ne-fer Yönetici
| Konu: MANİSA MÜFTÜSÜ ÂLİM EFENDİ 12th Şubat 2011, 18:34 | |
| MANİSA MÜFTÜSÜ ÂLİM EFENDİ VE MANİSALI MUSİKİŞİNASLAR
Yıllar önce, İstanbul’da Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı-Musiki Enstitüsüne devam ettiğimi anlatırken, Manisalı Müftü Ahmet Alim Efendi (1875-1930) adında önemli bir musikişinas-bestekarımız olduğunu ve eserlerinin de Manisa il kütüphanesinde bulunduğunu bu şahsın aynı zamanda Manisa ve çevresinde milli mücadeleyi başlatan önemli bir kahramanlarımız olduğunu öğrenmiştim.
Sonrasında, Manisa Mesir konferansları çerçevesinde Neyzen Selami Bertuğ’ un Âlim Efendi üzerine yaptığı çalışması, Turizm Derneğinin dergisinde 1983 yılında yayınlanmıştı.
Biraz araştırınca; Çağatay Uluçay Manisa ünlüleri kitabında, Yılmaz Öztuna Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisinde, Nazmi Özalp Türk Musikisi Tarihinde Alim Efendi’ye yer vermiş olduğunu gördüm.
Âlim Efendi’ den İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın Hoş Seda-Son Asır Türk Musikişinasları eserine de bahis edilmişti.
Âlim Efendi’nin Hoş Sada’ ya dâhil olması, bu eserin anlatımıyla, zamanın en önemli neyzenlerinden Halil Can tarafından refere edilerek, yine zamanının tabiriyle, hal tercümesinin takdim edilmesi ile olmuştur. Demek ki, Âlim Efendi tanınmayan bir musikişinas değildi. Önemli musiki mahfillerinin müdavimi Neyzen başı Halil Can’ın yakından tanıdığı ve tanıttığı bir sanatkâr olarak, Âlim Efendi’nin; diğer kaynak eserler de göz önüne alındığında, musiki erbabı tarafından bilinip, takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Tarihi kaynaklarda bahsi geçen ve notalarını, değerli koleksiyoncu üstat Kanuni Cüneyt Kosal’dan temin ettiğimiz, Alim Efendi’ye ait ve Selami Bertuğ tarafından isabetle kritiği yapılan, “Ba selam devri kebir et hep makamate bu gün / Gel Hicaz e Kar ı natık ile beyte dahil ol.” Mısraları ile başlayan, “Hicaz - Karı Natık” eseri ise; Âlim Efendi’nin bestekâr yönünü anlatmaya yeterlidir.
Musiki söylemek, musiki lisanıyla halleşmek anlamına gelen karı natıklar, klasik bir beste formu olup, genellikle hocalar tarafından, musiki öğretmek için yapılırdı. Her cümlesinde başka bir makam adı ile, adı geçen makamın karakteristik nağme ve seyri gösterilir, her yeni cümlesinde de başka bir makama geçilerek, komşu makamlar gezilir, hatta çok farklı ses dizilerine ulaşılır ve nihayet baştaki makama dönülerek karar verilir, böylece beste tamamlanır. Cümle uzunlukları da, şiirdeki mısra ve beyit mesafeleri kadar olabilmektedir.
Âlim Efendi’nin “karı natık”ı 15 beyit ve 15 ayrı makam olduğu gibi, tatbikatta pek görülmeyen şekilde, her iki mısradan meydana gelen beyitler de ayrı ve uygulaması zor, çok darplı usuller ile 15 ayrı girift usulde bestelenmiştir. Sadece bu eser dahi, Âlim Efendi’nin musiki ilmine vakıf, esaslı bir hoca-bestekâr olduğuna delalet eder.
Ayrıca, kritiği yapılan diğer eserler olan; Şehnaz makamındaki beste, “Gerçi ol şehnaz ederse gönlümüz mahzun olur”, Bestenigâr makamımdaki beste, “Mihr ile bakmaz felek bu tali avareme” ve Bestenigar ağır semai, “öyle bir afeti yekta ı emelsin meleğim” mısraları ile başlayan parçaların her biri, bestekarının esaslı bir hoca olduğunu anlatmaya kafidir. Son eser olarak zikri geçen ağır semainin güftesi, kendisinden 20 yıl sonra yaşamış bestekâr Aleko Bacanos tarafından da saba makamında bestelenmiştir. Bestelediği eserlerin güftelerini de kendisinin yazdığını bildiğimiz Âlim Efendi’ nin, bu güftesinin, halen çalınıp, söylenen meşhur bir şarkı olması, pek çok şiiri bulunan Âlim Efendinin Şair yönü hakkında da fikir vermeye yeterlidir.
***
İnternetteki musiki sitelerinde notasına tesadüf ettiğim, “şüride(perişan) ve şeyda kılan-yârin cemalidir beni” mısraı ile başlayan nihavent ilahinin bestekârının Manisalı Asım Molla olması beni, Asım Mollayı araştırmaya yöneltti. Öğrendim ki Asım Molla-doğumu 1839, Manisa’nın Kadı zadeler namı ile maruf şair ve musikişinas bir ailesinden geliyor, en önemli talebesi de, bilahare Âlim Efendi’nin musiki hocası olacak, Çerkez Hafız Mehmet Efendi-ölümü 1906.
Karşıma çıkan dikkat çekici bir başka vak’a ise; Manisa’ lı Çelebi zadeler ailesinden gelen müderris(medrese öğretim üyesi) Cevdet Efendi (1839–1939), “şems ül irfan” irfan güneşi adı ile kurduğu özel okulda, İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça ve Farsça dil dersleri yanında Musiki dersleri veriliyor ve buranın musiki hocası da Çerkez Hafız Mehmet Efendi. Bu okulda öğrenilen eserler ile konserler tertip ediliyor ve bu konserlere civar kasabalardan dahi dinleyiciler geliyor.
Âlim Efendinin çağdaşı ve Manisalı diğer musikişinaslar arasında, aynı zamanda neyzen ve şair, Manisa Rıfai Dergâhı Şeyhlerinden, Âlim Efendinin de hocalarından Hasan Rüştü Efendi ile müderris hacı Musa Efendi, Kasapzade Ahmet Efendi, Asgar Efendi, Keşfi Beyin babası Manisa Mevlevi hanesinde naat han ve neyzen Hafız Mehmet Efendi ve yakın tarihe kadar yaşamış olan Çorapçı Ahmet Efendi namıyla maruf Ahmet Esat Uğurlu’ yu sayabiliriz. Ayni tarihlerde bendenizin babaannesinin babası olan Mehmet Dede’nin de kudüm ve bendir vuran, bir neyzen olduğu, aile hatıratı içinde nakledile-gelmektedir.
Âlim Efendi’nin kayıtlarda gösterilen ilahileri ve ney sazını icra eden bir neyzen olması da; hocalarından birinin ve bu gün kullanılan batı tarzında notayı öğrendiği Manisa Mevlevi hanesinden Hilmi Dede ve geçmişte kullanılan hamparsum notasını öğrendiği İzmir Mevlevi hanesinden Şeyh Cemalettin Efendi olması sebebiyle, Âlim Efendi’nin Manisa Müftüsü olarak bir din bilgini olmasının yanında, Manisa Mevlevi hanesine mensup bir Mevlevi dervişi veya muhibi olduğunu göstermektedir. Ayrıca, aynı tarihlerde hem din adamı, hem de Mevlevi olan ünlü bestekâr Rakım Erkutlu Hoca’ da İzmir’de dir. Tanburi Ali Efendi’nin, amca oğlunun Manisa’da görevli bulunması sebebiyle, son döneminde Manisa’da ikamet ettiği bilinmektedir.
***
Âlim Efendi, musikişinas kişiliğinin dışında ise; bir milli mücadele kahramanıydı;
1919’ da İzmir’de toplanan, Müdafa i Hukuku Osmaniye Cemiyetinin tertip ettiği Kongreye, Manisa temsilcisi olarak katılmış, Bölgenin Yunanlılar tarafından işgalini müteakip, Müftü kimliği ile “Cihat Fetvası” vermiş, Manisa’da milli mücadelenin başlamasını sağlayan “Cemiyeti İslamiye” teşkilatının, kurucuları arasında yer almış ve reisliğine getirilmiştir. Yunan zulmünü vakıaları ile tespit ederek gerekli yerlere rapor ve telin etmiş, “İşgal karşısında kadınlar gibi ağlamaktansa, erkekler gibi ölmeliyiz” diyerek, çektiği telgraflar ile Ayan Meclisini dahi Milli Mücadeleye davet etmiştir. Bu cemiyetin toplantı ve faaliyetlerinden rahatsız olan Yunan makamları, Âlim Efendiyi idama mahkum etmesi üzerine, evi sarılan Âlim Efendi, arka kapıdan kaçarak, önce Akhisar’ a, sonra Balıkesir’e geçmiş, Kuvayı Milliye çalışmalarına katılmış, Balıkesir kongresinin ikinci başkanlığında bulunmuştur. Buradan da İstanbul’a giderek bir müddet burada kalmıştır. Bütün bu faaliyetleri ile Kurtuluş Savaşının kıvılcımını çakanlardan biri olmuştur. İstiklal savaşından sonra, Atatürk ve Hükümetin Milletvekilliği veya Din İşlerinde İdarecilik, tekliflerini kabul etmeyerek, Manisa’daki eski görevi olan Müftülüğe dönmüş ve vefatına kadar bu görevde kalmıştır.
İstiklal mücadelemize katılan binlerce isimsiz kahramanın yanı sıra, ismi ve mücadeledeki katkısı malum, hem musikişinas, hem de kahraman, Âlim Efendinin unutulmaması için, yine İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın Hoş Seda’ da, Âlim Efendi bölümündeki; “Kemal ehlini tanıyanların, tanımayanlara tanıtması, Vatan Hizmeti cümlesindendir.” İfadesini, beğendik ve benimsedik. Vesselam.
Cemil Altınbilek-Manisa İli Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma (İstanbul’daki Manisalılar) Derneği Onursal Başkanı | |
|