Forumnefer'e hoş geldiniz.

Eğer üye iseniz lütfen giriş yapınız, henüz üye değilseniz ve forumdan tam olarak yararlanmak istiyorsanız bizim topluluğumuza katılabilirsiniz.
iyi Formlar dileriz.
Forumnefer'e hoş geldiniz.

Eğer üye iseniz lütfen giriş yapınız, henüz üye değilseniz ve forumdan tam olarak yararlanmak istiyorsanız bizim topluluğumuza katılabilirsiniz.
iyi Formlar dileriz.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Muş-49

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Muş-49   Muş-49 Empty25th Haziran 2010, 23:52

Genel Bilgiler

Muş-49 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184257&RESIMISIM=mus_turizm

Yüzölçümü: 8.196 km²
Nüfus: 453.654 (2000)
İl Trafik No: 49


Doğal, tarihi ve kültürel değerler bakımından büyük bir turizm potansiyeline sahip olan Muş, Doğu Anadolu'nun Yukarı Murat-Van bölümünde, Çar Deresi ve Korni Deresi arasındaki ovaya kurulmuştur.
Urartulardan başlayan köklü kültür tarihi, ilin hiç şüphesiz en önemli turizm kaynağıdır. Kış ve doğa sporları bakımından büyük bir potansiyele sahip Muş ilinde henüz bu yönde yeterli turizm yapılanması bulunmamakla beraber, çalışmalar sürdürülmektedir.


İLÇELER:
Bulanık ,Hasköy ,Korkut ,Malazgirt ve Varto'dur.


Bulanık İlçesi İle Olan Uzaklığı : 110 Km
Hasköy İlçesi : 20 Km
Korkut İlçesi : 28 Km
Malazgirt İlçesi : 136 Km
Varto İlçesi : 58 Km




COĞRAFİ YAPI

İlin toplam yüzölçümü 8.196 km2’dir. Bu da Türkiye yüzölçümünün yaklaşık %1.06’sını kaplar.
Muş İlinde Yüzölçümü ve Yüksekliğin İlçelere Göre Dağılımı
İlçenin Adı Yüzölçümü
(Km2) İl Yüzölçümüne Oranı(%)
İl Toplamı 8 196 100.00


Merkez İlçe 3 065 37.39

Bulanik 1 625 19.82

Hasköy 227 2.80

Korkut 575 7.01

Malazgirt 1 392 16.98

Varto 1 312 16.00

İlin Toplam arazisinin % 34’ü ovadır. Muş’un en büyük ovası olan ve ilin adı ile anılan ova, 1 650 km2’lik bir sahayı kapsar.
Yazların sıcak ve kurak, kışların soğuk ve bol kar yağışlı geçtiği ilde, tipik kara iklimi hüküm sürer. Yağış durumu ilçelere göre değişiklik gösterir. En çok yağışı merkez ilçe, en az yağışı ise Bulanık ilçesi almaktadır.


GENEL KONUM (FİZİKİ COĞRAFYA)

Muş İli, Doğu Anadolu Bölgesindedir. 39 29’ Ve 38 29’ kuzey enlemleriyle 41 06’ ve 41 47’ doğu boylamlarının arasındadır. Yüzölçümü 8196 km2’dır. Türkiye yüz ölçümünün yüzde 1.1’ini kaplar.
Muş ili, doğuda Ağrı’nın Patnos ve Tutak, Bitlis’in Ahlat ve Adilcevaz, kuzeyden Erzurum’un Karayazı, Hınıs, Tekman; Karaçoban (1987’den sonra) batıdan Bingöl’ün Karlıova ve Solhan, güneyden ise Diyarbakır’ın Kulp, Siirt’in Sason ve Bitlis’in Güroymak (1987’den sonra) ve Mutki ilçeleriyle çevrilidir.
Muş il topraklarının yüzde 97.5’i tarıma elverişlidir. İl topraklarının yüzde 37.9’ünü platolar, yüzde 34.9’ünü dağlar ve geri kalan yüzde 27.2’sini ovalar oluşturur.
Muş şehri Güney Doğu Toros Dağlarının uzantısı olan Haçreş dağlarının önemli zirvelerinden Kurtik Dağının kuzeye bakan yamaçlarında, Çar ve Karni derelerinin aktıkları vadiler arasında kuruludur. Şehrin batı sınırını Karni Deresi oluşturur. Kuzey sınırını ise 1955’te yapılan demiryolu hattı ve istasyon çizer. Şehir, zamanla ovaya doğru yayılmış, 2,5 km uzaklıktaki istasyon ve sütlüce köyü ile birleşmiştir.


Nüfus Durumu:

Genç nüfusa sahip Muş ilinin 1935 yılı Genel Nüfus Sayımı sonucu 67 322 iken, aynı yılda nüfus artış hızı %1.9 olmuştur. Nüfus artış hızının en fazla olduğu sayım dönemi 1945-1950 yılları arasında görülmüş ve bu dönemde %4.8 olmuştur. Ortalama yıllık nüfus artış hızı %2.07 olan Muş İlinde nüfus yoğunluğu, 1985’te km’de 41, 1990 yılında 46, 1997 yılında ise 53 kişiye ulaşmıştır.


Muş İlinde Şehir ve Köy Nüfusunun Sayım Yıllarına Göre Dağılımı:

SAYIM YILLARI
TOPLAM NÜFUS
ŞEHİR NÜFUSU
KÖY NÜFUSU
KIRSAL NÜFUS ORANI (%) NÜFUS YOĞUNLUĞU (km2/kişi)
1985 339 492 78 477 261 015 76.88 41
1990 376 543 101 154 275 389 73.14 46
1997 427 812 153 941 273 871 64.02 53


Muş ili, istihdam imkanlarının kıt oluşu dolası ile sürekli göç veren illerimiz arasında yer almaktadır. Bundan da en fazla genç nüfus etkilenmektedir.
İktisaden faal nüfusun;


- % 84.58’i tarım sektöründe,
- % 13.32’si hizmetler sektöründe,
- % 2.10’u da sanayi sektöründe istihdam edilmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty25th Haziran 2010, 23:56

Tarihçe

Muş’un ilk çağ tarihi Urartu’larla başlar, ne var ki Muşun dahil olduğu Doğu Anadolu’nun yüksek düzlüklerindeki M.Ö. II.bin’e ait yerleşmeleri,henüz yeterince gün ışığına çıkarılamadığından, Urartu’ların atalarının kimler olduğu kesin olarak bilinmemektedir.

Doğu Anadolu’nun bilinmeyenlerle dolu karanlık tarihi dönemleri,Asur kaynakları ve kitabeleriyle bir ölçüde aydınlanmıştır. İlk çiviyazılı kaynaklar Asur Kralı 1. Salmanassar (M.Ö.1274-1245) dönemine aittir. Asur kaynaklarına göre Doğu Anadolu’nun dağlık yörelerinde Nairi Konfederasyonu adı altında birbirinden bağımsız küçük beylikler vardı. Asurluların baskısı altında yaşayan bu beylikler 1. Salmanassar dan önceki Asur Kralının ölümünü fırsat bilerek ayaklandılar. 1. Salmanassar bu başkaldırıyı bastırmak amacıyla Urartu topraklarına girdi. Asur’luların Urartu-Nairi ayaklanmalarına karşı giriştiği saldırılar aralıklarla 400 yıl kadar sürdü.

Urartu’ların tarih sahnesine çıkışları M.Ö. XIII. Yy,a rastlamakla birlikte devlet olarak teşkilatlanmaları MÖ. IX. YY.’ dadır. Önceleri dağınık bir konfederasyon durumunda olan Urartu’lar Asur Kralı III. Salmanassar’ın çağdaşı olan ilk Urartu Kralı Aramu (MÖ.850-840) dan sonra birleşik bir krallık durumuna geldiler.

Muş-49 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184258&RESIMISIM=rrrrrr

Urartu devletinin gerçek
kurucusu Aramu’dan sonra kral olan I. Sarduri (MÖ.840-830) dir. Kral İşpuini dönemi (MÖ.830-810) Urartuların büyük Bayındırlık işlerine giriştikleri, Menuas dönemi (MÖ. 810-786) Urartu devletinin Ön Asya’nın en güçlü devleti durumuna geldiği ve devletin egemenlik alanının genişlediği dönemdir. MÖ. VIII. YY. ortalarında , Urartu Devletinin egemenliği tüm Doğu Anadolu Bölgesine yayıldı. 1. Argişti (MÖ. 786-764) den sonra yerine geçen oğlu II. Sarduri’nin dönemi (MÖ. 764-735) Urartu Devletinin zirvesi sayılmaktadır. Muş Varto’ nun Kayalıdere mevkiinde 1965’ te yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Urartu kalesi bu Kralın dönemine aittir.
Urartu Devletinin bundan sonraki tarihi Asurlular, Kimmerler ve İskitlerin bitmez tükenmez saldırılarıyla sürdü, Urartu Devleti, MÖ. 585’te İskid akınları sonunda yıkıldı.


Muş’un Urartu Devleti için önemi krallığın batı yolunun önemli bir merkezi durumunda olmasından geliyordu. Başkent Tuşpa’dan batıya giden yol Malazgirt Ovasını geçtikten sonra Murat ırmağı vadisi boyunca Varto’nun güneyinden Muş Ovasına varıyor. Buradan batıya yöneliyor, Bingöl üstünden Elazığ-Malatya yolu ile de Orta Anadolu ve Kuzey Suriye’ye uzanıyordu.
Muş’un ilk çağ tarihinde Urartular’ı Medler takip etti. Günümüz İran Azerbaycan’ında yaşamakta olan Medler, Asur Devleti’ni ortadan kaldırdıktan (MÖ 609) sonra Muş Ovası’na yöneldiler. Medler, Kimmer- İskit saldırılarından yorgun düşen Urartu Devleti’ni,tarih sahnesinden silmekte zorlukla karşılaşmadılar. Ne var ki, Medler’in Doğu Anadolu’daki hakimiyetleri fazla uzun sürmedi. Persler, Med ordusunu yenerek (M.Ö. 550) bu devleti ortadan kaldırdılar.
Persler’in Doğu Anadolu’daki hakimiyetleri yaklaşık 200 yüzyıl kadar sürdü. Persler, I.Dareios zamanında güçlerinin zirvesine çıktılar. Muş ve çevresi Pers hakimiyetinde Babil Büyük Satraplığı içinde yer aldı Pers döneminin en önemli gelişmesi, İmparator II. Artakserkses’e karşı baş kaldıran küçük kardeşi Kiros’un, savaşı kaybetmesi ve “Onbinler”
diye anılan yenik ordusuyla ünlü Anabasis yürüyüşünü gerçekleştirmesidir. (MÖ 401) “Onbinler” Aras ve Kelkit vadilerine doğru çekilirken Bingöl ile Muş arasındaki alanları geçmişlerdir. Bu ordunun çekilişini yöneten Yunanlı komutan ve tarihçi Ksenofon, Muş ve çevre yaylalarında yaşayan halkın oymak hayatı sürdürdüğünü, ordusuna buğday, arpa, sebze, et ve binek atı sağladığını anlatır.


Muş-49 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184258&RESIMISIM=r3

Muş ve çevresi, uzun yüzyıllar Romalıların, Partların ve Ermeni derebeylerinin hakimiyet mücadelelerine sahne oldu. Doğu Anadolu’nun bu bölgesi adı geçen devletler arasında sık, sık el değiştirmesine rağmen, bu mücadelelerden üstün çıkan taraf Partlar oldu, Roma İmparatorluğu’nun üstünlüğü hiçbir zaman kalıcı olmadı. Partlar’la Romalılar arasındaki bitmez tükenmez savaşların sonuncusu 215-216’da gerçekleşti. Roma İmparatoru Macrinus, Nisibis, (bugürkü Nusaybin)’i bırakarak geri çekilince, Güney Doğu Anadolu’dan Fırat’ın batısına kadar olan Roma hakimiyeti sona erdi (217).
Part ve Pers kökenli Sasani hanedanından gelen I. Ardeşir’in İran’da kurduğu Sasaniler Devleti (MS 226), Doğu Anadolu’nun tarihinde yeni bir güç olarak ortaya çıktı. Sasaniler, çok kısa bir süre içinde hakimiyet alanlarını genişleterek Roma İmparatorluğunun en büyük rakipleri oldular. Geçmiş Yüzyıllardaki Roma Part mücadeleleri yerini artık Roma- Sasani mücadelelerine bırakmıştı.


Sasani’lerin hakimiyeti yaklaşık 400 yıl sürdü. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla ilkçağ sona erdiğinde Doğu Anadolu, bu kez uzun yıllar sürecek Bizans-Sasani mücadelelerine sahne olacaktı.
Muş ve çevresindeki Sasani hakimiyeti İmparator Heraklios döneminde Bizans Ordularının Sasani kralı Şahbaraz’ı yenmesiyle sona erdi. Bu arada, VII. yy başında gelişen Arap akınları sırasında Arap Komutanlarından Saad ibn Vakkas, Sasani ordusunu bozguna uğratınca (637), Sasani devleti de çöktü. Araplar Muş’un güneyine kadar gelmelerine rağmen Muş ve çevresine Bizans ordusu sahip çıktı.


Muş ve çevresi Arap akınları döneminden başlayarak Türklerin Bizans ordusunu Malazgirt’te bozguna uğratmasına kadar (1071) Bizans hakimiyetinde, Taron (Taran) Theması idari bölgesinde yer aldı. Bölge bütün ortaçağ boyunca bu adla anıldı. Müslüman Arap ordularının Anadolu’ya akınları 640’da başladı. Halife Ömer devrinin sonlarına doğru 641’de İyaz bin Ganın komutasında Bir Arap ordusu Bitlis, Ahlat ve Muş’u aldı. Habib bin Mesleme ve Salman bin Rabia bu bölgeye ikinci bir sefer düzenlediler. (642) Ahlat ve çevresindeki beyleri idareleri altına aldılar. Ne varki Arap Müslümanlarının hakimiyeti sürekli olmadı, sık, sık kesintiye uğradı.
Muş, Bitlis ve çevresi, Muaviye zamanında bir ara Bizans Hakimiyetine geçtiyse de Emevi’ler yöreyi yeniden denetimleri altına almakta gecikmediler. Halife Abdulmelik zamanında Muhammet bin Mervan, Muş ve çevresini Diyarbakır amirliğine bu amirliği de El Cezire Genel Valiliğine bağladı.


Muş ve çevresi Emevi’lerden sonra Halifeliği ellerine geçiren Abbasilerin ilk yıllarında Avasım bölgesi sınırları içinde yer aldı. Sonraki yıllarda Abbasilerin yöredeki hakimiyetleri zayıflayınca Muş ve çevresi Bagradiler den Bagrad adlı prensin yönetim merkezi oldu. Bagrad’ın Bağdat’a gönderilmesi üzerine bu prensin yönetiminden hoşnut olmayan Muş’lular ayaklandılar. Ayaklanma sırasında Vali Yusuf Bin Abi Said Al-Marvazi öldürüldü. Bu olaydan sonra Muş Bagrat Krallığına bağlandı. X. yy’ın ikinci yarısı ile XI.yy’ın ilk yarısında Muş, Ahlat ve çevresi doğuya doğru genişlemek isteyen Bizans İmparatorluğu ile Doğu Anadolu’ ya hakim olan Abbasiler arasında sık, sık el değiştirdi.

Selçuklular Dandanakan Savaşında (1040) Gaznelileri yenip bir devlet olarak tarih sahnesine çıkınca Tuğrul Bey’in sultanlığı devrinde Abbasiler Selçukluların koruması altına girdiler. Tuğrul Bey Selçukluların Doğu Anadolu’ya düzenledikleri seferlerden birinde Malazgirt’i kuşattı (1054) Bu seferle birlikte Selçuklu’larla Bizanslılar arasında Doğu Anadolu’daki hakimiyet mücadelesi başlamış oluyordu.
Sultan Tuğrul Bey’in ölümünden sonra Selçukluların başına geçen Sultan Alparslan Malazgirt Kalesini ele geçirip, Suriye’ye yönelince Bizanslılar Selçuklu Türk’lerini kesin yenilgiye uğratmak için Imparator Diogenes ko
mutasında büyük bir orduyla Doğu Anadolu’ya bir sefer düzenlediler. Bizans Ordusu Malazgirt’i kuşatıp, ele geçirdi, ve kaledeki bütün Müslümanları kılıçtan geçirdi. Bizans ordusunun Doğuya yöneldiğini haber alan Sultan Alparslan Güneye seferinden vaz geçti. Hızla Anadolu’ya yöneldi. Malazgirt önlerine geldiğinde kalenin Bizanslıların eline geçtiğini görünce savaş hazırlıklarına başladı. Romanos Diogenes’e bir elçi yollayarak barış teklifinde bulundu. O Yüzyılın en kalabalık ordusunu toplamış olan Imparator, Sultan Alparslan’ın barış teklifini reddetti.


Alparslan Türklerin Turan diye anılan klasik savaş taktiğini uygulayarak ordusunu dörde ayırdı. Bu taktiğe göre Selçuklu ordusu biri merkezde ikisi yanlarda, biride merkezdeki birliklerin önünde olacak şekilde mevzilendi. Sultan Alparslan Merkezdeki kuvvetin önündeki az sayıdaki birlikle birlikte saldırıya geçti. Bu kuvvet kısa süren bir çatışmanın ardından yenilmiş görünerek geriye merkeze doğru çekildi. Türklerin yenilgiye uğrayıp geri çekildikleri sanan Bizans ordusu karşı saldırıya geçince sağ ve sol tarafta mevzilenmiş olan Selçuklu kuvvetleri, Bizans ordusunun artlarına sarkarak kıskaç içine aldılar savaş kısa sürede sona erdi. Bizans ordusu büyük kayıplar verdi. Imparator Romanos Diogenes esir edildi. Sultan Alparslan Romanos Diogenes’le antlaşma yaptı ve daha sonra onu serbest bıraktı.
Malazgirt savaşının sonuçları büyük oldu. Bu savaşla Anadolu’nun Türkleşmesi dönemi başladı. Sultan Alparslan komutanlarından Anadolu içlerine seferler yapmalarını istedi. Böylece Muş ve çevresi kesin olarak Türklerin hakimiyeti altına girdi.


Muş ve çevresi 1100 de Selçuklu hanedanlarından Melikşah’ın amcası Yakuti’nin oğlu olan Kutbettin İsmail’in kölesi Sökmen El-Kutbi Ahlat’lıların daveti üzerine Ahlat’a gelerek Van Gölü çevresinde Ahlatşahlar Beyliği’ni kurunca bu beyliğin sınırları içerisine katıldı. Ahlatşahlar zamanında Muş, Malazgirt ve çevresi tamamen Türkleşirken Muş’da doğunun kalkınmış ve zengin şehirleri arasında yerini aldı. Muş ve çevresi Ahlatşahlar, Artuklular ve Eyyubilerin hakimiyet mücadeleleri sırasında birkaç defa el değiştirdi. 1191’de Eyyubi Meliki, Malazgirt Kalesini kuşattı ve kaleyi mancınıklarda döğmeye başladı. Erzurum Hükümdarı Saltuk’un kızı Mama Hatun, başında bulunduğu askeri kuvvetlerle Ahlatşahların yardımına gelince kuşatma kaldırıldı. Muş ve çevresi, tekrar Sökmenliler’in idaresine geçti.1196’da Ahlatşahı Beg Timur’u öldürerek yerine geçen kölesi ve damadı Ak sungur, hükümdarın karısını ve oğlunu Muş Kalesine hapsetti. Ahlatlılar Ak Sungurun ölümünden sonra Beg-Timur’un oğlu Muhammet’i hapisten çıkararak 1197’de hükümdar ilan ettiler.

Ahlatşahlar’daki bu karışıklıklardan yararlanmak isteyen Suriye Eyyübileri’nden Necmettin Eyyüb, Muş şehrini ele geçirince Ahlatşahlar’da Erzurum Meliki Tuğrulşah’tan yardım istediler. Tuğrulşah, Eyyübileri Muş’tan çıkarıp Ahlatşahlar’ın hükümdarı Balaban’i öldürerek bu ülkeye sahip olmak istediyse de halk Tuğrulşaha ayaklandı. Tuğrulşah önce Malazgirt’e çekildi ve burada da tutunamayarak Erzurum’a geri döndü. Muş ve çevresi,Ahlatşahlar Devleti’nin 1207’de yıkılmasından sonra Necmettin Eyyubi’nin eline geçti.

Necmettin Eyyübi Ahlat halkına kendisini kabul ettiremedi. Ahlatşahlar ülkesi, Gürcüler’in baskınlarıyla perişan edildi. Moğol tehlikesinden kaçan Celalettin Harzemşah Doğu Anadolu’ya girdiği sırada Van, Ahlat,Erciş, Muş, Malazgirt ve Bitlis çevresi Suriye Eyyübileri’nin kontrolü altında idi. Gürcüleri ezerek Ahlat’a gelen Harzemşah Celaleddin, Ahlatı kuşattı ve o devirde Kutbet Al-Islam sıfatını taşıyan Ahlat’a girerek, şehri üç gün boyunca yağmalattı. Bu arada Malazgirt ve Muş çevresi de bu yağmadan kurtulamadı. Ahlatşahlar’ın bir kültür merkezi haline getirdiği belde böylece, bir diğer Türk hükümdarı tarafından perişan edilmiş oldu. Harzemşah’ın Islam Türk dünyasındaki yanlış politikası üzerine harekete geçen Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat, 10 Ağustos 1230’da Yassıçemen’de Harzemşah’ın ordusunu perişan etti. Harzemşah Celaleddin, kaçarken Dersim Dağlarında öldürüldü. Muş ve çevresi Anadolu Selçuklu idaresi altına girdi.

Alaeddin Keykubat Iran üzerinden gelen Moğol tehlikesine karşı topraklarını korumak için hazırlıklarda bulunurken Moğollar’ın önünden kaçan Türkmenleri Malazgirt ve Muş çevresine yerleştirerek bunlardan yararlanmayı düşündü. Malazgirt ve Muş Kalelerine askerler yerleştirdi ve suları tamir ettirdi. Alaeddin Keykubat’ın ölümünden sonra Anadolu Selçuklu Devletinde Alaeddinin yerini dolduracak değerli bir devlet adamı çıkmayınca Moğollar hızla Doğu Anadolu’ya girdiler.1243 Kösedağ Savaşıyla Anadolu tamamen Moğollar’ın egemenliğine girdi. Muş ve çevresi de Moğol tahribat ve katliamına uğradı.

Muş ve Malazgirt Moğollar’dan sonra Iran, Doğu Anadolu ve Irak havalisinde kurulan İlhanlılar Devleti’nin idaresine geçti. Ne var ki, Doğu Anadolu, hiçbir zaman Ahlatşahlar zamanındaki zenginliğine ve kültür yüksekliğine ulaşamadı. Ilhanlılar’ın Iran’da yıkılmasından sonra Muş ve çevresindeki Türkmenler. Bağdat’ta hüküm süren Celayirliler’in hanı Sultan Üveys (1356-1357) zamanında katliama uğradılar. Bu esnada Bu esnada Doğu Anadolu’da Karakoyun ve Akkoyun Türkmenleri hakimiyet kurmak için mücadeleye başladılar. Doğu Anadolu’ya hakim olan Karakoyunlu’lar zamanında Muş, bu beyliğin sınırları içerisinde kaldı.

Muş-49 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=184258&RESIMISIM=r2

Bu arada İran üzerinden batıya doğru ilerleyen Timur tehlikesi ortaya çıktı. Timur’un önünden kaçan Türkmen boyları Karakoyun’lu topraklarına girince Karakoyunlu hükümdarınca Muş, Bulanık Malazgirt ve Varto’nun dağlık kesimlerine yerleştirildiler. Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf, Timur’a karşı koyamayınca Osmanlılara sığındı. Karakoyunlu topraklarına giren Timur girdiği her yerde yaptığı gibi Muş ve Malazgirt’i de tahrip etti, halkı kılıçtan geçirdi. Evliya Çelebi seyahatnamesinde Muş şehrinden bahsederken Timur’un Muş’ta yaptığı tahribatın izlerinin hala mevcut olduğunu söyler.
Timur Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt’ı l402 yılında Ankara savaşında mağlup edince Anadolu tamamen Timur’un kontrolü altına geçti. Timur Çin seferine gitmek için Anadolu’dan ayrıldıktan sonra Anadolu’da Osmanlı şehzadeleri arasında taht kavgaları başladı. Doğu Anadolu’ya geri dönen Karakoyunlu Yusuf. Beyliğini yeniden kurdu. Kara Yusuf’un ölümünden sonra Akkoyunlular Karakoyunluları tehdit etmeye başladılar.


Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan .ordusunu Muş Ovası’ nı doğudan çeviren dağların gerisine gizleyerek Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah ‘ı beklemeye başladı. Pusudan habersiz ihtiyatsız hareket eden Cihanşah bir gece baskınında ele geçirilip öldürüldü. Uzun Hasan böylece Karakoyunlu Devleti’nin çöküşüne zemin hazırladı ve Doğu Anadolu’yu hakimiyeti altına aldı.

Osmanlılarla komşu olan Akkoyunlu hükümdarı,bütün Anadolu’ya hakim olmak için Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet’le 2 ağustos l473 ‘de Otlukbeli’nde savaşa tutuştu. Uzun Hasan,bu savaşta yenilince ülkesi sarsıldı. Uzun hasan,l478’de ölünce Akkoyunlular’da iç karışıklıklar baş gösterdi. İran’da şeyh Seyfettin Erdebili neslinden şeyh Haydar’ın oğlu olan Şah İsmail, İran ve Akkoyunluların toprakları üzerinde Safeviler Devleti’ni kurdu. Şah İsmail’in annesi Alemşahbanu Uzun Hasan’ın kızıdır. Şii itikadını benimseyen Şah İsmail , Doğu Anadolu ‘da sünni Türkmenlerin arasında katliama başladı. Akkoyunlu Türkmenleri’yle Şah İsmail arasındaki mücadeleden en çok Doğu Anadolu halkı acı çekti .
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty25th Haziran 2010, 23:57

Muş ve çevresi Ahlatşahlar yönetimindeyken tamamen Türkleşmiş ve Ahlatşahlar’ın imar faaliyetleriyle de Doğu Anadolu’nun zengin yörelerinden biri haline gelmişti. Marco Polo XIII yy ortalarında Muş ve Mardin’de pamuk baharat ve çeşitli kumaşların çok miktarda imal edildiğin kaydeder Muş ve çevresi Moğolların ve Timur’un tahribatından bir hayli etkilendi ve geriledi. Şehirleri terk eden Türkler köylere ve yaylalara doğru çekilip çiftçiliği bırakarak hayvan beslemeye başladılar. Akkoyunlu Uzun Hasan zamanında Uzun Hasanı ziyaret eden İtalyan elçisi Barbaro Muş’tan bahsederken şehrin meskun ve kalesinin müstahkem olduğundan söz eder.



Osmanlı Sultanı II Beyazıt zamanında kuvvetlenen Şah İsmail Anadolu’da hakimiyetinin kurmaya çalışılırken aynı zamanda müritlerini de el altında Anadolu’nun çeşitli yerlerine göndererek Osmanlılar aleyhine isyanlar çıkartmaya başladı. Şehzade Yavuz Trabzon Valiliğinde bulunduğu yıllarda Şah İsmail’in durumu yakından takip ederek tehlikenin farkına vardı. Babasıyla girdiği taht mücadelesinde galip çıkıp Osmanlı tahtını ele geçirdiğinde ilk işi büyük bir orduyla Doğu Anadolu’ya yürümek oldu. 23 Ağustos 1514’de Çaldıran’da Şah İsmail’i bozguna uğrattı. Böylece Doğu Anadolu ve Tebriz Osmanlıların hakimiyetine girdi.

Yavuz Sultan Selim Doğu Anadolu’da iken bu bölgedeki aşiretler İdris’i Bitlisi’nin önderliğinde Yavuz’un emrine girdiler. Yavuz Sultan Selim Doğu Anadolu’yu İran’a karşı korumak için bu aşiretleri birtakım derebeyliklere ayırarak onlara geniş imtiyazlar verdi bu aşiretlerden İran’a karşı uç beyleri olarak yararlanmaya çalıştı.



Kanuni zamanında Safeviler Doğuya saldırıp Erzincan’a kadar olan yerleşim bölgelerinde yağma ve katliama girişince Muş ve Malazgirt çevresi de tahrip oldu. Doğu seferine çıkan Kanuni İran içlerine sefer yaptı ise de da Doğu Anadolu’daki sınır çatışmaları Sultan IV Murat zamanında 1639 da yapılan Kasr’ı Şirin antlaşmasına kadar devam etti.



Osmanlı Devletinin mülki taksimatında Muş ve çevresi bazen Van eyaletine bağlı sancak merkezi bazen de eyaletin Bitlis Hanlığına bağlı bir nahiye oldu. Bitlis hanlığının ortadan kalkmasından sonra Muş Erzurum eyaletine bağlı sancağın merkezi olurken, Bitlis’te Muş’a bağlandı. 1700 yılları sonrasında Muş ve çevresinde bir nevi babadan oğula geçen yerel paşalık vardı.

Muşta yerel paşalık yapan Aleaddin paşa zamanında 1794’te İran şahı Doğu Anadolu’ya girerek Muş ve Hınıs’ı yağmalattı. İran’lıların kışkırtmasıyla çıkan isyanları bastırmak için harekete geçen Osmanlı Devleti yardımcı kuvvet olarak yerel paşalardan asker toplarken Muş Beylerbeyi Aleaddin paşanın oğlu Emin paşadan da yardım aldı ve isyancı aşiretler üzerine yürüdü. 1821 de Kaçar hanedanından Fatih Ali Şahın veliahtı ve Iran şahı Abbas Mirza Doğu Anadolu’ya girerek Muş ve çevresini yağmaladı.



1826’da Sultan II. Mahmut Yeniçeri Ocağını kaldırırken Erzurum Eyaletinde Yeniçeri ağası olan Gürcü Osman Paşa, Muş Beylerbeyi Emin paşa tarafından yakalanarak Varto’ya getirilip idam edildi. Bu esnada Doğu Anadolu’daki yerel paşalar, nüfuslarını artırarak merkezi otoriteye karşı ayaklanmaya başladılar. 1839’da ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu’ ile birlikte yerel beyliklere son verilmeye başlandı. Muş’un Bağlar Köyü yakınındaki Alaeddin Paşa oğullarının konağına hücum eden halk, konağı yağmaladı. Devlet Muş’ta yerel paşalığa son vererek burayı Erzurum’a bağlı sancak merkezi haline getirdi.



1889’da II. Abdülhamit Doğu Anadolu’da sükuneti sağlamak ve doğudan gelecek Rus tehlikesine karşı mahalli güçleri kullanmak için Hamidiye Alayları kurdurdu Hamidiye alaylarının paşaları yöredeki aşiret ağalarından seçildi. Aşiret ağalarının oğulları İstanbul’da açılan askeri okullarda eğitilerek Hamidiye alaylarının başına getirildi. 1890’lı yıllardan itibaren Doğu Anadolu’da Ermenilerin faaliyetleri başladı. Çeteler halinde hareket eden Ermeniler Muş, Bulanık, Malazgirt ve Varto köylerinde katliama giriştiler. Hıristiyan ve doğuda Rusların müttefikleri olmaları sebebiyle Ermeniler hem Avrupa aleminden hem de Çarlık Rusya’sından yardım görerek komiteler kurmaya başladılar. Dışarıdan Osmanlı Devletine baskı yaptırarak Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurmak için harekete geçtiler. Hamidiye alayları doğuya dışarıdan gelecek tehlikelere karşı koymada yararlı olurken aşiret kavgalarında aynı başarıyı gösteremediler. Muş, Malazgirt, Varto ve Bulanıkta aşiret kavgaları alevlendi bazı Hamidiye alaylarının taraflı hareket etmesi üzerine yörede asayiş tamamen bozuldu ve aşiretler arası çatışmalar yoğunlaştı.



XIX. yy ın sonları ve XX yy.ın ilk yıllarında Muş bölgesi harici teşviklerle körüklenen Ermeni Taşnakları’nın ihtilal hareketine sahne oldu. 1894’de Sason ihtilalini müteakip 1895 senesi içerisinde hükümetin kurduğu ve Erzurum’daki Fransa, İngiltere ve Rus Konsoloslarının katıldığı bir heyet Muş’ta toplanarak isyanın sebeplerini görüştü. 1901 senesinde Muş ovasında faaliyetlerde bulunan Ermeni çeteleri köyleri yağmaladılar ve hükümet kuvvetleri ile çarpıştılar. 1905’teki Ermeni baskınları Muş ve çevresine büyük zararlar verdi.

1914’de 1. Dünya savaşlarında Osmanlı Ordusu’nun Kafkas seferi büyük hezimetle sonuçlandı. Rus orduları Doğu Anadolu’yu işgal etmeğe başladı. 1915 yılında Ruslar Eleşkirt ve Pasinler üzerinden Malazgirt’e doğru ilerlediler. Bundan cesaret alan Ermeniler Rus işgalini kolaylaştırmak için Muş Varto ve Bulanık’ta Müslüman köylerine baskınlar düzenlemeğe başladılar. Rusların desteklediği ermeni katliamlarından korkan halk Elazığ ve Diyarbakır tarafına kaçmağa başladı. 1915 yılının Şubat ayında Varto, 1916 yılında da Muş Rus ordusunun eline geçti. Rus ordusu içerisinde gönüllü askerlik yapan Ermeniler asırlar boyu beraber yaşadıkları Muş halkını katletmeğe başladılar. 1916 yılında Diyarbakır 16. Kolordu Komutanlığına Çanakkale’de başarı kazanmış olan Mustafa Kemal Paşa atanınca buradaki çatışmaların seyri değişti. Kısa zamanda toparlanmağa başlayan 2. Ordunun 16. Kolordusuna ait 8 tümen Muş çevresinde toplanmış, gönüllülerle 3 Ağustosta saldırıya geçti ve Kurtik dağları üzerinden Muş şehrine girdi. Rus birlikleri kontrolleri altındaki köylerde katliam yaparak geri çekildiler. Ne var ki Ruslar yeni birliklerin katılmasıyla yeniden saldırdılar ve Muş’a girdiler. Ama Rus işgali fazla uzun sürmedi. Türk ordusu 1917 yılının bahar aylarında karşı saldırıya geçerek 30 Nisan günü şehri Ruslardan geri almağa muvaffak oldu.

18 Ağustos 1917 de yapılan ateşkes antlaşmasına göre Ruslar Doğu Anadolu’dan çekildiler. Ruslar çekilirken ordunun ağırlıklarını Ermenilere bırakarak onları Türk’lere karşı harekete geçirmeğe çalıştılar.1. Dünya savaşının galipleri Mondros Mütarekesi Wilson prensipleri ve Sevr antlaşmasında açıkça görüldüğü gibi Doğuda Ermenilere devlet kurdurtmağa çalıştılar. Ermeniler de bu toprakları ele geçirmek özellikle Wilson prensiplerindeki maddeye göre bölgede çoğunluğu elde etmek için katliamlara giriştiler. Muş ve çevresi de bu katliamlara maruz kaldı.

Sevr anlaşmasına dayanarak Doğuda devlet kurmak isteyen Ermeniler teşkilatlandırdıkları komitelerle katliamlarına devam ederken, Anadolu’da işgal edilmeye başlanmıştı. 19 Mayıs 1919’da Samsuna çıkan Mustafa Kemal Paşa Amasya tamimini yayınladıktan sonra Erzurum’a geçti. Bu sırada Doğu Anadolu halkı Ermeni katliamlarını durdurma ve Ermenilere karşı mücadele kararı alırken civar vilayetlere dağılmış olan Muş halkı da yeniden şehre dönmeye başladı. Ermenistan üzerinden Doğu Anadoluya giren Ermeni orduları, Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk ordusunca yenilgiye uğratıldı. Gümrü Antlaşmasıyla da Doğu Anadolu işgal ve katliamlardan kurtuldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty26th Haziran 2010, 00:00

Akarsular

Muş il alanı Fırat Havzası içindedir. İl topraklarını sulayan önemli akarsular Murat ile onun kolu olan Karasu’dur.

Muş-49 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=169757&RESIMISIM=ttttttttttttttttttt

1- Murat Irmağı

Van Gölünün kuzeyindeki Aladağ’dan doğar. Uzunluğu 600 km kadardır. Muş il sınırlarına kuzey doğudan girer. Kuzey-güney doğrultusunda bir süre akan ırmak bu sırada birkaç küçük dereyle ve doğuda da Karakaya Deresiyle birleşir. Debisi 200-300 m3’tür. Debi ırmağın kabardığı zamanlarda 2500 m3 bulur. Suyun azaldığı zamanlarda ise 50-70 m3 kadar düşer. Murat ırmağını besleyen diğer akarsular şunlardır: Badişah, Şehit, Heftreng, Körsuyu, Liz, Köşker dere ve çaylarıdır.

2- Karasu

Göroymak’dan doğar. Muş il sınır-larına güneyde girer. Uzunluğu 68 km kadardır. Kuzeybatı-güneydoğu doğrul-tusunda akar. Başlıca kolları Daralıovadan kaynağını alan 27 km uzunluğundaki Ab-dulbahar, Kazana Tepesinden doğan 35 km uzunluğundaki Kelereş ile Çar ve Karni’dir. Muş il sınırları içindeki diğer önemli akarsular şunlardır: Aynı adlı dağdan doğan Çiçekveren Deresi (13 km), Aktuzladan doğan Heronek suyu (24 km), Bilican dağından kaynağını alan Liz Suyu (32 km), Kımsoradan doğan Çılbuhur deresi (27 km) ve Hamurpet Dağından kaynağını alan Memanlı suyudur ( 24 km).

Vadiler ve Ovalar

Muş ilindeki vadiler Murat Irmağı ve kollarınca açılmıştır. Bu vadilerin en önemlisi Murat Vadisidir. Muş il alanının yüzde 27.2’sini ovalar oluşturur. En önemlisi Muş, Bulanık, Malazgirt ve Liz Ovalarıdır.

1- Murat Vadisi

İl alanının kuzey batısında başlar. Başlangıçta kuzey güney doğrultulu derin bir boğaz biçiminde olan vadi sonra batıya döner. Bulanık ovasına girer. Vadi tavanı Muş ovasında genişler. Ovanın çıkışında yeniden derinleşir. Murat Vadisi Ulukaya Köyünün güneyinde il sınırlarının dışına çıkar.

Muş-49 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=169758&RESIMISIM=musova

2- Muş Ovası

Türkiye’nin en büyük ovalarından biridir. Alanı yaklaşık 1650 km2’dır. Uzunluğu 80 km, genişliği ise 30 km’ yi bulur. Basamaklı bir yapı gösterir. Ovanın güneyini Haçreş Dağları çevirir. Kuzeyde ise Şerafettin Dağları ve bu sıranın uzantıları vardır. Muş ovasının doğu ucunda Nemrut Dağı yer alır. Batı ucunda ise dağlık alanlar vardır. Muş ovası 3. Jeolojik zamanın miyosen dönemi ortalarına kadar bir birikinti iken yer kabuğu hareketleri sonucu bir çöküntü alanına dönüşmüştür. Bu alan sonraki jeolojik dönemlerde yeni alüvyonlarla da örtülerek verimli bir alan durumuna gelmiştir.

3- Bulanık Ovası

İlin doğusundadır. Yüzölçümü 525,2 km2’dır. Bu ova Murat ırmağı boyunca uzanan ince bir şerit görünümündedir. Genişliği ancak birkaç km. olan ovanın uzunluğu yaklaşık 20 km. kadardır. Bulanık ovasında genellikle tahıl ve bol miktarda koyun ve sığır yetiştirilmektedir.

4- Liz Ovası

Bilican Dağlarının güneyinden başlar Murat Irmağına kadar uzanır. Yüzölçümü 160 km2’dır. Dalgalı bir yapı gösterir. Rakım Murat Irmağına doğru artar. Geniş kesimi mera olan Liz Ovasında tahıl, koyun ve sığır yetiştirilir.

5- Malazgirt Ovası

Muş il alanının doğusunda yer alır. Yüzölçümü yaklaşık 450 km2’dir. Murat ırmağı ovanının kuzeybatısında geçer. Malazgirt ovası güneyde Süphan Dağı ve uzantıları ile Van Gölünden ayrılır. Yer yer bu dağlardan inen akarsularca yarılmış olan ova geniş bir bozkır görünümündedir.

Platolar


Muş-49 Resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=169759&RESIMISIM=plto

Muş ili yüksek ve dağlı bir yörededir. İl alanının yüzde 34.9’nü kaplayan dağlar, Güney Doğu Torosların uzantılarıdır. Bu dağlar, Alp-Himalaya kıvrım sistemiyle birlikte oluşmuş genç dağlardır. Rakım, genellikle 1250 metrenin üzerindedir. Genç ve verimli alüvyonlarla örtülü ovalar, il yüzölçümünün yüzde 27.2’sini kaplar. Murat vadisi il topraklarını doğu-batı doğrultusunda parçalamıştır. Genellikle 1500-1700 m rakımlı platolar il alanının yüzde 37.9’nu kaplar..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty26th Haziran 2010, 00:01

BUNLARI YAPMADAN,

Muş Kale Parkı, Esenlik Cami, Ulu Cami, Yıldızlı, Murat Paşa Köprüsü, Çengilli Kilisesi, Arak Manastırını gezip görmeden;

Yöre yemeklerinden Muş köftesi, lahana dolması, çorti aşı ve keskek'i tatmadan;

Özgün el sanatlarından; oya, dantel ve boncuk işlemesi, halı, kilim ve battaniye dokumaları satın almadan....

DÖNMEYİNİZ!...

Muş-49 020_laleler_diyari_mus_40




Muş-49 018_yesil_mus_ovasi

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty26th Haziran 2010, 00:04

MUŞ FOTOĞRAF GALERİSİ

Muş-49 019_karasu_hamam


Muş-49 019_laleler_diyari_mus_39


Muş-49 020_laleler_diyari_mus_40


Muş-49 020_mustan_gorumun_3


Muş-49 021_can_kulesi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty26th Haziran 2010, 00:07

Muş-49 022_cesme_25


Muş-49 022_laleler_diyari_mus_42


Muş-49 022_ozurluler_kayak


Muş-49 022_yesil_mus_ovasi


Muş-49 029_laleler_diyari_mus_61


Muş-49 029_migronun%20hamami


Muş-49 030_havadan_gorunum_1


Muş-49 033_havadan_gorunum_15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty26th Haziran 2010, 00:08

Muş-49 035_laleler_diyari_mus


Muş-49 035_valilik_binasi


Muş-49 036_laleler_diyari_mus_27


Muş-49 038_yesil_mus_ovasi


Muş-49 039_kale_parki
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty26th Haziran 2010, 00:08

Muş-49 043_proje.5


Muş-49 028_tarihi_murat_koprusu


Muş-49 028_laleler_diyari_mus_59


Muş-49 024_sehrin_isiklari


Muş-49 015_malazgirt_zafer_aniti


Muş-49 013_mus_uzumu


Muş-49 013_tarihi_mus_konagi_27


Muş-49 014_folklor_2


Muş-49 014_genel_gorunum
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
maviş
Yönetici
Yönetici
maviş



Muş-49 Empty
MesajKonu: Geri: Muş-49   Muş-49 Empty26th Haziran 2010, 00:11

Muş-49 014_ulu%20camii_1


Muş-49 015_aradere_kaya_mezari


Muş-49 015_malazgirt_kalesi_1


Muş-49 010_kis_manzarasi


Muş-49 013_dag_tirmanisi


Muş-49 013_folklor_1


Muş-49 013_haspet_kalesi_32
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Muş-49
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: EĞİTİM - E BOOK -EDEBİYATIMIZ - TÜRK TARİHİ VE KÜLTÜRÜMÜZ - YURDUMUZ :: YURDUMUZ :: İl İl Türkiyemiz-
Buraya geçin: