|
|
| ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
maviş Yönetici
| Konu: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:39 | |
| Orhan Veli Kanık
1914-1950
(Hayatı - Biyografisi)
1914 yılında İstanbul’da doğdu.Ankara Gazi Lisesi’ni bitirdi (1932). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ndeki öğrenimini yarıda bıraktı (1935), Ankara’ya giderek PTT Umum Müdürlüğü’nde çalıştı (1936-1942), Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’na memur oldu (1945), oradan ayrılınca (1947) Yaprak dergisini çıkardı ( 1 Ocak 1949′dan 15 Haziran 1950′ye kadar 28 sayı çıktı, Son Yaprak adlı özel bir sayı ölümü üzerine arkadaşları tarafından çıkarıldı). 14 Kasım 1950 tarihinde beyin kanamasından öldü. Rumelihisarı mezarlığına gömüldü.
Kişiliğini belli eden ilk şiirlerini arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le birlikte Varlık dergisinde yayımlamaya başladı, büyük bir ilgi gördü, sağlığında kendinden çok bahsettiren şair oldu. Şiiri bir takım kalıp ve klişelerden, şairanelikten, yıpranmış benzetmelerden kurtararak, daha kısa daha basit bir şekle soktu; yalın bir halk dili kullandı, gündelik sözlerle zaman zaman (Aralık 1936-15 Nisan 1940,38 şiir), çok kısa zamanda büyük yergi ve espriden faydalanarak, gündelik yaşantılar üzerine yazdı.
ESERLERİ
Şiir kitapları: Garip (Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le beraber, 1941), Garip (yalnız kendi şiirleriyle, genişletilmiş 2. baskı,1945), Vazgeçemediğim (1945), Destan Gibi (1946), Yenisi (1947), Karşı (1949).
Sağlığında bu altı kitaba aldığı şiirleriyle, bu kitaplara girmemiş başka şiirleri, ölümünden sonra tek kitap halinde basıldı: Orhan veli, Bütün Şiirleri (1951).
Düzyazıları, eleştiri ve hikayeleri:
Orhan Veli, Nesir Yazıları (1953, 2. b. Denize Doğru adıyla, 1970) adlı kitapta toplandı. La Fontaine’nin 49 fable’ini nazımla Türkçe’ye çeviren şair (La Fontaine Masalları, 2 kitap, 1943), aynı şekilde Nasrettin Hoca Hikayeleri (1949) adlı kitabında da Hoca’nın 72 fıkrasını nazma çevirdi. Çeviri kitaplarının sayısı 12′dir.
Asım Bezirci’nin derlediği çeviri şiirleri ise Çeviri Şiirler (1982) adıyla; düzyazıları da, yenide Bütün Yazılar I, II (1982) adıyla yayımlandı. Orhan Veli/Bütün Eserleri dizisinin ilk kitabı Edebiyat Dünyamız (1975)’da şairin düzyazıları, konuşma ve röportajları (haz. Asım bezirci), ikinci kitapta Bütün Şiirleri (1975) derlendi.
HAKKINDA YAZILANLAR
Adnan Veli Kanık, ağabeyinin biyografisi ile basında çıkmış yazılarından seçme parçaları şu kitapta derledi: Orhan Veli İçin (1953). Şair üzerine bir inceleme Asım Bezirci’nin, zengin bir bibliyografya da veren Orhan Veli Kanık adlı eseridir (1967)
En son maviş tarafından 21st Ocak 2010, 03:53 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:41 | |
| Açsam Rüzgara
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş Magillerde sefer etmek! Bir sahilden çözülüp gitmek Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgara yelkenimi; Dolaşsam ben de deniz Ve bir sabah vakti, kimsesiz Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda, büyük ve beyaza. Mercan adalarda bir limana. Beyaz bulutların ardından Gelse altın ışıklı bir yaz.
Doldursa içimi orada Baygın kokusu iğdelerin. Bilmese tadını kederin Bu her alemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün Çiçekli dalına serçeler. Renklerle çözülse geceler, Nar bahçelerinde geçse gün.
Her gün aheste mavnaların Görsem açıktan geçişini Ve her aksam dizilisini Ufukta mermer adaların.
Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş! İller, göller, kıtalar asmak. Ne hoş deniz dolaşmak Düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi bütün Bir yelkenli olup engine; Kansam bir an güzelliğine Kuşlar gibi serseri ömrün.
Ah! Neydi Benim Geçliğim
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman; İçip içip ağlamak, Uzaklara dalıp şarkı söylemek; Hafta sekiz ben eğlentide; Bugün saz,yarın sinema, Beğenmedin Aile Bahçesi; Onu da beğenmedin,parka; Sevdiğim dillere destan; Sevdiğim, Meyil verdiğin; Ben dizinin dibinde elpençe divan, Samanlık seyran. Nerde, Nerde, Nerde böyle hüzünlenmek o zaman!
Bekliyorum
Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın
Deniz Kızı
Denizden yeni mi çikmisti neydi; Saçlari, dudaklari Deniz koktu sabaha kadar; Yükselip alçalan gögsü deniz gibiydi. Yoksuldu, biliyorum -Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya- Kulagimin dibinde, yavas yavas, Ask türküleri söyledi. Neler görmüs, neler ögrenmisti kim bilir, Denizle bugaz bugaza geçen hayatinda! Ag yamamak, ag atmak, ag toplamak, Olta yapmak, yem çikarmak, kayik temizlemek... Dikenli baliklari hatirlatmak için Elleri ellerime degdi. O gece gördüm, onun gözlerinde gördüm; Gün ne güzel dogarmis meger açik denizde! Onun saçlari ögretti bana dalgayi; Çalkandim durdum rüyalar içinde. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:42 | |
| Giderayak
Handan,hamamdan geçtik Gün ışığındaki hissemize razıydık Saadetinden geçtik Ümidine razıydık Hiçbirini bulamadık Kendimize hüzünler icadettik Avunamadık Yoksa biz... Biz bu dünyadan değil miydik?
Gölgem
Bıktım usandım sürüklemekten onu, Senelerdir, ayaklarımın ucunda; Bu dünyada biraz da yaşayalım, O tek başına, Ben tek başıma.
İçinde
Denizlerimiz var, güneş içinde Ağaçlarımız var, yaprak içinde Sabah akşam gider gider geliriz Denizlerimizle ağaçlarımız arasında Yokluk içinde
İstanbul'u Dinliyorum
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhanelerıyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geciyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:43 | |
| İstanbul Türküsü
İstanbul'da Boğaziçi'nde, Bir fakir Orhan Veli'yim; Veli'nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde.
Rumelihisarı'na oturmuşum; Oturmuş da bir türkü tutturmuşum;
'İstanbulun mermer taşları; Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları; Gözlerimden boşanır hicran yaşları; Edalı'm, Senin yüzünden bu halim.'
'İstanbulun orta yeri sinama; Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama; El konuşur, sevişirmiş; bana ne? Sevdalı'm, Boynuna vebalim! '
İstanbul'da, Boğaziçi'ndeyim; Bir fakir Orhan Veli; Veli'nin oğlu; Tarifsiz kederler içindeyim.
Sevdaya Mı Tutuldum?
Benim de mi düşüncelerim olacaktı, Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım, Sessiz, sedasız mi olacaktım böyle? Çok sevdiğim salatayı bile Aramaz mi olacaktım? Ben böyle mi olacaktım?
Sizin İçin
Sizin için, insan kardeşlerim, Her şey sizin için; Gece de sizin için, gündüz de; Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı; Ay ışığında yapraklar; Yapraklarda merak; Yapraklarda akil; Gün ışığında bin bir yeşil; Sarılar da sizin için, pembeler de; Tenin avıca değişi, Sıcaklığı, Yumuşaklığı; Yatıştaki rahatlık; Merhabalar sizin için; Sizin için limanda sallanan direkler; Günlerin isimleri, Ayların isimleri, Kayıkların boyaları sizin için; Sizin için postacının ayağı, Testicinin eli; Alınlardan akan ter, Cephelerde harcanan kursun; Sizin için mezarlar, mezar tasları, Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları; Sizin için; Her şey sizin için.
Yaşamak
Biliyorum, kolay değil yasamak, Gönül verip türkü söylemek yar üstüne; Yıldız ışığında dolaşıp geceleri, Gündüzleri gün ışığında ısınmak; Söyle bir fırsat bulup yarim gün, Yan gelebilmek Camlıca tepesine... -Bin turlu mavi akar Bogaz'dan- Her şeyi unutabilmek maviler içinde.
Biliyorum, kolay değil yasamak; Ama iste Bir ölünün hala yatağı sıcak, Birinin saati isliyor kolunda. Yasamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Ölüme Yakın
Akşamüstüne doğru, kış vakti; Bir hasta odasının penceresinde; Yalnız bende değil yalnızlık hali; Deniz de karanlık, gökyüzü de; Bir acaip, kuşların hali.
Bakma fakirmişim, kimsesizmişim; -Akşamüstüne doğru, kış vakti- Benim de sevdalar geçti başımdan. Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış; Zamanla anlıyor insan dünyayı.
Ölürüz diye üzülüyoruz? Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada Kötülükten gayrı?
Ölünce kirlerimizden temizlenir, Ölünce biz de iyi adam oluruz; Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış, Hepsini unuturuz.
RÜYA
Annemi ölmüş gördüm rüyamda. Ağlayarak uyanışım Hatırlattı bana, bir bayram sabahı Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp Ağlayışımı.
ASFALT ÜZERİNE ŞİİRLER
1
Ne kadar güzel şey; Yolun üstündeki bina Yıkıldığı zaman Bilinmeyen bir ufuk görmek.
II
Kaldırımın kenarına dizilip Bacası olan silindirin Yürüyüşünü seyreden Çocuklara imreniyorum.
III
Onun sesi Bir arkadaşıma Denizden geçen Motorları hatırlatıyor.
IV
Kırık taşlara bakıp Işıklı bir asfalt düşünmek Acaba yalnız Şairlere mi mahsus?
BENİ BU HAVALAR MAHVETTİ
Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, Böyle havada aşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum; Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti.
BİRDENBİRE
Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbire oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:45 | |
| BİR DUYMA DA GÖR
Bir duyma da gürültüsünü Dallarda çıtırdayarak açılan fıstıkların, Gör bak ne oluyorsun. Bir duyma da gör şu yağan yağmuru; Çalan çanı, konuşan insanı. Bir duyma da kokusunu yosunların, İstakozun, karidesin, Denizden esen rüzgarın...
BİR İŞ VAR
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? Böyle mi görünür gökyüzü her zaman? Her zaman güzel mi bu kadar, Bu eşya, bu pencere? Değil, Vallahi değil; Bir iş var bu işin içinde
DAYANILIR ŞEY DEĞİL
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil! Bir dert ki...
Dayanılır şey değil
Son Türkü
Kaybolmak üzre suya düşen bilezik; Bak, bütün kırışıklar silindi sudan. Son saatimde mi uyandım uykudan, Neden boş geçen yıllardan içim ezik?
Durdu beni ölüme götüren kervan. Eski bir şarkı söyleniyor rüzgarda. Duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda Benim ilahilerim hala okunan.
Sevgilim...... ellerime dokunaraktan.. Beni çağıran bir eda var sesinde. Bu muydu insanlara son nefesinde Görüneceğinden bahsedilen şeytan?
Sular çekilmiye başladı köklerde Isınmaz mı acaba ellerimde kan? Ah! Ne olur bütün güneşler batmadan Bir türkü daha söyliyeyim bu yerde!
Söz
Aynada başka güzelsin, Yatakta başka; Aldırma söz olur diye; Tak takıştır, Sür sürüştür, İnadına gel, Piyasa vakti, Muhallebiciye.
Söz olurmuş, Olsun; Dostum değil misin?
Yalnızlık şiiri
Bilmezler yalniz yaşamayanlar, Nasil korku verir sessizlik insana; Insan nasil konuşur kendisiyle; Nasil koşar aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler
Vatan İçin
Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik.
Tren Sesi
Garibim; Ne bir güzel var avutacak gönlümü, Bu şehirde, Ne de bir tanıdık çehre; Bir tren sesi duymaya göreyim, İki gözüm İki çeşme.
Zeval
Örtüldü hafızanın örtüsü Tasalarımın bittiği yerde. Yükseliyor şimdi perde perde "Geri gelen saadet" türküsü
Devri tamam oldu pervanenin Gökten bir beklediğim kalmadı. Tükendi artık içimde tadı Yıldızlı küreler düşünmenin.
Ne çıkar karşıma çıksa ecel Bu boşluk ondan daha mı iyi? Başka bir alemden beklediği Olmıyan kula zeval ne güzel!
Beklememek beter beklemeden; Geldi yolunu gözlediğim yar. Al bu başı sen artık ey rüzgar Ve sus artık, sus artık ey beden!
İSTANBUL İÇİN
Nisan
İmkansız şey Şiir yazmak, Aşıksan eğer; Ve yazmamak, Aylardan nisansa.
Arzular ve Hâtıralar
Arzular başka şey, Hâtıralar başka. Güneşi görmeyen şehirde, Söyle, nasıl yaşanır?
Böcekler
Düşünme, Arzu et sade! Bak, böcekler de öyle yapıyor.
Dâvet
Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın.
KUMRULU ŞİİR
Duyduğum yoktu ne vakittir Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede; İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir? Nedir bu yosun kokusu, Martıların gürültüsü havalarda; Nedir? Yolculuk olmalı, yolculuk.
MAHZUN DURMAK
Sevdiğim insanlara Kızabilirdim, Eğer sevmek bana Mahzun durmayı Öğretmeseydi.
PIRPIRLI ŞİİR
Uyandım baktım ki bir sabah Güneş vurmuş içime Kuşlara,yapraklara dönmüşüm Pır pır eder durur bahar rüzgarında Kuşlara,yapraklara dönmüşüm Cümle azam isyanda Kuşlara,yapraklara dönmüşüm Kuşlara Yapraklara
MACERA ..
Küçüktüm,küçücüktüm, Oltayı attım denize; Üşüşüverdi balıklar, Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım,telli duvaklı; Kuyruğu ebemkuşağı renginde; Bir salıverdim gökyüzüne; Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm işsiz kaldım,aç kaldım; Para kazanmak gerekti; Girdim insanların içine, İnsanları gördüm.
Ne yardan geçerim, ne serden; Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama... Bırakmıyor son gördüğüm, Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş,diyorum,zavallı şairin Görüp göreceği. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:46 | |
| SERESERPE
Uzanıp yatıvermiş, sereserpe; Entarisi sıyrılmış hafiften; Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor; Bir eliyle de göğsünü tutmuş. İçinde kötülüğü yok, biliyorum; Yok, benim de yok ama... Olmaz ki! Böyle de yatılmaz ki!
SOL ELİM
Sarhoş oldum da Seni hatırladım yine; Sol elim, Acemi elim, Zavallı elim!
ROBENSON
Haminnemdir en sevgilisi Çocukluk arkadaşlarımın Zavallı Robenson'u ıssız adadan Kurtarmak için çareler düşündüğümüz Ve birlikte ağladığımız günden beri Biçare Güliver'in Devlet memleketinde Çektiklerine.
KİTABE-İ SENG-İ MEZAR
I
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi; Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allah'ın adını, Günahkar da sayılmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendiye
II
Mesele falan değildi öyle, To be or not to be kendisi için; Bir akşam uyudu; Uyanmayıverdi. Aldılar, götürdüler. Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü. Duyarlarsa olduğunu alacaklılar Haklarını helal ederler elbet. Alacağına gelince... Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.
III
Tüfeğini depoya koydular, Esvabını başkasına verdiler. Artık ne torbasında ekmek kırıntısı, Ne matarasında dudaklarının izi; Öyle bir rüzgar ki, Kendi gitti, İsmi bile kalmadı yadigar. Yalnız şu beyit kaldı, Kahve ocağında, el yaz işiyle: 'Ölüm Allah'ın emri, 'Ayrılık olmasaydı.'
GÜN DOĞUYOR
Dili çözülüyor gecelerin.. Gölgeler kaçışıyor derine Alıp sihrini bilmecelerin: Gün doğuyor şehrin üzerine.
Korkarak saklanıyor bacalar, Gün doğuyor şehrin üzerine; Dalıyorlar günün gözlerine Gözleri uykulu atmacalar.
Sallıyarak dallarını kavak Yükseliyor her günkü yerine, Gün doğuyor şehrin üzerine Mavi bir ışıkla ağararak.
Gün doğuyor şehrin üzerine, Renk renk hacimle doluyor her yer. Bakıyor dağınık yüzlü evler Hala yanan sokak fenerine.
Toprak kımıldıyor yavaş yavaş, Gün doğuyor şehrin üzerine, Bembeyaz gece çiçeklerine Sabahla düşüyor bir damla yaş.
Ve bir deniz hücumu halinde Gün doğuyor şehrin üzerine.
KAPALIÇARŞI
Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin, Sandık odalarında; Senin de dükkanın öyle kokar işte. Ablamı tanımazsın, Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı; Bu teller onun telleri, Bu duvak onun duvağı işte. Ya bu camekandaki kadınlar? Bu mavi mavi, Bu yeşil yeşil fistanlı... Geceleri de ayakta mı dururlar böyle? Ya bu pembezar gömlek? Onun da bir hikayesi yok mu? Kapalıçarşı deyip geçme; Kapalıçarşı, Kapalı kutu.
BİR ROMAN KAHRAMANI
Çadırımın üstüne yağmur yağıyor Saros körfezinden rüzgar esiyordu Ve ben,bir roman kahramanı Ot yatağın içinde İkinci dünya harbinde Başucumda zeytinyağı yakarak Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum Bir şehirde başlayıp Kim bilir nerde Kim bilir ne gün bitecek mevzuumu
ESKİLER ALIYORUM
Eskiler alıyorum Alıp yıldız yapıyorum Musiki ruhun gıdasıdır Musikiye bayılıyorum
Şiir yazıyorum Şiir yazıp eskiler alıyorum Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam
DELİKLİ ŞİİR
Cep delik cepken delik Yen delik kaftan delik Don delik mintan delik
Kevgir misin be kardeşlik?
Altın Dişlim
Gel benim canımın içi, gel yanıma; İpek çoraplar alayım sana; Taksilere bindireyim, Çalgılara götüreyim seni. Gel, Gel benim altın dişlim; Sürmelim, ondüle saçlım, yosmam: Mantar topuklum, bopsitilim, gel.
Bayram
Kargalar, sakın anneme söylemeyin! Bugün toplar atılırken evden kaçıp Harbiye Nezareti’ne gideceğim. Söylemezseniz size macun alırım, Simit alırım, horoz şekeri alırım; Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar, Bütün zıpzıplarımı size veririm. Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!
Bedava
Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinamaların kapısı, Camekanlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, bedava.
Ave Meria
Rüzgar tersine esiyor... Niçin? Eski günler geri mi gelecek? Kımıldıyor kozasında böcek Bildiği hayata doğmak için.
Neden içimize doldu vehim? Ah ümit, ümit yollar boyunca Düşünmez miydi akşam olunca Hacer'in kollarında İbrahim
Ve gemisinde Kleopatra? Neden yine kaynaştı havalar? Saadet mi getiriyor rüzgar Dolarak erguvan atlaslara?
Elimize değen kimin eli? Kimdir bu muammalarla gelen? O mu helezonlara yükselen, Saba ellerinin en güzeli?
Sesler mi çözülüyor derinde, Nedir durup dinlediklerimiz, Şarkı mı söylüyor semiramis Babil'in asma bahçelerinde?
Omzundan örtüler kaydı yere. Kim bu, kim? alnımızdaki yazı: Gözlerinde günahının hazzı Gülüyor saz benizli bakire. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:47 | |
| Dağbaşı
Dağ başındasın; Derdin günün hasretlik; Akşam olmuş, Güneş Batmış, İçmeyip de ne haltedeceksin?
Dalgacı Mahmut
İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah. Hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi.
Deniz yırtılır kimi zaman, Bilmezsiniz kim diker; Ben dikerim.
Dalga geçerim kimi zaman da, O da benim vazifem; Bir baş düşünürüm başımda, Bir mide düşünürüm midemde, Bir ayak düşünürüm ayağımda, Ne haltedeceğimi bilemem
Derdim Başka
Sanma ki derdim güneşten ötürü; Ne çıkar bahar geldiyse? Bademler çiçek açtıysa? Ucunda ölüm yok ya. Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten Güneşle gelecek ölümden Ben ki her nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha aşığım; Korkar mıyım? Ah, dostum, derdim başka...
Güzel Havalar
Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, Böyle havada aşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum; Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti.
Sabaha Kadar
Şu şairler sevgililerden beter; Nedir bu adamlardan çektiğim? Olur mu böyle, bütün bir geceyi Bir mısranın mahremiyetinde geçirmek?
Dinle bakalım, işitebilir misin Türküsünü damların, bacaların Yahut da karıncaların buğday taşıdıklarını Yuvalarına?
Beklemesem olmaz mı güneşin doğmasını Kullanılmış kafiyeleri yollamak içein, Kapıma gelecek çöpçülerle, Deniz kenarına?
Şeytan diyor ki: "Aç pencereyi; Bağır, bağır, bağır; sabaha kadar."
Şanolu Şiir
Kadehlerin biri gelir, biri gider; Mezeler çeşit çeşit; Bir sevdiğim şanoda şarkı söyler: Biri yanıbaşımda, İçer içer, ötekini kıskanır. Kıskanma, güzelim, kıskanma; Senin yerin başka, Onun yeri başka.
Tahattur
Alnımdaki bıçak yarası Senin yüzünden; Tabakam senin yadigarın; "İki elin kanda olsa gel" diyor Telgrafın; Nasıl unuturum seni ben, Vesikalı yarim?
Anlatamıyorum (Moro Romantico)
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum.
Baharın İlk Sabahları
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar Karşı damda bir güneş parçası, İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar; Bağıra çağıra düşerim yollara; Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek; Her sabah böyle bahar; Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum. Derim ki: "Sıkıntılar duradursun!" Şairliğimle yetinir, Avunurum.
Denizi Özleyenler İçin
Gemiler geçer rüyalarımda, Allı pullu gemiler, damların üzerinden; Ben zavallı, Ben yıllardır denize hasret, "Bakar bakar ağlarım." Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı, Bir midye kabuğunun aralığından; Suların yeşili,göklerin mavisi, Lapinaların en harelisi... Hala tuzlu akar kanım İstiridyelerin kestiği yerden. Neydi o deli gibi gidişimiz, Bembeyaz köpüklerle, açıklara! Köpükler ki fena kalpli değil, Köpükler ki dudaklara benzer; Köpükler ki insanlarla Zinaları ayıp değil. Gemiler gecer rüyalarımda, Allı pullu gemiler,damların üzerinden; Ben zavallı, Ben yıllardır denize hasret
Ebabil
Alıp içinde sesler uçuşan bu akşamdan Hafızamı bir deniz kıyısına çeken yol, Aydınlık rüyaların peşine düşen gondol Mavi bir denizde yüzer gibi yanan şamdan.
Tuşların üstünde karanlığın heyulası Ve birden kalbe çırpınışlar veren hatıra. Çekmede beni saadet dolu dünyalara Mine parmaklarında sedalaşan hülyası.
Sıyrılmada gözlerimden yıllarca geceler Ve yalnız kalmada bir yaza ram olan sahil, Uçuşmada gökyüzünde bir sürü ebabil: Sevgimi ve hasretimi ebedi kılan yer.
Açık pancurlarından seslerin dökülüşü.. Bir göl mü ürpermede ruhun uzaklarında? En yakın sevgiyi duymıyan dudaklarında Her yaşayıştan daha güzel olan gülüşü.
Ilık gölgelerde uyutup düşünceleri Beyaz etekler ile bana göründüğün an Ve kapıları yeşil sabahlara açılan Sıcak tahayyüllerle dolu yaz geceleri.
Renkli fanusların altında doğan dünyası, Omuzlarında ay ışığından örgülerle Eklenmede içime hasret kaldığım yerle Mine parmaklarında sadalaşan hülyası. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:54 | |
| Güneş
Ah aydınlıklardan uzaktayım Kafamda o dağılmayan sükûn. Ölmedim lâkin, yaşamaktayım Dinle bak: vurmada nabzı ruhun.
Yarasalar duyurmada bana Kanatlarının ihtizazını. Şimdi hep korkular benden yana Bekliyor sular, açmış ağzını.
Ah aydınlıklardan uzaktayım Kafamda dağılmayan sükûn. Ölmedim lâkin, yaşamaktayım Dinle bak vurmada nabzı ruhun.
Siyah ufukların arkasında Seslerle çiçeklenmede bahar Ve muhayyilemin havasında En güzel zamanın renkleri var.
Ölmedim hâlâ.. yaşamaktayım. Dinle bak: vurmada nabzı ruhun! Ah aydınlıklardan uzaktayım Kafamda o dağılmayan sükûn.
Ruhum ölüm rüzgarlarına eş, Işık yok gecemde, gündüzümde. Gözlerim görmüyor... lâkin güneş O her zaman, her zaman yüzümde.
Düşüncelerimin Başucunda
Hasretimin yıllardanberi bel bağladığı.. İşte odur düşüncelerimin başucunda. O, göğsünün taşkın hareketi avucunda, Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı.
Kendi bahçesidir onun içinde gördüğüm. Yollar yine her günkü gibi yaz uykusunda Ve yaban çiçeklerinin buruk kokusunda Her ikindi günlük rüyasını gören mürdüm. Onun da dudaklarında bir eskiye dönüş, O da yüzmede bir ses yığını üzerinde. Bin hatırayı bir anda duyan gözlerinde İnsana ruhlar dolusu haz veren düşünüş.
Sonra kızlık kadar temiz, aydın bir açılma: Evine giden toprak yolda o yine çocuk, Yine uykuyla başlıyan alemde yolculuk Ve taptaze sabahlar kayısı dallarında. Hasretimin yıllardan beri bel bağladığı.. İşte odur düşüncelerimin başucunda. O, göğsünün taşkın hareketi avucunda, Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı.
Galata Köprüsü
Dikilir köprü üzerine, Keyifle seyrederim hepinizi. Kiminiz kürek çeker, sıya sıya; Kiminiz midye çıkarır dubalardan; Kiminiz dümen tutar mavnalarda; Kiminiz cimacıdır halat başında; Kiminiz kuştur, uçar, şairane; Kiminiz balıktır, pırıl pırıl; Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra; Kiminiz bulut, havalarda; Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı, Sıp diye geçer Köprü'nün altından; Kiminiz düdüktür, öter; Kiminiz dumandır, tüter; Ama hepiniz, hepiniz... Hepiniz geçim derdinde. Bir ben miyim keyif ehli içinizde? Bakmayın, gün olur, ben de Bir şiir söylerim belki sizlere dair; Elime üç beş kuruş geçer; Karnım doyar benim de.
Efsane
Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı Gece sahilde sular fecre kadar çağlardı
O çağıltıyla beraber döğünürken def ü cenk Bir güneş dalgalar üstünde doğar rengarenk Mavi bir gökyüzü titrerdi güzel bir histe Rindler müğbeçeler mest bütün mecliste
Ve o haletle bütün kahkahalar nağmeleşir Dilde Yahya Kemal'in şarkısı şehnameleşir
O gürültüyle sular çalkalanır çağlardı Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı
Lakin artık o hayal alemi bir efsane Ses seda yok bu değil sanki o devlethane
Bu Şehri Bırakmak
Bu şehirde yağmur altında dolaşılır Limandaki mavnalara bakıp Şarkılar mırıldanılır geceleri. Bu şehrin sokakları çoktur, Binlerce insan gelir gider sokaklarında.. Her akşam çayımı getiren Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir.
Bu şehirdedir Valsler, foksrotlar altında Şuman'dan, Bramsdan Parçalar çaldığı zaman dönüp Bana bakan ihtiyar piyanist.
Doğduğum köye müşteri taşıyan Şirket vapurları bu şehirdedir. Hatıralarım bu şehirdedir. Sevdiklerim, Ölmüşlerimin mezarları.
Bu şehirdedir işim gücüm, Ekmek param. Fakat bütün bunlara mukabil Yine budur başka bir şehirdeki Bir kadın yüzünden Bıraktığım şehir.
Odamda
Ben miyim bu şeylerin sahibi? Kafamda bir çocuk var, meraksız. İç âlemim oyuncaktan farksız; Odam, içime bir ayna gibi. Bir ışık oyunu var tavanda Gölgeler seslerle birleşiyor Ve bir karga beynimi deşiyor Azaplar kemirdiğim bu anda. Kardeşini öldürüyor Kaabil, İçimde bir yalnızlık duygusu, Ölüm kadar uzun yaz uykusu, Sıkıntı ile geçilen sahil. Bağlanıyor bir iple, bir sürü Düşünce köyleri birbirine, Çöküyor her şeyin üzerine Hülyam boyunca kurduğum köprü. Ve doluyor sessiz, ordularım, Durmadan dinlenmeden odama. Urbam içinde yatan adama Hayretle bakıyor dört duvarım. Kardeşini öldürüyor Kaabil, İçimde bir yalnızlık duygusu, Ölüm kadar uzun yaz uykusu, Sıkıntı ile geçilen sahil. Ve delirmenin tatlı vehmini Sessizlik odama dolduruyor. Kargam hâlâ başımda duruyor Bulmak'çün beynin cehennemini. Düşüp yatağın dalgalarına Günlerce sürüyor bu yolculuk. Durmadan akıtıyor bir oluk Korkuyu sükutun mezarına. Kardeşini öldürüyor Kaabil, İçimde bir yalnızlık duygusu, Ölüm kadar uzun yaz uykusu, Sıkıntı ile geçilen sahil. Dünyaya tek gelen insan gibi Atılıyorum bir Hint dağına. Giriyor kafamın darlığına Kimsesiz dünyaların sahibi Gidip gidip gelmede aynı his İskeleye ulaşmıyor çima Dikiliyor ansızın karşıma Boynum kalınlığındaki ceviz. Kardeşini öldürüyor Kaabil, İçimde bir yalnızlık duygusu, Ölüm kadar uzun yaz uykusu, Sıkıntı ile geçilen sahil.
İçkiye Benzer Bir Şey Var Bu Havalarda
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda Kötü ediyor insanı, kötü... Hele bir hasretlik oldu mu serde; Sevdiğin başka yerde, Dertli ediyor insanı, dertli.
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda, Sarhoş ediyor insanı, sarhoş. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:55 | |
| Karmakarışık
Bir okla yaralı kalbim Boyacının sandığında; Güvercinim kağıt helvasında; Sevgilim kayığın burnunda; Yarısı balık, Yarısı insan; İn miyim? Cin miyim? Ben neyim?
Ağacım
Mahallemizde Senden başka ağac olsaydı Seni bu kadar sevmezdim. Fakat eğer sen Bizimle beraber Kaydırak oynamasını bilseydin Seni daha çok severdim.
Güzel ağacım! Sen kuruduğun zaman Biz de inşallah Başka mahalleye taşınmış oluruz.
Dalga
Ne kağıt yeter ne kalem, Mesut sanmam için kendimi Ne takayım, ne tekneyim. Öyle bir yerde olmalıyım, Öyle bir yerde olmalıyım ki, Ne karpuz kabuğu gibi, Ne ışık, ne sis, ne buğu gibi... İnsan gibi.
Dedikodu
Kim söylemiş beni Süheyla'ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni'yi öptüğümü, Yüksekkaldırımda, güpegündüz? Melahat'i almışım da sonra Alemdar'a gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatırım, fakat Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? Güya bir de Galataya dadanmışız; Kafaları çekip çekip Orada alıyormuşuz soluğu; Geç bunları, anam babam, geç; Geç bunları bir kalem; Bilirim ben yaptığımı. Ya o, Mualla'yı sandala atıp, Ruhumda hicranın'ı söyletme hikayesi?
Şaheserim
Aşık olduğum zamanlarda Şiir yazmak adetim değildi. Halbuki asıl şaheserimi Onu en cok sevdiğimi Anladığım zaman yazdım.
Onun için bu şiiri İlk önce ona okuyacağım
Gün Olur
Gün olur alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz; Çiçekler gürültüyle açar; Gürültüyle ccedilikar topraktan.
Hele martılar, hele martılar, Herbir tüylerinde ayrı telaş!..
Gün olur, başıma kadar mavi; Gün olur, başıma kadar güneş Gün olur, deli gibi…
Ayrılış
Bakakalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize, dünya güzel; Serde erkeklik var, ağlayamam.
Bir Şehri Bırakmak
Bu şehirde yağmur altında dolaşılır Limandaki mavnalara bakıp Şarkılar mırıldanılır geceleri. Bu şehrin sokakları çoktur, Binlerce insan gelir gider sokaklarında.. Her akşam çayımı getiren Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir.
Bu şehirdedir Valsler, foksrotlar altında Suman'dan, Bramsdan Parçalar çaldığı zaman dönüp Bana bakan ihtiyar piyanist.
Doğduğum köye müşteri taşıyan Şirket vapurları bu şehirdedir. Hatıralarım bu şehirdedir. Sevdiklerim, Ölmüşlerimin mezarları.
Bu şehirdedir işim gücüm, Ekmek param. Fakat bütün bunlara mukabil Yine budur başka bir şehirdeki Bir kadın yüzünden Bıraktığım şehir.
Buğday
Düzüldü uçsuz bucaksız alay, Çıngıraklar çalar kapılarda. Düzüldü uçsuz bucaksız alay, Bak, son hasad başladı rüzgarda.
Okundan ayrılmak üzere yay, Kuyuların ağzı genişledi. Okundan ayrılmak üzere yay, Korku ta kemiğime işledi.
Savruluyor gökyüzünde buğday, Gölgeler uzaklaşıyor yerde. Savruluyor gökyüzünde buğday, Tanrım! tanrım! Bir deva bu derde.
Düzüldü uçsuz bucaksız alay, Çıngıraklar çalar kapılarda. Düzüldü uçsuz bucaksız alay, Bak, son hasad başladı rüzgarda.
Undan bize de pay, bize de pay, Koşun, buğday dağıtıyor Yusuf. Undan bize de pay, bize de pay, Çökmeden sonu gelmiyen kusuf.
Eriyecek tencerede kalay, Çocuklar ağlaşmasınlar dağda. Eriyecek tencerede kalay, Yetişmiyecek Ömer imdada.
Altında aynı eğer, aynı tay; Arayıcısı herkes bir sesin. Altında aynı eğer, aynı tay; seferi aynı köye herkesin.
Artık kuruldu bu kervansaray, Boşuna düşünür ihtiyarlık. Artık kuruldu bu kervansaray, Şimdi seslerle dolu mezarlık.
Cımbızlı Şiir
Ne atom bombası Ne Londra Konferansı Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna; Umurunda mı dünya!
Çok Şükür
Bir insan daha var, çok şükür, evde; Nefes var, Ayak sesi var; Çok şükür, çok şükür.
Dar Kapı
Nedir bu geceyle gelen birsam?? Duyuyorum serzenişlerini. Karanlıkta ağzının yerini Arıyor deli gibi hafızam.
"Yanıyor unutulmuş buhurdan Yine gecenin içinde sessiz" Hatıralarla kabaran deniz, Doluyor ruhun oluklarından
Işık yağıyor doğan geceden; Nasıl diriliş bu, neden sonra? Bu rüya gibi geceden sonra Gidecek mi o maziden gelen?
Seziyorum senelerce susan Ruhumda taptaze bir geriniş. Sonuna vardığım çölden geniş Ayaklarıma açılan umman.
Bütün mevsimlerimin üstüne Geriliyor bembeyaz bir kanat. Gelip durdu artık işte hayat Bana hep onu vadeden güne.
Artık ebedi huzur deminin İçebilirim sırlı taşından Girmek üzereyim dar kapısından O eski rüyalar aleminin.
Ehram
Ey aşılmaz dağların ardında, Ulaşılmaz beldelerden uzak, Hasretin dallarını tutan şak, Mavi, sonsuz bir takın altında!
Ey gülüşü sabahlardan güzel, Dünyası düşüncelerden geniş! Ey göğsünde ilahi geriniş, Rüyalarıma hükmeden güzel!
Nerde inilen dalından yere Portakalların düştüğü çardak, Kadehe duyarak değen dudak, Sevgiyle bakan göz, gecelere;
Yanmış ruhu titreyen ilahi, Yapraklarda billurlaşan seher; Nerde çam kokan tahta testiler, Geyik sesiyle çınlıyan vadi?
Yaldız dallarda çiçek yerine Yıldız açmaz mı artık ağaçlar, Yanmaz mı bin rüya ile saçlar Kapanıp günün eteklerine?
Ey gülüşü sabahlardan güzel Dünyası düşüncelerden geniş! Ey göğsünde ilahi geriniş Rüyalarıma hükmeden güzel!
Hakikate olmaz mı acap ram Yıllardır beslediğim düşünce? Çıkılmaz dağlardan da mı yüce Hasretlerin tırmandığı ehram?
Ekmek
Dilimin ucunda bir eski arkadaş adı Unutulmuş şekilleri taşıyan bulutlar Bir gökyüzü genişliğiyle ruhuma dolar Otların üstüne sırt üstü yatmanın tadı
Avucumda sıcaklığını duyduğum ekmek Üstümde hatırası kadar güzel sonbahar O bembeyaz , o tertemiz bulutlara dalar Düşünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:56 | |
| Eldorado
Ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ, Büyülü göklerinde sesler duyduğum Aden, Avucumda dört kollu nehrin verdiği maden, Üstümde yemişleri alnıma değen Tuba.
Müthiş dünyasıile, uykuma girdiği yer.. Gülümsüyor mavi bir at ışığında kamış. Göllerin şekli dolu derinliğine dalmış Vuslatın havasını çevreleyen iğdeler.
Suların aydınlığında saadetten bir iz: dallardan süzülen kayığından bu hoş insan, Omuzuna değen arzu dolu dudakları kan. Artık bir cennete bağlı bütün günlerimiz.
Artık ışıkla dolu billur bir kadeh gibi, En güzel şeytanın elinde tuttuğu gurup; Akşamlar ağzımda harkülade bir şurup Ve başımda geceler yeşil bir deniz gibi.
Ufkumda mavi bulutların uçuştuğu dağ Ve nebati bir alemde duyulan ilk hece, Bir sesin aydınlattığı yalan dolu gece Ve dumanlı bir sabah serinliği ormanda.
Ne ondan itidal, ne benden günahkar hali Ruhları bir kuş gibi avare kılan uyku. Dağılan içimde her zaman o baygın koku, Lezzeti dudağımda buğulaşan şeftali.
? / Orhan Veli Kanık
Neden liman deyince Hatırıma direkler gelir Ve açık deniz deyince yelken?
Mart deyince kedi, Hak deyince işçi Ve neden ihtiyar değirmenci Allaha inanır düşünmeden?
Ve rüzgarlı havalarda Yağmur eğri yağar?
Ahmetler
Kimimiz Ahmet Bey, Kimimiz Ahmet Efendi; Ya Ahmet Ağayla Ahmet Beyfendi?
Altındağ
Biri bir koca görür rüyasında: Yüz lira maaşlı kibar bir adam. Evlenir, şehire taşınırlar. Mektuplar gelir adreslerine: Şen Yuva Apartımanı, bodrum katı. Kutu gibi bir dairede otururlar. Ne çamaşıra gidilir artık, ne cam silmeye; Bulaşıksa kendi bulaşıkları. Çocukları olur, nur topu gibi; Elden düşme bir araba satın alınır. Kızılay Bahçesi'ne gidilir sabahları; Kumda oynasın diye küçük Yılmaz, Kibar çocukları gibi.
Fena Çocuk
mektepten kaçıyorsun, kuş tutuyorsun, deniz kenarına gidip fena çocuklarla konuşuyorsun, duvarlara fena resimler yapıyorsun bir şey değil, beni de baştan çıkaracaksın, sen ne fena çocuksun.
Gangster
Şiir yazdım bunca senedir, Ne buldum? Eşkiyalık edeceğim bundan sonra.
Haberi olsun yol kesenlerin: İş yok artık kendilerine Dağ başlarında.
Mademki ekmeklerini alıyorum Ellerinden, Buyursunlar onlar da benim yerime. Munhal var edebiyat aleminde.
Gelirli Şiir
İstanbul'dan ayva da gelir, nar gelir Döndüm baktım, bir edalı yar gelir, Gelir desen dar gelir; Gün aşırı alacaklılar gelir. Anam anam Dayanamam, Bu iş bana zor gelir.
Haber
Akşamla bak yine gül rengi buhurdan Bin bir hülyaya açık penceremin camında. Sükut örüp bu sıcak sonbahar akşamında Bir alem doğdu yine giden günün ardından.
Sardı o her akşamki sessizlik yokuşları, Bir alem doğdu yine giden günle beraber; Geldi medar ellerinden beklediğim haber "Başcıvıltıya canevimin kuşları."
Gördüm giden günün ardından sulara dalan Gözlerin yeni bir dünyaya açıldığını, Bir ustuva? alemine yaklaşıldığını, Bu akşam kuşlarının ufuktan koptuğu an.
Kuruldu bir alem her günkü dünyamdan uzak, Kaybolduğum düşünceye ve kendime yakın. Kuşlar.. dizi dizi kuşlar.. kuşlar akın akın.. Rüyam benden bu akşam ve ben rüyamdan uzak... | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:56 | |
| Illusion
Eski bir sevdadan kurtulmuşum; Artık bütün kadınlar güzel; Gömleğim yeni, Yıkanmışım, Traş olmuşum; Sulh olmuş. Bahar gelmiş. Güneş açmış. Sokağa çıkmışım, insanlar rahat; Ben de rahatım.
İçerde
Pencere, en iyisi pencere; Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa; Dört duvarı göreceğine.
İntihar
Kimse duymadan ölmeliyim Ağzımın kenarında Bir parça kan bulunmalı. Beni tanımayanlar "Mutlak birini seviyordu" demeliler. Tanıyanlarsa, "Zavallı, demeli, Çok sefalet çekti.." Fakat hakiki sebep Bunlardan hiçbirisi olmamalı.
Kaside
Elinde Bursa çakısı, Boynunda kırmızı yazma; Değnek soyarsın akşamlara kadar, Filya tarlasında.
Ben sana hayran, Sen cama tırman.
Kurt
Ah! artık benim de benzim sarı, Damar kanımı dolaştırmıyor. Hiçbir kıyıya ulaştırmıyor, Beni Şehrazad'ın masalları.
Anlamıyorum dilinden artık Geceyi saran güzelliğinin; İçim kör bir kuyu gibi derin, Bir şey beklemiyor benden artık.
Susmak istiyorum, susmak bugün. Susmak.. hiçbir üzüntü duymadan. Büyük bir kuş iniyor semadan. Sükut, bu indiğini gördüğün.
Artık tırtılları beslemiyor Bahçemin orta yerindeki dut. Başıma kondu ebedi sükut. Gün yeniden doğmak istemiyor.
Kuşla oldumsa da senli benli, Beynimi kurcalayan bir kurt var: Anlamak istiyorum, ne yapar Rüzgarı boşalınca yelkenli?
Mahallemdeki Akşamlar İçin
Kımıldanır mahallemin daralan ruhu Basma perdelerimde gün batarken Atıp saatler süren uykusunu Odama uzanır akasyam pencereden Kırmızı uzak damlarda bir serinleme Uyanır gündüz uykusundan evler Kapılarda işleri ellerinde Kadınlar giyinip kocalarını bekler iyi insanların ruhudur yakınlaşır Takunya sesleri gelir evlerden Yalnız bu dem rahat bir dünya taşır Bin mihnet dolu kafasında yorgun beden Her şeyin geliş saatidir akşam Mahallede ömürler akşamüstü başlar Hepsi burda buluşmaya gelir akşam Başka dünyalardan ayaklar, başlar.. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri 21st Ocak 2010, 03:57 | |
| Pazar Akşamları
Şimdi kılıksızım, fakat Borçlarımı ödedikten sonra İhtimal bir kat da yeni esvabım olacak Ve ihtimal sen Yine beni sevmeyeceksin. Bununla beraber pazar akşamları Sizin mahalleden geçerken, Süslenmiş olarak, Zannediyor musun ki ben de sana Şimdiki kadar kıymet vereceğim?
Rahat
Şu kavga bir bitse dersin, Acıkmasam dersin, Yorulmasam dersin; Çişim gelmese dersin, Uykum gelmese dersin;
Ölsem desene!
Rübai
Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta
Sokakta Giderken
Sokakta giderken, kendi kendime Gülümsediğimin farkına vardığım zaman Beni deli zannedeceklerini düşünüp Gülümsüyorum.
Şarkı
Felah bulmadı bir türlü derd ü mihnetten Ne türlü ateşe yanmış gönül muhabbetten Müreccah olmalı divanelik bu haletten Ne türlü ateşe yanmış gönül muhabbetten
Tereyağı
Hitler amca! Bir gün bize de buyur. Kakülünle bıyıklarını Anneme göstereyim. Karşılık olarak ben de sana Mutfaktaki dolaptan aşırıp Tereyağı veririm. Askerlerine yedirirsin.
Yaşıyor Musun?
Takmaya çalışırken kuyruğunu Birlikte yaptığımız şeytan uçurtmasının Görürdüm çırpınırdı ufacık kalbin. Hatırımdan bile geçmezdi Sana duyduklarımı söylemek. Acaba hala yaşıyor musun?
Hayat Böyle Zaten
Bu evin bir köpeği vardı; Kıvır kıvırdı, adı Cincon'du, öldü. Bir de kedisi vardı: Maviş, Kayboldu. Evin kızı gelin oldu, Küçük Bey sınıfı geçti. Daha böyle acı, tatlı Neler oldu bir yıl içinde! Oldu ya, onların hepsi böyle... Hayat böyle zaten!..
Bayrak
Ey bir muharebe meydanında Avuçları kanımla dolu Kafası gövdemin altında Bacağı kolumun üstünde Cansız uyuyan insan kardeşim Ne adını biliyorum Ne günahını. İhtimal aynı ordunun neferleriyiz, ihtimal düşman. Belki de tanırsın beni Ben İstanbul'da şarkı söyleyen Tayyareyle Hamburg'a düşen, Majino'da yaralanan, Atina'da açlıktan ölen, Singapur'da esir edilenim. Alınyazımı kendim yazmadım. Bununla beraber biliyorum, O yazıyı yazanlar kadar olsun, Çilekli dondurmanın tadını Cazbant sesindeki sevinci, Meşhur olmanın azametini. Sen ne nimetler tanırsın biliyorum; Çaydan, simitten , Kalınca bir paltodan gayrı Zeytinyağlı enginar, kremalı keklik Bir kadeh Black And White viski, Kıl pranga kızıl çengi bir esvap.
Yirmi yıllık çalışmanın Bir kurşunluk hükmü varmış Hayata Harkof bölgesinde atılmakmış nasip Aldırma Biz bir bayrak getirdik buraya kadar Onu daha da ileriye götürürler; Şu dünyada topu topu iki milyar kişiyiz Birbirimizi biliriz. | |
| | | | ORHAN VELİ KANIK KİMDİR?Hayatı Eserleri Ve Tüm Şiirleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|