ne-fer Yönetici
| Konu: TÜRK MUSİKİSİ FORMLARI 8th Mart 2011, 18:30 | |
| TÜRK MUSİKİSİ FORMLARI
PEŞREV Saz eserlerinde en büyük form Peşrev'dir. Türk Mûsıkîsinde Fasıl adı verilen takım da ilk olarak daima Peşrev icra edilir. Klâsik Fasıl; Peşrev, Beste, Ağır Semai, Şarkı, Yürük Semai ve Saz Semaisi olarak sıralanır. Peşrevler, Hane adı verilen bölümlerden yapılmışlardır. Çoğu zaman dört haneden meydana gelir. Her hanenin sonunda Teslim adı verilen bir bölüm bulunur. Peşrevler büyük usûllerle yapılmışlardır. Eski, bazı peşrevlerin üç haneli olduğu göriilmüştür. Ancak bu tür peşrevler tutul mamış ve terk edilmiştir. Ayrıca teslimi olmayan peşrevlere de rastlanılmıştır. Teslimi bulunmayan peşrev lerin ilk haneleri teslim yerine çalinmış olup; bu tüir de, üç haneli peşrevler gibi ilgi toplamamıştır. Bilhassa günümüzde rastlanılan bir icra tarzı vardır.. Peşrevler dört haneli ve usûl lerinin büyük olmaları nedeniyle oldukça uzundurlar. Bu nedenle birinci hane çalınır, buna teslim eklenerek giriş tamamlanır. Sonra programa geçilir. Dört hane ve teslimleri tamam olarak çalınan peşrevler genellikle müstakil çalınan saz eserlerinde, konserlerde olur. Belirli süresi olan bir fasıl, bir koro veya bir solistin programından önce dört haneli peşrevler çalınmaz. Bir hane-bir teslimden sonra ikinci esere geçilir. Bir hanenin sonunda teslime geçilecek yerde "Güçlü" bulunur. Teslim ise makamın bitişi olduğundan "Durak" perdesi ile son bulur. Şu halde peşrevlerde dikkat edilmesi gereken kısımları üç bölümde inceleyebiliriz: a) Peşrevlerde hane : Peşrevler dört haneli olarak yapılır. Birinci hane makama giriştir. Makam dizisinin seslerinde dolaşıldıktan sonra teslim hanesine geçilir. Teslim hanesinde makam dizisinin sesleri kullanılarak durak-karar yapılır. İkinci hanede ise yakın makam dizilerine geçkiler yapılır. Tekrar teslim çalınarak üçüncü haneye geçilir. Üçüncü hanede asıl makam dizisinin dışına çıkılarak değişik ses ve diziler kulla nılır. Bu kısma "Meyan" adı verilir. Meyanda genellikle tiz seslerde dolaşılır. Tekrar teslim hanesi çalınarak dördüncü haneye geçilir. Dördüncü harıe asıl makam seslerine dönüşü sağladığı gibi, değişik geçkiler de yapılabilir. Bu bölümden sonra teslim hanesi çalınır. Böylece peşrev tamamlanmış olur. Yukarıda her hanenin sonunun sesleri teslim hanesine bağlayan nitelikteki seslerden oluştuğunu ve teslime geçişi sağlayan sesin "Güçlü" perdesi olduğunu belirtmiştik. Bazen bu ses Güçlü perdesi olmaz. Durak sesi veya bir başka perde de olabilir. Eserin bitimi, teslim hanesinin sonunda olduğuna göre, hanelerin sonuna gelen durak sesleri "Asma karar muvakkat durak" tan başk~ bir ses değildir. b) Teslim : Peşrevlerde teslim haneleri genellikle serbest yapılır. Hemen hemen peşrevlerin en güzel bölümünü teşkil eder. Teslim haneleri bestekâr tarafından özenle yapılmış nağ melerden oluşur. Parlak ve canlı bölümlerdir. c) Usûl : Peşrevler çoğunlukla büyük usûllerle ölçülmüşlerdir. Devr-i Kebir usûlü en fazla kullanılan usûldür. 28 zamanlı Devr-i Kebir usûlü yazılırken 4/4 lük olarak bölümlere ayrılır. Usûl tamamlanınca iki çizgiyle usûlün bittiği belirtilir. Çok az sayıda Sofyan usûlü ile de bestelenmiş peşrevler vardır. SAZ SEMÂÎSİ Fasılların en sonunda çalınan saz eserine verilen addır. Peşrev gibi, saz semaileri de dört haneli olarak bölümlere ayrılır. Her hanenin sonunda teslim. bulunur. Saz semaileri, peşrevlerin aksine küçük usûllerle ölçülmüşlerdir. Saz semailerinin ilk üç hanesi (10 / 8) lik Aksak Semai usûlü ile ölçülmüştür. Dördüncü hane ise rnuhtelif usûllerden yapılabilir. Semai, Yüriik Semai, Devr-i Hindi, Aksak, Curcuna gibi ... Teslim bölümü (10 / 8) lik Aksak Semai usûlü ile ölçülmüştür. İlk üç hane, peşrevler gibi giriş, geçki gibi özellikleri yansıtır. Dördüncü hane ise ser best olup melodi ve usûl yönünden bestekârın arzusuna kalmıştır. Peşrev ve saz semailerinin teslim bölümlerine girilecek yerde bağlantı, bazen makamın güçlüsünde, bazen de durakta asma kalış yapılmak suretiyle olur. Saz semaileri fasıl sonlarında çalınabildiği gibi, müstakil saz icralarında da yer alabilir. Saz semaileri ritmik ve serbest bir yapıya sahip olduklarından bestekârların daha çok üstiinde durdukları bir form olmuştur. TASVİR Bir olayı, tabiattaki herhangi bir hadiseyi veya bir duyguyu müzik diliyle anlatan saz eserlerine "Tasvir" adı verilir. Çok geniş kapsamlı olmasına rağmen, çok az yazılan tasvir türü eserlerin usûlü, ritmi bestekârın arzusuna kalmıştır. Peşrev ve saz semaileri gibi belirli haneleri yoktur. Konunun durumuna göre birden fazla haneleri bulunabilir. MEDHAL Genellikle bir topluluğun programı başlamadan, top)u halde sazların ça)dığı küçük saz eserlerine "Medhal" adı verilir. Medhallerin hane ve teslim gibi bölümleri kaideleri yoktur. İcra edilecek makama girinceye kadar serbest olarak bestekârın duyuşuna göre, 16 ile 32 ölçülük bölümlerde olabilir. Medhallerin en büyük özelliği peşrev ve saz semailerinde bulunan hane ve teslim kaidelerinin olmaması, serbest icra edilmesidir. Yine bu iki formdan farkı, fasıllardan önce çalınmamasıdır. Medhal, tek bir sazla yapılan Taksim formunun derli toplu; bir usûle uydurulmuş nota ile çalınan değişik bir şeklinden ibarettir.Medhalin tarihçesi pek eski değildir. Son devir bestelkârları tarafından yazılmış ve benimsenmiştir. Günümüzde bu form üzerinde uğraşan bestekârların başında Prof. Dr. Sayın Alâeddin YAVAŞÇA bulunmaktadır. TAKSİM Tek bir sazla, makamların ses dizilerinde dolaşmaya "Taksirn" adı verilir.Bu formun batı müziğinde karşılığı "impruvize"'dir. Taksim, bir saz eserine veya bir şarkıya başlanılmadan evvel icra edilecek makamın seslerinde gi.izel nağmelerle seyir yapmak (dolaşmak) tır. Taksim yapılırken girilecek makamın güçlüsü, asma kalışı ve durağı bilhassa belirtilir.Şu halde Taksim, usûle uyulmadan icra edilecek eserin makamına, usûlüne ,uslûbuna uygun bir şekilde, bir seyir ile durak sesinin bağlantısından ibarettir de denilebilir. Türk Mûsıkîsinde bir eserin icrasına geçmeden önce taksim yapmak ad.et olmuştur. Taksim yapmak suretiyle meşhur olmuş pek çok sazendemiz vardır. Tanburî Cemil Bey bu konuda virtüöz mertebesine ulaşmış bir san'atkârdır. Günümüzde ise Tanbûrî Necdet YAŞAR, Ûdî Cinuçen TANRIKORUR,Ûdî Necati Çelik, Neyzen Niyazi SAYIN ve kemençe'de İhsan ÖZGEN önde gelen isimlerdir. ARANAĞME Bazı eserlere başlanırken hemen girişte, yalnız sazların çaldığı küçük bir bölüm bulunur. Buna Giriş Müziği, yaygın bir deyimle de "Aranağme" adı verilir. Bir eserin başında olduğu kadar, ortasında ve sonunda bulunan aranağmelere de rastlanır. Iki kıt'alı bir şarkıda eserin ortasında, iki kıt'anırı arasında bir aranağme bulu nabilir veya hiç olmayabilir... Aranağmelerin özelliği, eserin ruhuna uygun, aynı ritm ve karakterde, eseri tamamla yıcı nitelikte olmasıdır. Eski eserlerin birçoğunda aranağme bulunmazdı. Günümüzde ise aranağmesiz pek az eser şarkı yapılmaktadır. Bilhassa son devirlerde yapılan şarkıların her satırında iki güfteyi birbirine bağlayan bir veya birkaç ölçülük müzik nağmeleri bulunur. Bu tür müzik parçaları sadece iki cümleyi birbirine bağlayan nağmelerdir.Aranağme değildirler. OYUN HAVASI İnsanlarda coşku uyandıran, yalnızca sazların çaldığı saz eserlerine "Oyun Havası" adı verilir.Türk Mûsıkîsinde ritm unsuru önemli olan bir türdür.Küçük usullerle ölçülmüş olan oyun havaları mahalli dans ve oyunlar için de yazılmıştır. Çiftetelli,zeybek,Longa,Sirto,Horon,Hora,Bar,Halay,Köçekçe gibi pekçok şekilleri vardır. KÂR Eski bestekârların üzerinde önemle durdukları, ustalıklarını gösterdikleri bir beste formudur. Genellikle Peşrev'den hemen sonra icra edilir. Geniş kapsamlı bir beste tarzı olduğundan bünyesinde değişik usûller çoğunlukla kullanılır. Bu usûl değişiklikleri esere farklı bir canlılık kazandırır. Kâr icrasından sonra Beste formu icra edilir. Kâr'lar büyük usûllerle olduğu gibi . küçük usûllerle de ölçülmnüş ve bestelenmişlerdir.
Beste formundan bir diğer farkı da terennümlerin'ın serbest oluşlarıdır. Eserin baş kısmında çoğunlukla terennüm bulunabilir.
Kâr tarzında bestelenmiş eserler bazen uzunluk ve kısalıklarına göre değişik isimlerle anılırlar: Kâr, Kârçe, Kâr-ı Nev, Kâr-ı Natık gibi isimler eserlerin yapısını anlatır.
Kâr, genellikle terennümle başlayan geniş kapsamli, muhtelif usûllerin, kullanıldığı uzun eserlere verilen isimdir.
Kârçe, Kâr'dan daha kısa ve özelliklerini daha öz anlatım (belirten) eserlere verilen isimdir.
Kâr-ı Nev, değişik usûllerin kullanıldığı bir formdur. Kâr'dan fazla farkı yoktur.
Kâr-ı Natık, Kâr ve Kârçe'den usûl ve güfte yönünden lıemen ayrıcalik arzeder. Kâr-ı Natıkların güftelerinin hemen her satırında değişik usûllere rastlanılabilir. Kâr-ı Natıklar başladıkları makamın ismi ile anılırlar. Rast Kâr-ı Natık, Neva Kâr-ı Natik gibi... Kâr-ı Natık bitişte başladığı makam seslerine dönerek karar verir.
Her satırda değişik usûllere rastlanıldığı gibi, her satırda değişik makamlara ge çilmesi Kâr-ı Natıkların özelliğidir. Her satır icra edilirken, geçilen makamın ismi belirtilir. "Rast getirip..." gibi...
Kâr türü eserler günümüzde maalesef hemen hiç yapılmamaktadır:' Eski bes tekârlarımız bu form üzerinde titizlikle durmuşlar ve çok güzel eserler meydana getir mişlerdir.
BESTE Genellikle beste denilince herhangi bir müzik eserini düşünürüz. Beste, Bestelemek, Bestekâr birbirine yakın kelimelerdir. Beste: Bir müzik eseri; Bestekâr: Bir müzik eserini besteleyen müzisyen; Bestelemek: Bir müzik eserini yapmak, yazmak.
"Beste" kelimesinin geniş tanımının yukarıda yazıldığı gibi olmasına karşılık, Türk Mûsıkîsindeki karşılığı, yeri daha başkadır.
"Beste" Kâr formundan sonra en geniş kapsamlı müzik eseridir.
Beste, dört haneli olarak yapılır. Her hane bir mısra demektir. Şu halde bestelerin güfteleri dört mısralıdır. Her mısranın sonunda "Terennüm" adı verilen, kelime olarak pek anlamı olmayan ancak melodi yönünden çok güzel olan nağmeler bulunur.
Peşrevlerde de her hanenin sonunda "Teslim" kısmının bulunduğunu hatırlayalım. Peşrevlerdeki teslim kısmının yerini bestelerde terennümler almıştır diyebiliriz.
Terennüm, Beste formundaki eserlerde mısra sonlarına eklenen anlamlı, anlamsız ancak melodik yapısı olan bölümlere verilen addır. Teirennümler hece-kelime veya birkaç kelimeden meydana gelebilir.
Ye-le-li-la-ta-ne-dil-dir-ten-ni-canım-ruhum-gel serv-i revanım- ruh-i revanım-canım efendim ...vs. gibi sözcükler sıkça kullanılır.
İkaâ: Bestelerin terennümlerinin ritmik melodilerle yapılarına veya başka bir ifadeyle bestelerdeki terennümlerin muntazam bir tempo ile yapılmasına "İkaâ" adı verilir. Terennümlerde kullanılan hecelerin anlamı pek yoktur.
Her hanenin mısranın sonunda çalınan terennüm aynıdır. Bu nedenle terennümlerin melodilerinin çok güzel olmasına bestekarlar bilhassa özen gösterirler.
Terennümlerde kullanılan güzel sözlerin bazılarının anlamı da vardır. Canım, ruhum gibi kelimelerin yanısıra, bazı bestekârlar ilgi duydukları kişilerin adlarını da teren nümlerde kullanmışlardır. Sultanım, Mihribanım gibi ...
Dört haneli olan bestelerin birinci mısraına "Zeminhane" adı verilir. Zeminhanelere eserin makamına ait dizi belirkilerek başlanır. Makamın özellikleri gösterilerek zemin hanenin son kısmında terennüme geçilir. Terennümün bittiği yerde, birinci mısraın son keli meleri tekrar edilerek durak sesinde karar verilir. Bu şekilde birinci mısra, yani "zeminhane" bitmiş olur.
İkinci hane, ikinci mısraın okunmasıyla gösterilir. Ancak sözler ikinci mısraya ait olmakla beraber, melodi birinci mısranın tekrarıdır.
Demek ki birinci mısra ve güfte okunacak, tekrar başa dönülerek aynı melodi ile ikinci mısra ve terennüm icra edilecektir.
İkinci haneye "Nakarathane" adı verilir.
Üçüncü mısra "Meyan" adını alır. Meyan, eserin en önemli bölümlerindenbirini teş kil eder. Bu bölümde çeşitli geçkiler, genişlemeler gösterilir. Bitiş yine terennümle olur.
Dördüncü hane ise, yine başa dönülerek, son mısra olarak "Zeminhane" nin melo dileri ile okunur. Ayrıca melodisi yoktur. Besteler terennüm hanelerinin icrasıyla son bulur.
SEMÂÎ Türk Mûsıkîsinde beste formundan sonra gelen değişik bir beste tarzıdır. Semainin tarifi bu şekilde olmasına rağmen değişik iki tür semai vardır. 1- Ağır Semai 2- Yürük Semai Ağır Semailer, beste formundan hemen sonra fasıllardaki sıraya göre yer alırlar. Adından da anlaşıldığı gibi yapısı ağır, etkili bir formdur. Küçük usûllerle ölçülmüşlerdir.
Ağır semailerde kullanılan usûller 10 / 4 lük Ağır Aksak Semai, 10 / 8 lik Aksak Semai ve 6 / 2 lik Ağır Sengin Semai'dir.
Ağır semailer, yapı itibariyle beste formunu andırırlar. Hane, terennüm gibi bölümler bestede olduğu gibi Semailerde de bulunur. Ancak küçük usûllerle ölçülmüşlerdir. Küçük usûllerle yapılmalarından dolayı Ağır Semailer daima Bestelerden sonra ikinci sırayı alırlar.
Fasıldaki sıraya göre (Peşrev, Beste) formlarından sonra sıralanan Ağır Semaiden sonra Şarkı formu gelir.
Fasıl icrasında şarkılardan sonra tekrar Semai formuna dönülür. Ancak bu sıradaki Semailer, Ağır Semai adını taşımazlar. Bu tür semailere "Yürük Semai" adı verilir.
Yürük Semailer, Yürük Semai adı verilen usûlle ölçülmüşlerdir. Genellikle 6 / 4 lük, bazen de 6 / 8 lik ölçü ile belirtilir.
Yürük Semailerin yapıları, Ağır Semailere göre daha hareketli ve canlıdır. Hane ve terennümler Ağır Semailerde olduğu gibidir.
Yürük Semai icrasından sonra Saz Semaisi icra edilir. Bu şekilde fasıl tamamlanmış olur. Türk Mûsıkisinde Peşrev, Kâr, Beste, Ağır Semai, Şarkı, Yürük Semai ve Saz Semaisi'nden meydana gelen fasıllara "Takım" adı verilir.
Türk Mûsıkîsinde bir makamın kabul edilebilmesi için bu şekilde bir takım oluşması şarttır.
ŞARKI Türk Mûsıkîsinde küçük usûllerle ölçülen sözlü, terennümsüz, dört haneli eserlere "Şarkı" adı verilir. Genellikle dört mısralık güftelerden meydana gelen şarkılar, dört hane olarak bes telenir.
Birinci hane "Zernin" adını alır. Bu hane esas makam dizisinin seslerinin gösterildiği bölüm olup, şarkılarda giriş bölümünü teşkil eder.
İkinci hane "Nakarat" adını alır. Bu kısımda genellikle yakın makam dizilerine geçkiler bulunur. Nakaratların bitiş kısmında adını taşıdığı makam dizisinin sesleri ile karar bulunur.
Üçüncü hane "Meyan" adını alır. Meyan'da esas makam dizilerinde dolaşıldığı kadar genellikle tiz perdelerde dolaşılır ve geçkiler yapılır.
Dördüncü hane ise, ikinci satır melodisi ile dördüncü satırın okunmasından ibaret olup, Nakarat adını taşır.
ŞARKILARDA YAPI : Şarkıların genellikle dört haneden ibaret olduğunu yukarıda belirtmiştik. Dört mısralı şarkıların her satırı bir haneyi teşkil eder. Her satır çoğunlukla birer defa bestelenir. İkişer defa okunur. Bu satırların sonunda dolaplar bulunur.
Yukarıda da açıklandığı gibi ikinci ve dördüncü hanelerin (satırların) besteleri aynıdır.
Bazen de her satır veya bazı satırlar ikişer defa bestelenirler. Bu durumda ilgili satır okunur. Bitiminde aynı sözler yeni bir melodi ile tekrar edilir ve doğrudan bir sonraki satıra bağlantı yapılarak geçilir.
Klâsik tarzda bestelenmiş, her satırı bir defa olan şarkı formu: Birinci satırda esas makama giriş yapılır. Zemin mısraı okunarak sonda dolap kısmında karar sesine inilir. Başa dönülerek aynı satır tekrarlanır. Ancak bu defa sona gelindiğinde birinci dolap yerine ikinci dolap okunarak ikinci mısraya (satıra) geçilir. Nakarata geçiş sesi genellikle "Güçlü" sesi ile gösterilir. Nakarat ilk satır gibi iki defa tekrar edilir. Satır sonundaki dolap hanesinin birinci bölümünde güçlü sesi ile satırın başına dönüleceği belirtilir. Dolabın ikinci bölümü ise ma kamın ana sesleri ile inilen karar sesinin bulunduğu bölümdür. Karar sesinin burada bulunmasının sebebi, şarkıların nakarat sonlarında bitmesindendir.
Meyan bölümüne geçiş ise bu durak sesinin gösterilmesiyle olur. Genellikle tiz seslerle meyanı yapılan şarkılarda ikinci defa tekrar, tiz durak sesinin dönüş bölümünde gösteril mesiyle olur. İkinci defa meyanın okunmasıyla güçlü sesi gösterilerek nakarata geçilir.
Dördüncü hane ise ikinci satır melodisinin tekrarıdır. Şarkının bitişi nakaratın sonunda bulunarı bitiş sesi (durak) iledir.
Günümüzde şarkılar genellikle klasik tarzın dışında serbest bir anlayışla beste lenmektedir. Bu tarz şarkılara "Fantezi eserler" adı verilmektedir.
Zemin hanesi bir defa bestelendiği gibi iki ayrı melodi ile iki defa bestelenebilir. Veya yalnızca meyan kısmı iki defa bestelenmiş şarkılar da bulunmaktadır.
Şarkı formu çok işlenmiş ve en sevilen beste tarzıdır. Küçük usûllerle yazılmış olma larına karşılık, serbest, usûlsüz bölümleri olan şarkılar da pek çoktur. | |
|