|
|
| BURDUR-15 | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 03:32 | |
| TURİZM AKTİVİTELERİ
Kültür Turizmi
Müzeler ve Örenyerleri
Burdur Müzesi Müdürlüğü
1956 yılında çevredeki eski eserler Bulguroğlu (Pirgulzade) Medresesi'nin ayakta kalan tek yapısı olan kütüphane binasında toplanarak koruma altına alınmış ve böylece müzenin ilk çekirdeği oluşturulmuştur. Burdur Müzesi'nin teşhir salonlarının açılışı ise 1969 yılında gerçekleştirilmiştir.
Bugün 58.000 üzerindeki eser sayısıyla ülkemizin ilk 10-15 müzesi arasında bulunmaktadır. Eser bakımından oldukça zengin olan müze,2001 yılında, çevresinde bulunan yerlerin kamulaştırılmasıyla genişletilmiştir ve son sistem müzecilik anlayışı ile yeniden düzenlenmiştir.
Burdur yöresi bulunduğu yer bakımından Akdeniz, Ege ve İç Anadolu uygarlıklarının ortak özelliklerini temsil etmektedir. Burdur Müzesi'ndeki buluntular, M.Ö. 7000'den günümüze kadar 9000 yıllık bir geçmişin tarih ve kültür hazinesidir. Burdur Arkeoloji Müzesi'nde gezip görülecek 3 bölüm vardır: 1- Bahçe (Açık Teşhir): Müze bahçesinde Frig, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait heykeller, steller, çeşitli mimarî unsurlar, lahit ve lahit kapakları, yazıt parçaları, yüksek kabartmalar vb. eserler sergilenmektedir.
2- Heykel Salonu: Bu salonda sergilenmekte olan eserler başta Sagalassos olmak üzere kazı yapılan idğer antik kentlerden çıkarılan heykellerden oluşmaktadır.Sanat değüerleri çok yüksek olan Büyük ve Küçük Athena, Hygieia, Leto, Apollon, Nemesis, Dionysos, Aphrodite ve giyimli kadın heykeli vardır. Yine girişte bulunan bu salonun bir bölümünde ise Sagalassos kazısından çıkarılan günlük kullanım eşyaları bulanmaktadır.
3- Küçük Eserler Salonu: Müzenin ikinci katını oluşturan bu bülümde:Eserler kronolojik bir sıraya göre düzenlenmiştir. Hacılar-Kuruçay-Höyücek höyüklerindeki kazılarda çıkarılan eserler arasında Geç Neolitik, Erken ve Geç Kalkolitik ve İlk Tunç çağlarına ait buluntular, Demir Çağı, Frig, Pers, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pişmiş toprak boyalı ve boyasız kaplar, Ana Tanrıça figürinleri, taş ve bronz balta ve diğer aletler, süs eşyaları, makyaj malzemeleri, riton kaplar, mülkiyet ve hukuk kavramını temsil eden damga ve silindir mühürler, kandil ve kalıpları, madeni tanrı ve diğer tasvirli figürinler, bronz atlet heykeli, sikkelerin yanı sıra, 10 yıldır ülkemizde yapılmakta olan en büyük arkeolojik kazılardan biri olan Sagalassos antik kentinde günışığına çıkarılan ve her biri birbirinden güzel heykel buluntuları ve diğer küçük buluntular sergilenmektedir.
Burdur Müzesi, 1956 yılında kurulduğu zaman, küçük mekânlar içerisinde kalmış; ancak eser sayısı bakımından oldukça iyi bir düzeye erişmiştir. Çevrede yapılan arkeolojik kazılar (Hacılar, Kuruçay, Höyücek Höyükleri, İncirhan, Bubon ve Sagalassos merkezleri), sonucunda Müzedeki taşınır kültür varlıklarının sayısı, müsadere, bağış ve satın alma yoluyla kazandırılanlarla birlikte 2005 yılı sonu itibariyle; 19.351'i arkeolojik, 33.682'i sikke ve 4734'i etnografik,1’i Tablet,209’u Mühür ve 125’i El Yazması kültür varlığı olmak üzere toplam 58.102'e ulaşmıştır. Bu sayı içerisinde Neolitik Çağdan günümüze değin bütün çağ ve dönemlerin en güzel örneklerini kesintisiz bir şekilde bulmak mümkündür.
Özgür Mahallesi, Cevizli Sokak
Tel : (0248) 233 10 42
Faks : (0248) 233 87 63
Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.00 arasında ziyarete açıktır. [/size] | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 03:34 | |
| Taş Oda Etnoğrafya Müzesi Burdur İli merkez Pazar Mahallesi, Veyis Sokak'ta yer alan "Taş Oda" 17. yüzyıl Osmanlı sivil mimarlık örneklerindendir. Adını, kesme taştan yapılmış başodadan aldığı sanılmaktadır. Bu yapının 17. yüzyıl ortalarında Burdur eşrafından Mahmut Paşa tarafından yaptırıldığı söylense de bu konuyla ilgili herhangi bir kayıt mevcut değildir. Bir bahçe içinde yer alan iki katlı bu yapının, alt katı kesme taştan, üst katı kerpiçtendir ve yapıda ahşap malzemeye de çokça yer verilmiştir. Kesme taştan yapılmış olan alt katta sivri kemerli olarak iki yanı açık ve mazgal delikli iki penceresi bulunan iki oda yer almaktadır. İkinci katta bütün kapılar sofaya açılmaktadır. Sofa çıkışında, sağda başoda yer almaktadır. Taş odanın en eski ve diğer bölümlerine göre daha iyi korunmuş bölümü olan baş oda girişinde yüklük ve dolaplar, davlumbazlı ocak, Bursa kemeriyle ayrılmış bir seki kısmı bulunmaktadır. Oda da sofaya ve dışa bakan pencereler iki sıra halinde olup üst sıradakiler geometrik desenli, renkli vitraylı tepe pencereleridir. Alt pencereler kepenkli olup pencere pervazları kalem işi bitki motifleriyle süslüdür. Dolap ve pencerelerin üzerinde altın yaldızla, konak sahibine methiyeler yazılmıştır. Yüklüğün üzerinde tavana kadar olan bölümde mihraplar içinde vazolar ve çeşitli süs bitkileri kalem işiyle süslenmiştir. Bursa kemeriyle ikiye ayrılmış olan ahşap tavanda daire ve yıldız biçimli süsler bulunmaktadır. Yıldızlar kalem işi kabartma tekniğiyle yapılmıştır; altın ve gümüş varaklıdır. Altıgen tavan bordürü stilize çiçek motifleriyle süslüdür. Üst katta başodanın dışında dört oda daha bulunmaktadır. Sofanın güneyinde dipte bulunan sandık odasında göbekli ahşap tavan vardır. Yüklüklerin yanında ise alçıdan karşılıklı iki şerbetlik göze çarpmaktadır. Sofada oturanların çevreden görünmemesi için ahşap kafeslerle çevrilmiş olduğu görülür.Pazar Mahallesi, Veyis Sokak Tel/Faks: (0248) 234 45 33 Pazartesi dışında her gün 08.00-12.00/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açıktır. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 03:35 | |
| SAGALASSOS Pisidia bölgesinin Roma İmparatorluk döneminde kuşkusuz en önemli şehri olan Sagalasos,Burdur ili Ağlasun İlçesinin 7 Km. kuzeyinde bulunmaktadır. Sagalassos doğu-batı yönünde 2.5km,kuzey-güney yönünde 1.5km’lik bir alanı kaplar. Sagalassosun hemen güneyinde bulunan verimli ovalardan biri olan Çanaklı Ovası,Sagalassos’a seramiği için toprak sağlamıştır. M.Ö.1.yy'’an -M.S.6.yy'’ kadar olan zaman içinde bu seramik yapımının Sagalassos ekonomisinde önemli bir yeri olduğu anlaşılmıştır.Sagalassos’un ilk tespiti 1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas tarafından yapılmıştır. 1989’dan itibaren Marc Waelkens başkanlığında ilk modern ve bilimsel kazı çalışmaları başlamıştır.Sagalassos’da ilk yerleşmelerin Neolitik ve Kalkolitik çağlarında başlamış olması,bulunduğu bölge açısından oldukça mümkündür. Ancak Sagalassos’un ismi tarihte ilk defa Büyük İskender’in M.Ö.334’de burayı işgali ile görülür. İskender’den sonra bölgenin egemenliği Suriyeli Selevkidler’e geçmiş,M.Ö.189’da Bergamalı Attlidlerin himayesi altına girmiştir. Bu dönemde şu anda tamamıyla yıkık durumda bulunan Bouleterion (şehir meclisi binası) inşa edilmiştir.M.Ö.1.yy’da tiyatro ile yukarı agora arasında yer alan bölgede,u şeklinde bir çeşme binası yapılmıştır. M.Ö. 39 yılında Sagalassos’un Galadya kralı Amyntas’ın yönetimine geçtiği bilinmektedir. Amnyntas’ın ölümünden sonra Galadya bölgesinin kurulması üzerine Sagalassos M.Ö.25 yılında Roma egemenliği altına girmiştir. Roma yönetimi sonuç olarak,Sagalasos’a ekonomik açıdan büyük yararlar sağlamıştır. Belki M.Ö.1.yy.sonunda güney Anadolu tanrısı olan Kakasbos’a ait dorik bir tapınak inşa edilmiştir. Bu tapınağın kuzeydoğu tarafında yaklaşık aynı zamanda inşa edilmiş büyük bir anıt ortaya çıkarılmıştır. Bu anıtın üç tarafının dans eden kızlar kabartmalı bir friz tarafından süslendiği,bulunan friz bloklarından anlaşılmıştır. Anıtın yazıtı bulunamamış olmasına rağmen ele geçirilen bir mermer heykelin başına göre belki de Büyük İskender’e ait olduğu sanılmaktadır. Yine enken imparatorluk döneminde,aşağı agoranın batısında İyonik Peridteros planlı Apollo Klarios Tapınağı inşa edilmiştir. Aynı zamanda yapılmış olan,aşağı agoradan ana caddeye inen 30 basamaklı bir merdivenli giriş kapısı kazılarda gün ışığına çıkarılmıştır.M.S,2.yy’da Sagalassos,kuşkusuz en büyük canlılığını kazanmıştır. M.S. 120-125 yılları arasında Sagalassos’un en önemli ailelerinden Neonlar tarafından bir kütüphane binası yaptırılmıştır. Yine şehrin en hakim yerinde,Sagalassos’un önemli yapısı,imparator Hadrianus tapınağı,inşaatı başlamış olup,ölümü sebebiyle tamamlanamamış olduğundan,imparator Antoninus Pius’a ithaf edildiği yazıtlardan öğrenilmiştir. Aynı zamanda şehrin batı tarafında Dionysos’a ithafen bir tapınak ve aşağı agoranın kuzeyinde de iki katlı bir çeşme inşa edilmiştir. M.S. 160-180 yılları arasında yukarı agoranın kuzey tarafında,M.Ö.1.yy’ın sonlarında yapılmış olan çarşı binasının güney cephesi,28 metre uzunluğunda tek katlı bir çeşme ile süslenmiştir. Çeşme yapısı bir tiyatro fasadına benzer tarzda yapılmış olup,altı podyumlu ve beş nişlidir. Bütün podyum ve nişlerin heykellerle süslendiği,buruda bulunan heykellerden anlaşılmıştır. M.S.2.yy’da büyük bir hamam binası,aşağı agoranın doğusunda inşa edilmiştir. Bu hamamdan sonra,en iyi korunmuş olan yapı,kesinlikle tiyatrodur. 1574 m. Yüksekliğe yerleştirilmiş olan tiyatronun sahne binası seyircilere manzara sağlamak açısından M.S.180-200 yılları arasında tek katlı olarak yapılmıştır.Erken Bizans döneminde Sagalassos Antiocheia’dan(Yalvaç) sonra Pisidia’nın ikinci en önemli piskoposluk merkezi olmuş ve bu unvanını 12.yy’a kadar korumuştur. B:u dönemde en azından dört kilise yapılmıştır. Ancak Sagalasos’daki şimdiye kadarki çalışmalarda 7.yy’dan sonraya ait hiçbir malzemenin bulunmaması,M.S.514 ve 524 tarihlerindeki depremler ile 542 yılındaki veba salgınını doğrulamaktadır. 100 sene sonra kral savaşları başlamıştır. Sagalassos halkının bundan sonra Ağlasun’a yerleştiği,Ağlasun’daki Bizans kalıntılarından anlaşılmaktadır. Sonuç olarak Sagalassos,küçük Asya’da belki de günümüze en iyi koruna gelmiş antik yerleşimlerden biridir.KREMNA:Burdur İli,Bucak İlçesi,Çamlık Köyü sınırları içinde,Kestros(Aksu)vadisinde,etrafı uçurumla çevrili bir tepe üzerinde Pisidialılarca kurulmuş antik bir kenttir. Bu kentin bilinen en eski halkı Solymoslulardır. M.Ö.Vl yy’da Lidyalıların,M.Ö. 546’da Perslerin,M.Ö. 330’da Büyük İskenderin burayı alması ile de Makedonyalıların hakimiyetine girmiştir. Büyük İskenderin ölümündensonra,generallerinden Antigonosun yönetimine(M.Ö.307),Antigonosun yenilmesiyle,şehir Selefkosluların eline geçmiş,M.Ö.188’de Bergama Kırallığına,M.Ö.25 yılında da Roma yönetimine geçmiştir. Bu tarihten M.S.395 tarihine kadar Roma koloni şehri olarak kalmış ve İmparatorluğun ikiye bölünmesiyle de Doğu Roma (Bizans)yönetimine geçerek Xl yy’a kadar,yani Türk hakimiyetine kadar devam etmiştir.Kentte ayakta kalabilen yapıların belli başlıları Roma dönemine ait olanlardır. Şehrin etrafı iki metre genişliğinde,7-8 metre yüksekliğinde surla çevrilidir. Kentin giriş batıdandır. Kremna ismi,arazi yapısına uygun oyarak,Grekçe’e “uçurum” anlamına gelmektedir. Kent ızgara planlı olarak kurulmuş örnek kentlerdendir. Akropol,stratejik bir konuma sahiptir. Resmi yapıların çoğu iki küçük vadi içinde toplanmıştır. İki vadinin tabanında Forum,Bazilika(mahkeme salonu),Exsedra(Kemerli yapı) ve Kütüphane yapısı vardır. Kentin doğusunda,tepe yamacına tiyatro,tiyatronun alt tarafında stoa(dükkanlar) bulunmaktadır. Batısında sutünlü cadde,Propilion(anıtsal giriş kapısı) ve Nympheum(anıtsal çeşme yapısı) gibi yapılar vardır.1971-1973 yılları arasında,İstanbul Üniversitesinden Prof.Dr.Jale İNAN tarafından bilimsel kazılar yapılmış ve kütüphane binası ortaya çıkarılmıştır. Binanın tabanında,Bizans dönemine ait mozaik döşeme vardır. Bina içinde dikdörtgen pirizma şeklinde yazıtlı kaideler üzerinde 9 adet mermer tanrı ve tanrıça heykelleri bulunmaktaydı. Bu heykeller bugün Burdur arkeoloji müzesinin Kremna salonunda sergilenmekte olup,hepsinin başları kırıktır. Bu heykeller:Büyük ve küçük Atena,Leto,Hygeia,Nemesis giyimli kadın,Apollon,Asklepios ve Heraklestir.KİBYRA:Burdur İlinin 106 km. kadar batısında,Gölhisar İlçesinin hemen yanıbaşında,Horzum Mahallesi sınırlarına kadar uzanan Kibyra antik kenti,yerleşim alanı olarak oldukça büyüktür.Likya eyaletine bağlı iken, Balbura(Altınyayla),Bubon(İbecik) ve Oinanda(incealiler) kentlerinin oluşturduğu bir tetrapolis kuruluşunun başkenti olma özelliği ile karşımıza çıkmaktadır. Bulunduğu bölge Kabalya adıyla anılan Kibyra;Pisidia,Karya,Frigya ve Likya’ya komşu olduğundan,bir tür geçiş kültürünü oluşturmaktadır.Kibyra antik kentinin çevresinde,son zamanlara kadar işletilmiş olan demir madeni ile birçok yerlerde demir curuf atıklarının bulunması,demircilik sanatının ileri düzeyde olduğunun göstergesidir.Dalaman çayının kaynak noktası olasıda,ticari yönden önem arz etmektedir.Ayrıca Kentte,dericilik ve at yetiştiriciliği her dönemde önemini korumuştur.M.Ö 82 yılında Roma hakimiyetine giren kent,M.S. 2.yy’da en parlak devrini yaşamıştır. Bu dönemde büyük depremlere maruz kalmıştır.Şehir halkı son derece savaşçı kimliğe sahiptir. Her dönemde önemli ölçüde yaya ve atlı savaşçı bulundurmuştur. Kentle ilgili bilgiler şu anda sınırlıdır. Bilimsel kazılar neticesinde buranın tarihi daha iyi aydınlanacaktır.BUBON :Burdur’a 135 km. uzaklıktaki Gölhisar’a bağlı İbecik Köyündedir. Antik Kent, köyün 2,5 km. güneyinde yükselen Dikmen Tepe üzerinde yer alır. Tarihçesi hakkında çok sınırlı bilgilere sahip olduğumuz Bubon, olasılıkla M.Ö. 190 yılında Araxa’nın müttefiki olarak bir savaşa girmiştir. M.Ö. 145-140 yılları arasında Tiran Moagetes’in oğlu demokrasiyi yeniden getirmiştir. Murena tarafından 1. Mithridates Savaşı sırasında kurulan Oinoanda (İncealiler), Balboura (Çöl Kayığı) ile Kibrya (Gölhisar) Tetrapolisi’ne (4 Kent Birliğine) girmiştir. Sonra Boubon diğer tetrapolis şehirleri ile Lykia’ya geçmiştir. Lykia ancak Claudius zamanında 43 yılında Roma eyaleti olmuştur.Boubon Antik Kentinde Hellenistik devire kadar inen kalıntılar ile birlikte Roma Çağı kalıntıları ayakta durmaktadır. Tiyatrosu, tapınakları, agorası, şehir surları, gimnazyumu ve diğer yapıları ile ilk çağı önemli bir antik kentini oluşturmaktadır. 1960 ve 67 yılları arasında yoğun bir şekilde kaçak kazılar yapılmıştır. Bu kazılar, örenyerini delik deşik etmiş ve perişan bir duruma getirmiştir. Kaçırma safhasında yakalanmış olan bronz bir heykel 1990-1991 ve 1993 yılında bu antik kentte gerçekleştirdikleri kurtarma kazıları buradan kaçırılan eserleri öz yerinin tespit edilerek ispatına yönelik çalışmalar olmuştur. İlk çalışmalar sonucunda Sebasteion denilen imparator kültü mekanında, üzerinde ayak izleri duran yazıtlı heykel kaideleri bulunmuştur. Kaçakçılar tarafından kaçırılan ve dünyanın dört bir bucağına savrulmuş, dağınık vaziyetteki tüm heykellerin toplanarak kendi binası içinde yazıtlı kaidelerinin üzerinde yer alması çabası ise sürmektedir.
BALBURA:Altınyayla İlçesindedir. İlçenin 6 km. güney-güneydoğusundadır. Bu yer Karkeli dağının doğu yamacı eteğindedir.Balboura, özellikle Roma egemenliği çağında Kabalia diye tanınmış olan bu yörede, önder kent Kibyra olmak üzere kurulmuş bir tetrapolisin (4 kent birliğinin) üyesi iken M.S. 2.yy. başlarında o birlik dağılınca Lykia kentleri birliğine katılmış ve artık Lykia kenti sayılmıştır. Balboura, en yüksek yerde kurulmuş Lykia kenti olarak bilinir ve Akropolisin bulunduğu tepe denizden 5000 m. yüksekliktedir. Ortasından bir ırmağın geçtiği ilk çağ kentinde şimdi akropolisin yer aldığı tepede 16 sıra oturma yeri olan küçük bir tiyatrosu kapaklarında aslan figürleri olan çok sayıda mezar, sarnıçlar ve Bizans Çağının dağınık kalıntıları ırmağın karşısında, güney tepesinin eteğinde hayvan dövüşleri için kullanıldığı düşünülen tiyatro ya da halk meclisi toplantı yeri olarak kullanılmış olabilecek bir bina bulunmaktadır. Kuzey tepesi eteklerinde yer alan şehir merkezinde çok sayıda bulunan kalıntılar vardır. Ancak, hiçbiri ayakta değildir. Ana cadde ve kemerli girişi olan agora algılanabilir, Nemesis tapınağı yazıtlardan anlaşılmaktadır. Bu tapınak Onesinus adlı bir köle tarafından Nemesis adına yapılmıştır. Kalıntılara götüren yolun kuzey bitişiğinde kalıntıların bulunduğu alana ulaşan yerden Roma çağı yapıtı bir Mausoleion’un (Anıtsal, ev biçiminde mezarın ) kalıntısı görülür.SİA :Burdur’a 100 km. uzaklıktaki Burdur-Antalya asfaltı üzerinde bulunan Antalya Bademağacı nahiyesinin 19 km. doğusundaki Karaot köyü sınırları içindedir. Sia, çam ve karaçam ormanları içerisinde saklı durumdadır. Bir Psidia şehridir.Şehrin tepesinde Pamfilya ovasına hakim bir konuda yer alan dikkat çekici sur duvarları iki katlı kule ve giriş kapısı ile ayaktadır. Surlar tüm şehri çepeçevre sararlar. Hellenistik devire ait iki kule kalıntısı da batı kapısının her iki tarafında yer almıştır. Aşağı şehir sur duvarı şehrin kurulduğu tarihte inşa edilmiştir ve 3.yy.da veya erken 2.yy.a aittir.Sur duvarlarının hem içinde hem de dışında ev kalıntılar gözlenir. En erken döneme ait olan evler Hellenistik döneme tarihlenmektedir. Evlerin ortak özellikleri çatılarda biriken yağmur suları ile beslenen şişe biçimli sarnıçlara ve yapıların zemin katlarında bulunan üç veya beş odaya girişi sağlayan açık avlulara sahip olmalarıdır. Evler birbirlerinden dar sokaklar ve merdivenlerle ayrılır.Roma dönemi öncesine ait tek yapı Bouleuterion, yani meclis binasıdır. Dorik stoa kalıntıları, Roma dönemi aşağı agoranın arkasında bir palestra yapısına uzanan anıtsal bir merdivenin 18 geniş basamağı ile bir hamam yapısı vardır. Bu hamam yapısı olasılıkla 3.yy.a ait olan bir sarnıçla beslenmekteydi. Biri Bouleuterion’un üstünde olmak üzere üç adet Roma dönemi tapınak görülebilir.Sia’da en çarpıcı mezar yapıları Heoa olarak bilinen anıtsal mezarlardır. Küçük bir anıt mezar dikdörtgen planlı olup en iyi korunmuş olandır. Üç tarafı lahitlerle çevrilidir ve arka tarafında yarım daire şeklinde exedrası vardır. Aile mezarı tipindeki mezar yapıları da gözlenir. Kaba taşlarla daire biçiminde inşa edilmiş tümülüsler içine gömülmüş dikdörtgen mezar odaları da oldukça ayırt edici özelliklere sahiptir. M.S.2.yy.dan geç Roma dönemine kadar devam eden tümülüs gömü geleneği düşünülür.Sia’da Hellenistik döneme ait iki adet anıt mezar vardır. Tespit edilen mezar mimarisine ait örnekler çok sayıda gömü adetlerini ortaya koyar. Bu adetler Grek veya Roma geleneklerinden etkilenmiş yerli geleneklerden kaynaklanmaktadır.Sia’da çok iyi durumda korunmuş iki kilise dışında Geç Antik veya Bizans dönemlerinde tarihlenen çok az kanıt olması ilginçtir. İki kilise de olasılıkla 4. Veya 5.yy.a aittir.Arkeolojik açıdan Psidia’nın en korunmuş şehri Sia’dır. Koruma duvarları, kamu yapılarının mimarisi, özel evler ve mezarlıklar ortaya tarımla uğraşan, orta büyüklükte, başarılı bir yerleşim tablosu koyar. TYMBRİANASSUS: Merkeze bağlı Düğer köyündedir. Klasik çağa ait en eski yerleşim yeridir. Frig kültürü özelliklerini de gösteren bu yerleşim yeri Yunan Arkaik dönemine rastlamaktadır. Yarışlı Gölünün doğu kıyısındaki yarımadadadır. Kentin M.Ö.6.yy.ın sonlarında kurulduğu tahmin edilmektedir. Zira bu antik kentte herhangi bir kazı yapılmamıştır. Fakat yapılan kaçak kazılardan elde edilen kazı parçaları Burdur Arkeoloji Müzesinde toplanmıştır. Bu eşyalar arasında dini bir yapının olduğu sanılan, pişmiş topraktan kaplama levhaları vardır. Bu levhaların yapıyı her türlü dış etkilerden korumak için yapıldığı sanılmaktadır. Üstlerinde ise “Grifon” başlı hayvan figürleri bulunmaktadır. Bu figürler dini inançlara göre yapıyı, kötü ruhlardan korumaktadır. Yine bu levhalarda dönemin süsleme motifleridir. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 03:38 | |
| Diğer Tarihi YapılarUlu Cami "Pazar Mahallesindeki Pazar düzlüğünde yüksek bir tepe üzerindedir. Vakıf kayıtlarına göre Hamitoğlu Dündar Bey yaptırmıştır.1914 depreminde yıkılan minaresinin yazıtında 1300 de yaptırıldığı yazılıdır. Çelik Mehmet Paşa 1749 da onarım yaptırmıştır. Depremden sonra 1919 da ahşap karkas olarak yapılmıştır. Doğu,Kuzey ve Batısında üç kapısı vardır. İçten yarım kubbelidir. Kuzey kapısı yönündeki ikinci cemaat yerini 3 kubbe örtmektedir.1971 depreminde zarar görmüşse de Vakıflar İdaresince yaptırılmıştır.Camii kesme blok taşlardan yapılmıştır. Ahşap tavanlı ve kiremit çatılıdır. Beden duvarlarında iki sıra halinde sivri kemerli pencereler yer almaktadır. Geniş kare planlı camiinin kuzey cephesinde dikdörtgen şekilli son cemaat yeri beden duvarlarından daha alçak ve ayrı bir yapı görünümündedir. Selçuklu ve beylikler dönemi Ulu camilerinde görülen mimari karakteristiğe uygun olarak camiinin kuzeyi, doğu ve batısında üç girişi vardır. Mihrap ve minberi mermerden yapılmıştır. Camiinin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde bulunan iki minaresi kare kaideli silindire yakın çok gen gövdelidir. Şerefe altları klasik baklava ve stalâktitlerle süslenmiştir. Saat Kulesi Burdur merkez Pazar Mahallesindedir.1936 yılında yapılmıştır. Ulu camiinin 10 m. kuzeyindedir. Kesme taşlarla inşa edilmiştir. Kare plana sahiptir. En altta dükkan olarak kullanılan bir mekan vardır. Merdivenlerle çıkılır. Zeminden aleme kadar altı boğum halinde daralarak çıkan kulede dördüncü katta her biri şehrin dört yanına bakan dört büyük saat yerleştirilmiş ve bu mekana şerefe görüntüsü verilmiştir. Saatlerin üzerinde ise dört pencereli ve piramidal çatısı alem ile nihayetlenen bir oda vardır.Yüksekliği 30 m.dirDengere Camii Çavdıra bağlı bölme pınar adı ile bilinen Dengere Köyündedir.Selçuklu ve beylikler dönemi ahşap direkli, toprak damlı camilerin Osmanlılar döneminde (XV ve XVI.yy.) yapılmış örneklerindendir. Kitabesi olmadığından kim tarafından ve ne zaman yapıldığı belli değildir. Dengere Camiinin duvarındaki taşlardan birine 1661 tarihi kazınmıştır. Bir gerçek payı olsa gerektir. Camii minaresi ve şadırvanı ile birlikte bir bütün teşkil etmektedir. Yaklaşık kare planlıdır. Camiinin ortasındaki dört direk çatısını tutmakta ve camiyi üç sahana ayırmaktadır. Tavan düz kirişlerle süslüdür. Ahşap sütunlar sekiz yüzlüdür. Ayaklar klasik devir mermer sütunlardandır. Camide hem asma kat hem tavan konsolları, yastıklar, korkuluk parmaklıkları, boyalı süslü pervazlar yani genel olarak tavan ahşap işçiliği ile seyre doyulmayacak bir güzelliktedir. Minber ahşaptan künde kari ve boyalı olarak yapılmıştır. Minberde pervaz ve ahşap yüzlerde geometrik boyama süsler vardır. Minber alemine geçiş de çok süslü, alem koniktir. Mihrap alçıdan boyalı sütuncuk ve yüzlerle süslü, duvara geçiş üçgen bindirmelerledir. İki kanatlı ahşap kapı oyma-geçme (künde kari) tekniğindedir. Camiinin esas ölçüsü olan düz toprak dal sonradan kısmen kaldırılıp üzerine çatı yapılarak çinko ile örtülmüştür.1968 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş, tamamen yıkılan batı duvarı yeniden yapılmıştır. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 03:39 | |
| Dörtayak Türbesi
Burdur merkez hıdırlık (Hızırilyas) denilen bahçeler arasında yer alır. Tapunun 7 pafta, 124 ada, 63 parselinde kayıtlıdır. Muhtemelen XIV. veya XV. yy.a aittir. Tamamı kesme taştan yapılmış olan türbe altta kare planlı olup kapı eşiğinden yukarısı sekizgendir. Piramit çatılı bir külahla üzeri örtülmüştür. Türbenin köşelerinde kareden sekizgene geçilen köşe pahları büyük üçgen satıhlar halinde olup pahların başladığı hizada doğu ve batı kenarları dikdörtgen iki küçük pencere açılmıştır. Kuzey kenarda gene pah köşeleri hizasında iç içe daralan profilasyonlar içinde yekpare taş söveli ve basık yay kemerli kapı yer alır.
İç kısımda tamamı sekizgen planlı olup duvarlar içte sıvasız ve dışta olduğu gibi kesme taştır. Güney kenarda mihrap yer alır. Mekanın üzeri içten kubbe ile örtülüdür. Bu türbe Vakıflar Genel Müdürlüğünce 1984 yılında restore edilmiştir.
Pirkulzade Medresesi Ve Kütüphanesi
Medrese bugünkü Burdur Müzesinin yerinde iken medreselerin Milli Eğitime devrinden sonra yıkılmış sadece kütüphanesi ayakta kalmıştır. Medresenin kitabesine rastlanamadığından hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir.
Pirkulzade Kütüphanesi Burdur Müzesi bahçesinde bulunmaktadır. Osmanlı Mimarisinin güzel bir örneğidir. Binanın kitabesi yoksa da kitaplardaki mühürlerden 1239(1823) tarihi vardır.1240(1248) tarihli vakfiyeye göre Burdur Müftüsü Küçük Şeyh Mustafa Efendi tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde bu kütüphane Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları Satış Mağazası olarak hizmet vermektedir. | |
| | | maviş Yönetici
| | | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 03:41 | |
| KonaklarMısırlılar Evi İl merkezindeki sivil Osmanlı mimarisini yansıtan Taşoda, Çelikbaşlar Konağı, Baki Bey Konağı(Koca Oda), Mısırlılar Evi, Piribaşlar(Pirebaşlar)Evi,Murtazaaliler Evi,Çetinerler Evi sivil Mimarlık örnekleri görülmeye değer güzelliktedir. Taşoda Burdur Merkez Pazar mahallesindedir. 17.yy.dan kalma Osmanlı sivil mimari örneklerinden biridir. Kınalı Aşiretinden Emin Bey tarafından yaptırılmıştır.Kültür Bakanlığınca 1978 yılında restorasyon çalışmaları başlatılmış ve 1988 yılında da bitirilmiştir. Bina iki katlıdır. Birinci kat taş, ikinci kat kerpiç ve ahşap yapı malzemesi ile inşa edilmiştir. Özellikle Baş odanın doğu duvarı ve altındaki sivri kemerli iki yanı açık ahır kısmı kesme köfeki taşındandır. Ev, bahçenin batı kısmına yerleştirilmiştir. Birinci kata çıkışı sağlayan merdiven sahanlığının altı, aynı zamanda çeşmedir. Kesme taş bloklardan yapılan bu çeşme, bugün de kullanılmaktadır. Evin zemin katında sivri kemerli ahırdan başka, iki büyük ,bir de küçük oda vardır.Ahşap korkuluklu merdivenle önce ikinci kattaki sofaya çıkılır. Dikdörtgen biçimdeki sofanın güney ve batı cephesi boyunca odalar sıralanır. Kuzey kısmında ise bir köşkü bulunur. Bu sofa çıtalarla oluşturulmuş kafesler ile dışa kapatılmıştır. Sofanın çatı kısmı ahşap çıtalarla çakma tekniğinde yapılmış olup, çıtalar ve çıtalar arasındaki büyüklü küçüklü üçgenler; mavi, kırmızı ve yeşil renklerle boyanmıştır. Sofanın kuzey kısmında BAŞ ODA yer almaktadır.BaşOda Bol pencerelerle ışıklandırılmıştır. Ahşap yüklük, dolap, davlumbaz, tavan ve pencere pervazlarının kalem işi altın-gümüş varak kaplı süslemeleriyle yapının en göz alıcı odasıdır. Kuzey yönde tabandan yükseltilmiş seki odayı ikiye ayırdığı gibi, tavanı da ikiye bölmektedir. Bu ayırma, sofadaki gibi duvarlara bitişik yükselen, üzerleri kalem işi enine zikzak motiflerle süslü, alt ve üst kısımları kum saati biçimli-oymalı beş yüzlü sütün çelerdir. Bu sütün çelerin aynısı tavana da yatay olarak yapılmıştır. Odanın girişinde yüklük boyunca zeminden alçaltılmış dar bir pabuçluk yer alır. Odanın ışıklandırılması iki yönden, iki sıralı pencerelerle sağlanmaktadır. Bunların içindeki vitray pencereler odaya ayrı bir güzellik vermektedir. Alt sıra pencerelerin dış kısımları demir lokmalı parmaklıklı, düz ahşap kepenklidir. İç kısımları ise, pervazlar kalem işi çiçek motifli ve pencere ve dolap aynalarında alçı kabartma ve altın varak kaplı harflerle Osmanlıca ve Farsça olarak yazılmış birer mısralık, konağı ve sahibini öven yazılar bulunmaktadır. Binanın, Başodadan başka sofaya açılan dört odası daha vardır. Bu odaların sofaya açılan ahşap kapaklı pencereleri, sofadan odalara ışık girmesini sağlamaktadır. Bitişiğindeki oda bir kapı ile Başodaya geçişlidir. Güney cephede alçı şerbetlikle, ahşap tavan işlemesiyle geleneksel Türk evi karakterini yansıtan ikinci bir Başoda yer alır. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 03:42 | |
| Bakirbey Konağı ( Koca Oda )
Burdur merkez Değirmenler Mahallesi Divanbaba caddesindedir. 17.yy. Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerindendir. Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırıldıktan sonra 1988 yılında restorasyonu tamamlanmıştır. Bakibey Konağı, Koca Oda adıyla da bilinir. Bilinen en eski tapu kaydı 1830 yıllarında Reşit Bey üzerinedir. Ancak konağın Reşit Beyin dedesi Ahmet Paşa veya onun babası Çelik Mehmet Paşa zamanında yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir.
Konak, zemin katı pencere bitimine kadar devam eden taş temelin üzerinde ahşap ve kalın masif kerpiç duvarlardan oluşmuş iki katlı bir yapıdır. Alt katta ahır, ambar gibi odalar vardır. Üst kata taş merdivenle çıkılmaktadır. Üst katın bahçeye ve ara sokağa bakan geniş bir eyvanı vardır. Eyvanın tavanı çıtalarla süslüdür Çıtaların arası da yeşil, kırmızı toprak boyalarla süslenmiştir. Konağın beşik çatısı alaturka kiremitlerle örtülmüştür. Saçağın ahşap yüzeyleri de aynen eyvanın tavanı gibi yeşil, kırmızı toprak boyalarla süslü çıtalarla donatılmıştır. Direkler arasındaki boyalı süslü sivri kemerler, eli böğründeler, geniş ve boyalı çıkma çıtalı bu saçaklık mimariyi tamamlayan aksesuarı oluşturmaktadır.
Eyvanın doğu kenarında selamlık, yani Başoda yer almaktadır. Konağın en göz alıcı odası Başodadır. Başoda kapısından başlayarak pencere, vitray pencereleri, dolap kapakları ve üstündeki nişleri, davlumbaz, pencere üzerinde dolaşan pervazlar, yüklük kapakları, dört tarafı çeviren koltuk silmeleri, tavan ve tavan göbekleri altın ve gümüş varakla ve kalem işi boyalarla süslüdür. Motifler bütünüyle devrin bitkisel süslemelerini yansıtırlar. Bütün bu altın ve gümüş kaplamalar, ahşap işçiliği ile kalem işi denilen boyalı süslemeleriyle ender rastlanan güzellikte bir başoda ortaya çıkarmıştır. Başodanın tabanı iki kademelidir. Cumbalı kısım döşemeden yükseltilmiştir.
Başodadan sonra yan yana eyvana ve işten bir birine açılan iki küçük oda yer alır. Gerek malzeme ve gerekse süsleme yönünden sade olmakla birlikte altın-gümüş varak kaplamalı ve kalem işi olarak yapılan süslemeler göze çarpar. Bu odalardan biri ahşaptan, süslemeli davlumbazlıdır. Diğer ikinci küçük oda da ahşap tavan çıtalarla karelere bölünmüş ve pervazları kalem işi boyalı süslenmiştir. Orijinalinde evin devamında en az bir odanın daha olduğu düşünülmektedir. Ancak yıkılarak yok olmuştur.
2003 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Burdur Valiliği arasında yapılan bir protokol ile bakım ve teşhiri Valiliğimize devredilen konak yerli ve yabancı turistlerin hizmetine sunulmuştur.
Mısırlılar Evi
Burdur Merkez Oluklar altı Caddesinde yer almaktadır. Hünnaplı ev olarak adlandırılmıştır. Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılan ve 1984 yılında restorasyonu bitirilen ev bugün lojman olarak kullanılmaktadır. 19.yy. yapısıdır. İki katlı, taş temel üzerine bağdadi olarak yapılmış olup, çatısı alaturka kiremit ile örtülmüştür. Alt katta kışlık odalar ve kiler, üst katta ise ortadaki ince uzun sofaya açılan dört oda yer almaktadır. Tavanlar ahşap işlemelidir. Bol sayıda pencereler ışıklandırmayı sağlarlar ve ahşap kepenklidirler. Odalarda alçı şerbetlikler, ahşap yüklükler, ahşap tavan ve tabanlar ortak özelliklerdir. Başodanın tavan süslemeleri ve alçı şerbetliği diğerlerine göre daha özenlidir. Tavanda dairelerle oluşturulmuş, çiçek motifleriyle bezenmiş bir orta göbek ve bunu çevreleyen baklava dilimi motifleri ile süslü bir bordür yer almaktadır. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 03:56 | |
| Çelikbaşlar Evi Burdur Merkez Değirmenler Mahallesinde Koca oda’nın bahçesinde yer almaktadır. Erken Cumhuriyet dönemine aittir.İki katlı olup, alt katı taş, üst katı ahşap-kagir yapıdır. İkinci kat cumbalıdır. Girişte genişçe bir sofa yer alır. Odaların hepsi bu sofaya açılır. Birinci katta 5, ikinci katta 6 oda bulunmaktadır. Odalarda taban ve tavanlar ve yüklükler ahşaptır. Sade, süslemesiz geleneksel Türk evinin geç devirdeki bir modelidir. Bina çok sayıda pencerelerle ışıklandırılmıştır. Kültür Bakanlığınca kamulaştırılarak restorasyonu yapılmıştır.Konağın birinci katı sergi salonu olarak,ikinci katı da İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü hizmet binası olarak hizmet vermektedir.Piribaşlar Evi Burdur Merkez Oluklaraltı caddesinde, Mısırlılar evi yanında yer almaktadır.19.yy.sonu itibariyle yapıldığı tahmin edilmektedir. Osmanlı mimari geleneğini yansıtmaktadır.Piribaşlar evi iki katlı olup, taş temel üzeri kerpiç ve bağdadi, kırma çatılı ve alaturka kiremit ile örtülüdür. Alt katın bir kısmında iki dükkan yer almaktadır. Diğer kısımlar depo olarak kullanılmaktadır. Binaya kemerli büyük iki kanatlı kapıdan girilir. Girişte antreye ulaşılır. Antrenin sağında bir oda ve alt kat depolarına açılan kapılar vardır. İkinci kata ahşap bir merdivenle çıkılır bu katta salon ve salona açılan odalar yer alır. İkinci kat cumbalıdır. Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilmiştir.Çetinerler Evi Burdur Merkez Pazar Mahallesinde, Taşoda yakınındadır. 19.yy. ait bir yapıdır. Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilmiş olup, içinde evin sahibi oturmaktadır. Ev iki katlı olup alt katın batı ve kuzey duvarları taş, diğer kısımlar ahşap kagir, üst kat bağdadi, çatı yer yer alaturka kiremitli, büyük kısmı ise çinko ile örtülüdür. Eve girişten sonra ortada bir salon yer alır. Salonun iki yanında dört adet oda bu salona açılmaktadır. Salonun güney batı köşesinden bir merdivenle alt kata inilir. Alt katta ahır, kiler,odunluk,mutfak ve bir oda yer almaktadır. | |
| | | maviş Yönetici
| | | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 04:01 | |
| Kamp ve Karavan Turizmi
Burdur ve Salda Gölü çevresi ile Karacaören Barajı,kamp ve karavan turizmi için önemli potansiyele sahiptir.
Sportif Olta Balıkçılığı
Gölhisar,Karataş ve Salda göllerinde sportif olta balıkçılığı potansiyeli vardır.
Rüzgar Sörfü
Burdur ve Salda gölleri rüzgar yapmaya elverişlidir.
Sualtı Dalış Turizmi
Burdur ve Salda göllerinde sualtı dalışları yapılabilir.
Kuş Gözetleme
Çorak Gölü
Kuzeyinde kalan dik yamaçlar dışında çevresi tarım alanları ile çevrili,küçük ve tektonik bir tuzlu su gölüdür.Alan,aralarında ,çamurun,elmabaş patka,pasbaş patka ve dikkuyruğun da bulunduğu çok sayıda su kuşuyla ÖKA (Önemli Kuş Alanı) statüsü kazanır.
Salda Gölü
Ormanlarla kaplı tepelerle,kayalık araziyle ve küçük alüvyal ovalarla çevrili,hafif tuzlu tektonik bir gölüdür.Alan,kışın önemli sayılarda pasbaş pakta ve dikkuyruk barındırır.
Karataş Gölü
Tefenni Ovası'nın kuzeydoğu bölümünde yer alan küçük ve sığ bir tatlı su gölüdür.Alan,kışlayan angıt ve dikkuyruk popülasyonlarıyla ÖKA (önemli Kuş Alanı)statüsü kazanır.
Yarışlı Gölü
Burdur Gölü'nün güneybatısında yer alan ve ondan küçük tepelerle ayrılan sığ bir göldür.Göl,angıt ve dikkuyruk için önemli bir kışlama bölgesidir.
Burdur Gölü
Küçük bir kapalı havzada yer alan ve göle güneybatıdan giriş yapan bozçay'la birlikte birkaç küçük dereyle beslenen,tektonik bir göldür.Burdur Gölü öncelikle kışın çok sayıda bulunan su kuşları açısından önem taşır.Soyu dünya çapında tehlike altında olan dikkuyruk için dünyadaki en önemli kışlama alanıdır.Göl,karaboyunlu batağan,angıt,macarördeği,elmabaş,patka,tepeli patka ve sakarmekte barındırır.Mahmuzlu kızkuşu göl çevresinde kuluçkaya yatar. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 04:02 | |
| Yaban Hayatı
Ağlasun-Çamova Yaban Hayatı Koruma Sahası,Burdur Gölü Yaban Hayatı Koruma Sahası,Karakaş Gölü Yaban Hayatı Koruma Sahası,İl sınırları içindeki koruma alanlarıdır.Burdur İlinde bulunan başlıca yaban hayvanları,kınalı ve çil keklik ördek,kaz,güvercin,tavşan,meke,porsuk,kurt,tilki,ç akal,yabandomuzu,karga ve saksağan sayılabilir.
Korunan Alanlar
Sütçüler Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı
Bucak ilçesi,Kızıllı köyü sınırları içinde bulunmaktadır.88.5 hektardır.Sütçüler ilçesine 59 km. uzaklıktadır.Nadir ve tehlikeye maruz bir tür olan sığla ağacının en elit ve izole yayılışı bu alanda görülmektedir.Bilim ve eğitim amaçlı kullanımlarla gelecek kuşakların yararlanması düşünülmüştür.Sığla,kızılçam,sığ saçlı meşe,kızılağaç,çınar,bitki türlerini oluşturmaktadır.Alanda dağkeçisi,sincap çeşitli sürüngen ve amfibi türleriyle çok sayıda yengeç bulunmaktadır. | |
| | | maviş Yönetici
| Konu: Geri: BURDUR-15 9th Haziran 2010, 04:03 | |
| | |
| | | | BURDUR-15 | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|