|
|
| RİZE-53 | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
maviş Yönetici
| Konu: RİZE-53 26th Haziran 2010, 03:46 | |
| Genel Bilgiler
RİZE-53
Yüzölçümü: 3.920 km² Nüfus: 365.938 (2000) İl Trafik No: 53
Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan Rize, bölgenin en karakteristik özelliklerini gösterir. Anadolu'nun diğer bölgelerinden coğrafi yapısıyla olduğu gibi kültürel yapısı ile de ayrılır. Dik yamaçlı vadileri, doruklara ulaşılabilir dağları, buzul gölleri, zümrüt yeşili yaylaları, tarihi kemer köprüleri ve kaleleri, coşkun akan dereleri ile çok özel bir turizm beldesidir.
Coğrafi Konumu
Rize ili batıda Trabzon, güneyde Erzurum ve Bayburt, doğuda Artvin illeri ile kuzeyde Karadeniz’le çevrilidir. Rize İlinin yüzölçümü 3920 km² ’dir. Çok engebeli ve dağlık bir arazi yapısına sahip olan Rize’nin kıyı şeridinin uzunluğu 80 km, genişliği ise 20-150 m arasında değişmektedir. Kıyı şeridinde akarsuların taşıdığı alüvyonlarla oluşan düzlükler yer almaktadır. Yüksek kıyılardan oluşan Rize kıyıları genellikle sade bir görünüşe sahiptir. Kıyı şeridinde yer yer falezlere ve taraçalara rastlanır. Kıyı şeridinin hemen arkasında 150-200 m’yi bulan tepeler yükselir. Bu alandan itibaren Karadeniz’e dökülen akarsular dar ve derin vadiler oluşturur.
Dik yamaçlı “V” profilli bu vadiler yaklaşık 2000 m yüksekliğe kadar devam eder. 2000 m yükseklikten sonra 3200 m yüksekliğe kadar olan kısımlarda basık sırtlar, dik yamaçlı “U” profili vadiler yer alır. Bu sahada çok sayıda buz yalağı ve moren set gölleri yer almaktadır. Yüksekliği 3000 m. yi aşan alanlar Rize topraklarının en sarp kısımlarını oluşturmaktadır. Bu alanda Rize’nin en yüksek noktası olan Kaçkar tepesi yer almaktadır.
İklim
Rize yöresinde Karadeniz iklimi hüküm sürmektedir. Karadeniz ikliminin özelliği, yazları serin kışları ılıman ve her mevsim yağışlı olmasıdır. Bunda en büyük etken dağların kıyıya paralel uzanmasıdır. Rize’nin yıllık ortalama sıcaklığı 14 C. dir. Rize’de bu güne kadar kaydedilen en düşük sıcaklık -7C, en yüksek sıcaklık ise 38 C olarak tespit edilmiştir.
En soğuk ay ocak, en sıcak ay temmuzdur. Yıllık yağış miktarı 2300 mm. nin üzerinde olan Rize, Türkiye’nin en çok yağış alan ilidir. Rize’de yağış her mevsime dengeli olarak dağılmakta olup kurak mevsimi yoktur. İlde en az yağış ilkbaharda, en çok yağış sonbaharda görülür. Nem oranı her zaman %75’in üzerindedir.
Bitki Örtüsü
Bölgenin doğal bitki örtüsü, kıyılarda nemlilik ve yağışın fazla olması sebebi ile geniş yapraklı gür ormanlardan oluşur. Türkiye ormanlarının %25'ini barındırır ve sahip olduğu ormanlar bakımından Türkiye'nin en zengin bölgesidir. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: RİZE-53 26th Haziran 2010, 03:47 | |
| Tarihçe
| Anadolu’nun kuzeydoğusunda Kaçkar Dağları ile Karadeniz arasında oldukça sarp bir arazide kurulan Rize’nin tarihi hakkında yeterli bilgilere sahip değiliz. Rize yöresinde yaşayan ilk kavim bitişken dilli, Asyanik kavimleridir. Bölgenin adının ilk defa yazılı bir kaynakta geçmesi M.Ö. 8 yüzyılda olmuştur. Bir bölgede Tarih Çağı'nın başlaması, ilk defa o bölgenin bir yazılı kaynakta anılması ile olur. Bu yüzden, Çoruh boyları ve Rize bölgesi tarihte ilk olarak, Urartulu II.Sardur'un, M.Ö.765 yılında Kars’ın kuzeyindeki, Çıldır Gölü’nün güneyinde yer alan Taşköprü Köyü üstündeki kayalıkta kazdırdığı çivi yazılı kitabede, 'Kulki/Kulkha' olarak geçmiş, sonraki Yunan kaynaklarında da 'Kolk-Koldit'lerden bahsedilmiştir. Bu çivi yazılı kitabe, bölge adının yazılı olarak ilk defa bir yerde geçtiği kaynaktır.
Büyük İskender'in, Pers kralı III. Darius'u yenilgiye uğratması ile elde ettiği Anadolu hakimiyeti M.Ö. 323 senesine kadar sürmüştür. İskender’in ölümünden sonra komutanları ile satraplar arasındaki çıkar ve egemenlik savaşlarında bağımsızlığını ilan eden Mitridates Kitistes, Karadeniz kıyısında Sinop dolaylarına doğru genişleyen Pontos Krallığı’nı kurdu. Pontos Kralı Farnakes M.Ö. 180'de Rize'yi işgal ederek krallığın topraklarına kattı. Rize yöresi daha sonra M.S. 10 yılında Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Rize ve çevresi Bizans topraklarının içerisinde kalmıştır.
Gürcü Kralı III. George (1156-1184) ve Kraliçe Thamara (1184-1212) dönemlerinde Gürcü Ordusunda yüksek mevkiler alan Kumanlar daha sonra Ortodoks Hıristiyanlığı kabul etmiş ve bu devletin Müslüman Türklerle olan sınır bölgelerine yerleşmişlerdi. Bugün Rize'nin İkizdere İlçesinin dağ köylerinde yaşayan Kumbasarlar bu dönem Gürcü ordusunda Başkumandanlık yapan ve yaşlanınca Kraliçe Thamara tarafından bir oyunla görevinden alınmak istendiği için malikane olarak verilen bölgeden ayrılıp Rize Dağlarına çekilen Kumbasar ailesine mensupturlar.
Bu dönemlerde bir tekstil ve ticaret merkezi olarak tanımlanan Rize aynı zamanda Trabzon’daki Rum Krallığına bağlı bir kaza merkezi (Bandon) idi. Merkezi, Pazar olan Rize'nin doğusundaki topraklar ise imparatorluğun sınırları içinde ayrı bir idari birimdi. 1458'de Uzun Hasan'ın, Atabeklerin eli ile yönetilen Çoruh havzasına girip İspir Bölgesini devletin sınırları içine katmasından sonra Hemşin Bölgesi de Akkoyunlular'a tabi olmuştu. Fakat sahildeki Rize kasabası ve Pazar'a kadar olan topraklar Trabzon Krallığına aitti. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet bizzat gelerek Trabzon'u fethettiği zaman sahilde Çoruh Nehrine kadar olan topraklar, Hemşin dahil, Osmanlı Devleti hakimiyetine girdi.
Fetihten önce bu bölgede bulunan Trabzon Rum Krallığı, Megrel Dadyanı, Kartli Kralı ve Çoruh Atabeği kendi aralarında bir Hıristiyan ittifakı yaparak Osmanlı'nın rakibi Akkoyunlu’ları da hami olarak bu ittifaka dahil etmişlerdi. Bu ittifak Papa'nın gayretiyle organize edilecek bir haçlı seferi ve kendilerine destek sağlayacak, Osmanlı’ya rakip diğer Türkmen Beyleri ile Osmanlı’ya saldırıp ortadan kaldırmayı planlıyordu. Bu tertibin farkında olan Fatih 1461'de bizzat sefere çıkarak ittifakın beyni olan Trabzon Krallığını ortadan kaldırdı.
Fatih Sultan Mehmet, Komninoslu bir anadan doğan ve Komninoslardan evli olup, Turabozan Tekfurluğunun müttefiki olan Akkoyunlu Padişahı Uzun Hasan'a rağmen, 1461 yazında ordusuyla gelince, son Takvur savaşsız teslim oldu. Daha önce şehirdeki Rumların çoğu ve çevredeki Rum köylülerinin bir kısmı, Kırım'a göçüp, orada yerleştiklerinden, 1475’te Kırım liman şehirleri Venedik ve Cenevizlilerden alınıp, ilk tahrir yapılırken, bunların "Turabuzoniyan" diye yazıldığı görülüyor. Aynı 1461 yılında, doğuda Çoruh ağzına kadarki yerler ve arada Rize'de savaşsız fethedilerek, bütün buralar, yeni kurulan "Turabozan Sancağı"na bağlandı. Şehir ve kasabalara gönüllü ve sürgün olarak Çorum, Amasya, Tokat ve Samsun bölgelerinden Türkler getirtilerek vergilerden muaf olarak 1464 yılına kadar yerleştirildi.
İkinci Fatih çağı iskanı, 1466 da Konya/Karaman fethedildikten sonra, şehir ve kasaba halkının çoğu İstanbul'a, diğer kısmı da Turabozan Sancağındaki köylülere ve Rumeli’ye yerleştirildi. Turabozan Sancağı’na yerleştirilenler çoğunlukla Rize Kazası’na yerleştirilmiştir. Bu yüzden, her iki iskan sırasında gelen Müslüman Türkler, buralardaki İslami yaşayışları sonucunda Kıpçaklı ve yerli halkın Müslüman olmalarına sebep olmuşlardır. Osmanlı vergi defterlerinde, kimlerin Müslüman olduğu işaret edilmiştir.
1486 yılında, yani Fetih'ten 25 yıl sonra tutulan ilk Turabozan Sancağı Tahrir Tapu Defteri'nde, şimdiki Rize bölgesi: o RİZE, o ATİNA (Hemşin nahiyeleri dahil), o LAZLUK (Ardeşen, Vitçe/Fındıklı, Arhavi, Hopa dahil) üç kaza halinde Turabzon'a bağlı gösteriliyor.
Trabzon ve Rize’de ki (Hemşin) "Bornak" adlı köy ve yayla da, Akkoyunlu’ların vezirler çıkaran boyundan olup, buralara iskan edilen koldan kalmadır.
Yavuz Sultan Selim, Çaldıran sonrası, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu fethetmiş, Maraş Bölgesinde Dulkadiroğulları Beyliğini de ortadan kaldırmıştı. Bu beyliğe mensup birçok aileyi sürgünle Trabzon Sancağına gönderirken, bunlar Trabzon'un doğusunda yer alan nahiyelere yerleştirilmiş, önemli bir bölümü de Rize bölgesinde iskan ettirilmiştir. Günümüzde Rize bölgesinde birçok aile dedelerinin geldikleri yerin ismini, aile ismi olarak aldığı için bu isimlerin incelenmesi bize Yavuz Sultan Selim'in valilik ve saltanatı döneminde Rize'ye yerleşen ailelerin geldikleri coğrafya hakkında fikir verir.
1640 yılında Gönye Kalesi’ne görevli giden Evliya Çelebi Rize’den kısa olarak bahseder: Trabzon’a bağlı, deniz kıyısında, bahçeli, güzel bir yerdir, der. Rize tarihinin önemli olaylarından biri de Rize Ayanı, Batum Kalesi muhafızı Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın isyanı ve öldürülmesi olayıdır. (1814-1817) Rize’nin 19 yy’da bir kaza merkezi olduğunu görüyoruz. 3 Mart 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’yla Lazistan Sancağı merkezi olan Batum Rusya’ya bırakılınca, Rize sancak merkezi oldu. Hicri 1322, Miladi 1904 tarihli Trabzon Salnamesi’nde Rize ile ilgili özetle şu bilgiler yer alır: “ Lazistan Sancağı’nın merkezidir.”
1914 yılında Osmanlı devletinin I. Dünya Savaşı’na girmesiyle doğu cephesinde başlayan çatışmalarda, 16 kasım 1914’te Hopa Hudut Taburu ile Ali Rıza Bey’in milis kuvvetleri Borçka üzerine yürüdüler. Türk ordusu ve gönüllü milisler büyük başarılar sağladılar, ancak Rusların sürekli, sahil yerleşimlerini bombalamaları, ünlü Midilli ve Yavuz gemilerinin saf dışı kalması, yardım gelmeyişi üzerine kuvvetlerimiz 19 Şubat 1916’da Fırtına Deresine kadar çekildi. 8 Mart 1916 tarihinde, Ruslar Rize’yi işgal ettiler. Savaş yıllarında söylenen bir Rize türküsünde şöyle denmektedir: Urusun gemileri Siyah bayrak açayi Midilliyi görünce Bulut alti kaçayi Böylece Rize için esaret yılları başladı. Rize halkı için bu kara günler 2 Mart 1918 ‘e kadar sürdü. Ruslar çekildikten sonra silahlı Rum çeteleri ortaya çıkmaya başladı. Bölgede bir Rum–Pontus Devleti kurmak için çalışmalar yapılıyordu. Bu gelişmelere karşı Trabzon’da bütün Doğu Karadeniz Bölgesini içine alan “Trabzon Muhafaza-i Hukuku Milliye Cemiyeti” kuruldu. Bu cemiyetin Rize şubesi açıldı. 23 temmuz 1919 da toplanan, Erzurum Kongresine bu şube adına Hemşinli Necati Efendi, Abaza Hakkı Efendi katıldı. 8 aralık 1922 tarihinde Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşanın Rize’ye gelmesiyle Rum çetelerine karşı yapılacak mücadele planlandı.
Rizeliler Kuva-i Milliye’ye yazılarak İstiklal Savaşı’na katılmışlardır.
İstiklal Savaşı kazanılıp Türkiye Cumhuriyeti kurulunca, Rize bir ara Artvin ile birleştirilerek Çoruh vilayeti adını aldı. Daha sonra 20 Nisan 1924’te tek başına Rize Vilayeti oldu. Ulu önder Atatürk 17 Eylül 1924 tarihinde Rize’ye gelmiş ve resmi ziyaretlerden sonra Mataracı Mehmet Efendi’nin evinde misafir edilmiştir. Kaldığı bu ev bu gün Atatürk Evi Müzesi olarak ziyarete açıktır. Cumhuriyet döneminde Rize’nin kalkınması için değişik teşebbüsler yapılmıştır. Bunlardan birisi de Osmanlı Hükümeti zamanında bir yabancı firmaya yaptırılan Rize-İspir-Erzurum karayolu projesidir. Bu yolun yapımı için halk uzun yıllar gönüllü olarak çalışmıştır. Vali A.Ekrem ENGÜR zamanında (1930-1935) çalışmaya yeni giden gruplar törenle vilayetin önünden hareket ediyorlardı. 1937 yılından sonra çay üretimine geçilmesiyle yöre insanının ekonomik kazancı artmıştır. |
| |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: RİZE-53 26th Haziran 2010, 03:49 | |
| İLÇELER
Ardeşen Ardeşen, uzun yıllar boyunca Roma ve Bizans İmparatorluklarının yönetimi altında kalmıştır. Daha sonraları Trabzon Rum Pontus İmparatorluğu bölgede hakimiyet kurmuştur. 1461’de İmparatorluğun yıkılması ile bir süre özerk kalmış, daha sonra Osmanlıya bağlanmıştır. Osmanlı Rus Savaşında işgale uğrayan ilçe, 1918 yılında işgalden kurtulmuştur. 1 Mart 1953 yılında da ilçe olmuştur.
Ardeşen, doğusunda Fındıklı, batısında Pazar, güneyinde Kaçkar dağları ve Çamlıhemşin, kuzeyinde Karadeniz’le çevrili, Rize’ye 45 km uzaklıkta olan bir sahil ilçesidir. İlçenin yüzölçümü 743 km² ’dir.
Rivayete göre Ardeşen adını, Osmanlı tahtına çıkmak isteyen Yavuz Sultan Selim’den almıştır. Trabzon sancak beyi iken, bu amacını gerçekleştirmek için Kepa sancak beyi olan oğlundan yardım almak ister. Bölgeden geçerken Fırtına Deresi mevkiinde ağaç parçaları görür, yanındakiler bu yörede kimsenin yaşamadığını belirtirler. Yavuz Sultan Selim de deredeki ağaç parçalarını göstererek “Bu belde tenha değil, bakın dere yonga taşıyor. Bu yörenin ardı şendir demiştir.” Ardışen sözcüğü zamanla değişerek Ardeşen olmuştur.
İlçe nüfusu 58.499’dur. Ardeşene bağlı olan 1 belde, 22 mahalle ve 38 köy bulunmaktadır.
Ardeşen’de tarihi eser olarak cami, kilise, kemer köprü ve ev örnekleri bulunmaktadır. Ayrıca Seslikaya Köyü'nde bulunan Süleyman Dede (Efendi) Türbesi (1890) de önemli tarihi eserlerdendir. Ardeşen, son zamanlarda bölgedeki gelişen turizm hareketiyle birlikte yayla turizmiyle de ön plana çıkmaya başlamıştır.
İlçenin en önemli akarsuları Fırtına deresi, Yeniyol deresi, Dolana Çay ve Konak Deresidir.
Ardeşen’de halkın en önemli geçim kaynağı çaydır. Bunun dışında arıcılık ve balıkçılık, son yıllar da bölgede yetiştirilmeye başlanan kivi üretimi de yapılmaktadır.
Çamlıhemşin
Pazar, Ardeşen, Çayeli, Hemşin, İspir, İkizdere ve Yusufeli ilçeleri ile sınırları olan Çamlıhemşin, iç bölgede yer alan ilçelerden biridir. Çamlıhemşin’in yüzölçümü 88km² ’dir.
Eski adı “Viçealtı” olan ilçe, daha sonraları Çamlıca adını almış en son olarak da Çamlıhemşin adını alarak 1957 yılında ilçe olmuştur. İlçenin nüfusu 8.206’dır. Çamlıhemşin ilçesine bağlı 6 mahalle ve 27 köy bulunmaktadır.
Rize ilinin turizm potansiyeli en yüksek olan ilçesidir. Gerek doğal güzellikleri gerek tarihi dokusuyla ilgi çekmektedir. İlçenin önemli tarihi eserleri Zil Kale, Kale-i Bala, taş kemer köprüler, camiler ve konaklardır.
İlçede yer alan Ayder yaylasında her yaz Kültür ve Doğa Festivali düzenlenmektedir. Fırtına Deresinde rafting yapılmakta, ayrıca kışın Ayder yaylasında, dağlarda heliksi yapılmaktadır.
Çayeli
Antik dönemlerden beri iskan gören Çayeli, Roma ve Trabzon Rum Pontus İmparatorluğu hakimiyetlerinden sonra, 1461’de Osmanlı topraklarına katıldı. Rus işgaline uğrayan bölge 1918 ‘de işgalden kurtulmuştur.
Eski adı Mapavri olan ilçe, daha sonraları Çaybaşı adını alarak 1944’de ilçe olmuştur. Tekrar ismi değiştirilerek Çayeli olmuştur. Güneyinde Çamlıhemşin ve İkizdere, doğuda Pazar, batıda Rize merkez ve kuzeyde Karadeniz’le sınırdır. İlçe, il merkezine 18km mesafededir. Yüzölçümü 473 km² ’dir. Nüfus itibari ile Rize’nin en büyük ilçesidir. Nüfusu 56.203 dür. İlçeye bağlı iki belde, 53 köy ve 33 mahalle bulunmaktadır.
İlçe’de tarihi eser olarak kemer köprü, anıt ağaç ve camiler bulunmaktadır.
İlçe ekonomisi çay üretimine dayanır.
Derepazarı
Rize’ ye 10 km mesafede, deniz kenarında kurulu bir ilçedir. Yaz aylarında sosyal hayat canlanmakta ve nüfusu kış aylarına göre daha kalabalık olmaktadır. İlçenin sahili denize girmeye elverişlidir.
İlçeye bağlı 11 köy bulunmaktadır. Son yapılan nüfus sayımına göre nüfusu 10.239 dur. Çay, ilçe ekonomisinin en önemli ürünüdür.
Fındıklı
Eski adı Viçe olan ilçe, doğusunda Arhavi, batısında Ardeşen, Güneyinde Yusufeli ilçeleri ve kuzeyinde ise Karadeniz ile çevrilidir. Yüzölçümü 409 km² ’dir. İlçede 22 köy ve 8 mahalle bulunmaktadır. Nüfusu 16740’tır.
Fındıklı’da iki büyük dere vardır. Bunlar, Çağlayan ve Arılı dereleridir.
İlçede Rize ilinin en güzel sivil mimari örneklerinden olan konaklar yer almaktadır. Ayrıca tarihi eser olarak cami, kemer köprü ve mezarlıklar bulunmaktadır. Yöre halkının geçim kaynağı, başta çay ve fındık olmak üzere kısmen narenciye, meyvecilik, su ürünleri, arıcılık ve hayvancılıktır.
Güneysu
Doğudan Çayeli, Batıdan İkizdere, Kuzeyden Rize merkez ve Güneyden Erzurum ile (Kaçkar Dağları) ile çevrilidir. Güneysu İlçesi, Karos Dağı’nın güneyinde, Kıble Dağı ve Ayane Tepelerinin eteğinde kurulmuştur. İlçenin yüzölçümü 107km² ’dir. Rize’nin iç kesiminde yer alan ilçelerden birisidir. Rize merkeze 15 Km. uzaklıktadır. 1987 yılında ilçe olmuştur. Güneysu İlçesinin eski adı Potomya’dır. Bu adı, ilçenin içinden geçen ve Salarha Deresi ile birleşerek Taşlıdere mevkiinden Karadeniz’e akan Potomya Deresi’nden almıştır.
İlçenin nüfusu 16552’dir. Güneysu’ya bağlı 22 köy bulunmaktadır.
Tarihi eser olarak cami ve mezarlar bulunmaktadır. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: RİZE-53 26th Haziran 2010, 03:52 | |
| Hemşin
Rize'nin eski yerleşim yerlerinden olan Hemşin 19.08.1991 tarihinde ilçe olmuştur. Denizden 18 km içerdedir. Çayeli, Çamlıhemşin ve Pazar ilçeleriyle komşudur. Rize ilinin en küçük ilçelerindendir. Rize'ye olan uzaklığı 57 km. dir.
Yüzölçümü yaklaşık olarak 120 km² dir. İlçeye bağlı 4 mahalle ve 8 köy vardır. Nüfusu son yapılan sayıma göre 4.435’dir.
Tarihi eser olarak, Hemşin deresi üzerine yapılmış tarihi kemer köprüler yer almaktadır.
İkizdere
İkizdere’de yerleşme M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanmaktadır. 1463 yılında Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
İkizdere ilçe merkezi, sarp ve derin dağların birleştiği bir vadide kurulmuştur. Çamlık ve Cimil derelerinin birleştiği noktada kurulan ilçe merkezi, adını bu iki dereden almıştır.
Trabzon, İspir, Çamlıhemşin, Kalkandere, Çayeli ve Rize Merkez ile komşudur. 1952 yılında ilçe olmuştur.
İlçenin yüzölçümü 898 km²dir. Rize merkeze 54 km uzaklıktadır. İlçeye bağlı 1 kasaba, 12 mahalle ve 28 köy bulunmaktadır.
İlçe nüfusu 15.295’dir.
İkizdere de tarihi kemer köprüler, camiler ve evler yer almaktadır.
Doğu Karadeniz Bölgesinde, yaylaları ile tanınmış bir ilçedir. Bunlar arsında ünlü Anzer ballarının yapıldığı Anzer Yaylası, Çağrankaya ve Ovit yaylaları örnek olarak verilebilir.
İyidere
Eski adı ‘Aspet’ olan İlçe merkezi, Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından sonra bucak olarak yapılandırılmıştır. 1990 yılında ilçe olmuştur. İyidere çayından dolayı da bu ismi almıştır. İlçe 8 mahalle ve 7 köyden oluşmaktadır.
İlçemizin yüzölçümü yaklaşık 25 km²’dir. Doğusunda Derepazarı, batısında Of, güneyinde Kalkandere ve kuzeyinde Karadeniz ile çevrilidir. Rize İl merkezine 14 km mesafededir.
En son yapılan genel nüfus sayımı sonuçlarına göre merkez nüfusu 5466, köylerin nüfusu 4608 olup, toplam 10074 nüfusa sahiptir.
Turizm açısından ilçenin en önemli değeri İyidere plajıdır. Ayrıca Yalıköy Mahallesi, Köşklü Köyü ve Denizgören Köyü’nde bulunan taş kemer köprüler tarihi nitelikte olup, turizm amaçlı görülebilecek değerlerimizdendir. Ayrıca ilimizde sıkça rastlanan su değirmenlerine ilçemizde de rastlamak mümkündür.
Kalkandere
İlçenin eski adı Karadere’dir. Daha sonraları Kalkandere’ye dönüştürülmüştür. 1957 yılında ilçe yapılmıştır.
Rize ilinin batısında yer alan ilçe, Rize merkez, İyidere, İkizdere ve Trabzon’un Of ilçeleriyle çevrilidir. Yüzölçümü 95 km²dir. İlçeye bağlı 1 belde ve 21 köy bulunmaktadır.
İlçe nüfusu 19.131’dir.
Pazar
Eski adı Athena olan Pazar, M.Ö 64 yılında Pompeius tarafından kurulmuştur. Atina olan ilçenin adı 1928’de değiştirilmiş, Pazar yapılmıştır.
İlçe, doğusunda Ardeşen, batısında Çayeli, güneyinde Çamlıhemşin ile Hemşin, kuzeyinde ise Karadeniz ile çevrilidir. İl merkezine 38 km mesafededir.
Yüzölçümü 315 km²dir. Nüfusu 32.215’dir. İlçeye bağlı 1 belediye, 10 mahalle ve 50 köy bulunmaktadır.
İlçedeki akarsular Hemşin deresi, Bodasari, Melyat ve Hanarsu’dur. Önemli tarihi kalıntılar ise Kız Kalesi ve Cıha kalesidir. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: RİZE-53 26th Haziran 2010, 04:19 | |
| | |
| | | | RİZE-53 | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|