktadır. Yakın tarihlerde onarılan caminin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.
[/size]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 03:56

Siirt Türbeleri


İbrahim Hakkı Türbesi (Aydınlar)

SİİRT-56 00000769

Siirt Aydınlar ilçe merkezinin 3 km. doğusunda bir tepe üzerinde bulunan bu türbe İbrahim Hakkı’nın hocası ve kayınpederi, Kadiri Şeyhi İsmail Fakirullah (1657-1734) için yaptırılmıştır. Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamakla beraber XVIII.yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bu türbenin yanında ayrıca bir türbe daha bulunmaktadır. Bu türbede Zemzem’il Hassa gömülüdür. Zemzem’il Hassa (1765-1852) Şeyh Mustafa Fani Hazretlerinin kızı, Sultan Memduh’un eşidir. Kendine has bir divanı vardır.

Türbe kesme taştan sekiz köşeli olup, üzeri güneş ışıklarına açık bir kubbe ile örtülmüştür. Devrinin ünlü astronomi ve din bilgini olan ve Marifetnâme isimli eseri olan İbrahim Hakkı’nın (1702-1780) kurduğu bir düzenekle yanında bulunan kuledeki prizmadan yansıtılan güneş ışıklarının üst örtüden geçerek İsmail Fakirullah’ın sandukasını her yıl 21 Mart tarihinde aydınlatması sağlanmıştır. Bu güneş ışınları Kalet-ül Üstad denilen 40x40 cm. ölçüsündeki bir pencereden yansıtılıyordu. Ancak, 1963 yılında yapılan onarım sonucunda bu düzenek bozulmuş ve bu özellik ortadan kalkmıştır. Bu arada türbenin yanına kesme taştan bir cami yapılmıştır. Bu cami kare planlı olup, üzeri yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Türbenin cephesine kavisli bir duvar eklenmiş, bunun uzantısına da köşeli bir kule yerleştirilmiştir.

İbrahim Hakkı’nın kullandığı kozmoğrafya aletleri, haritalar, güneş sistemi ile ilgili tahta küreler, el yazması kitaplarla düşünüre ait çeşitli eşyalar halen Tillo’daki torunlarında bulunmaktadır.


Veysel Karani Türbesi (Baykan)

SİİRT-56 00000770

Siirt Baykan ilçesi, Ziyaret Beldesi’nde (Yeşil Çevre Köyü) bulunan Veysel Karani Türbesi 1901 yılında yaptırılmıştır. Hz. Ali zamanında Sıffin Savaşı’nda şehit düşen Veysel Karani’ye ait olan türbe Selçuklu döneminde yapılmış, sonraki dönemlerde onarılmıştır. Sultan Abdülaziz bu türbe ile ilgilenmiştir. Türbenin son onarımını 1967 ve 1974 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü yaptırmıştır. Bundan sonra 1982’de avlu düzenlemesi yapılmış ve çevresine de kurban kesim binaları ile ziyaretçiler için otel ve konuk evi gibi tesisler yaptırılmıştır.

İlk yapılışında yöresel cas denilen bir harçla yapılan ve üzeri kubbeli olan bu türbe 1967 yılında yıkılmış ve yerine yeni bir türbe yapılmıştır. Bu türbenin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.

Veysel Karani’yi anma günleri her yıl 16-17 Mayıs arasında türbenin bulunduğu yerde yapılmaktadır.


Sultan Memduh Türbesi (Aydınlar)

Siirt ili Aydınlar ilçesinin batısındaki yüksek bir tepe üzerinde bulunan bu türbeyi Şeyh Abdurrahman için Sultan Memduh 1830 yılında yaptırmıştır. Öldükten sonra kendisi de bu türbeye gömülmüştür.

Türbe kesme taştan, kare planlı olup, giriş kapısı yazı frizleri ve çeşitli motiflerle bezelidir. Bu bezemeler dikkat çekicidir. Son zamanlarda onarılan türbenin yanındaki cami de 1893 yılında yaptırılmıştır.

Şeyh Hamza-El Kebir Türbesi (Aydınlar)

Siirt ili Aydınlar ilçesinde bulunan türbe, Şeyh Hamza-El Kebir’e aittir. Şeyh Hamza-El Kebir 1271 yılında ölmüş ve eski adı Tillo olan Aydınlar’da türbesi yapılmıştır. Şeyh Hamza-El Kebir Hamzaviye tarikatındandır.


Şeyh İbrahim El-Mücahit Türbesi (Aydınlar)

Siirt Aydınlar ilçesinde türbesi bulunan Şeyh İbrahim El-Mücahit, Tillo’da dünyaya gelmiş ve burada Velayet makamına yükselmiştir. İbrahim Hakkı Efendi eserlerinde Onun kerametlerinden söz etmiştir. Bir de divanı olduğu bilinmektedir.

Şeyh İbrahim babasından önce, 1262 yılında ölmüş ve ilçede yapılan türbesine gömülmüştür. Bugün adı Aydınlar olan Tillo’da soyundan gelen aileler ve ismini taşıyan bir mahalle bulunmaktadır.


Şeyh Muhammed El Hazin Türbesi (Aydınlar)

SİİRT-56 00000949

Siirt Aydınlar ilçesine 8 km. uzaklıktaki Dereyamaç (Fersaf) Köyü’nde bulunan bu türbe Şeyh Muhammed El Hazin’e aittir.

Şeyh Muhammed El Hazin, Irak’ta Şeyh Osman’ın yanında eğitim görmüş, Siirt’e döndüğünde de Ulu Cami’de vaazlar vermiştir. 1891 yılında ölmüştür. Günümüzde türbesi halk tarafından ziyaret edilmektedir.

Türbe kesme taştan yapılmış, kare planlı ve üzeri kubbelidir. Duvarların bitiminde dışarıya taşkın çok geniş bir saçağı bulunmaktadır. Yakın tarihlerde yenilenen türbenin mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır.


Şeyh Musa Türbesi (Merkez)

SİİRT-56 00000950

Siirt Doğan Mahallesi’nde bulunan bu türbe Şeyh Musa’ya aittir.
Şeyh Musa’nın Şeyh İlyas, Şeyh Naccar ve Şeyh Türki’nin hocası olduğu söylenmektedir.


Türbe kesme taştan kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbenin bulunduğu yere daha sonra bir cami yapılmıştır. Bu cami kare planlı, kesme taştan ve kubbelidir. XIX.yüzyıl üslubunu yansıtmaktadır.



Şeyh Hattab Türbesi (Merkez)

Siirt il merkezinde, Cerrah Camisi’nde türbesi bulunan Şeyh Hattab, Siirtli alim Ömer Alim ve Müftü Hüseyin’den ders ve icazet almıştır. Ayrıca Hicaz’da Mekke-i Mükerreme Müftüsü Alim Zeyni Dehlan’dan da icazet almıştır. Siirt’te Cerrah Camisi’nde imamlık yapmış olup, tefsir ve hadis başta olmak üzere diğer ilim dallarında dersler vermiş ve ün kazanmıştır.


Şeyh Şerafettin Türbesi (Merkez)

Siirt il merkezinde türbesi bulunan Şeyh Şerafettin, I.Dünya Savaşı’nda Hasankale’de binbaşı rütbesi ile savaşa katılmıştır. Ruslar Siirt ve Bitlis yakınlarına geldiklerinde yöre halkının Siirt’ten göç etmesini engellemiştir. Milli Mücadele sırasında da ayrılıkçı hareketleri bastırmış, aşiretler arasında birliği sağlamıştır.


Şeyh Celaleddin Türbesi (Merkez)

Siirt il merkezinde Cerrah Camisi’nde türbesi bulunan Şeyh Celaleddin din âlimlerindendir. Zengin kütüphanesi Siirt Müftülüğü’nde korunmaktadır.


Abdurrahman Bin Avf Türbesi (Pervari)

Siirt Pervari ilçesine 8 km. uzaklıkta, Yukarı Balcılar Köyü yakınında bulunan bu türbe, sahabeden Abdurrahman Bin Avf’ye ait olduğu sanılmaktadır. Abdurrahman Bin Avf Hz. Muhammed’in bütün savaşlarına katılmış ve 75 yaşında ölmüştür. Yöre halkı bu türbede gömülü olduğu sanılan Abdurrahman Bin Avf türbesini ziyaret etmektedir.

Mezarının baş taşında celi sülüs yazı ile “Abdurrahman b. Avf Aşere-i Mübeşşere’den Radiyallah-u Anh-u El Fatiha” yaılıdır. Türbenin hemen yanında bulunan meşe ağacının yapraklarının kış aylarında da dökmediği gözlemlenmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 03:58

Siirt Köprüleri


Çarpıran (Dörtulular) Köprüsü (Baykan)

Siirt ili, Baykan ilçesinin 3 km. doğusunda, Bitlis Suyu üzerinde bulunan bu köprü Dörtulular Köprüsü olarak da tanınmaktadır. Köprünün kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi ve banisi ile ilgili bilgi bulunmamaktadır.

Kesme taş ve moloz taştan yapılan köprü XVI.-XVII.yüzyıla tarihlendirilmektedir.


Gezer (Kezer) Köprüsü (Baykan)

Siirt ili Baykan ilçesinde, Siirt-Baykan yolu üzerinde bulunan bu köprü Kezer Çayı üzerindedir. Kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bununla beraber yapı üslubundan Cumhuriyetin ilk yıllarında yapıldığı sanılmaktadır. Köprü 1934 yılında doğal etkenlerden hasar görmüş ve yeniden yapılmıştır.

Köprü kesme taştan yapılmış olup, 60 m. uzunluğundadır. Genişliği ise 4.40 m.dir. Dört gözlü olan bu köprünün gözleri yuvarlak kemerlidir. Ortadaki en büyük kemer açıklığı 10.70 m.yi bulmaktadır. Günümüzde halen kullanılmaktadır.


Nasreddin Köprüsü (Merkez)

Siirt-Kurtalan yolu üzerinde Botan Çayı üzerindeki bu köprünün kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi bilinmemektedir. Bununla beraber, yapı üslubundan Selçuklu döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

Köprü kesme taş ve moloz taştan dört gözlü olarak yapılmış ancak, sonraki dönemlerde yapılan onarımlarla özgünlüğünü bütünüyle yitirmiştir.

Kurtalan Köprüsü (Kurtalan)

SİİRT-56 00000958

Siirt, Kurtalan ilçesinde bulunan bu köprünün kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XVII.yüzyılda, Osmanlılar döneminde yapıldığı sanılmaktadır.
Kesme taştan yapılmış olan köprü, beş gözlü olup kemerleri yuvarlaktır. Köprü ayakları paye şeklindedir. Köprü ayaklarının iki tarafında selyaranlar ve boşaltma gözleri vardır.
Köprü günümüzde halen kullanılmaktadır.

Siirt Sivil Mimari Örnekleri


SİİRT-56 00001236

Siirt ilinin doğası, çevresindeki Botan Suyu, Reşan Çayı ve Akdağ’ın yamaçları sivil mimarisini de etkilemiştir. Ayrıca iklim koşulları da yapılanmada büyük rol oynamıştır. Siirt’in ilk kurulduğu ana merkez olan Akdağ yamaçlarındaki eski mahallelerdeki evler günümüze gelebilmiştir. Bunlar dar sokaklar boyunca sıralanmış, kalın ve yüksek duvarların arkasındaki evlerdir. Çoğunlukla bu duvarların kalın ve yüksek oluşunun nedeni yazın sıcağından, kışın da soğuğundan korunmaktır. Ayrıca evlerin dikdörtgen pencerelerinin çok küçük ölçüde oluşlarında da yine iklimin etkisi bulunmaktadır.

Siirt evlerinde kapalı bir yaşam biçiminin etkisi açıkça görülmektedir. Evlerin kalınlığı 50-120 cm. arasında değişen yığma tekniğinde moloz taş duvarları Cas denilen bir nevi sıva ile sıvanmıştır.

SİİRT-56 00001238

Siirt sivil mimarisinde yaygın biçimde kullanılan Cas şehrin çevresinden sağlanan alçı taşının fırınlarda yakılıp öğütülmesi ile elde edilmiş bir kaba, alçı sıva türüdür. Bunun çabuk sertleşmesinden ötürü evlerde sık görülen kubbelerin kalıp dökülmeden yapılmasında büyük etken olmuştur. Bununla beraber dayanıksızlığından ötürü de nemden etkilenmiş ve sürekli onarıma gereksinim göstermiştir.

Siirt evlerinde ahşap malzemeye fazla yer verilmemiştir. Bunun nedeni de yörede ağacın az olup, taşın bol olmasıdır. Mimaride kubbelere, yuvarlak kemerlere ve tonozlara yer verilmiştir. Özellikle yuvarlak çizgiler yapılanmada etken olmuştur. Yöreye özgü değişik bir kubbe türü ortaya çıkmıştır. Kubbelerin, tonozların dikey boşluklarına Kambik denilen içerisi boş toprak kaplar yerleştirilmiştir. Böylece dolgularda ağırlıklar azaltılmıştır. Çoğu kez de kubbe ve tonozların üzeri dolgularla düzleştirilmiş ve yaz aylarında üst örtüler kullanılabilir konuma getirilmiştir.

SİİRT-56 00001239

Siirt sivil mimarisinde zengin kesimin evleri harem ve selamlık olarak bir avlu içerisinde yer almış, bunların ayrı ayrı kapıları olduğundan da erkek ziyaretçilerin harem bölümünü görmeleri engellenmiştir. Evlerin girişinde ortadaki ana bir avlu etrafında zemin katlarda mutfak, tandır ve depolar, üst katlarda da yine bir sofanın çevresinde odalar sıralanmıştır. Evlerin dış cephelerinde katları birbirinden ayıran silmelere yer verilmemiş, düz duvarlar üzerinde sıralanmış küçük pencere sıralarına dayanılarak evlerin kat sayısı anlaşılmıştır. Odaların içerisinde ahşap malzemeye yer verilmemiştir. Döşemeler bile Castan yapılmış, üzerleri kalın hasırlarla örtülmüştür. Ancak günümüzün yapılanmasında Casın kullanılması oldukça azalmış, onun yerini taş, tuğla ve briket almıştır.

SİİRT-56 00001240

Siirt evleri genellikle şehir merkezinde iki ve üç katlı olup, giriş kapılarına özen gösterilmiş, çoğu kez de devşirme malzemeler burada kullanılmıştır. Zenginlerin oturduğu evlerin giriş kapılarının çevresinde sütunlar, bunları birbirine bağlayan dilimli ve yuvarlak kemerler ile dinsel mimariyle adeta yarış edilmiştir. Bezeme olarak yalnızca bu giriş kapılarına önem verilmiştir.

Siirt’in kırsal kesimindeki evler çoğunlukla tek katlı, küçük kapılı ve pencereli düz damlı yapılardır. Döşemelerde sıkıştırılmış toprak, tavanlarda ise kavak ağaçları veya çalı-çırpı kullanılmış, bunların üzerine de sıkıştırılmış toprak döşenmiştir.

Siirt yöresinin Eruh, Kurtalan ilçelerinde mağara evlerle karşılaşılmıştır. Bu evlerde mağaralar oyularak odalar yapılmış, önlerine de yığma taşla örülmüş duvarlar çekilmiştir. Ayrıca uygun yerlere de pencere ve baca delikleri açılmıştır.

Siirt Kaleleri


Derzin Kalesi (Baykan)

Siirt ili Baykan ilçesinin 8 km doğusunda Adakale Köyünün yakınında bulunan Derzin Kalesi’nin yapım tarihi ile ilgili bir kitabe günümüze gelememiştir. Ayrıca kaynaklarda da bu kale ile ilgili yeterli bir bilgiye rastlanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan kalenin Bizans döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

Kale moloz taş ve harçlı olarak yapılmıştır. Gözetleme kulesi niteliğindeki bu kalenin yalnızca kulelerinden bazı kısımlar günümüze gelebilmiştir.

Beykent Kalesi (Kurtalan)

Siirt Kurtalan İlçesinin 6 km. güneyindeki Beykent Köyündü bulunan bu kalenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığını belirten bir belge günümüze gelememiştir.
Kalenin Bizans döneminde gözetleme niteliğinde yapıldığı sanılmaktadır. Moloz taş ve yer yer de tuğladan örülmüş duvar kalıntıları dışında başka bir kalıntı günümüze gelememiştir.


Garzan Kalesi ( Garzan)

Siirt iline 42 km uzaklıkta, Garzan (Yanarsu) ilçesinde bulunan kalenin yapım tarihi bilinmemektedir. Bu kalenin de ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
Günümüze moloz taş duvarlarından pek az bir kalıntı gelebilmiştir. Kalenin bulunduğu yerde de yeterli bir araştırma yapılmamıştır.


Savtan Kalesi (Pervari)

Siirt Pervari ilçesi, Taşlı Köyü’nde bulunan bu kalenin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Kale son derece büyük boyutlardaki taşlardan yapılmıştır. Günümüze büyük bir bölümü ayakta gelebilen sur duvarlarının büyük boyuttaki taşların benzerlerine diğer kalelerde rastlanmamıştır. Ayrıca kalenin yakınında bulunan Bünyan Duvarının da tarihte önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu duvar Botan Nehri’nin geçtiği dar bir boğaz içerisinde büyük kayalar oyularak yapılmıştır.

Aydınlar, Pervari ve Şirvan ilçeleri arasında yer alan bu duvarın uzunluğu 85 m. yüksekliği de 10-15 m. arasında değişmektedir. Bazı kaynaklara göre Bizanslılar döneminde yapıldığı söylenen duvarın ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır.


Körmas Kalesi (Şirvan)

Siirt ili Şirvan ilçesi, İncekaya Köyü’nde bulunan bu kale Osmanlı dönemine tarihlendirilmektedir. Büyük olasılıkla XVI.yüzyıla aittir.

İri moloz ve kesme taştan yapılan kale günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 03:59

Siirt Kaplıca ve İçmeleri


Siirt III.zaman ile IV.zaman arasında çeşitli yükselme ve çökmelere uğramıştır. Bunun sonucu olarak da il ve çevresinde çok sayıda kaplıca ve içmeler oluşmuştur. Bu kaplıcaların çoğundan ulaşım güçlüğü nedeni ile yararlanılamamaktadır. Siirt’teki kaplıcaların en önemlileri Sağlarca (Billoris) ve Hista Kaplıcalarıdır. Ayrıca Lif Ilıcası da yörenin önemli içmelerinden birisidir.


Sağlarca (Billoris) Kaplıcası (Merkez)

SİİRT-56 00000951

Siirt’te 17 km. uzaklıkta, Siirt-Eruh yolu üzerinde, Botan Çayı kıyısındaki bir mağarada bulunan bu kaplıcadan mağaranın genişletilmesi ve düzenlenmesi ile yararlanılmaya başlanmıştır. Buradaki kaplıca havuzunu besleyen kaynağın yakınında ikinci bir kaynak daha bulunmaktadır. Bu kaynağın suyu doğrudan doğruya Botan Suyu’na karışmaktadır.

Kaplıcanın suyu 33 C -36°C sıcaklıkta olup, suyu Klorürlü, Sülfatlı, Bikarbonatlı, Sodyumlu, Hidrojen-Sülfürlü, Kalsiyum içermektedir. Suyun Ph değeri 6,4’tür. Kaplıca suyu, romatizma, deri, solunum yolları, kadın, sinir ve kas yorgunluğu, sinirsel hastalıklar, eklem ve kireçlenme, ameliyat sonrası rahatsızlıklar gibi hastalıklara olumlu etki yapmaktadır.


Lif Kaplıcası (Merkez)

Siirt il merkezinde, Kışlacık Köyü yakınında bulunan Lif Kaplıcası’nın verimi saniyede 30 lt.dir. Sıcaklığı 41 derecedir. Suyun kimyasal özellikleri Sağlarca Kaplıcasında olduğu gibi klorürlü, sülfatlı, bikarbonatlı, sodyumlu, hidrojen sülfürlü kalsiyum içermektedir.

Kaplıcanın suyu romatizma, solunum yolları, kadın hastalıkları ve sinirsel hastalıkların tedavisinde etkilidir.


Hista Kaplıcası (Eruh)

Siirt ili Eruh ilçesi, Düğünyurdu Köyü yakınında, Dicle Irmağı kenarında bulunan Hista Kaplıcasının suyu bir kaya yarığından kaynamaktadır. Buradan da 15 m. aşağıdaki bir havuza dökülmektedir. Suyun sıcaklığı 60 C.dir. Buradaki 8.00x4.00 m. ölçüsündeki havuzun üzeri tonoz bir tavanla örtülüdür.

Kaplıca suyu kükürtlü sodyum, kalsiyum sülfatlı sular grubundandır. Az miktarda demir içeren kaplıca suyu tortulu olduğundan yalnızca kaynağından içilebilmektedir. Kaplıca suyu romatizmal ve kadın hastalıklarının tedavisine iyi gelmektedir.

Siirt Saat Kuleleri


Saat Kulesi (Merkez)

SİİRT-56 00000689

Siirt il merkezinde, Vilayet Konağı karşısında, park içerisinde bulunan Saat Kulesi 1974-1975 yıllarında yapılmıştır.

Kesme taştan yapılan Saat Kulesi, taş kaide üzerinde silmelerle birbirinden ayrılmış dört bölüm halindedir. Her bölümün üzerinde dikdörtgen çerçeveli birer pencere bulunmaktadır. Bu bölümlerin üzerinde dikdörtgen prizmanın her yüzüne birer saat kadranı yerleştirilmiş, üzeri daha küçük bir prizma üzerinde kubbe ile örtülmüştür.


Eski Saat Kulesi (Merkez)
Siirt Ulu Cami’sinin doğusunda 1905 yılında yapılan bu saat kulesi günümüze gelememiştir. Alaaddin Paşa tarafından yaptırıldığı ileri sürülen bu saat kulesinin yıkım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Dr.Hakkı Acun bu saat kulesinin Olcaytu’ya dayanarak 1840 yılında yapıldığını belirtmektedir.

Kaynaklardan öğrenildiğine göre saat kulesi kare prizma üzerinde yukarıya doğru daralan ve üzerinde sivri külah olan bir yapı idi. Bu kule yıkıldıktan sonra üzerindeki saati Siirt’te yapılan yeni saat kulesine konulmuştur.

[b]Siirt Doğal Güzellikleri


Siirt ili Güneydoğu Torosların Dicle Havzası’na girdiği bölümde yer almaktadır. İl toprakları bugünkü görünümünü şiddetli kıvrılma ve kırılmalar sonucunda III.Zamanda almıştır. Üst miyosen devrinde blok halinde il toprakları yükselmiş ve böylece Güneydoğu Toroslar oluşmuştur. Ayrıca çöküntü alanları da meydana gelmiştir. Bu çöküntüler akarsularla aşınmış ve batı, güneybatı ile güney yönünde bir takım vadiler meydana gelmiştir.


Muş Güneyi Dağları

Muş Güneyi Dağları, Güneydoğu Torosların düzenli bir kesimini oluşturmuştur. Diyarbakır Havzasının kuzeyinde başlayan bu dağlar Diyarbakır-Muş-Siirt arasında doğudan güneydoğuya doğru uzanarak Siirt-Bitlis sınırını da oluşturmuştur. Bu dağ sırasının en büyük yükseltileri Aydınlık Dağı (Sason Dağı) (2.973 m.), Subaşı Dağı (Zubser Tepe) (2.721 m.) ve Tanrı Dağı’dır (2.044 m.). Bunlardan Aydınlık Dağı ilin en yüksek noktasıdır. Bu dağlar eski tarihlerde sık meşe ormanları ile kaplı idi. Ancak günümüzde bu ağaçlık alanlar orman niteliğini yitirmiştir.


Siirt Doğusu Dağları

SİİRT-56 00001242

Muş Güneyi Dağları’ndan sonra Bitlis Çayı vadisinin doğusunda uzanan bu dağlar Siirt’in doğusunu bütünüyle kaplamaktadır. Yükseltiler azalarak güneydoğudaki düzlüklere kadar uzanmaktadır. Sonra da Kavusşahap ve Hakkâri Dağları ile birleşmektedir. Bu dağ silsilesi daha çok ayrı ayrı kütleler halindedir ve Dicle Irmağı’na karışan küçük akarsularla da parçalanmıştır. Bu dağların ana kütlesini Yazlıca Dağı (Herekül Dağı) oluşturmaktadır. İlin en yüksek ikinci noktası olan Yazlıca Dağı’nı (2.838 m.) Meydan-ı Süleyman Tepe (2.444 m.) ile Körkandil Dağı, Uğurtepe (1.807 m.), Kelmehmet Dağı izlemektedir.

Bu dağ silsilesinin yanı sıra Siirt’in kuzeydoğusunda Doğruyol Dağı (Beknovil Dağı) (2.741 m.), Kapalı Dağı (2.631 m.) ve Küran Dağı (2.350 m.) dağları bulunmaktadır.

Siirt Doğusu Dağları yüksek ve sarp görünümdedir. Doğu Anadolu’nun yapraklı ağaçlarından oluşan ormanları burada bulunuyordu. Çoğunluğunu meşe ormanlarının oluşturduğu bu bitki örtüsünden de pek azı günümüze gelebilmiştir. Bunun da nedeni sorumsuzca ağaçların kesilmesidir.


Botan Çayı (Uluçay)

SİİRT-56 00001241

Nordüz Platosu’nun batısında, Siirt-Van sınırı arasındaki yüksek dağlardan kaynaklanan bu akarsu batıya ve sonra da kuzeybatıya doğru akmaktadır. Derin bir vadi içerisinde akan Botan Çayı Pervari yöresinin sularını toplayan Çatak Çayı ile Büyük Dere ile Çukurca’da birleşmektedir. Burada Botan Suyu ismini alır ve Siirt il merkezinin doğusundan, Aydınlar ilçesinden geçerek Bostancık yöresine ulaşır. Bu arada Muş Güneyi Dağları’nın sularını toplayan Bitlis Çayı ile Zarova Çayı’nı da sularına katar.

Botan Suyu’nun saniyede taşıdığı ortalama su miktarı 31 m3–274 m3 arasında değişir. Uzunluğu 300 km.ye ulaşan suyun toplama alanı da 7.600 km2’dir. Botan Suyu üzerinde Kip Köprüsü, Sağman Köprüsü ve Kayaboğaz Köyü yakınlarında 130 m.lik asma köprü bulunmaktadır. Botan Suyu’nun yükseltisi fazla olduğundan da akışı çok hızlıdır.


Siirt Mağaraları

Siirt ilinin jeolojik yapısının kalkerli oluşu çok sayıda mağaranın il topraklarında meydana gelmesine neden olmuştur. Bu mağaraların bir bölümünü insanlar konut olarak kullanmışlardır. Bu tür mağaralara Kurtalan ve Eruh ilçelerindeki köylerde rastlanmaktadır.

Bu mağaralar kalkerlerin erimesi ile ortaya çıkmış ve daha çok vadi boylarında yoğunlaşmıştır. Mağaraların en ünlüleri Botan Mağaraları’dır. Ayrıca Cudi Dağı üzerinde de ağzı dar, içerisi çok geniş, doruğa yakın yerde mağaralar da bulunmaktadır. Bu mağaraların duvarlarında hayvan kabartmalarının resmedildiği görülmüş ve bunların tarih öncesi çağlarda da kullanıldığı anlaşılmıştır.


Yaylalar

Siirt il topraklarındaki dağlardan sonra en önemli yeryüzü şekilleri arasında plato ve yaylalar gelmektedir. İl topraklarının %21’i plato ve yaylalarla kaplıdır. Yüksek düzlükler şeklinde olan bu platolar Siirt Doğusu Dağları, Kuran ve Yazlıca dağlarının Botan Suyu ve kolları tarafından yarılmış yamaçlarda toplanmıştır. Bunların başında Pervari ilçesindeki Çemikâri, Cema ve Herekol yaylaları, Şirvan ilçesinde Bacavan Yaylası gelmektedir.

Bu yaylalarda yağışlar düzensiz ve su kaynakları da oldukça kıttır. Orman örtüsünden yoksun oluşlarından ötürü de çayırların oluşturduğu toprak tabakaları da burada yetersizdir.
__________________
[/b]

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 04:49

SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=1 SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=2
SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=3 SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=4
SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=5 SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=6
SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=7 SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=8
SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184015&RESIMISIM=9


BUNLARI YAPMADAN,

SİİRT-56 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=198344&RESIMISIM=battaniye

Veysal Karani Hazretleri ile İbrahim Hakkı Hazretleri Türbeleri görmeden,
Ulu Camii gezmeden,
Siirt Büryanı, Perde Pilavı ile Zivzik Narını tatmadan,
Tiftik dokuma battaniyesi, Siirt Fıstığı, Bıtım Sabunu, Pervari balı almadan,

DÖNMEYİNİZ!...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 05:03


SİİRT FOTOĞRAF GALERİSİ



SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184033&RESIMISIM=1



SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184034&RESIMISIM=2



SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184037&RESIMISIM=4
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 05:04

SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184038&RESIMISIM=5



SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184042&RESIMISIM=9


SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184040&RESIMISIM=7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 05:06

SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184043&RESIMISIM=10


SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184044&RESIMISIM=11
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 05:08

SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184046&RESIMISIM=13


SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184047&RESIMISIM=14



SİİRT-56 Rg.ashx?DIL=1&BELGEANAH=184045&RESIMISIM=12
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 05:14

SİİRT-56 Siirt_0001


Siirt/ Botan vadisi
SİİRT-56 Botan


SİİRT-56 Siirt_merkez
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



SİİRT-56 Empty
MesajKonu: Geri: SİİRT-56   SİİRT-56 Empty13th Ağustos 2010, 05:25

KÜLTÜREL DETAYLAR


Alışveriş

- İriliği, çatlama oranı ve protein miktarının fazla olmasına karşın yağ oranı düşüklüğü ve lezzeti ile dikkatleri çeken Siirt fıstığı kuruyemiş piyasasında aranılan ürünler arasındadır.

- Battaniyecilik tiftiğin tamamen el emeği ile dokunmasına dayalı yöreye özgü bir sanattır. Aynı dokuma tekniği ile tiftikten atkı, manto, kaban, yelek vb. elde edilmektedir.

- Bunun yanı sıra ilin bir çok yerindeki evlerde ve atölyelerde üretilen kök boya Jirkan kilimleri yöreye gelenlerin alamadan edemedikleri ürünler arasındadır.

- Anadolu’da işlemeciliğin yaygınlaştığı ilk merkezlerden biri olan Siirt’e çok değişik bakır ürünlerine rastlanılmaktadır.

- Cildinin güzelleşmesini isteyenlerin kullandığı sabun, ciltteki yağ ve asit oranını düzenleyerek akne ve sivilce oluşumlarını engeller, saç kırılmalarını ve dökülmelerini durdurur. Cilde güzellik verir.

- Üretimi yerli kara kovan peteklerde yapılan Pervari Balı, yurt genelinde önemli bir şöhrete sahiptir. Pervari Balı Türkiye genelinde ünlü, aranan bir baldır. Birçok hastalığa iyi gelmektedir.


Kültür

Halk Şiiri ve Ozanlar :

Antolojilerde yöreden yetişmiş halk ozanlarının ürünlerine rastlanmamaktadır. Karma toplumsal yapı ve dil özellikleri, bunun en önemli etkenlerindendir.

Maniler :

Siirt’te mani söyleme geleneği, öbür illerde olduğu gibi canlı ve yaygın değildir. Düğünlerde mani okuyucu kadınlar gelince, güveye ve kardeşlerine maniyi andıran arapça dörtlükler söyler. Bunlar daha çok bahşiş alma amacıyla söylenmiş övgüler niteliğindedir.
Mani okuyucuların gün geçtikçe azalması, söylenen dörtlüklerin sürekli tekrarlanarak cazipliğini yitirmesi sonucu, bu gelenek ortadan kalkmış gibidir.

Siirt’te Kullanılan Atasözleri ve Deyimler :


- İş na ehline verilmesin.
- Akşam yağmurundan korkan, ikindiden tedbir alır.
- Siyah köpek beyaz olmaz.
- Söylemek adettir, gelse minnettir, gelmese devlettir.
- Fakire nerden, zengine güle güle.
- Çömlekçi kırık tastan su içer.
- Deve besleyen kapısını geniş tutar.
- Tilkinin bağladığı aslanı fare çözer.
- Öküz yere düşünce bıçaklar bilenir.
- Danışacak adam bulamayan, taşa danışsın.
- Cumartesi-Pazar çalış, muhtaç olmamaya alış.
- Dostumu tanıyana kadar, ömrüm son buldu.
- Allah cahili, amir yapmasın.
- Kıçında donu yok, canı paça istiyor.
- Bilen bilir, bilmeyen bir tutam mercimek sanır.
- Vadi tenha olunca, tilki vali olur.
- Yazık o beldeye ki, amiri çocuk olsun.
- Testiyi başaşağı dönder, kız anasına benzer,
- Bazı musibet güldürür, bazısı ağlatır.
- Hiç yoktan, bir fırt su da iyidir.
- Nefsi uğruna hapsi boyladı.
- Galip gelenin babası, Halep’e gitmiş.
- Borç, göz ağrısından beterdir.
- Alacaklı borçlusunu boğmaz.
- Kötümserlik karartır, saadet aydınlatır.
- İbrik efendi oldu, süpürge hanım.
- At gelmeden yemini hazırladı.
- Sadık dost arıyorum, dar günler için.
- Ölüm olmasa darlık devam etmez.
- On kişi bir arada, bir fare öldüremedi.
- Her darlığın sonunda, ferahlık vardır.
- Allah, “kalk beraber kalkayım” demiş, “yatta boğazına dökeyim” dememiş.
- Ayaklarının kıymetini bilmeyen, ellerini yorar.
- Allah erik vermiş, dişi olmayan ağza.


Siirt’in Şiirleri :

Siirt’li olan Hilmi YAVUZ, doğu şiirlerinde, doğunun hüznünü, acısını dile getirir. Doğunun kalıtıyla başlayan kitapta doğunun sevdaları, ölümleri, kadınları, bebeleri, gurbetleri ve gurbetçileri yer alır. Bu şiirlerde doğunun tarihini, günümüzdeki yaşamını, bu hüzünlü, acı yaşama karşı sorulan soruları verir. “Doğunun Bebeleri” isimli şiirinde doğu, gerçekçi bir görünümle tüm olarak çizilir.

Doğunun bebeleri taş bebek
değildir acıyı trahom,
gündüzü emek,
günüyse bir gelecek için kullanır
say ki anaları ova, babaları dağ
ve emzikleri tüfek

Doğuyu derinlemesine bir akışla anlatan bu şiirin ardından şair, “Doğudan Bir Kent” isimli şiirinde Siirt’i betimler. Siirt, doğunun acısını, hüznünü, dününü, bugününü simgeleyen bir kenttir.

Siirt, ağaçsız gömütlük
çocukluğu doğal kireç
bir kent, orda her kuyu
bir ermiş kadar su bilir
hüzne kil, öfkeye kum
bir kent, orda duyguyu
doldurur boydan boya zakkum

Siirt, rüzgarlı saralı
gençliği yol geçen hanı
bir kent, korkunun pirinci
gibi ayıklar zamanı
dilencisi, kör nergis
bir kent, ölü bir balı
gömer arıya peteksiz

Siirt, üzümü ayna
yaşlılığı beton laleden
bir kent, orda güz bile
kurur acıyla birlikte
çürür gurbetler yüklükte
ve ölüm, bir büyük aile
gibi dağılır konaklarında
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
SİİRT-56
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki
 Similar topics
-
» TÜKÜLERLE TÜRKİYE - SİİRT - 56

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: EĞİTİM - E BOOK -EDEBİYATIMIZ - TÜRK TARİHİ VE KÜLTÜRÜMÜZ - YURDUMUZ :: YURDUMUZ :: İl İl Türkiyemiz-
Buraya geçin: