Forumnefer'e hoş geldiniz.

Eğer üye iseniz lütfen giriş yapınız, henüz üye değilseniz ve forumdan tam olarak yararlanmak istiyorsanız bizim topluluğumuza katılabilirsiniz.
iyi Formlar dileriz.
Forumnefer'e hoş geldiniz.

Eğer üye iseniz lütfen giriş yapınız, henüz üye değilseniz ve forumdan tam olarak yararlanmak istiyorsanız bizim topluluğumuza katılabilirsiniz.
iyi Formlar dileriz.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Osmanli Sultanlari

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin



Osmanli Sultanlari Empty
MesajKonu: Osmanli Sultanlari   Osmanli Sultanlari Empty15th Şubat 2010, 19:48

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sultan Osman Gazi
--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Ertuğrul Gazi
Annesi: Halime Hatun
Doğum Tarihi: 1258
Doğum Yeri: Söğüt
Tahta Çıkışı: 1299 (1300)
Ölümü: 1324
Osman Bey, Osmanlı Devleti’ni ve Osmanoğullarını kuran ve adını devletine ve soyuna vermiş bulunan ilk Osmanlı Sultânıdır. Kendisine Kara Osman, Fahruddin ve Mu’înüddin de denmiştir. Osman Gâzî, hayatının sonuna kadar emîr yani bey olarak anılmıştır; vefâtından sonra Hân ve Sultân denmiştir. Çünkü hayatının sonlarına doğru uc beyi olmuştur.
Osman Bey, 1258 tarihinde Söğüt’de veya Osmancık’da dünyaya geldi. Babası Ertuğrul Gâzî ve annesi Halîme Hâtun’dur. 24 yaşındayken babasının yerine geçti. Osman Gâzî, önce Kastamonu’daki Çobanoğullarına, sonra da Kütahya’daki Germiyanoğullarına bağlı idi. Onlar da Selçuklu Sultânına bağlıydılar. İlk evliliği, 1280 civarında, Sultân Orhan’ın annesi ve Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Beyin kızı olan Mâl Hâtun iledir. 1289 yılına doğru Şeyh Edebali’nin kızı Rabî’a Bâlâ Hâtun ile evlenince, nüfuzu ve kudreti arttı. Bu hanımından da Şehzâde Alâ’addin dünyaya geldi.

1281 yılında babasının yerine aşiret beyi olan Osman Bey, bir görüşe göre, Selçuklu Sultânı II. Gıyâseddin Mes’ûd’un 1284’de Söğüd ve çevresinin kendisine tahsis edildiğine dair olan fermanı ve yanında hediye ettiği ak sancak, tuğ ve mehterhâne ile uc beyi olmuştur. 1288 veya 1291 tarihinde Karacahisâr’ı fethetmesi ve Dursun Fakih’e kendi adına hutbe okutması, Osman Bey’in yarı istiklâlini kazanması demektir.

Osman Gâzi’nin Bizans sınır şehirlerini birer birer fethetmesi üzerine telâşa düşen Bizanslılar onu ortadan kaldırmak için bir düğün vesilesiyle bir baskın hazırlarlar. Baskına baskınla cevap veren Osman Bey, 1299 yılında Yarhisâr ve Bilecik’i fethetti ve beylik merkezini Bilecik’e nakletti ve fitneye sebep olan Yarhisâr Tekfurunun kızı Nilüfer’i (Holofura’yı) oğlu Orhan ile evlendirdi. Bu tarih, daha önce açıklanan sebeplerle Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı kabul edildi.

27 Ocak 1300’de Selçuklu Sultânı III. Alâ’addin Keykubad’ın saltanat alâmeti olan tabl, alem ve tuğu Osman Beye bir ferman ile göndermesi ile artık Osman Bey müstakil bir uc beyi olmuştu. 1301 yılında Bursa’ya yakın bir yerde Yenişehir’i kurdu ve saltanat merkezini buraya nakletti. Bu arada bütün bu fetihlerde kendisine yardım edenleri de unutmadı ve kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i; oğlu Orhan Bey’e Sultânönü’nü; Hasan Alp’a Yarhisâr’ı; Şeyh Edebalı’ya Bilecik’i ve Turgut Alp’e İnegöl’ü verdi ve Edebalı’nın torunu Alâ’addin’i yanında götürdü. 1308 yılında İlhanlı Hükümdarı Ahmed Gazan tarafından Selçuklu Devletine son verilince Osmanlı Devleti tamamen müstakil hale geldi. 1313’de Harmankaya Hâkimi Köse Mihal Bey’in Müslüman olmasıyla Mekece, Akhisâr ve Gölpazarı Osmanlının eline geçti. 1320 yılından itibaren çevrede fazla görünmeyen Osman Bey, 1324 yılında beyliği oğlu Orhan Bey’e devretti. 1324 yılı Şubat ayında Bursa’nın fethini görmeden 67 yaşında vefat eden Osman Bey, vasiyeti üzerine, geçici olarak gömülü bulunduğu Söğüd’den alınarak 2.5 yıl sonra 1326 yılında Bursa’daki Gümüş Künbed’e defn olunmuştur.

Babasından 4800 km2 olarak aldığı toprakları 16.000 km2’ye çıkaran Osman Bey’in Orhan ve Alâ’addin dışındaki çocukları şunlardır: Fatma Hâtun, Savcı Bey, Melik Bey, Hamîd Bey, Pazarlı Bey ve Çoban Bey. Bugünkü mülkî taksimata göre, Osman Bey zamanında Osmanoğullarının ülkesi, Bilecik, Eskişehir merkez, Sakarya’ya bağlı Geyve, Akyazı ve Hendek, Kütahya-Domaniç ve Bursa ilinin Mudanya, Yenişehir ve İnegöl ilçelerini kapsıyordu.
Osman Bey zamanındaki büyük âlimler ve şeyhlerden bazılarını da hatırlatmakta yarar vardır: Âlimlerden en önemlileri Mevlânâ Şeyh Edebalı, Dursun Fakîh ve Hattâb bin Ebî Kâsım Karahisârî’dir. Maneviyât reislerinden ise, Şeyh Muhlis Baba, Şeyh Âşık Paşa, Şeyh Ulvân Çelebi, Şeyh Hasan Çelebi ve Baba İlyas mutlaka zikredilmelidir.

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------

1258 Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin doğumu.
1281 Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi’nin ölümü.
Osmanlı tarihinde ilk savaş, Ermeni-Beli çatışması.
1284 Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın, Osman Gazi’ye Söğüt Uç Beyliği’ni verdiğini bildiren fermanı göndermesi.
Osman Gazi’nin oğlu Orhan Bey’in doğumu.
1285 Osman Gazi’nin ilk zaferi “Kuluca-Hisar” (İnegöl’e yakın)ı fethi.
1286 İnegöl ve Karacahisar Tekfurlarının Osman Gazi’ye karşı ittifakları.
1288 Karacahisar’ın fethi.
1289 Alaeddin Keykubat tarafından, Eskişehir ve İnönü taraflarının da Osman Gazi’ye verilmesi.
1292 Osman Gazi’nin kuzey Sakarya’ya akın hareketi.
1298 Bilecik, Yarhisar ve İnegöl Kaleleri’nin fethi, esir alınan Nilüfer Hatun’un Orhan Gazi’ye eş olarak verilmesi.
1299 Selçuklu saltanatının sona ermesi.
Osman Gazi’nin bağımsız idaresinin, Osmanlı Devleti (Batı Türk Devleti) nin tarihî varlık alanına çıkışı.
1300 Yondhisar ve Yenişehir Kaleleri’nin fethi.
Yenişehir’in devlet Merkezi olması.
1301 Osman Gazi’nın Koyunhisar zaferi.
Kirmasti, Mihalıç ve Ulubad’ın Bizanslılardan alınması.
1302 Köprühisar’ın fethi.
1303 İznik’in abluka altına alınması.
Marmarıcık Kalesi’nin fethi.
1306 Osman Gazi’nin Dinboz zaferi, Kestel, Kete ve Ulubat Kaleleri’nin fethi.
Osmanlılarla yabancılar arasında ilk askeri mukavelenin imzası.
1307 İlk İznik kuşatması ve Yalova akını.
1308 İmralı Adası’nın fethi, Marmara Denizi’ne çıkış.
1313 Harmankaya Tekfuru Köse Mihal’in, Osman Gazi maiyetine girmesi.
Akhisar, Geyve, Lüblüce, Lefke, Hisarcık, Tekfurpınarı, Yenikale, Karagöz ve Yanıkçahisar Kaleleri’nin fethi.
1314 Bursa kuşatmasının başlaması.
1316 Şehzade Süleyman’ın doğumu.
1317 Karatekin, Ebesuyu, Karacebeş, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci Kaleleri’nin fethi.
1320 Osman Gazi’nin, oğlu Orhan Gazi’yi yerine vekil tayin etmesi.
1321 Mudanya’nın fethi.
Gemlik seferi.
Trakya bölgesine ilk Osmanlı akınının başlaması.
1323 Akyazı’nın fethi.
1324 Karamürsel’in fethi.
1325 Orhaneli’nin fethi.
Bolu, Kandıra, Ermenipazarı ve Devehisarı Kaleleri’nin fethi.
Osman Gazi’nin ölümü.
Orhan Gazi’nin tahta çıkışı.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sultan Orhan Gazi
--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Sultan Osman Bey
Annesi: Mal Hatun
Doğum Tarihi: 1281
Doğum Yeri: Söğüt
Tahta Çıkışı: 1326
Ölümü: 1360
Orhan Bey, 1281 (veya 1288) de Söğüt’te dünyaya geldi. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, annesi Mal Hâtun Osman Bey’in ilk hanımı ve Selçuklu Vezirlerinden Ömer Abdülaziz Bey’in kızıdır. Osmanlı padişahlarından Sultân, Hân, Seyfüddin ve Şücâ’uddin gibi ünvanları ilk olarak hakkıyla elde eden ve kullanan zattır. 1324 yılında 36 veya 43 yaşında babasının yerine Osmanlı Beyliğinin uc beyi oldu. Askerî bir deha olan Orhan Bey, kısa zamanda şöhretini dünyaya duyurmasını, ilmiyeden gelen vezir Hacı Kemâlüddin oğlu Alâ’addin Paşa, kardeşi ve veziri Alâ’addin Paşa, yine ilmiyeden gelen Molla Tâceddin Kürdî ve Vezir Hayreddin Paşa, vezir Lala Şahin Paşa ve de önce Bilecik sonra da Bursa Kadılığına getirilen Çandarlı Kara Halil gibi devlet adamları ile meşveret etmesine ve onların tecrübelerinden yararlanmasına borçludur. Osmanlı Devleti, Orhan Bey zamanında kurulmuştur.
Orhan Bey, Köse Mihal, Turgut Alp, Şeyh Mahmûd, Gâzî Mihal Bey ve Ahi Hasan gibi kahramanların gayretiyle, senelerdir çevreden kuşattığı Bursa’yı 6 Nisan 1326 tarihinde fethetmiş ve Bey Sancağı adıyla oğlu Murad’a vermiştir. Artık Osmanlının merkezi Yenişehir değil Bursa’dır. Bu hadiseden sonra, 1327 senesinde Bursa Kadısı Cendereli (Çandarlı) Kara Halil ve vezir Alâ’addin’in tavsiyeleri ile saltanatın en önemli alâmeti olan ilk Osmanlı akçesini (son zamanlarda Osman Bey’e ait bir sikke de bulunduğundan bu görüş nakz olunmuştur) yani sikkesini bastırmıştır. İlk darbhane de Bursa’da kurulmuştur.

Osmanlı sınırlarının Karadeniz ve İstanbul Boğazına doğru ilerlediğini gören Bizanslılar, Darıca ile Eskihisar arasında bir yer olan Pelekanon’da Osmanlı ordularıyla karşılaşmışlar ve Osmanlılar İmparatoru yaraladıkları gibi, 1329 veya nihâî olarak 1331’de İznik’i fethetmişlerdir.
İznik, Bizans açısından kudsî bir değere haizdi ve bunun farkında olan Orhan Bey, buradaki Ayasofya isimli Kiliseyi camiye çevirdi ve burada Osmanlı Devleti’nin ilk Üniversitesini kurarak başına da büyük âlim Kayserili Molla Davud’u tayin etti. İznik’i kurtarmak için hücuma geçen Bizans İmparatorunu, kaçmaya mahkum eden Orhan Bey, böylece 1335’e doğru bütün İslâm âleminde ve Avrupa’da Sultân ünvanıyla anılmaya başlandı; sonra da sulh yolunu tercih etti. Bu arada Bizans İmparatorunun kızı Prenses Theodora ile evlendi.
Bizans ile sulh yapan Sultân Orhan, bu sefer Anadolu fetihlerine yöneldi ve 1345’e doğru ilk olarak bir Anadolu Beyliğini yani Balıkesir merkezli Karesi Beyliğini Osmanlı Devleti’ne ilhak etti ve Anadolu’da 1354 yılında Ankara’ya kadar ilerledi ve orayı fethetti. Güneyde Çandarlı Körfezine dayanan Osmanlılar, Marmara Denizinin güneyindeki son toprakları da Bizans’ın elinden aldı; Üsküdar Osmanlı Devleti’nin eline geçti. Candaroğullarına bağlı Uluğ Beyoğulları Beyliği de Osmanlı Devleti’ne katıldı.
Kayınpederi olan Bizans İmparatoru’nun kendisine saldıran Slavlar ve Bulgarlara karşı Orhan Bey’den yardım istemesi üzerine Osmanlı ordusu, evvela 3 Şubat 1347 yılında İstanbul’a girdi. Sonra döndü. Paşa’nın yardım ordusunun öncüsü Gâzî Umur Bey’dir. 1347’de Süleyman Paşa, İmroz’a çıkartma yapmak istedi, ancak püskürtüldü. 1349 yılında yardım için Rumeli’ye geçti, Selanik’e kadar geldi ve şehri slavlardan kurtararak geri döndü. 1353 tarihinde, bu yardıma minnettar olan İmparator, Gelibolu yarım adasında, Çanakkale Boğazının Avrupa kıyısı üzerinde küçük Çimpe kalesini Avrupa’ya geçerken kolaylık olsun diye Süleyman Paşa’ya hediye etti. Daha önceki geçişlerden farklı olarak, artık Osmanlı Beyliği, Rumeli’nde hukuken ve fiilen var olmuşlardı. Türk tarihinin önemli olaylarından olan Rumeli’ye geçişin kahramanı Süleyman Paşa, Lüleburgaz ve Çorlu’yu da fethettikten sonra, 1357 yılında atının ayağının sürçmesi sonucunda düşerek vefat etti. Rumeli fetihlerini onun yerine Şehzâde Murâd devam ettirdiyse de, bu acıya dayanamayan 81 yaşındaki Sultân Orhan, 1362 yılında Nisan ayının sonlarına doğru vefat etti.
Orhan Bey, kaynaklardan öğrendiğimize göre hayatı boyunca 4 hanımla evlendi. Bunların aynı zamanda hanımları olduğu düşünülmemelidir. Bu hanımları ve bunlardan doğan çocukları sırasıyla şunlardır:
1) Nilüfer Hâtun (Holofira): Yarhisar Tekfu’runun kızıdır; Müslüman olup Nilüfer adını almıştır. Süleyman Paşa, I. Murad ve Şehzâde Kasım’ın annesidir.
2) Asporça Hâtun: Bizans İmparatoru’nun kızıdır; Şehzâde İbrahim ve Fatma Sultân’ın annesidir. Müslüman olmuştur.
3) Theodora Hâtun: Müslüman olmadığı ve evliliğin kısa sürdüğü anlaşılıyor. Şehzâde Halil’in annesidir.
4) Eftandise Hâtun: Mahmûd Alp’in kızıdır.
Sultân Orhan zamanındaki büyük ilim adamları ve maneviyât reisleri arasında, İznik’deki ilk yüksek tahsil müessesesinin müderrisi Davud-ı Kayserî, sonradan onun halefi olan ve yaya ile müsellemin teşkilinde fikir veren Alâ’addin Esved veya Kara Hoca, Osmanlı Devleti’nin ilk Bursa Kadısı ve Kazaskeri Çandarlı Kara Halil, Hasan-ı Kayserî ve maneviyât reislerinden ise, Seyyid Ahmed-i Kebîr-i Rufâ’î, Karaca Ahmed, Ahi Evran ve Musa Abdal başta gelen simalardandır.
Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı

--------------------------------------------------------------------------------

1325 Osman Gazi’nin ölümü.
Orhan Gazi’nin tahta çıkışı.
Bursa’nın fethi.
1326 Orhan Gazi’nin oğlu Murad’ın doğumu.
Orhan Gazi’nin kardeşi Alaeddin Beyi vezir tayin etmesi.
Aydos ve Samandıra’nın fethi.
Bursa’nın devletin merkezi olması.
Osman Gazi adına ilk Osmanlı parasının basılması.
1328 Vezir Alaeddin Paşa’nın ilk “Osmanlı Kanunları”nı uygulamaya koyması.
Vezir Alaeddin Paşa ile Candarlı Halil Paşa’nın devletin ilk askerî teşkilâtı olan “yaya” ordusunu kurması.
Maltepe zaferi.
İznik’in ikinci defa ve kesin fethi.
1329 Orhan Gazi tarafından ilk askeri teşkilâtın kurulması.
1331 Şehzade Süleyman Paşa’nın Veziriazam olarak tayini.
İlk Osmanlı medresesinin İznik’te kurulması.
1333 Gemlik’in fethi.
1334 İznik Yenişehir Kapısı yanında bir cami ve imaretin yapılması.
1335 Bursa’da ilk mimari eser, cami ve medrese yapılması.
1336 Karesi Beyliği’nin devlet topraklarına katılması.
Çandarlı Kara Halil Paşa’nın ilk kadı olarak Bursa’ya tayini.
1337 İzmit ve Koyunhisar Kaleleri’nin alınışı.
1341 Bizans İmparatorluğu ile ilk sulh antlaşmasının imzalanması.
Orhan Gazi’nin Kantakuzen’in kızı ile evliliği.
1346 Bizans ile ittifakı.
1347 Orhan Gazi’nin Kantakuzen ile Üsküdar’da görüşmesi.
1351 Sırp ve Bulgarlara karşı zafer kazanılması.
Bizans’a yardım için Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçişi ve Çimpi Kalesi’nin üs olarak alınışı.
1352 Osmanlılar’ın Cenevizliler’e Osmanlı topraklarında serbest ticaret yapma imtiyazını vermeleri.
İlk Osmanlı Akçesi’nin basılması.
Üsküdar, Kadıköy ve Marmara Adaları’nın fethi.
Trakya fetihleri ve Gelibolu’nun fethi.
1354 Ankara’nın ilk işgali.
1359 Rumeli fatihi Süleyman Paşa’nın vefatı.
1360 Orhan Gazi’nin vefatı.
Sultan I. Murad’ın tahta çıkışı.



Sultan Murad Hüdavendigar Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Sultan Orhan Bey
Annesi: Nilüfer Hatun
Doğum Tarihi: 1326
Tahta Çıkışı: 1360
Şehid Olduğu Tarih: 1389Osmanlı tarihinde

I. Murâd, Murâd Hüdâvendigâr ve Gâzi Murâd Hüdâvendigâr adlarıyla anılan Sultân Murâd, 1326 (726 H) yılında dünyaya geldi ve 1362 Mart ayında 35-36 yaşlarında iken Osmanlı Padişahı olarak tahta geçti. Hüdâvendigâr, hükümdâr demektir ve sonradan o zaman Osmanlı Devleti’nin başşehri olan ve kendisinin de valilik yaptığı Bursa’ya da Hüdâvendigâr Sancağı adı verildi.
Seferlerine Ankara’nın yeniden fethiyle başlayan Sultân Murâd, 1362 Temmuz’unda Edirne’yi zabtetti ve kendisine yeni başşehir yaptı. Bunu Balkanların önemli bir merkezi olan Filibe’nin fethi takip etti (1363). Osmanlı Devleti’nin Avrupa topraklarında bu ilerleyişi Hıristiyanları korkuttu ve Papa V. Urbanus’un tahrikiyle Osmanlı Devleti ilk haçlı seferine maruz kaldı. Ancak 60.000 kişilik haçlı ordusu 10.000 kişilik Hacı İlbeğ komutasındaki Osmanlı ordusunun yaptığı bir baskın sonucunda sındı ve tarihe Sırpsındığı zaferi olarak geçti (1363). Bunu Sırbistan’ın bir kısmı ile Bulgaristan’ın Osmanlı’ya ilhakı takip etti ve 1365 yılında da Dubrovnik (Raguza) ile ilk milletlerarası andlaşma imzalandı.
1375’de Hamidoğulları sembolik bir bedelle topraklarının yarısını Osmanlıya terk etti ve böylece Germiyanoğlu ile Karamanoğlu arasına Osmanlı girmiş oldu.
1383’de Candaroğulları Hamidoğullarının arkasından Osmanlı’yı metbû’ tanıyınca, Karaman oğulları rahatsız olmaya başladı ve 1386’da Osmanlı Karamanoğulları ihtilafı başladı. Her ne kadar, Sultân Murad’ın oğlu Şehzâde Bâyezid kahramanca savaşarak Karaman oğullarını dağıtıp Yıldırım ünvanını aldıysa da, bunu fırsat bilen Sırp Kralı Balkanlarda Osmanlı’nın üzerine yürüdü ve hatta Timurtaş Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu bozguna uğrattı (Ploşnik Olayı, 1387). Bundan cesaret alan haçlı orduları, Sırpı ile Bulgarı ile Ulahı ile, hep birlikte Osmanlı Devleti’nin aleyhinde ittifak ettiler ve Kosova’da 20 Haziran 1389 günü Osmanlı ordusu ile karşı karşıya geldiler.


Osmanlı ordusu, I. Kosova Zaferi diye tarihe geçen zaferle haçlı ordularını yendi ve 500 yıl kadar sürecek olan Balkan Hakimiyetini başlatmış oldu. Ancak bu güzellikler arasında, Miloş Obiliç adlı yaralı bir Sırp askeri tarafından Murâd Hüdâvendigâr hançerle vurularak şehid edildi (20.6.1389) ve Bursa’ya nakledilerek kendi adına yaptırılan Cami haziresine gömüldü. Osmanlı Devleti Balkanlara hâkim olmuş, Bulgaristan tamamen Osmanlı’nın eline geçerken Sırbistan’ın da önemli bir kısmı feth edilmişti. 37 muharebede bizzat bulunan Sultân Murâd, 27 yıl içinde babasından aldığı mirası 5 kat artırarak 500.000 km2’lik bir büyük devleti Osmanlı milletine miras bırakıyordu.
Batılı tarihçilerin de itirafıyla, fethettiği topraklarda Ortodokslara, Katoliklere ve diğer din mensuplarına kendi dindaşlarından daha iyi davrandı. Verdiği sözde durması hasebiyle dost düşman herkes tarafından sevilir hale geldi. Devlet teşkilâtçılığında da zirvedeydi. Her ne kadar yeniçeri teşkilâtı babası zamanında kurulmaya başlansa da, asıl yeniçeri ve acemi oğlanları teşkilâtlarını kuran ve geliştiren kendisi oldu. İstanbul’u ilk kuşatan Osmanlı Padişahı da kendisiydi.
Murâd Hüdâvendigâr’ı muvaffak eden sebeplerin başında onunla birlikte çalışan ehliyetli devlet adamlarını zikretmek gerekiyor. Bunların başında, bir görüşe göre Sultân Murâd zamanında ihdas edilen kazaskerliğe ilk defa getirilen Çandarlı Halil Efendi’yi zikretmek gerekiyor. Bu vazifeye gelir gelmez, Karamanlı Kara Rüstem’in de yardımıyla Maliye teşkilâtı tanzim edildi ve Sultân Orhan zamanında başlatılan Yeniçeri ve Acemioğlanları Teşkilatını bütün ayrıntılarıyla kurmaya muvaffak oldu. 1372 yılında da Vezir oldu ve artık Halil Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı. Diğer devlet adamları arasında ise, Halil Hayreddin Paşa’nın oğlu Ali Paşa’yı, yeniçeri ve acemi oğlan teşkilâtında büyük payı bulunan Timurtaş Paşa ve Lala Şahin Paşa’yı, kahramanlıkları ile meşhur Saruca Paşa, Evrenos Beğ, İne Beğ, Paşa Yiğit, Müstecap Subaşı ve Hacı İlbeğ’i zikretmek gerekmektedir.

Asrındaki âlimlerden ise Aksaray’lı Cemâlüddin Muhammed bin Muhammed, Bursa kadılarından ve Kâdîzade-i Rumî’nin babası Mahmûd Bedreddin ve de Azerbaycan Kadısı ünvanıyla meşhur Mevlânâ Burhânüddin’i zikretmek gerekmektedir.
ZEVCELERİ: 1- Gülçiçek Hâtûn; Yıldırım Bâyezid’in ve Yahşi Bey’in Annesi. 2- Marya Thamara Hâtun; Bulgar Kralının kızı. 3- Paşa Melek Hâtun; Kızıl Murad bey’in kızı. 4- Candar Oğullarından bir beyin kızı. 5- Bulgar Beyinin kızı. ÇOCUKLARI: 1-Yıldırım Bâyezid. 2-Ya‘kub Çelebi. 3- Savcı Bey. 4- İbrahim Bey. 5- Yahşi Bey. 6- Halil Bey; 7- Özer Hâtun; 8- Sultân Hâtun. 9- Nefise Melek Sultân Hâtûn .
Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------

1360 Orhan Gazi’nın vefatı.
Rumeli’de bulunan şehzade Murad Bey’in Bursa’ya hareketi.
Sultan I. Murad’ın tahta çıkışı.
Şehzade Bayezid’in doğumu.
Ankara’da fiili hakim durumunda olan Ahi’lerin, Karamanoğullarının baskısı sonucu, Osmanlı hakimiyetinden çıkmaları.
Edirne’nin kuşatılmasına karar verilmesi.
1361 Ankara, Sultanönü Bölgesi’nin işgali.
Devlet’te ilk Kazaskerlik Makamı’nın kurulması.
Çorlu, Keşan, Dimitoka, Pınarhisar, Babaeski ve Lüleburgaz kasabalarının ve Edirne’nin fethi.
Ankara şehrinin Murad Hüdavendigar tarafından zaptı.
Murad Hüdavendigar’ın ordu komutanları, Lala Şahin Paşa, Hacı İlbey ve Evrenos Beyleri yeni fetihler için görevlendirmesi.
Bizanslıların Burgaz, Malkara ve Çorlu’yu geri almaları.
Lala Şahin Paşa’nın Beylerbeyi olarak tayini ve Rumeli Ordu Komutanlığına getirilmesi.
Rumeli’nin Türkleştirilmesi hareketinin genişletilmesi.
Lüleburgaz’da Sultan Murad, Lala Şahin ve Evrenos Bey’in katılımı ile Harp Meclisi’nin toplanması.
Edirne’nin zaptı kararının alınması.
Bizans ve Bulgar kuvvetlerinin mağlup edilmesi.
Sultan Murad’ın karargâh merkezi yaptığı Dimetoka’ya gelişi.
Burada bir camii ve küçük bir saray inşaatına başlanması.
Filibe yakınında Meriç Nehri üzerinde bir köprü inşa edilmesi.
1362 Yeniçeri Ocağı’nın temeli olan Pençik Kanunu’nun çıkışı.
1363 Filibe’nin fethi.
Bizans İmparatorluğu’nu, Osmanlı İmparatorluğu’na tabi bir Devlet haline getiren antlaşmanın imzalanması.
1364 Sırp Sındığı savaşı.
Sultan Murad’ın Bursa’ya dönüşü.
Bilecik’te, Sırp Sındığı zaferi anısına bir camii yapılması.
Biga’nın fethi.
1365 Dubrovnik Cumhuriyeti’nin ticaret anlaşması imzalayarak Osmanlı Devleti himayesine girmesi.
1366 Gelibolu’nun elden çıkışı.
1367 Karınova, Aydos ve Burgaz Kaleleri’nin fethi.
1368 Vize, Kırkkilise ve Tirebolu Kaleleri’nin fethi.
Edirne’nin Devlet Merkezi olması.
Edirne’de ilk mimari faaliyetlerin başlaması.
Eski Saray’ın inşaatı.
1369 Bizans İmparatoru Paleologos’un, Türklere karşı bir Haçlı seferi açılması için Roma’da Papa ile görüşmesi ve katolik mezhebine geçmesi.
1371 Somaku Meydan Muharebesi’nin kazanılması.
Çirmen zaferi.
1372 Adriyatik Denizi’ne ilk akınların başlaması ve Yunanistan’ın Atik Bölgesi’ne ilk Osmanlı akınları.
1373 Bizans İmparatoru’nun Osmanlı İmparatorluğu tabiyetini kabul ettiğini bildirdiği belgeyi yenilemesi.
Makedonya fethinin başlaması.
1374 Çandarlı Hayreddin Paşa’nın Selanik seferine başlamak üzere ordusu ile hareketi.
1375 Niş’in fethi, Sırp kralının tabiyet anlaşmasını yenilemesi.
1376 Bulgar Krallığı’nın Osmanlı hâkimiyetini kabulü.
Bizans İmparatoru’nun himaye antlaşmasını kabul ederek, Gelibolu’yu Osmanlılara iadesi.
1381 Germiyan Beyi kızının, Kütahya, Simav, Eğrigöz ve Tavşanlı kasabalarını çeyiz olarak Osmanlı ülkesine katması.
Hamidoğulları Beyliği’nden 6 şehrin satın alınması.
1382 I. Murad’a “Hüdavendigar” ünvanının verilmesi.
1383 Kara Timurtaş Paşa’nın Arnavutluk akını.
1384 Bosna-Hersek akını.
1385 Ohri’nin fethi.
Arnavutluk’ta Savra zaferi.
Savcı Bey isyanı.
1386 Niş ve Sofya’nın alınışı.
Mısır Kölemenleri ile ilk siyasi ilişkiler.
1387 Veziriazam Çandarlı Hayreddin Paşa’nın ölümü.
İkinci vezir Çandarlı Ali Paşa’nın vezir olması.
1389 Konya’da Osmanlı Karaman Savaşı.
Bosna’da Sırp, Arnavut ve Hırvatlar arasında Türklere karşı ittifak yapılması.
Ploşnik bozgunu ve Osmanlı Devleti’ne karşı Balkan İttifakı’nın kurulması.
Silistre, Ziştovi, Niğbolu, Plevne, Lofça, Deliorman ve Dobruca’nın Türk hakimiyeti altına alındı.
I. Kosova zaferi.
Osmanlılara karşı çıkan karışıklıklar ve Sırp Miloş Obroneviç tarafından I. Murad’ın şehit edilmesi.
Yıldırım Bayezid’in tahta çıkışı.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sultan Yıldırım Bayezid Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Sultan 1. Murad
Annesi: Gülçiçek Hatun
Doğum Tarihi: 1360
Tahta Çıkışı: 1389
Ölümü: 8 Mart 1403
Osmanlı Padişahları arasında hakkında en çok konuşulan Padişahın Yıldırım Bâyezid olduğu doğrudur. Bunun iki sebebi vardır: Birincisi; Kısa zamanda Anadolu birliğini kurup devleti genişletmesine rağmen, 1402’de Ankara’da Timur’a yenilerek tekrar başa dönülmesine sebep olmasıdır. İkincisi de, hem Emir Sultân Buharî’ye kayınpeder olması ve hem de içki içtiğine dair iddiaların bulunmasıdır. Önce Yıldırım Bâyezid’i tanıyalım.
1387 tarihinde katıldığı Karaman Seferinde gösterdiği kahramanlıklardan beri Yıldırım lakabıyla anılan I. Bâyezid, Sultân Murad’ın büyük oğlu ve veliahdıdır. Bursa’da babasının tahta çıktığı sene yani 761/1360 yılında Gülçiçek Hâtun’dan dünyaya gelmiş ve 791/1389 yılının Ramazan ayının beşinde de babasının şahâdeti üzerine tahta çıkmıştır. Padişah olmadan evvel sırasıyla Kütahya, Hamid İli ve ilk Amasya Sancak Beyliği gibi tecrübeleri bulunmaktadır.

Osmanlı Devleti’nin Kosova’da haçlı ordularıyla meşgul olmasını fırsat bilen Karamanoğulları, Osmanlı Devleti’ne ait sancak ve kazalara hücum başlattı. Bunu gören Yıldırım, 1390 yılının ilk günlerinde Anadolu birliğini tehlikeye sokmamak için hemen bu bölgeye intikal etti. Germiyan, Aydın, Menteşe ve Saruhan Beylikleri Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını bildirince, hemen 1390-91 kışında Ankara’ya gelerek orada kışlasını kurdu. Sonradan yanına Bizans İmparatoru II. Manuel’i de alarak Karaman bölgesine geçti ve onları ikaz etti. Zaten Karamanoğlu Damad Alâ’addin Bey de firar etmişti. Ege Adalarını vurarak Venedik Cumhuriyet’ine gözdağı vermeyi de ihmal etmeyen Yıldırım’ın bütün hayali İstanbul’u fethetmek idi. Bu sebeple 1391’de 7 ay sürecek olan İstanbul kuşatmasına başladı. Bizans’ın sulh ile itaat edeceğini umuyordu; ama olmadı.

Rumeli’nde gayr-i müslimlerle uğraşan Osmanlının aleyhine, durumu fırsat bilen Karamanoğlu-Candaroğlu ve Sivas’daki Kadı Burhâneddin’in ittifak yaptığı duyuldu. 1392’de Candaroğlu halledildi; İsfendiyaroğulları da Osmanlı’ya itaat etti. Kadı Burhâneddin ile olan savaş daha dehşetli idi. Yıldırım’ın oğlu Şehzâde Ertuğrul’un kumandasındaki Osmanlı ordusu, Çorum yakınlarında yenik düştü. Bu arada Yıldırım’ın kendisi Rumeli seferine devam ediyor ve 1392’de filozoflar diyarı olarak bilinen Atina Osmanlıya teslim oluyordu.
Bütün bu gelişmelerden rahatsız olan Macar Kralı Sigismund, üçüncü bir haçlı seferi hazırlığında idi. Gerçekten her çeşit düşman milletin yer aldığı 70.000 kişilik orduyla Tuna’yı geçerek Niğbolu’yu kuşattı ve düşman kuvvetler 130.000’e ulaştı. Ancak 25 Eylül 1396 tarihinde Avrupalıların asırlarca unutamayacakları Niğbolu Zaferi kazanıldı ve Yıldırım, artık Halife I. Mütevekkil tarafından Sultân-ı İklim-i Rum ve Sultân diye anılmaya başlandı. Üçüncü haçlı seferini fırsat bilerek yine Osmanlı topraklarına saldıran Karamanoğulları ise, nihâî dersi hak etmişlerdi ve gerçekten 1397’de Konya’ya giren Yıldırım eniştesi olan Karamanoğlu Beyini idam ettirdi ve Konya’yı Osmanlı Devleti’nin Karaman Eyâleti olarak ilan etti. Artık Anadolu birliği sağlanmış ve bütün Anadolu neredeyse Osmanlı Devleti’nin olmuştu. Rumeli’de Balkanlar Osmanlının hâkimiyetine girmişti.
İşte böyle bir dönemde Doğudan büyük bir tehlike geliyordu. Doğu Türkistan Hakanı Aksak Timur veya Timurlenk, fırtına gibi eserek Doğu Anadolu’yu tehdit ediyor ve memleketleri ellerinden alınan ve Osmanlıdan memnun olmayan Anadolu beyleri Timur’u tahrik ettikleri gibi, Timur’un düşmanları olan bazı beyler de Yıldırım’a sığınmış bulunuyorlardı. Timur nazik sayılabilecek bir üslupla Yıldırım’dan bu beyleri salı-vermesini ve kendisine tabi olmasını, şartlarının kabulü halinde, gayr-i müslimlerle olan cihadını takdir ettiği Osmanlı ordusuna yardım edeceğini ifade eden bir mektup gönderdi (Mektup, ‘Rum Meliki Yıldırm Bayezid’ diye başlamaktadır). Buna karşı Yıldırım’ın cevabı çok sert ve hatta hakaretâmiz oldu (Mektup, ‘Ey Timur denen parçalayıcı köpek ve Tekfurlardan daha kâfir olan adam’ diye başlamaktadır).
Neticede kaderin cilvesiyle Yıldırım’ın strateji açısından üstün görüldüğü uğursuz Ankara Meydan Muharebesi meydana geldi ve 28 Temmuz 1402 tarihinde Osmanlı ordusu yenik düştü ve Padişah esir alındı. Bu hadiseyle Osmanlı Devleti, cihan devleti olmaktan çıkmış ve yeniden başa dönmüştü. Zira bu savaşı takip eden yıllarda, 8 yıl kadar Anadolu’da kalan Timur buralarda terör estirdi ve eski beylere beyliklerini tamamen iade etti. 3 Mart 1403’de, bazı tarihçilerin ileri sürdüğü gibi intihar ederek değil, sıkıntıdan doğan bir kaç çeşit hastalığa dayanamayan Yıldırım vefat etti ve Osmanlı Devleti için Fetret Devri denen ara dönem başladı.
Yıldırım Bâyezıd devrinin ileri gelen devlet adamları arasında, iyi bir devlet adamı olmakla beraber takvâ cihetinden zayıf olduğu ittifakla açıklanan Çandarlı Ali Paşa, Timurtaş Paşa, Süleyman Paşa, İshak Bey ve Mihal oğlu Muhammed Bey zikredilebilir. Onun devrindeki âlimlerden ise, Şemseddin Fenari, oğlu Muhammed Şah Fenari, Hâfızuddin Muhammed Kürdî, Şeyh Kutbuddin İznikî ve Şihâbüddin Sivasî unutulmamalıdır. Devrinin Horasan erenlerinin başında, Emir Sultân denen Bâyezid’in damadı Şemseddin Muhammed Huseynî, Hacı Bayram ve Şeyh Abdurrahman-ı Erzincanî gelmektedir. Mevlid yazarı Süleyman Çelebi de onun zamanındaki en büyük şairlerdendir.
ZEVCELERİ: 1- Germiyanoğlu Devlet Şah Hâtun; İsa, Mustafa ve Musa’nın annesi. 2- Devlet Hâtun; Yine Germiyanoğlu olduğu söylenen ve Sultân Mehmed Çelebi’nin annesi ve ilk Vâlide Sultân. 3- Hafsa Hâtun; Aydınoğlu İsa Bey’in kızı. 4- Sultân Hâtun; Dulkadiroğlu Süleyman Şah kızı. 5- Marya (Olivera Despina) Hâtûn; Sirbistan Kralı Lazar’ın kızı. ÇOCUKLARI: 1- Ertuğrul Çelebi. 2- İsa Çelebi. 3- Mustafa Çelebi (Tartışmalıdır). 4- Büyük Musa Çelebi. 5- İbrahim Çelebi. 6- Kâsım Çelebi. 7- Yusuf Çelebi. 8- Hasan Çelebi. 9- Erhondu Hâtun. 10- Fatma Hâtun. 11- Paşa Melek Hâtûn. 12- Oruz Hâtûn. 13- Hundî Hâtûn. 14- Şehzâde Mehmed .

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------

1389 Sultan I. Murad’ın şehit edilmesi.
Yıldırım Bayezid’in tahta çıkışı.
Yıldırım Bayezid’in oğlu Çelebi Mehmed’in doğumu.
Yıldırım Bayezid’in, Devlet tarihinde en önemli bir yetkiyi üstlenmesi.
Bizans İmparatorlarını tayin ve azletmesi.
1390 Aydın-Saruhan-Germiyan-Menteşe Beyikleri’nin Osmanlı Devleti’ne katılması.
Karaman seferi.
Konya’nın kuşatılması.
Yıldırım Beyazid’in Sırp Prensesi Olivera ile evlenmesi.
Gelibolu tersanesinin inşası.
Alaşehir’in alınması.
İstanbul’un Türkler tarafından ilk kuşatılması.
1391 İkinci Mora seferi.
Macaristan’da ilk Osmanlı zaferi.
1392 Kastamonu Beyliği’nin işgal edilmesi.
Çandaroğlu İsfendiyar’ın Osmanlı hakimiyetine girmesi.
İşkodra ve Amasya’nın işgali.
1393 Devlette hukukî gelişme.
Mahkeme Rüsumu’nun konulması.
1394 Selanik ve Yenişehir bölgesinin fethi.
Arnavutluk istilası.
1395 İstanbul’un ikinci kuşatması.
Beyazid’in Abbasi Halifesinden “Sultan” ünvanını istemesi.
Niğbolu zaferi.
1396 Yıldırım Beyazid’e “Sultan-ı Rum” ünvanının verilmesi.
Arnavutluk fethi.
Akçay Zaferi.
Karaman ülkesinin Osmanlı hâkimiyetini kabulü.
1397 Anadolu Hisarı’nın Yıldırım Beyazid tarafından inşası.
İstanbul’un üçüncü defa kuşatılması.
Yıldırım’ın Yunan seferi.
Kadı Burhaneddin’in ölümü.
Karadeniz Beylikleri’nin zaptı.
1398 Dulkadir Beyliği’nin hakimiyet altına alınması.
1399 Yıldırım Bayezid-Timur anlaşmazlığının başlaması.
1400 İstanbul’da bir Türk mahallesi, şeriye mahkemesi ve bir cami yapılması.
İstanbul’un dördüncü defa kuşatılması.
1401 Erzincan Beyliği’nin işgali.
1402 Ankara Savaşı.
Yıldırım Beyazid ile Timur ordusunun karşı karşıya gelmeleri, beklenilmiyen bir bozgunla savaşın kaderinin değişmesi.
Ankara bozgunu ve Yıldırım Bayezid’in esareti.
Fetret Devri.
Osmanlı Devleti’nde kardeşler, Şehzadeler arası mücadelenin başlaması ve çeşitli olaylarla devletin on yıl sürecek iktidar mücadelesi içinde ve çatışma ortamında zaman kaybetmesi.
Üç şehzade idaresinde üç ayrı Osmanlı hükümeti.
Bursa, İznik ve İzmit şehirlerinin yağmalanması.
Osmanlı ülkesinde anarşinin başlaması.
1403 Yıldırım Beyazid’ın vefatı.
Sultan I. Mehmed’in tahta çıkışı.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sultan Mehmed Çelebi Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Sultan Bayezid Han
Annesi: Devlet Hatun
Doğduğu Tarih: 1387
Padişah Olduğu Tarih: 1413
Öldüğü Tarih: Mayıs 1421

1413-1421 tarihleri arasında Osmanlı tahtına oturan Sultân Mehmed Çelebi, 781/1380 yılında Germiyanoğullarından Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hâtun’dan dünyaya gelmiştir. Asil ve dindar bir devlet adamı olan Mehmed Çelebi, bazı tarihçiler tarafından Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu ve 9. asrın müceddidi kabul edilmektedir.
Babasının esareti sırasında vezir Bâyezid Paşa’nın tavsiyelerine uyarak Amasya’ya gitti ve padişahlığını ilan etti. Kardeşi İsa Çelebi’yi tasfiye etti. Ancak Süleyman Bey’in Ankara’ya kadar gelmesi üzerine, Amasya-Tokat-Sivas bölgesiyle yetindi. İyi bir diplomattı. Musa Çelebi önce Mehmed Çelebi’ye itaat etti. Ancak 1410 yılında Rumeli’de saltanatını ilan edince durum değişti. 1413 yılında kardeşi Musa Çelebi’nin öldürülmesinden sonra, Osmanlı tahtının tek vârisi olarak kaldı. Osmanlı tarihçileri tarafından yeni asrın yani Hicrî 9. asrın siyâset alanında müceddidi olarak kabul edilmektedir.
Çelebi Mehmed Rumeli’ndeki olaylarla uğraşırken, Karamanoğlu yine harekete geçti. Germiyanoğlu Yakub Bey’in Mehmed Çelebi’ye itaatini bildirmesi üzerine Bursa’yı kuşattı. Hacı İvaz Paşa’nın kahramanca müdafaası üzerine Yıldırım Bâyezid’in sur dışında kalan kabrine hakaret bile etti. İşte bu kargaşa içinde Sultânlık koltuğuna oturan Mehmed Çelebi, Aydın’daki Candaroğullarının da tabiiyetini kabul ettikten sonra Karamanoğlu’nun üzerine yürüdü ve halasının oğlu olan Karamanoğlu II. Mehmed Bey’i esir aldı. Sonra affetti. Bu arada Venedik donanmasına karşı 1416 yılında Çalı Bey komutasındaki Osmanlı donanması hücuma geçti, ancak mağlup oldu. Buna karşılık Macar Kralı Sigismund’un haçlı seferi teşebbüsü, Mehmed Çelebi’nin bir paşası olan Gâzî İshak Bey tarafından püskürtülünce Osmanlı prestij kazandı. İshak Bey’in 1415 muharebesinden sonra Türklerin Bosna Sarayı dedikleri Sarajevo Osmanlı’nın eline geçti. İshak Bey’in Rumeli’deki bu fetihleri Romanya ve diğer Balkan bölgelerinde de devam etti. Sultân Mehmed de boş durmuyor ve Sinop’daki Candar Beğliğinin bir kısım topraklarını Osmanlı Devleti’ne ilhak ediyordu.



Osmanlı Devleti, yeniden eski ihtişamına kavuşmak üzere iken, iç ve dış düşmanlar, iki büyük gaileyi Osmanlı Devleti’nin başına açmakta gecikmediler. Ancak Sultân Mehmed’in fevkalade basiretli idaresi ve Allah’ın yardımıyla bu iki büyük bela da aşıldı.
Bunlardan birincisi, Şeyh Bedreddin isyânı idi. Musa Çelebi’nin Kazaskeri ve bir nevi Şeyhülislâmı olan bu ilim adamı, belli çevrelerce kullanıldı. Musa Çelebi’nin tasfiyesinden sonra Sultân Mehmed tarafından yüksek bir maaş verilerek İznik’te mecburi ikamete zorlanan Şeyh Bedreddin, Aydın ve İzmir taraflarında fesada başlayan Börklüce Mustafa ve Manisa civarında ortaya çıkan ve aslında bir Yahudi dönmesi olan Torlak Kemal ile olan eski ilişkilerinden korkarak, Kastamonu-Sinop-Kefe üçgenini takipten sonra Eflak Voyvodasına sığındı. Daha önce Şeyh Bedreddin’in kazaskerliği sırasında onun kethüdalığını yapan Börklüce Mustafa, İzmir’de, Urla yarımadasının kuzey tarafındaki Karaburun’da, Yahudi dönmesi Torlak Kemal ise, Manisa’nın Kızılbaşlarla meskûn bölgelerinde Osmanlı Devleti’nin aleyhinde bir isyan hareketine hazırlık yapıyorlardı. Şeyh Bedreddin’in de Rumeli’de bu tür hareketlere girişme teşebbüsleri bardağı taşıran son damla oldu. Bizans bunları şiddetle destekliyordu. Ordularının sayısı 5.000 ve 10.000’lerle ifade edilen ve Dede Sultân diye de anılan Börklüce Mustafa’nın isyanı, Timurtaş Paşa-zade Ali Bey’in de mağlup olmasıyla ciddileşti. Mehmed Çelebi’nin oğlu Şehzâde Murâd, Bâyezid Paşa’nın da yardımıyla Börklüce Mustafa ve asi kuvvetlerin üzerine yürüdü ve ele geçirilen Dede Sultân idam edildi. Bunu Torlak Kemal’in tepelenmesi izledi ve böylece Osmanlı Devleti’nde ilk ciddi alevi isyanı bastırılmış oldu.
Bunun üzerine Rumeli’deki Deliorman’da yerleşen Şeyh Bedreddin isyanı genişletme çabalarını sürdürdü. Selanik taraflarında Düzmece Mustafa ile meşgul olan Sultân Mehmed, olayı duyunca hemen Serez’e geldi ve Bâyezid Paşa’nın gayretiyle Şeyh Bedreddin ele geçirildi ve Serez çarşısında idam edildi. İdamına fetvâ veren ise, Sa’deddin Teftezâni’nin talebelerinden olan Herat’lı Mevlânâ Haydar’dır. 1420 yılında bu olay da kapatılmıştır.

Sultân Mehmed’in ikinci belası ise, Timur tarafından esir alınarak 16 yıl ortadan kaybolan ve ancak Bizans ve benzeri dış düşmanların tahriki ile saltanat iddiasıyla ortaya çıkan Yıldırım’ın gerçekten oğlu Düzmece Mustafa’dır. Normalde Sultân Mehmed’in ağabeyidir. Niğbolu Sancakbeyi Aydınoğlu Cüneyd’in de desteğini alarak kıyam eden Düzmece Mustafa, Sultân Mehmed’e yenildi ve Bizans İmparatoruna sığındı. Sultân Mehmed hayatta olduğu müddetçe salıverilmemek ve buna karşılık İmparatora yılda 300.000 akçe ödenmek şartıyla anlaşma yapıldı ve hatta bu anlaşmanın da etkisiyle Sultân Mehmed, 1420’de İstanbul’da İmparator II. Manuel’i ziyaret bile etti.
Sultân Mehmed Çelebi 39 yaşında vefat etti ve Bursa’daki Yeşil Türbeye defn olundu. Vefatında Osmanlı devleti eski genişliğine ve kuvvetine ulaşmıştı. 24 kere savaşa giren Mehmed Çelebi 40 yerinden yara almıştı. Samimi, dürüst, dindar ve diplomat bir devlet adamıydı.

ZEVCELERİ: 1- Şeh-zâde Kumru Hâtûn; Amasyalı bir Paşa’nın torunu. 2- Emine Hâtun; Dulkadır oğlu Mehmed Bey’in kızı ve II. Murad’ın annesi. ÇOCUKLARI: 1- Şehzâde Küçük Mustafa. 2- Şehzâde II. Murâd. 3- Şehzâde Mahmûd. 4- Şehzâde Yusuf. 5- Şehzâde Ahmed.

Sultân Mehmed Çelebi zamanındaki ileri gelen devlet adamları arasında, baştan beri onun sadık bir veziri olan Bâyezid Paşa’yı, ilmiyeden gelen İbrahim Paşa’yı ve Bursa kahramanı Hacı İvaz Paşa’yı; asrındaki büyük âlimler arasında Sa’deddin Teftezânî’nin talebelerinden Mevlânâ Burhânüddin Haydar’ı, Mevlânâ Sarı Ya’kub’u, Kara Ya’kub lakabıyla meşhur olan Ya’kub bin İdris’i, Kâfiyeci lakabıyla meşhur Mevlânâ Muhyiddin’i ve Bâyezid-i Sofî’yi; zamanındaki maneviyât erenlerinden özellikle Şeyh Abdüllatif’i, Amasyalı Pir İlyas’ı ve Şeyh Muslihuddin Halife’yi; şâirlerden ise sadece Hüsrev ü Şirin müellifi Şeyhi ile Molla Ezherî ve Şair Zihni’yi sayabiliriz .

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı

--------------------------------------------------------------------------------

1403 Sultan Yıldırım Bayezid’in ölümü.
Bizans İmparatorluğu ve Mısır Sultanlığı’nın ve Osmanlı şehzadelerinin Timur’a tabiyeti.
Timur’un Anadolu’dan ayrılması.
İsa ve Musa Çelebiler mücadelesi.
Çelebi Mehmed’in Bursa ve Balıkesir’i zaptı.
Şehzade Murad’ın doğumu.
İsa Çelebi’nin Çelebi Mehmed’e taarruz etmesi.
1412 Çelebi Mehmed ve Musa Çelebi arasında İnciğiz savaşı.
1413 Sultan I. Mehmed’in duruma hâkim olup, devleti Edirne’de yeniden kurması.
Sultan I. Mehmed’in tahta çıkışı.
1414 Karamanoğlu II. Mehmed’in Bursa kuşatması.
Sultan I. Mehmed’in ikinci Karaman seferi.
Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Kadınhanı taraflarının alınması.
Konya’nın kuşatılması.
Karamanoğlu’nun Bursa Kalesi’ni 31 gün süren kuşatması.
1415 İkinci Karaman seferinin tamamlanması.
Donanmanın adalar seferi.
Menteşe Beyi İlyas Bey’in bastırdığı paraya kendi adı ile birlikte Osmanlı Sultanının adını koyması.
1416 Osmanlı-Venedik Deniz Savaşı ve barışı.
Şeyh Bedreddin isyanı.
Osmanlı ordusunun Macar taraflarına doğru seferi.
Avlonya’nın fethi.
1417 Mirca (Eflak Beyi) ile anlaşma yapılması ve senede 13 duka altını vergiye bağlanması.
Samsun bölgesi’nin zaptı.
Tatar aşiretlerinin Rumeliye iskan edilmek üzere nakilleri.
1418 Türklerle Macarlar arasında çarpışmalar.
Orhan Gazi için Bursa’da yaptırılan Yeşil Cami ve Türbe’nin inşaatının tamamlanması.
Hereke, Gebze, Darıca, Kartal ve Pendik taraflarının alınması.
1419 Samsun’un yerli halk tarafından yakılmasından sonra Hamza Bey tarafından alınması.
1420 Anadolu’da Börklükçe-Mustafa ile Tarlak-Kemal ve Rumeli’de Şeyh Bedreddin isyanları ve bastırılması.
1421 Sultan I. Mehmed’in ölümü.
II. Murad’ın Bursa’da tahta çıkışı.



Sultan II. Murad Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Sultan I. Mehmed Han
Annesi: Emine Hatun
Doğduğu Tarih: 1402
Devlet Reisi Olduğu Tarih: Birinci defa (1421-1443)
İkinci defa 1443
Son defa (1444-1451)
Öldüğü Tarih: 3 Şubat 1451

Bazı tarihçilerin Osman Bey’den sonra ikinci kurucu dedikleri Sultân II. Murâd, 1404 yılında Dulkadiroğlu Emine Hâtun’dan Amasya’da dünyaya geldi. 1421 yılında babasının vefatından 41 gün sonra gelip Edirne’de tahta oturur oturmaz, Limni’de göz hapsinde bulunan amcası Düzmece Mustafa, Bizans İmparatoru tarafından serbest bırakılınca büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya geldi. Mustafa Çelebi, Edirne’ye gelerek padişahlığını ilan etti ve bununla da kalmayarak ordusuyla Bursa’daki II. Murad’ın üzerine yürüdü. 1422’de Sultân Murad’a mağlup olan amca Mustafa, düzmece olduğu iddiasıyla idam edildi. Aslında düzmece olmadığını daha evvel ifade etmiştik. Bizans’ın ihanetini gören Sultân Murad, hemen 30.000 askerle İstanbul’u kuşattı. Maddi sebepler açısından teslim almayı ümit ederken, 13 yaşındaki Küçük Mustafa’nın İznik’de Bizansın tahrikiyle saltanat ilan ettiğini duydu ve hemen ona yöneldi. Bu arada fırsatı ganimet bilerek Osmanlıya problem çıkaran Anadolu beyliklerinin de üzerine gitti ve sırasıyla Aydın, Teke, Menteşe ve Germiyân Oğulları beyliklerini tarihten silerek tamamen Osmanlı Devleti’ne ilhak etti.
Sultân Murad’ın Anadolu’daki sıkıntıları devam ederken Macarlar ve Sırplar Osmanlı Devleti’ni rahatsız ediyorlardı. 1425’de Venedik ile sulh yapan Sultân Murad, 1426’da Macar ordusunu bozdu ve fetihlere devam etti. Bu zaferler devam ederken, en önemlisi İzladi mevkiindeki 1443 yılındaki yenilgi olmak üzere, Osmanlı ordusu Hıristiyan kuvvetler karşısında bir kaç defa mağlup duruma düştü. Bunun üzerine Sultân Murâd, Macaristan’la Segedin Andlaşmasını imzalamak durumunda kaldı (1444). Aynı yıl, Mısır’daki İslâm âlimlerinin de manevi desteği alınarak Karamanoğlu II. İbrahim Bey ile de sulh andlaşması imzalandı.

40 yaşına gelen ve gerçekten de yıpranan II. Murad, 1444 Ağustos’unda oğlu Mehmed’i tahta geçirerek, kendisi ibadet ve taatle meşgul olmak üzere Manisa’ya çekildi ve Fâtih Sultân Mehmed birinci defa Osmanlı Sultânı oldu.
Hem Osmanlı ordusunun yenilgisinden ve hem de Fâtih’in 14 yaşında bir genç Padişah olmasından heveslenen Papa, yeni bir haçlı seferi için kolları sıvadı ve haçlı orduları Osmanlı Devleti aleyhinde Ak Şövalye diye bilinen Erdel Voyvodası Hunyadi Yanoş kumandanlığında bir araya geldiler. Tuna’yı geçerek Varna’yı kuşattılar. Tahtta oturan II. Mehmed, yapılan meşveretler ve özellikle Vezir-i Azam Çandarlı-zade Halil Paşa’nın ısrarlarıyla, II. Murad’ı yani babasını tahta davet etti. 1444 yılında ikinci defa sultan olan II. Murâd, hemen Edirne’ye geldi ve 40.000 askeriyle Varna önlerine ilerledi ve sadece 150 şehidle haçlı ordusunu darmadağın etti. Bütün İslâm âleminde ve özellikle Kahire’de dualarla yâd edilen bu zafer, Osmanlı Devleti’nin Balkanların sahibi olduğunu tescil etmişti. Edirne’ye dönen II. Murad yeniden yani ikinci defa oğlunu tahta çıkardı (1445).
Devlet adamları ve yeniçeri bu duruma razı olmadı ve Sultân Murad’ın yeniden tahta geçmesini ısrarla arzu ettiler. Bu ısrar karşısında üçüncü defa II. Murad tahta çıktı ve oğlu da böylece iki defa tahta çıkıp inmiş oldu (1446). Varna zaferinden sonra Arnavutluk’da İskender denilen bir mürtedle başı belaya giren II. Murad, oğlu Fâtih’i de alarak Arnavutluk seferine çıktı. Bu durumu fırsat bilen Ak Şövalye, Papanın da desteğini alarak bir diğer haçlı seferi daha düzenledi ve Osmanlı sınırlarını geçerek Kosova Ovasına kadar geldi. 17 Ekim 1448 tarihinde II. Kosova Zaferini kazandı ve böylece Avrupalıların Türkleri Balkanlardan atmak için giriştikleri son seferi de zaferle tamamlamış oldu. Buradan Edirne’ye dönen II. Murad 1449 yılında oğlunu evlendirdi. Oğlunu Manisa Sancakbeyliğine gönderen II. Murâd, 3 Şubat 1451 sabahı Edirne Sarayı’nda vefât eyledi.
ZEVCELERİ: 1- Dulkadiroğlu Alîme Hâtûn. 2- Yeni Hâtun; Amasyalı Mahmûd bey’in kızı. 3- Hüma Hâtun: Abdullah isimli bir şahsın kızı ve Fâtih’in annesi. Fâtih’in annesinin devşirme olduğu nakledilmektedir. Ancak Müslüman olduğu kesindir ve hele Ortodoks olan Mara Hâtûn ile Fâtih’in üvey annelik dışında alakası yoktur. 4-Tâcünnisâ Hatice Halîme Hâtun; Candaroğlu İsfendiyar Bey’in kızı. 5-Mara Hâtun; Çocuksuz ve ortodoks olarak ölen ve Fâtih’in üvey annesi olan bu kadın, Sırbistan Despotu George Bronkoviç’in kızı.

ÇOCUKLARI: 1- Fâtih Sultân Mehmed. 2- Ulu Şehzâde Alaaddin Bey. 3- Şehzâde Büyük Ahmed. 4- Şehzâde İsfendiyar. 5- Şehzâde Hüseyin. 6- Şehzâde Orhan. 7-Şehzâde Hasan. 8- Şehzâde Küçük Ahmed. 9- Yusuf Âdil Şah. 10- Hatice Sultân. 11- Hafsa Sultân. 12- Fatma Sultân. 13- Erhondu Sultân. 14- Şehzâde Selçuk Sultân.

Asrındaki büyük devlet adamları arasında, Timur Paşa’nın oğlu Gâzi Umur Paşa, Çandarlı-zâde Halil Paşa, devşirmelerden Şihâbüddin Paşa, Damad Karaca Paşa, Zağanos Paşa ve Kasım Paşa’yı; asrının meşhur âlimlerinden Molla Fenari’den sonra müftülük makamına gelen Molla Yegân lakabıyla meşhur Mevlânâ Muhammed, Molla Şemseddin Gürânî, Seyyid Alâ’addin Semerkandî, Hızır Beğ ve Alâ’addin Tûsî’yi; maneviyât erenlerinden Hacı Bayram’ın halifelerinden Ak Bıyık, Muhammediyye müellifi Yazıcızâde, Envâr’ül-Âşıkîn adlı eserin müellifi Ahmed-i Bîcan ve Şeyh Muslıhuddin’i; şâirlerden Hacı İvaz Paşa’nın oğlu Atâyî ve şiirlerinden dolayı idam edilen Nesîmî’yi mutlaka zikretmeliyiz.


Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------
1421 Çelebi Mehmed’in ölümü.
II. Murad’ın Bursa’da tahta çıkışı.
1422 Mustafa Çelebi’nin (Düzmece) ortadan kaldırılması.
II. Murad ile Mustafa Çelebi arasında Ulubad olayı.
II. Murad’ın Rumeli seferi.
İstanbul’un 6. defa kuşatılması.
1423 Eflak, Arnavutluk ve Mora seferleri.
1424 Kuzey Karadeniz’in Sinop Bölgesi’nde Çandaroğlu İsfendiyar Bey’in itaat altına alınması.
Çandaroğlu Beyliği’ne son verilmesi.
Osmanlı Devleti ile Bizans arasında barış antlaşması.
Sırbistan, Eflak ve Macaristan ile anlaşmalar imzalanması.
Devlet idaresinde örgütlenme, dini işlerin örgütlenmesi için Şeyhülislamlık makamının kurulması.
1425 Molla Fenarî’nin ilk Şeyhülislâm olarak tayini.
1426 İzmir Bey’i Cüneyd’in idamı.
Teke Beyliği’nin Devlet topraklarına katılması.
1428 Germiyan Beyliği’nin Osmanlı ülkesine katılması.
1429 Anadolu’nun manevi koruyucusu Hacı Bayram Veli’nin vefatı.
Emir Sultan’ın ölümü.
1430 Selânik’in fethi.
Gelibolu zaferi.
1431 Yanya’nın fethi.
1432 Sultan II. Murad’ın oğlu Fatih Sultan Mehmed’in Edirne’de doğumu.
1435 Osmanlılara karşı Macaristan, Sırbistan ve Eflak Hükûmetleriyle ittifak eden Karaman Beyi İbrahim Bey’in ortadan kaldırılması.
Sırp ve Eflak hükümdarlarının Osmanlı tabiyetine girmeleri.
1439 Semendire’nin alınışı.
Macar kralı II. Albert’in mağlubiyeti.
1441 Başarısız Belgrad kuşatması.
1443 Macar Yanko Hunyad’ın kumandasındaki Haçlı ordusunun Niş ve Derbendi almaları.
1444 Yalvaç Muharebesi.
Segedin barışı.
II. Murad’ın kendi isteği ile tahttan çekilişi ve yerine şehzadesi II. Mehmed’in tahta çıkışı.
II. Murad’ın Edirne’den Manisa’ya hareketi.
Segedin barışının bozulması ve devlete harp ilanı.
Fatih’in babasını tekrar tahta oturması için göreve çağırması.
Varna zaferi.
1445 Sultan Mehmed’in tahtı babasına bırakıp, Manisa’ya çekilmesi.
Edirne’de II. Murad’ın ikinci defa tahta çıkışı.
1446 Sultan II. Murad’ın Mora seferi ve Mora despotluğunun vergiye bağlanması.
1447 Arnavutluk’ta İskender Bey isyanı ve “Kroya-Akçahisar”ın ilk kuşatması.
I. Mehmed’in oğlu Şehzade Bayezid’in doğumu.
1448 I. Kosova zaferi.
1449 I. Mehmed’in Dulgadiroğlu Beyi’nin kızıyla Edirne’de evlenmesi.
Arnavutluk’un fethi.
1450 I. Murad’ın son Arnavutluk seferi ve Kroya-Akçahisar’ın ikinci kez kuşatması.
1451 Sultan II. Murad’ın ölümü ve Bursa’da defnedilmesi.
Sultan II. Mehmed’in ikinci defa törenle tahta çıkışı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forumnefer.forum.st
Admin
Admin
Admin
Admin



Osmanli Sultanlari Empty
MesajKonu: Geri: Osmanli Sultanlari   Osmanli Sultanlari Empty15th Şubat 2010, 19:54

Fatih Sultan Mehmed Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası : Sultan II. Murad
Annesi : Hüma Hatun
Doğduğu Tarih : 30 Mart 1432
Padişah Olduğu Tarih : 1444-1451
Öldüğü Tarih : 3 Mayıs 1481
Fâtih Sultân Mehmed, 30 Mart 1432 tarihinde Edirne Sarayında Hüma Hâtun’dan dünyaya geldi. Annesi onun gerçek saltanatını görmeden 1449 yılında vefât eyledi. Bir görüşe göre 19 ve bir diğerine göre 21 yaşında babasının vefatı üzerine üçüncü defa saltanat koltuğuna oturdu ve sınırları Tuna’dan Kızılırmak’a kadar genişleyen Devletinin başşehri olarak İstanbul’u almak ve Hz. Peygamber’in övgüsüne mazhar olmak en büyük ideali idi.
İstanbul’u almak için Boğaz’a hâkim olmanın şart olduğunu bilen Sultân Mehmed, 1452’de Boğazkesen Hisârı dediği Rumelihisârını inşa ettirdi. Karşısında Yıldırım’ın inşa ettirdiği Anadoluhisârı yükseliyordu ve artık Osmanlının izni olmadan boğazı geçmek mümkün değildi. 1 Eylül 1452’de Edirne’ye dönen Sultân Mehmed, hemen kendisinin planlarını çizdiği topların dökümüne başladı. Deneyler yapıldı ve dünyanın harp aletleri alanında harikaları vücuda getirildi.
Planı sezen İmparator zor durumdaydı; zira Bizans ikiye ayrılmıştı. Avrupa, yardım için Katolik olmalarını istiyor ve Ortodokslar ise hayır diyordu. 12 Aralık 1452’de Ayasofya’da Katolik ayini yapılması, Sultân’ın işlerini kolaylaştırıyor ve Bizans Başbakanı Notaras, “Bizans’ta Latin şapkası görmektense, Türk sarığı görmeyi tercih ederim” diyordu. Bizans’lılar parlayan ateşlerine ve Hz. Meryem’e güveniyorlardı. Ancak 1453 Şubatında Edirne’den yola çıkan toplar 5 Nisanda İstanbul önlerine geldi. 6 Nisan’da muhasara başladı. 53 gün süren muhasara sırasında Fâtih’in ordusu, tarihe geçen kahramanlıklar yazdı. Bizans’ın Galata ile Sarayburnu arasına gerdiği zincirler, Osmanlı donanmasının karadan yürütülerek Haliç’e girmesiyle parçalanmıştı. Muhasaranın 53. Günü Hz. Peygamber’in müjdelediği fetih 29 Mayıs 1453 günü gerçekleşti ve Osmanlı ordusu tekbir sesleriyle Topkapı ve Eğrikapı yönlerinden İstanbul’a girdi. Ayasofya’ya sığınan on binlerce insanın burnu bile kanamadı ve İslâm Hukukunun bu konudaki hükümleri aynen uygulandı ve herkese temel hak ve hürriyetleri tanındı.

Fâtih’in fetihten sonra yaptığı ilk iş, İstanbul’un maddi ve manevi imar edilmesidir. Bu işi tamamladıktan sonra Belgrad hariç bütün Balkanları Osmanlı Devleti’ne ilhak eyledi. Batıyı emniyete aldıktan sonra, kendisine pürüz çıkaran Karamanoğulları ve İsfendiyaroğulları Beyliklerini tamamen ortadan kaldırdı. Bu arada Bizans’ın artığı olan Trabzon’daki Pontus İmparatorluğu da 1461 yılında tamamen tasfiye edilmiş oldu. Komutanlarından Gedik Ahmed Paşa, Kırım’ı aldı.
Bütün bu fetihler, başta Abbasî Halifesi olmak üzere herkes tarafından takdir edilirken, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan Fâtih’e kafa tutuyordu. Bunun üzerine Erzincan civarındaki Otlukbeli denilen yerde 1473 tarihinde bu sıkıntı da bertaraf edildi ve artık Osmanlı devleti Toroslara kadar genişledi. Fâtih Sultân Mehmed, yeni bir harbin hazırlığında iken, 1481 yılında 51 yaşında Gebze’de vefat etti. 28 yıllık padişahlığı süresince 2 İmparatorluk, 14 devlet ve 200 şehir fethederek Fâtih ünvanını Hz. Peygamber’den alan Sultân Mehmed, devletin sınırlarını 2.214.000 km2’ye genişletmişti ki, bu 3 Türkiye Cumhuriyeti eder demektir. Balistikteki keşifleri, Matematik ilmindeki dehası, dinî ilimlerde büyük bir âlim olması, Arapça, Farsça, Yunanca, Sırpça, İtalyanca ve benzeri önemli dünya dillerinden dokuzuna vâkıf olması, onu Osmanlı tarihinin en büyük askeri, devlet adamı ve âlimi olduğunu, düşmana ve dosta söyletmiştir.
Ona bu büyük fetihte yardımcı olan devlet adamları arasında, Çandarlı Halil Paşa, Mahmûd Paşa, Rum Mehmed Paşa, İshak Paşa, Gedik Ahmed Paşa, Zağanos Mehmed Paşa, Balaban Bey, Bali Bey ve benzeri çok sayıda devlet adamı ve komutanları saymak mümkün olduğu gibi, manevi komutanlar arasında ise, asrının büyük âlimlerinden ve maneviyât erenlerinden, Molla Hüsrev, Molla Gürânî, Molla Zeyrek, Akşemseddin, Hızır Bey, Hocazâde Efendi, Molla Vildân ve Molla Şeyh Vefâ ve benzeri zatları zikretmek icabeder.

ZEVCELERİ: 1- Gülbahar Hâtûn; II. Bâyezid ile Gevher Sultân’ın annesi. 2- Gülşah Hâtun; Karaman Oğullarından İbrahim Beğ’in kızıdır. 3- Sitti Mükrime Hâtun; Dülkadiroğlu Süleyman Bey’in kızıdır. 4- Çiçek Hâtun; Türkmen Beyi kızıdır. 5- Helene Hâtun; Mora Despotu Demetrus’un kızıdır. 6- Anna Hâtûn; Trabzon İmparatorunun kızıdır; evlilikleri kısa sürmüştür. 7- Alexias Hâtun; Bizans Prenseslerindendir.

ÇOCUKLARI: 1- Şehzâde Sultân Mustafa Hân. 2- Gevher Sultân. 3- Şehzâde Cem Hân. 4- Şehzâde Bâyezid Hân. 5- İsmi bilinmeyen iki kızı.

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------
1451 Sultan II. Murad’ın ölümü ve Bursa’da defnedilmesi.
Sultan II. Mehmed’in ikinci defa törenle tahta çıkışı.
Şehzade küçük Ahmed’in “Nizam-ı Alem” için boğdurulması.
Cülus tebriki için gelen elçilerle, barış antlaşmalarının yenilenmesi.
Karaman isyanının bastırılması.
Menteşe Beyliği’nin alınması.
Cülus törenlerinde bahşiş verilme uygulaması başlaması.
1452 Rumelihisarı’nın yapılması ve Anadoluhisarı’nın tamir edilmesi.
Bizans İmparatorluğu’na harp ilanı ve İmparatorun İstanbul kapılarını ördürmesi.
Fatih’in İstanbul’dan Edirne’ye hareketi.
1453 Haliç’in ağzına zincir gerilmesi.
“Şahi” adı verilen büyük topun İstanbul önlerine getirilmesi.
İstanbul çevresinin işgalinin başlaması.
Türk ordusunun İstanbul önlerine gelmesi.
İstanbul surunun önünde Fatih’in karargâh kurması.
Donanmanın bir gece içinde, Kasımpaşa’dan Haliç’e karadan geçirilerek indirilmesi.
Fatih’in ordusu ile Cuma namazını kılarak kuşatma harekâtını başlatması.
Haliç-Marmara arasında kuşatma hattının kurulması.
Teslim teklifinin Bizans İmparatoru tarafından reddedilmesi.
Harp harekatının başlaması.
29.05.1453 İstanbul’un Fethi.
Fatih’in İstanbul’a girişi.
Çağ değişimi.
Ortaçağın bitmesi.
Yeniçağın başlaması.
İstanbul’un devletin merkezi olması.
Fatih’in Batı Hristiyanlığına karşı, Doğu Hristiyanlığını himayesi altına alarak yeni bir Rum Ortodoks Patriki tayin etmesi.
Veziriazam Çandarlı Halil Paşa’nın azledilmesi.
Yerine ikinci vezir Mahmud Paşa’nın görevlendirilmesi.
İstanbul Valiliğine Süleyman Bey’in, Kadılığına Celalzade Bey’in atanması.
Silivri Kalesi’nin teslim olması.
İmroz, Limni ve Taşoz’un Devlet topraklarına katılmaları.
Enez, Midilli ve Ceneviz Beyleri’nin tabiyetlerini bildirmeleri.
1454 Venedik Cumhuriyeti ile barış imzalanması.
Birinci ve ikinci Sırp seferleri.
Rodos Şövalyelerine harp ilanı.
Osmanlı donanmasının Adalar seferi.
1456 Üçüncü Sırbistan Seferi ve Belgrad’ın kuşatılması.
1458 Mora Seferi.
Sırbistan’ın fethi.
Yedikule’nin yapılmasına başlanması.
Atina’nın fethi.
Eyüp Caminin inşaatına başlanması.
1459 Güney Mora’nın fethi.
Anadolu’nun manevi kahramanı ve Fatih’in hocası Akşemseddin Hoca’nın vefatı.
Semendire’nin fethi.
Sırbistan’ın Türk vilayeti haline gelmesi.
Şehzade Cem Sultan’ın doğumu.
1460 Güney Mora despotluklarının alınması.
Eflak’ın himaye altına alınması.
1461 Amasra Ceneviz kolonosininin fethi.
Trabzon Rum İmparatorluğu’nun sona erdirilmesi.
Çandaroğulları Beyliği’nin topraklarının, Osmanlı ülkesine katılması.
Arnavutluk mütarekesi.
1462 Eflak Prensliği’nin tabiyet altına alınması.
Midilli Adası’nın fethi.
Çanakkale Boğazı Kaleleri’nin onarılması.
Fatih Cami’nin temel atma töreni.
Arnavutluk ile olan mütareke döneminin sona erdirilmesi ve barış antlaşmasının imzalanması.
Bosna Krallığı’nın fethi.
1463 10 yıl sürecek Osmanlı-Venedik savaşlarının başlaması.
1466 Fatih Sultan Mehmed’in Arnavutluk seferi.
Arnavutluk Kaleleri’nin alınması.
Karamanoğulları’nın sonu.
Konya’nın zaptı.
Büyük Türk denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa’nın doğumu.
1468 Şehzade Cem’in Kastamonu Valiliğine tayini.
1470 Eğriboz’un alınışı.
Devlete karşı isyan eden Muhammedhânelerin basılması.
1471 Fatih Camii ve Külliyesi’nin açılışı.
Yavuz Sultan Selim’in doğumu.
Alaiye Beyliği’nin zaptı.
Dulgadır meselesi.
Osmanlı Devleti ile Mısır ve Suriye Kölemen Sultanlığı arasında anlaşmazlığın başlaması.
Akkoyunlu Uzun Hasan ile Venedikliler arasında Devlete karşı kurulan, Venedik İttifakı.
Devlet merkezinin Edirne’den İstanbul’a taşınması için yapılan ilk hazırlık.
1472 Topkapı Sarayı’nın inşaatına başlanması.
1473 Osmanlı-Akkoyunlu mücadelesi ve Otlukbeli zaferi.
Uzun Hasan’ın esir edilmesi.
1474 Ünlü bilgin Ali Kuşcu’nun ölümü.
1475 Kırım’ın Osmanlı tâbiiyetine girişi ve Kuzey Karadeniz güvenliğinin sağlanması.
1476 Fatih’in Boğdan seferi ve zaferi.
1477 İnebahtı-Lepant kuşatması.
Turhanoğlu Ömer Bey’in Venedik-İtalya akını.
1478 Fâtih tarafından ilk altın paranın bastırılması.
1479 Osmanlı-Venedik sulhü.
Fâtih’in Venedikliler’e Trabzon ve Kefe’de ticaret yapma hakkı tanıyan ahidnâme vermesi.
Gürcistan ve Çerkezistan’ın fethi.
Adriyatik Denizi’nde, Venediklilerin elinde bulunan ve Yedi Ada olarak bilinen stratejik adalardan, Ayamavra, Kefalonya ve Zanta Adaları’nın işgali.
Osmanlı-Mısır anlaşmazlığının artması.
1480 Fatih’in İtalya seferi, Otranto’ya çıkış.
Başarısız Rodos kuşatması.
1481 Devlet idaresinde yeni bir uygulama geçilmesi.
Genişleyen toprakların kontrolu için Kazaskerliğin Rumeli ve Anadolu olarak ikiye ayrılması.
Fatih Sultan Mehmed’in vefatı.
II. Bayezid’in tahta çıkışı



Sultan II. Bayezid Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası : Sultan II. Mehmed
Annesi : Mükrime Hatun
Doğduğu Tarih : 1452
Padişah Olduğu Tarih : 19 Mayıs 1481
Tahttan Mecburen İnişi : 25 Nisan 1512
Öldüğü Tarih : 26 Mayıs 1512

Sultân II. Bâyezid, Gülbahar Hâtun’dan 1450 yılında Dimetoka Sarayı’nda dünyaya geldi. Babası Sultân Fâtih’in nâşı 17 gün saklandı ve Amasya’da Sancak Beyi olan Şehzâde Bâyezid İstanbul’a getirilerek tahta çıkarıldı. Bazı tarihçilerin, Osmanlı kaynaklarında geçen “îş ü nûşu severdi” şeklindeki ifadelerini, onun gençliğinde eğlence ve içkiyi severdi şeklinde yorumlamaları asla doğru değildir. Tam aksine veli lakabını alan nadir Padişahlardan biridir. Asrındaki maneviyât erleri ve âlimlere gösterdiği hürmet de bunun şahididir. Müstakil bir sorunun cevabında da özetleyeceğimiz gibi, Fâtih’in vefatıyla Hıristiyan alemi istediğine kavuşmuş ve Roma bir İslâm merkezi olmaktan kıl payı kurtulmuştu. İşte Şehzâde Cem olayı da bunun tuzu biberi oldu. Sultân Bâyezid, İtalya’daki Gedik Ahmed Paşa komutasındaki orduyu hemen geri çağırdı ve maalesef 1495 yılına kadar, birinci derecede Cem Sultân ve Memlüklülerle meşgul oldu. Sultân Bâyezid’in asıl saltanatı 1495 yılından başlatılabilir.
Bütün bu sıkıntılara rağmen, Sultân Bâyezid, 1483’de 1. Seferini Morava’ya ve 1484 yılında ikinci seferini de Boğdan’a yaptı. Maalesef düşmanlar, 1485 yılından itibaren, dünyanın 1. ve 2. güçlü devletleri olan Memlüklülerle Osmanlıların arasını açmaya muvaffak oldular. Osmanlı hacılarının güvenliğini sağlamayan Memlüklülere karşı, Mayıs 1485’de Çukurova’ya asker gönderilerek resmen harp başlatılmış oldu. Memlüklü Sultânı Kayıtbay düşmanlığın devamını istemiyordu; çünkü bundan Endülüs’de Müslümanlara zulmeden İspanya ve Portekiz ve ayrıca tüm Hıristiyan blok istifade ediyordu. Neticede Ramazan Oğulları Memlüklülerde ve Zülkadir Oğlu Osmanlı’da kalmak üzere, yıllar süren ve genellikle Memlüklü lehine sonuçlanan savaş yılları sona erdi.


1495’de Cem Sultân’ın vefatı ve de Memlüklü ile yapılan sulhden sonra yeniden asıl saltanat yıllarına başlayan II. Bâyezid, evvela Boğdan’a musallat olan Polonya’ya karşı haretekete girişti. Bununla da kalmadı; Venedik, Macaristan ve zaten arada düşmanlık bulunan İspanya ile fiilen savaş hali başladı. II. Bâyezid 4. Ve 5. seferini, sırasıyla 1499 ve 1500 yıllarında Venedik üzerine yaptı. 4 yıl süren savaşlar neticesinde, Venedik Balkanlardaki bütün müstemlekelerini, başta Mora ve Yunanistan olmak üzere, Osmanlı Devleti’ne teslim mecburiyetinde kaldı. Osmanlı orduları, Macaristan ve Bosna’da yaptıkları savaşlarda da önemli fetihler elde ettiler.
Maalesef, bu başarıların ardından, Erdebil’deki Safevî tarikatının şeyhlerinden Şeyh Cüneyd, onun oğlu Şeyh Haydar ve nihayet asırlarca Osmanlı Devleti’ni fetihlerinden uzak tutan Şah İsmail ve onun Şi’i devleti olan Safevîler meselesi ortaya çıktı. 1460’da Şeyh Cüneyd katledildi, ama yerine geçen Şeyh Haydar, işi daha da ileriye götürdü. Asıl problem, Uzun Hasan’ın da torunu olan Şah İsmail ile başladı. Şah İsmail’in desteğiyle Anadolu’dan toplanan Türkmen gençleri, Erdebil’e götürülüyor ve orada ciddi bir Şî’a eğitimi verildikten sonra, birer Şi’î mollası olarak Osmanlı Sofuları adıyla Anadolu’ya gönderiliyordu. 1507’de Şah İsmail’in Zülkadir Oğlu Alâüddevle Beyin kızını istemesi ve onun da bir Şi’îye kızını vermek istememesi üzerine, II. Bâyezid’in kayınpederi ve Yavuz’un da dedesi olan Zülkadir Oğlu beğliğine saldırdı ve zulme başladı. Osmanlı Devleti’nden ve Memlüklülerden tepki görmeyince iyice şımardı. Tepki, 1487 yılından beri sancakbeğliğinde bulunduğu Trabzon’dan yani Yavuz’dan geldi ve Şehzâde Yavuz hemen Gürcistan Seferine çıktı. Bu sefer sonucunda, Yavuz komutasındaki Osmanlı orduları, Şah İsmail’in oğlu İbrahim Mirza’nın komuta ettiği Safevî ordusunu Erzincan yakınlarında perişan etti. Halk, Yavuz adına “Yürü Sultân Selim, devrân senindir” türkülerini söylüyor ve babasının pasifliğini bir nevi protesto ediyordu.
Zor olan nokta Şah İsmail’in şahlığı ve şeyhliği beraber götürmesiydi. Bu sebeple Antalyalı bir Türkmen olan ve Erdebil’e giderek tam bir Şi’i mollası haline gelen Şah Kulu isimli halifesi, çevresine topladığı bazı göçebelerle devletin başına yeniden gâile açmaya hazırlanıyordu. Veziriazam Ali Paşa, üzerine yürüdü ve Sivas yakınlarındaki Gökçay mevkiinde 1511 yılında katledildi. Bu arada önce Kırım’a geçen ve ardından da Edirne’ye gelerek babasıyla görüşmek isteyen Selim’e, Şehzâde Ahmed ve Korkut taraftarları engel olmak istiyorlardı. Nitekim Çorlu’da babasının ordusuyla Şehzâde Selim’in ordusunu karşı karşıya getirdiler. Babaya kılıç çekilmez diyerek, Karabulut isimli atıyla kaçtı (1511). Aynı yıl Şehzâde Ahmed bu kargaşadan yararlanarak Konya’da sultanlığını ilan etti. Meşru veliahdlıktan düştü ve Şehzâde Korkut veliahd oldu.
Yeniçeri ve bazı devlet erkânının ısrarla Şehzâde Selim’i istediğini bilen Sultân Bâyezid, başka çare olmadığını anlamıştı. Şehzâde Ahmed’in, Şah İsmail’in yakın adamı Nur-ı Ali isimli halifesinin Amasya ve Tokat’da kargaşa çıkarmasına rağmen, karşı gelemeyerek Konya’ya gelmesi, Selim’in işini kolaylaştırıyordu. Bu hadiseler üzerine, 24 Nisan 1512 tarihinde Şehzâde Selim lehine tahttan ferâğat eden II. Bâyezid, 11 gün Eski Saray’da ikamet ettikten sonra, Dimetoka’ya gitmek üzere yola çıktı. Kendisine tahsis edilen ikametgâha ulaşmadan Çorlu yakınlarında yolda vefat etti.
ZEVCELERİ: 1- Nigâr Hâtûn; Şehzâde Korkut ile Fatma Sultân’ın annesi ve Abdullah Vehbi’nin kızı. 2- Şirin Hâtun; Abdullah kızı ve Şehzâde Abdullah’ın annesi. 3- Gülruh Hâtun; Abdülhayy’ın kızı ve Alemşah ile Kamer Sultân’ın annesi. 4- Bülbül Hâtun; Abdullah kızı ve Şehzâde Ahmed ile Hundi Sultân’ın annesi. 5- Hüsnüşah Hâtun; Karamanoğlu Nasuh Bey’in kızı. 6- Gülbahar Hâtûn; Abdüssamed’in kızı ve bir görüşe göre Yavuz’un annesi. 7- Ferâhşâd Hâtun; Kefe sancak Beği Mehmed’in annesi. 8- Ayşe Hâtûn; Zülkadiroğlu Alaaüd-devle Bozkurd Bey’in kızı ve bir görüşe göre Yavuz’un annesi.

ÇOCUKLARI: 1-Şehzâde Sultân Abdullah Hân. 2- Gevher Mülûk Sultân. 3-Şehzâde Sultân Korkut Hân. 4-Şehzâde Sultân Ahmed Hân. 5- Yavuz Sultân Selim Hân. 6-Şehzâde Sultân Şehinşâh Hân. 7-Şehzâde Sultân Mahmûd Hân. 8-Şehzâde Sultân Mehmed Hân. 9-Şehzâde Sultân Alem Şah Hân. 10- Selçuk Sultân. 11- Hatice Sultân. 12- İlaldı Sultân. 13- Ayşe Sultân. 14- Hundi Sultân. 15- Ayn-i Şah Sultân. 16- Fatma Sultân. 17-Şah Sultân. 18- Hüma Sultân. 19- Kamer Sultân.

II. Bâyezid devrinin önemli devlet adamları arasında, Vezir-i A’zamlardan İshak Paşa, Hersek-zâde Ahmed Paşa, Çandarlı İbrahim Paşa ve Koca Mustafa Paşa; Şeyhülislâmlardan Molla Abdülkerim Efendi ve Zenbilli Ali Efendi; ilim ve maneviyât erbabından ise, Molla Lütfi Efendi, Sarı Gürz, Muslihuddin bin Sinan Efendi, İdris-i Bitlisî, kendilerine uzaktan taltiflerde bulunduğu Molla Cami ve Ubeydullah Ahrar Hazretleri ve şairlerden ise, Niyâzî-i Mısrî, Vasfî ve İznikli Celilî misâl olarak zikredilebilir.

Gâzî, âlim, şâir, hattât, veli ve müzehhib gibi çok sıfatları bulunan II. Bâyezid, babası Fâtih’in fetihlerini çok iyi hazmetmesine rağmen, kendi zamanında sadece 160.000 km2’lik genişleme temin edebilmiştir. Fetret devrinden sonra Osmanlı Devleti’nin en sıkıntılı dönemlerinden olması, bunun başlıca sebeplerindendir .

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------

1481 Fatih Sultan Mehmed’in vefatı.
II. Bayezid’in tahta çıkışı.
100 dirhem gümüşten 400 akçe kesilmesi.
II. Bayezid’in İstanbul’da, Cem Sultan’ın Bursa’da tahta çıkmaları.
1482 Cem Sultan ile Sultan Bayezid’in Yenişehir kuşatması.
II. Bayezid’in zaferi.
Cem Sultan’ın Mısır Sultanı’na iltica etmek için Konya’dan Suriye’ye hareketi.
Cem Sultan’ın Mısır’da törenle karşılanması.
Cem Sultan’ın maiyeti ile birlikte Rodos harp gemisiyle Rodos’a ve oradan da Fransa’ya hareketi.
1483 II. Bayezid’in Morova Seferi ve Hersek’in ilhakı.
1484 II. Bayezid’in Boğdan Seferi.
Kili ve Akkerman Kaleleri’nin fethi.
1485 Osmanlı-Memlük mücadelesinin başlaması.
1489 Memlüklere karşı toprak kaybı.
Osmanlı Deniz gücünün geliştirilmesi için Göğe yerine daha büyük gemilerin inşa edilmesi ve Osmanlı Donanması’nda Barka, Ağırbar, Kadırga ve Mavna gibi gemilerden başka Kalyon gemilerinin inşatına başlanması.
Kemal Reis ve Burak Reis’in güçlü donanmanın denizlerde kontrolünü sağlamak üzere görevlendirilmeleri.
II. Bayezid’in Preveze Sancak Beyi Mustafa Bey’e Venedik gemileri tarzında 40 kadar top mavnası inşası emri.
1490 Lehistan ile barış andlaşması.
1491 Osmanlı-Memlük barışı.
1492 Macaristan seferi.
Belgrad kuşatması.
Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında ilk siyasi münasebetlerin başlaması.
1494 Nakibüleşraflığın yeniden ve devamlı olarak teşkili.
Osmanlı Devleti’nin taksimi için Fransız-Alman projeleri.
1495 Macarlarla mütareke.
Cem Sultan’ın ölümü.
Şehzade Süleyman’ın Trabzon’da doğumu.
1497 İlk Rus elçisinin İstanbul’a gelişi.
İki komşu ülke arasında ilk ticari görüşmelerin başlaması.
1498 Lehistan seferleri.
1499 Venedik harbi.
İnebahtı’nın alınışı.
Preveze baskını.
Türklere karşı, Lehistan-Macaristan-Litvanya ittifakı.
Bir Rus elçisi ile Ticaret Heyeti’nin İstanbul’a gelişi.
1500 Modon, Navarin ve Koron’un alınışı.
1501 II. Bayezid’ın Preveze Sancağı Beyi Kemal Bey’e, Venedik gemileri tarzında 40 kadar top mavnası inşasını emretmesi.
Avrupa’da Türklere karşı ittifak kurulmaya başlanması.
Papalık-Venedik ve Macaristan ittifakı.
Fransızların Midilli Adası’nı kuşatması.
1502 Venedikle barış.
Venediklilerin İstanbul’da elçi bulundurmalarının yine 3 yılda bir devamına karar verilmesi.
1503 Türk-Macar barışı.
1505 Bayezid Külliyesi’nin açılışı.
1507 İran ile ilişkilerin bozulması, Şah İsmail Safavi’nin Anadolu’ya akınının başlaması.
1508 Şehzade Korkud’un Mısır’a ilticası.
1512 II. Bayezid’in vefatı.
Yavuz Sultan Selim’in tahta çıkışı.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Yavuz Sultan Selim Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Sultan II. Bayezid
Annesi: Ayşe Hatun
Doğum Tarihi: 1470
Tahta Çıkışı: 25 Nisan 1512
Ölümü: 21 Eylül 1520
Karakterinin sertliğinden dolayı “Yavuz“ ve şehzâdeliğinden beri “Selim Şah“ denen Sultân Selim, 7 Safer 918/Nisan 1512’de Osmanlı padişahı olmuş ve 8 sene, 9 ay bu tahtta oturduktan sonra 8 Şevval 926/ 21 Eylül 1520’de vefat etmiştir: Zulkadiroğlu Alâüddevle’nin kızı Ayşe Hâtun’un oğlu olan Yavuz, şehzâdeliğinden beri, istikbalinin parlak olduğunu gösteren bir hayat çizgisi takip etmişti.
Anadolu’nun Safevî devletinin işgâli tehlikesine karşı, babasının ihmali ve aynı zamanda dedesi olan Alâüddevle’nin aczi karşısında şahlanan ve o dönemde Trabzon Sancakbeyi olan Yavuz, Şia’ya karşı Anadolu’yu müdâfaa hareketine girişti. Gürcülerle yaptığı muhârebeler sonucunda halkın nazarında manevi destek kazanan Yavuz, merkezin ikazlarına rağmen Şî’a ile olan mücadelesine devam etti ve bu mevzuda ihmâlkâr davranan babası II. Bayezid’i tahttan indirerek yerine kendisi oturdu. Ancak mücâdele sona ermemişti. İran meselesini halletmek için Amasya Sancakbeyi ve ağabeyi Şehzâde Ahmed ile Manisa Sancakbeyi olan Şehzâde Korkut ile anlaşması icab ediyordu. Yavuz’a karşı Şah İsmail’den yardım isteyen ve kuvvetli bir ordu ile isyana kalkışan Şehzâde Ahmed, 1513’de Bursa Yenişehir’de maslub edildi ve bağy= devlete isyan suçunun had cezası olarak idam olundu. Bu hadiseden 38 gün önce de, önceleri Yavuz’la anlaştığı ve kendisine Teke=Antalya, Hamîd = Isparta ve Midilli sancakları verildiği halde sonradan isyân eden diğer ağabeyi Korkut da aynı âkıbete uğramıştı.




Yavuz Sultan Selim
Yılmaz Öztuna

Mevcut manileri bertaraf eden Yavuz, ittihâd-ı İslâm’ın mühim mani’i olan Safevî Devleti’ni ve onun sinsî reisi Şah İsmail’i halletmek üzere maddî ve manevî hazırlıklara başladı. İbn-i Kemal gibi allâmelerden bu fitnenin def’i için fetvâ alan Yavuz, 920/1514’de Çaldıran zaferini kazandı ve şarkın kapılarını Osmanlı Devleti’ne açtı. Kemah, Bayburt, Erzincan ve Kiğı Osmanlı Devleti’ne 921/1515’de ilhâk edildi. Bunu, aynı yıl Çaldıran zaferinden dönerken üzerine gidilen Zulkadiroğullarının Osmanlı Devleti’ne ilhâkı ta’kip etti. Bütün bu gayretlere rağmen, doğu ve güneydoğu bölgeleri Şi’a tehlikesinden kurtulamamıştı. İşte bu işi, büyük âlim İdris-i Bitlisî ve Bıyıklı Mehmed Paşa üstlendi. Bunların samimi gayretleri sonucu, 1516 ve ta’kip eden yıllarda, başta 26 aşiret olmak üzere, mühim Kürt ve Türkmen beylikleri, istimâlet ile yani kendi arzu ve istekleri ile Osmanlı Devleti’ne iltihâk eylediler. Böylece Doğu Anadolu top yekûn Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde kaldı.
Herhangi bir harb olmadan Doğu Anadolu’nun Osmanlı Devleti’ne iltihâkı ve Şah İsmail’in mağlûbiyeti Memlüklüleri ve Sultânları Kansu Gavri’yi rahatsız etmişti. Bu durumu hisseden ve Memlüklülere İslâm birliğini bozdurmak istemeyen Yavuz, Memlüklülerin üzerine yürüdü ve 922/1516 yılında Mercidabık’da Kansu Gavri karşısında büyük bir zafer kazandı. Bu zafer, Malatya, Divriği, Dârende, Besni, Gerger, Kâhta, Birecik ve Anteb’in de yeniden ve sağlam bir şekilde fethine yol açtı. Aynı yıl (922), Haleb ileri gelenleri, erkân-ı devleti ve ulemâsı ile Yavuz’a itaat ve teslimiyet mektubu gönderdiler. Böylece Haleb, Antakya, Hama ve Humus kaleleri de Osmanlı Devleti’ne ilhâk olundu ve eyâlet haline getirildikten sonra Haleb Beylerbeyliğine Karaca Ahmed Paşa getirildi. Daha sonra ise, Dâr-üs-Selâm Şam’a girildi ve birçok Arab Şeyhi kendi arzuları ile Osmanlı Devleti’ne iltihâk eyledi.

922/1516’da Kansu’nun yerine geçen Tomanbay’a bir nâme gönderen ve Mısır’a yürüyeceğini belirten Yavuz Sultân Selim, Safed, Nablus, Kudüs, Aclûn, Gazze ve kısaca Suriye ve Filistin’i de yol üzerinde feth eyledi. 923’de Kahire ve Mısır’ı, Ridâniye harbini zaferle kazanarak Osmanlı topraklarına ilhâk eden Yavuz, böylece şarkta tam bir ittihâd-ı İslâm kahramanı oldu. Böylece Anadolu, Karaman, Rûm ve Rumeli eyâletlerine ilâveten Osmanlı Devleti’ne Diyarbekir, Haleb, Mısır, Şam ve Zülkadriye Eyâletini de ilâve etmiş oldu.

Son Abbasî halifesi III. Mütevekkil Alellâh’dan Ayasofya’da yapılan bir dinî merâsimle halifelik ünvanını da kazanan Yavuz, Mekke Şerifi Ebul-Berekât’ın oğlu Şerif Ebu Nümey vâsıtasıyla Mekke’nin anahtarlarını kendisine göndermesiyle de hâdim’ül-Haremeyn vasfını elde etmişti. Doğuda ittihâd-ı İslâmı tahakkuk ettiren Sultân Selim, Batıdaki İslâm düşmanlarına da dersini vermek üzere 2 Şa’ban 926/1520’de sefere çıktı; ancak 8 Şevvâl 926’da yakalandığı bir hastalıkla manevi şehid oldu.

Netice olarak eyâlet sayısı dört olan Osmanlı Devleti’ni, 8 sene gibi kısa bir zamanda iki katına çıkardı. Son zamanlarına doğru te’sis edilen Cezâyir Eyâleti de hesâba katılırsa, Osmanlı Devleti’ne, bu dönemde beş eyâlet daha ilave edilmiş oldu. Safevilerden de Erbil, Kerkük ve Musul alınmış ve Bağdat Eyâleti’nin temelleri atılmıştır.

Merkez teşkilâtındaki en önemli değişiklik, Yavuz Sultân Selim’in Şarkî Anadolu ile Maraş, Malatya ve havalisini fethetmesi üzerine, 922/1516’da Arap ve Acem Kazaskerliği ünvanıyla Divan’a dâhil olmayan bir kazaskerliğin ihdâs edilip Diyarbakır’ın bu kazaskerliğe merkez olması ve bu hizmete de meşhur tarihçi İdris-i Bitlisî’nin getirilmesidir. Suriye ve Mısır da Osmanlı Devleti’ne tamamen ilhâk edilince, bu üçüncü kazasker de divan-ı hümâyûn hey’etine dâhil edilmiş ve bu hizmete Fenarî-zâde Mehmed Şah Efendi getirilmiştir. Daha sonra Pîrî Paşa zamanında bu makam kaldırılmış ve muâmelâtı Anadolu Kazaskerliği’ne devredilmiştir.

Yavuz dönemindeki devlet adamları arasında Sadrazam Koca Mustafa Paşa, Hersek-zâde Ahmed Paşa, Pîrî Mehmed Paşa ve nişancı Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi; ilim adamları arasında Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi, Şeyhülislâm Kemal Paşa-zâde, Mü’eyyed-zâde Abdurrahman Efendi ve Kara Muhyiddin Efendi zikredilebilir.

ZEVCELERİ: 1- Ayşe Hâtûn; Mengli Giray I’in kızı ve Beyhan ile Şah Sultân’ın annesi. 2- Ayşe Hafsa Hâtun; Kanunî, Hatice, Fatma ve Hafsa Sultânların annesi.

ÇOCUKLARI: Kanunî Sultân Süleyman Hân, Şehzâde Orhan, Şehzâde Musa, Şehzâde Korkut, Gevher Hân, Hatice, Beyhan, Hafsa, Fatma ve Devlet-Şahî Sultân .

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------
1512 II. Bayezid’in vefatı.
Yavuz Sultan Selim’in tahta çıkışı.
1513 Memluk Sultanı Kansûgavri’nin elçisinin Yavuz Sultan Selim’i ziyareti.
1514 Rus Çarı Vasili’nin elçisinin İstanbul’a gelmesi.
Yavuz Sultan Selim’in Edirne’den İstanbul’a hareket ederek İran seferine başlaması.
Sultan Selim tarafından Şah İsmail’e mektup gönderilmesi.
Tebriz’e yürüyen ordunun Çaldıran’da mevzilenmesi ve Çaldıran zaferi.
Şah İsmail’in barış istemesi.
Yavuz Sultan Selim’in bu teklifi reddetmesi.
Yavuz Sultan Selimin Amasya’ya gelmesi.
Yeniçerilerin isyanı.
Yavuz Sultan Selim’in Kemah’a hareketi. Kemah Kalesi’nin alınması.
Turnadağ Zaferi.
Yavuz Sultan Selmi’in İstanbul’a dönmesi.
Büyük İstanbul yangını.
Bedesten’den Gedikpaşa hamamına kadar olan binalar yanmıştır.
Haliç tersanesinin kurulması ve Deniz Kuvvetleri’nin hizmetine verilmesi.
1515 Kefe ve Azak’da Rus tüccarlarına serbest ticaret yapma müsaadesinin verilmesi.
Mardin ve çevresindeki Cizre, İmadiye, Rakka, Musul, Urfa ve Harran’ın Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından zaptı.
1516 Osmanlı donanmasının Suriye sahillerine gönderilmesi.
Veziriazam Hersekzade Ahmed Paşa’nın azli, Hadım Sinan Paşa’nın tayini.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi için Üsküdar’dan hareketi.
24.08.1516 Mercidabık Zaferi. Halep’in alınması.
Ordunun Hama’ya girmesi ve Şam’ın alınması.
Yavuz Sultan Selim’in Haleb’e oradan da Şam’a geçişi.
15.12.1516 Yavuz Sultan Selim’in Şam’dan hareketi.
1517 Mısır kölemenlerinin yenilmesi.
22.01.1517 Ridaniye zaferi.
Kahire’nin işgali, Mısır Sultanı Kansugavri’nin itaatını bildirmesi.
15.02.1517 Yavuz Sultan Selim’in törenle Kahire’ye girmesi.
Hilafet meselesi.
Yavuz Sultan Selim’in Ravza Adası’nda dinlenirken suikast teşebbüsü.
Sultan Tamanbay’ın yakalanması ve idam ettirilmesi.
Mekke Şerifi’nin oğlunun İskenderiye’ye gelerek, babasının itaatını bildirmesi.
Veziriazam Yunus Paşa’nın ilk Mısır valisi olarak atanması.
Yavuz Sultan Selim’in dinlenmek için Şam’a gelişi ve ünlü mutasavvuf Muhiddin Arabi’nin türbesini yaptırması.
1518 Yavuz Sultan Selim’in Temmuz ayında İstanbul’a dönüşü.
Sultan Selim Camii’nin temelinin atılması.
1520 Yavuz Sultan Selim’in vefatı.
Kanunî Sultan Süleyman’ın tahta çıkışı.


Sultan III. Murad Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Sultan II. Selim
Annesi: Nur Banu Sultan
Doğum Tarihi: 1546
Tahta Çıkışı: 22 Aralık 1574
Ölümü: 16 Ocak 1595

Selim II ile Hasekisi Nur-Bânû Sultân’ın oğulları olub, babasının Saruhan Sancak Beğliği sırasında 5 Cemâziyel-evvel 953/4 Temmuz 1546 tarihinde Manisa’nın Bozdağ Yaylağında dünyaya gelmiştir. 966/1558 tarihinde Şehzâde Murad Akşehir Sancak Beğliğine getirilmiş ve babasıyla amcasının taht mücadelesinde Konya Muhâfızlığı görevini yürütmüştür. 1562 tarihinde Manisa Sancak Beğliğine tayin edilmiş ve padişah oluncaya kadar bu vazifede kalmıştır.

III. Murad zayıf irâdeli ve muhtelif tesirler altında kalabilen bir şahsiyete sahipti. Bu yüzden Sokullu Mehmed Paşa’nın sadrazamlığı süresince işler iyi gitmişse de, onun vefâtından sonra devlet idâresi Vâlide Sultânların ve bazı menfaatperestlerin tesiriyle daima kötüye gitmiş ve Osmanlı Devleti’nin duraklaması tam manasıyla III. Murad devri ile başlamıştır. 21 sene kapalı bir hayat yaşayan III. Murad, sarayında münzevî bir hayat yaşamış, son zamanlarına doğru Cuma namazlarını dahi Saray Camiinde edâ etmeye başlamıştır. Meşru dairede kalmakla birlikte kadına düşkün bir tabî’atı vardır. Osmanlı tarihinde en fazla kadınla meşru dairede yaşayan padişah ünvanını alabilir. Hemen belirtelim ki, bu kadına düşkünlüğü gayr-i meşru hayat yaşıyor manasına alınmamalıdır. Zira aynı zamanda şair olan III. Murad bir cihetten de mutasavvıftır ve Fütûhât-ı Sıyâm ve Esrârnâme adlı iki tane tasavvufa dair eserleri de vardır.

Babası II. Selim’in ölüm haberi üzerine, Manisa Sancakbeyi bulunan oğlu Murad, İstanbul’a gelerek 28 yaşında 1574 yılında tahta geçti. Murad devrinde vukû‘ bulan hadiseler şunlardır:

Fas Sultânlığının Osmanlı Hâkimiyetine Girmesi: Afrika kıt’asının bütün kuzey kısımları Osmanlı hâkimiyetinde bulunmasına rağmen sadece Fas Sultânlığı müstakil bir devlet halinde bulunuyordu. Ancak son yıllarda Fas’ta taç ve taht kavgaları baş göstermişti. Fas Sultânı Mevlây Muhammed, Portekizlilerle işbirliğine başlamış bulunuyordu. Buna karşılık Fas tahtını ele geçiremeyen Abdülmelik, Osmanlılara sığınıp, kendisinin Fas Sultânlığına getirilmesini istemişti. İsteği kabul edilerek Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşa’ya emir verildi. Fas ordusu mağlûp edilerek Abdülmelik, Fas Sultânlığına getirildi (1576). Bu tarihten sonra Fas’ta Osmanlı hâkimiyeti başladı. Bu sırada saltanat iddiasından vazgeçmeyen Mevlây Muhammed Portekizlilerden yardım istedi. Portekiz Kralı Sebastian 80 bin kişilik büyük bir kuvvetle Fas’a geldi. Ramazan Paşa idaresinde Osmanlı ve Fas kuvvetleri 1578 yazında Portekizlileri Vadi’s-sebil Savaşı’nda fena halde bozguna uğrattılar. Kral Sebastian, muharebe meydanında öldü.

Lehistan’daki Osmanlı Hâkimiyeti (1575): Lehistan Kralı Sigismund Ogüst ölünce, memleket taht kavgasına düşmüştü. Avusturya ve Rusya kendilerinin gösterdikleri namzetlerin Leh Kralı olması için faaliyet gösteriyorlardı. Hattâ bu maksatla, Rusya kuvvet bile sokmaya kalkıştıysa da, Osmanlı kuvvetlerini karşısında bulunca geri çekilmeye mecbur kaldı. Osmanlı Devleti için Lehistan çok ehemmiyetliydi. Bu yüzden diğer devletlerden daha atik davranıp, nüfuzunu kullanarak kendisine tâbi Erdel Beyi Bathory’yi Leh Krallığına seçtirdi (1575). Lehistan bundan sonra vergiye bağlandı ve 1578 yılına kadar Osmanlı himâyesinde bir devlet olarak kaldı.

Sokullu Mehmed Paşa’nın Ölümü (1579): III. Murad’ın cülûsundan sonra hükümet idaresinin başında yine Sokullu Mehmed Paşa vardı. Ancak son zamanlarda saraydaki bazı şahısların tesiriyle Sokullu’ya olan itimad ve muhabbet azaldı ve hatta Sokullu’nun zevcesi İsmihan Sultân ve Vâlide Nurbânû Sultân olmasaydı belki de görevden azledilecekti. Üç padişah devrinde aralıksız sadrazamlık yapan Sokullu Mehmed Paşa, Osmanlı tarihinde ehemmiyetli yeri olan bir devlet adamıdır. Aslen Bosna’nın Sokkuloviçi köyünden alınmış bir devşirmedir. Zekâ ve kabiliyetiyle yükselmiş, kaptan-ı deryalık dâhil, devletin çeşitli hizmetlerinde bulunmuştur. Bir savaş adamı olmaktan ziyâde, onun siyasi tarafının daha büyük olduğu görülür. Sultân III. Murad devrinde, Sokullu’nun eski nüfuzunun kalmadığı anlaşılıyor.

İran Harpleri ( 1578 = 1590): III. Murad, padişah olduğu zaman, İran Hükümdarı Şah Tahmasb, Tokmak Han idaresinde bir elçilik heyeti yollayarak tebriklerini ve hediyelerini sunmuştu. Elçilik heyeti İstanbul’da gayet iyi karşılanmıştı. Fakat bir müddet sonra Şah Tahmasb’ın ölmesiyle İran’da taht kavgaları başladı. Bir ara Tahmasb’ın oğlu İsmail, şahlığı elde etti. Bunun zamanında Osmanlı-İran dostluğu bozuldu. Osmanlı Devleti Avrupa ile sulhlar yaparak İran ile meşgul olmaya başladı. Çünkü Şah, Osmanlılarla süren barışı terk ederek, Doğudaki Kürtleri aleyhimize kışkırtıyordu. II. Şah İsmail de ölünce İran’da taht kavgalarının sürüp gitmesinden Osmanlılar istifade etmek istediler. Doğudaki valilerin de durumunu müsait görüp, İran’a saldırmanın vaktidir yollu haberler üzerine, Sultân III. Murad 1578 yılında İran’a harb açtı. O zaman Sokullu Mehmed Pasa daha sağdı ve İran savaşına engel olmak istedi. Sokullu Mehmed Paşa, İran’ın geniş bir ülke olduğunu, galip gelinse bile Şi’î olan halkının itaat altına alınamayacağını söylüyordu ki, bunda ne kadar haklı olduğu sonradan anlaşıldı: Padişah, kendisi sefere gidecek karakterde bulunmadığından, ordunun başına Lala Mustafa Paşa’yı serdar tayin etti.

Lala Mustafa Paşa’nın asıl hedefi, Gürcistan’ı istilâ etmek olacaktı. Topladığı kuvvetlerle Gürcistan’a girip, fetihlere başlayan Lala Mustafa Paşa, Tokmak Han idaresinde bir İran ordusunun üzerine geldiğini duyunca buna karşı maiyetindeki kumandanlardan Özdemiroğlu Osman Paşa’yı yolladı. Osman Paşa, İran kuvvetleriyle Çıldır’da karşılaştı ve Tokmak Han’ı mağlûp etti (1578). Lala Mustafa Paşa, Gürcistan içinde ilerleyerek Tiflis’i ele geçirdi ve Şirvan’a doğru ilerledi. Şirvan’ın bir kısmını zapteden Lala Mustafa Paşa, Özdemiroğlu Osman Paşa’yı serdar tayin ederek kendisi Erzurum’a döndü. İran kuvvetleri Osman Paşa üzerine taarruza geçtilerse de mağlûp olup çekildiler. Fakat İranlıların tecavüzü bitmiyordu. Kuvvetleri çok azalan Osman Pasa, geri çekilmek zorunda kaldı. Muharebelerin İran lehine dönmeye başlaması üzerine Lala Mustafa Paşa, azledilerek, yerine Koca Sinan Paşa serdar tayin edildiyse de kayda değer hiç bir muvaffakiyet elde edilemedi. Özdemiroğlu büyük bir gayretle İran savaşlarına devam ediyordu. Nitekim 1583 yılında Meş’ale Savaşı denen savaşta bir kere daha İranlıları yendi. Meş’ale Savaşı’ndan sonra İranlılar, Şirvan bölgesini boşaltmak zorunda kaldılar. Yeni serdar Ferhad Paşa, büyük kuvvetlerle İran sınırına gelip, bâzı muharebeler yaptı: Daha sonra sadrazam ve serdar tayin edilen Özdemiroğlu Osman Paşa ile beraber Tebriz’i almayı başardılar.

Osman Paşa’nın vefatından sonra Ferhad Paşa, ikinci defa olarak serdarlığa getirildi. Ferhad Paşa’nın bu ikinci serdarlığında Osmanlı orduları bazı muvaffakiyetler daha kazandılar. Ayrıca Doğuda Türkistan Hükümdarı Özbek Han, İran’a saldırınca Şah Abbas, Osmanlılardan barış istedi. 1590 yılında yapılan Ferhad Paşa Antlaşmasına göre: Tebriz, Şirvan, Gürcistan, Dağıstan bölgeleri Osmanlılara verilecekti. Büyük kayıplar karşılığında alınan bu yerler, Osmanlıların elinde fazla kalmayacak, tekrar İranlılara geçecektir.

Yeniçeri ve Sipâhi İsyanları: İran’la anlaşma yapıldıktan sonra İstanbul’da Yeniçeri ve Sipahi isyanları vuku‘ buldu. Bu isyanlar her ne kadar ulûfe (Yeniçerilere üç ayda bir verilen maaş) yüzünden çıkmışsa da, asıl sebebini devlet teşkilâtının bozulmaya yüz tutmasında aramak daha doğru olacaktır. İlk defa III. Murad devrinde Yeniçeri Ocağına rast gele kimseler alınarak kanun bozuldu. Yine ilk defa rüşvetle iş görülmeye başlandı. Askere ayarı düşük akçeler verilmek istenince Yeniçeriler, isyan ederek saraya yürüdüler. Âsiler defterdarın başını istediler. İstekleri yerine getirilince büsbütün şımardılar. 1589 yılında meydana gelen bu olaya Beylerbeyi Vak’ası denmektedir

III. Murad devrinde 1593 yılında da sipahilerin isyanını görüyoruz. Ulûfelerinin geri bırakılmasına kızan Sipahiler, saraya yürüyüp defterdarın kafasını istediler. Kendilerine nasihat etmek için gelenleri kovdular. İstanbul halkı da seyretmek için saraya dolmuştu. Halk dışarı çıkarılırken “Urun hâ!...” diye bir ses duyuldu. Saray muhafızları bunu Padişahın emri sanarak âsilerin üzerine saldırdılar ve dört yüze yakın âsiyi öldürdüler. Diğerleri kaçarak kurtuldu.

Yeni Bir Haçlı İttifakı Ve Nemçe (Avusturya) Harbleri (1593-1606): Bosna Beylerbeyi Telli Hasan Paşa, Avusturya topraklarına 1593 yılında büyük bir akın harekâtına girişmişti. Avusturya valilerinin Osmanlı sınırlarına tecâvüzlerine karşılık yapılan bu harekât, mağlûbiyetle neticelenmiş, komutanla birlikte çok şehid verilmiştir. Bu hadise Osmanlı-Nemçe harblerinin başlamasına sebep olmuştur. Nemçe savaşına Sadrazam Sinan Paşa gönderilmişti. Budin Beylerbeyi imdada giderek Nemçe ordusuyla harbe girdi ve mağlub oldu. Nemçeliler çok sayıda Macaristan kalesini ele geçirdiler. 1594 yılı baharında da Estergon Kalesini muhasara altına aldılar; ancak muvaffak olamadılar. Kırım kuvvetlerinin yardıma gelmesine rağmen tam bu sırada Osmanlı Devleti’nin başına bir gâile daha çıktı: Osmanlı Devleti’ne tâbi olan Erdel, Eflak ve Boğdan Beyleri Papa’nın teşvikiyle isyan edip Avusturya tarafına geçtiler. Tam bu sırada yani 1595 yılında Padişah III. Murad vefât eyledi. III. Murad’ın saltanatının sonuna doğru Osmanlı toprakları yaklaşık 19.902.191 km2 idi. Buna Avrupa’da Polonya, Afrika’da Fas dâhildir.

III. Murad zamanındaki sadrazamlar arasında, yılların sadrazamı Sokullu Mehmed Paşa, Koca Sinan Paşa, Özdemiroğlu Osman Paşa ve Mesîh Paşa’yı; diğer komutan ve devlet adamlarından Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa, Damad İbrahim Paşa, Okçu-zâde Mehmed Paşa ve Muallim-zâde Nişanı Mahmûd Çelebi’yi; Şeyhülislâmlar arasında Hâmid Efendi, Ma’lûl-zâde Mehmed Efendi, Müeyyed-zâde Abdülkadir Efendi, Bostan-zâde Mehmed Efendi ve Bayram-zâde Hacı Zekeriya Efendi’yi zikredebiliriz .

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------

15.12.1574 Sultan II. Selim’in vefatı.
21.12.1574 Sultan II. Selim’in Manisa valisi olan veliahtı Şehzade Murad’ın İstanbul’a hareketi ve beş kardeşinin idamı.
22.12.1574 Sultan III. Murad’ın tahta çıkışı.
Babası ve 5 erkek kardeşinin cenaze törenleri.
27.12.1574 Cenaze törenlerinde giyilen kıyafetlerin değiştirilmesi.
05.01.1575 Tahta çıkan Sultanların, Selatin Türbelerini ziyaret için “Kılıç alayı” töreni adeti.
22.01.1575 Feridun Bey Münşeatının, Sultan III. Murad’a takdimi.
08.08.1575 Osmanlı-Venedik barış antlaşmasının yenilenmesi.
13.05.1576 Cülus tebriki için gelen İran elçisi Tokmak Hanın huzura kabülü ve hediyelendirilmesi.
01.01.1577 Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki barışın tekrar 8 sene için yenilenmesi.
30.07.1577 Osmanlı-Lehistan antlaşmasının imzalanması.
Devletin kuzey siyaseti.
21.01.1578 İkinci Vezir Piyale Paşa’nın vefatı.
25.01.1578 Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultanın vefatı.
05.04.1578 Şirvan ve Gürcistan Serdarlığına tayin edilen Lala Mustafa Paşa’nın sefer için İstanbul’dan hareketi.
01.07.1578 Lala Mustafa Paşa’nın “Cinis Konağı”na gelişi.
Özdemiroğlu Osman Paşa’nın kuvvetleriyle orduya katılması.
04.08.1578 Osmanlı himayesine giren Fas’da Portekizlilere karşı “Vadisseyl” zaferi.
09.08.1578 Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Çıldır zaferi.
24.08.1578 Türk kuvvetlerince Tiflis’in işgali.
09.09.1578 İran savaşı.
Koyungeçidi zaferi.
12.09.1578 “Ereş” Kalesi’nin fethi ve Şırvan’ın işgali.
Kafkasya’daki ilk Osmanlı idare teşkilatı.
08.10.1578 Ordu’nun “Ereş”ten Erzurum’a kışlamak üzere hareketi.
10.10.1578 Budin Beylerbeyi Sokullu Mustafa Paşa’nın idamı.
16.10.1578 Dağıstan’daki Kumuk Şamhalı’nın tabiyyet ve itaatı.
11.11.1578 Üç gün üç gece süren birinci Şamahı Savaşı ve Özdemiroğlu Osman Paşa’nın zaferi.
27.11.1578 İkinci Samahı savaşı.
07.12.1578 Nahçivan Valisi ve “Şerefname” yazarı Şeref Hanın Van’da törenle karşılanması.
07.01.1579 Osman Paşa’nın Şamahı’dan Demirkapı’ya hareketi.
Şirvan’ın tahliyesi.
07.03.1579 Osmanlı-İngiliz ticari ve siyasi ilişkilerinin başlaması.
30.03.1579 Safavilerin Tiflis’i kuşatmaları.
11.07.1579 Mustafa Paşa’nın ordusunun Erzurum’dan Kars’a hareketi.
26.07.1579 Ordu’nun Kars’a geri dönmesi.
Kars Kalesi’nin temel atma töreni.
22.08.1579 Maraş Beylerbeyi Mustafa Paşa komutasındaki yardımcı kuvvetin Tiflis’e gelmesi.
27.08.1579 Hazar Denizi’nde Türk Deniz Kuvvetleri.
Kars Kale inşaatının tamamlanması.
22.09.1579 Kars şehrinin inşaatının tamamlanması.
04.10.1579 Anadolu Beylerbeyi Cafer Paşa’nın Erivan seferi için hareketi.
11.10.1579 Kırım Hanı II. Mehmed Giray ile Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Demirkapı’dan Şirvan’a hareketi.
12.10.1579 Veziriazam Sokullu Mehmed Paşa’nın katledilmesi.
Veziriazamlığa ikinci vezir Ahmed Paşa’nın tayini.
23.10.1579 Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Kırım Hanı ile birlikte Şamahı’ya girişi.
Şirvan’ın alınması.
07.01.1580 İkinci Vezir Lala Mustafa Paşa’nın Doğu Serdarlığı’ndan azli, Üçüncü Vezir Sinan Paşa’nın serdarlık görevine getirilmesi.
07.08.1580 “Sultan Vekili” ünvanı ile Sadaret kaymakamı olan İkinci Vezir Lala Mustafa Paşa’nın vefatı.
25.08.1580 “Mührü Hümayun”un Doğu Serdarı Sinan Paşa’ya verilmesi.
07.01.1581 Safevilerin barış teklifi.
06.07.1581 Osmanlı Devleti ile Fransa arasında 3. dönem kapitülasyonlar.
29.05.1582 Sultan III. Murad’ın şehzadesi Mehmed’in Devlet tarihinde ilk defa 57 gün süren şenliklerle yapılan “Sünnet Düğünü”nün başlaması.
06.12.1582 Veziriazam Koca Sinan Paşa’nın azledilmesi.
24.12.1582 Veziriazamlığa İkinci Vezir Siyavuş Paşa’nın tayin edilmesi.
16.03.1583 “Münşaat” eserinin yazarı Feridun Beyin vefatı.
28.03.1583 Rumeli Beylerbeyi Ferhat Beyin vezaret payesi ile Doğu Serdarlığına tayini.
29.03.1583 İngiltere’nin ilk elçisinin, İstanbul’a gelmesi.
11.05.1583 İran’a karşı “Mesale Savaşı” ve Özdemiroğlu Osman Paşa’nın en büyük zaferi.
03.06.1583 Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Şamahı, Şirvan’a gelişi.
06.06.1583 Şamahı Kalesi’nin temel atma töreni.
20.07.1583 Şamahı Kalesi’nin yapımının tamamlanması.
21.10.1583 Şirvan ve Dağıstan Serdarı Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Demirkapı’dan İstanbul’a hareketi ve Kırım sorunu.
07.12.1583 Osmanlı tarihinde ilk defa olarak “Valide Sultan” ünvanı ile anılan Nur Banu Sultanın vefatı.
17.12.1583 Manisa valiliğine tayin edilen Şehzade Mehmed’in İstanbul’dan hareketi.
24.04.1584 Kırım Hanı II. Mehmed Giray’ın azli.
Kırım meselesinin düzenlenmesi.
28.06.1584 Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Kefe’den İstanbul’a gelişi.
25.07.1584 Veziriazam Siyavuş Paşa’nın azli.
Osman Paşa’nın sadareti.
18.12.1584 Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Kastamonu’ya gelmesi.
07.08.1585 Sokullu Mehmed Paşa’nın eşi Esma Sultan’ın vefatı.
21.09.1585 Tebriz yakınında “Abvar” savaşı.
22.09.1585 Tebriz şehrinin teslim olması.
Azerbaycan’ın Osmanlı topraklarına katılması.
Murassa saltanat tahtının, saltanatın sonuna kadar kullanılmak üzere III. Murad’a taktim edilmesi.
25.09.1585 Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Tebriz’e girmesi.
29.10.1585 Veziriazam Özdemiroğlu Osman Paşa’nın vefatı.
01.12.1585 Sadaretin ikinci Vezir Mesih Paşa’ya verilmesi.
14.04.1586 Veziriazam Mesih Paşa’nın istifası.
21.06.1587 Kaptanı Derya Kılıç Ali Paşa’nın vefatı.
09.02.1588 Kandil akşamlarında cami minarelerinde ışıklandırma yapılması kararının uygulamaya başlaması.
21.07.1588 İran ile barış imzalanamadığı için Ordu’nun Erzurum kışlağından Gence’ye hareketi.
02.04.1589 “Beylerbeyi vakası” Osmanlı tarihinde ilk defa Yeniçerilerin kelle istemiye başlamaları.
Veziriazam Siyavuş Paşa’nın azli.
Sinan Paşa’nın sadareti.
28.01.1590 Safavi şehzadesi Haydar Mirza’nın İstanbul’a gelmesi.
21.03.1590 Osmanlı Devleti ile Safavi Devleti arasında barış imzalanması.
29.10.1590 Osmanlı Devleti ile Avusturya Devleti’nin barış antlaşmasının 8 yıl daha uzatılması.
06.03.1591 Sakarya, Sapanca, İzmit Körfezi kanalının açılması hakkında ferman çıkışı.
Bu kararın 11 Nisan tarihli ferman ile iptali.
01.08.1591 Koca Sinan Paşa’nın azledilmesi, Vezaret makamına ikinci Vezir Ferhat Paşa’nın tayin edilmesi.
08.09.1591 İran elçisi Kara Ahmed Sultan’ın huzura kabulü ve arzlarının reddedilmesi.
16.09.1591 Lehistan elçisinin huzura kabulü ve haraç taktimi.
04.04.1592 Veziriazam Ferhad Paşa’nın azli ve Kanijeli Siyavuş Paşa’nın üçüncü sadareti.
01.10.1592 Avusturya İmparatoru’nun İstanbul elçisinin barışın Türkler tarafından bozulmasından dolayı haracın kesildiğini bildirmesi.
26.01.1593 Yeniçerilere verilen tahsisatın Sipahilere eksik verilmesi sebebiyle “almazuz” diye Sipahilerin isyan çıkarması, bastırılması.
28.01.1593 Veziriazam Siyavuş Paşa’nın uğursuzluğundan dolayı azli ve Koca Sinan Paşa’nın üçüncü sadareti.
29.06.1593 Kulpa bozgunu.
Bosna Valisi Telli Hasan Paşa ile Sancak Beylerinden Sultanzade’nin ve bazı beylerin şehit olması.
04.07.1593 Kulpa bozgunu sebebiyle Avusturya’ya sefere karar verilmesi.
İstanbul’daki elçinin hapsedilmesi.
19.07.1593 Koca Sinan Paşa’nın Avusturya seferi için hareketi.
06.10.1593 Bespiren Kalesi’nin teslim alınması.
14.10.1593 Polata Kalesi’nin teslim alınması.
04.10.1593 Istolni Belgrad bozgunu ve birçok kalenin elden çıkışı.
08.11.1593 Ordunun Budin’e gelişi.
05.05.1594 Ordunun “Hünkar Tepesi”nden “Sirem Sahrası”na geçmesi.
01.06.1594 Avusturyalıların Estergon ve Hatwan kuşatmalarını kaldırması.
27.07.1594 Tata Kalesi’nin teslim alınması.
29.07.1594 Saint Marton Kalesi’nin teslim alınması.
11.08.1594 Kırım Hanı Gazi Giray’ın orduya katılması.
27.09.1594 Yanık Kale’nin teslim alınması.
05.10.1594 Erdel, Eflak ve Boğdan Voyvodalarının Türklere karşı papalık makamı tarafından hazırlanan “Mukaddes İttifak” a katılmaları.
13.10.1594 Eflak ve Boğdan’da müslümanların kılıçtan geçirilmeleri.
01.01.1595 Eflak ordusunun İbrail Kalesi’ne taarruz edip şehri yakması.
15.01.1595 Sultan III.Murad’ın vefatı.
27.01.1595 Sultan III. Mehmed’in tahta çıkması
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forumnefer.forum.st
Admin
Admin
Admin
Admin



Osmanli Sultanlari Empty
MesajKonu: Geri: Osmanli Sultanlari   Osmanli Sultanlari Empty15th Şubat 2010, 20:04

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Sultan III. Mehmed Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası : Sultan III. Murad
Annesi : Safiye Sultan
Doğduğu Tarih : 26 Mayıs 1566
Padişah Olduğu Tarih : 27 Ocak 1595
Öldüğü Tarih : 22 Aralık 1603
III. Mehmed, II. Murad’ın Sâfiye Sultân’dan 1566’da dünyaya gelen oğludur. Babasının vefâtı üzerine sancak beyliğinden Osmanlı Padişahlığı tahtına oturan son şehzâde olarak 1595’de Manisa’dan gelerek İstanbul’da cülûs etti. Her padişah döneminde olduğu gibi, son zamanlarda âdet haline gelen yeniçerilerin baş kaldırmaları ve bahşiş talebi kavgaları bunda da meydana geldi. Ferhad Paşa’nın gayretleriyle zorbalar bastırıldı. Ancak Avusturya seferi uzayıp gidiyordu. Sadrazam Sinan Paşa, Eflak üzerine yürüdü; Bükreş’i aldı; ancak Yergöğü’nde dehşetli bir mağlûbiyet tattı.
Padişah Hocası Hoca Sa’deddin Efendi, Sinan Paşa’nın fikrine katılarak Padişahın bizzat sefere katılmasını arzu ediyordu. Bu arada vefat eden Sinan Paşa’nın yerine Damad İbrahim Paşa veziriazam olmuştu. Nihâyet Yeniçerilerin de teşvikiyle 21 Haziran 1596/24 Şevval 1004’de Padişah sefere çıkmak üzere hareket etti. Eğri Kalesi kuşatılıp feth olundu ve bu sebeple III. Mehmed Eğri Fâtihi olarak anıldı. Daha sonra Macarların Kereşteş dedikleri Haçova’da zor da olsa büyük bir zafer kazanıldı. Bunda Hoca Sa’deddin’in büyük bir rolü vardı. Harpten dönen Padişah, Hoca Sa’deddin ve çevresindeki insanların tesiriyle Cığala-zâde’yi sadrazamlığa getirdi. Ancak hem Kırım Han’ı Gâzî Giray’ı azledip Kırım’da fitne çıkarmasıyla ve hem de muharebe gününün ertesi günü askeri yoklatarak dâhilde ihtilâfların ve isyânların baş göstermesine vesile olmasıyla fayda yerine zarar getirdi. Gerçekten Cağaloğlu Sinan Paşa’nın bu hareketleri neticesinde Anadolu’da Celâlî denilen eşkıya isyanları memleketi kasıp kavurmaya başladı. 1008/1599 yılında Damad İbrahim Paşa yeniden Sadrazamlığa getirildi. Nemçe Harbi sürüp giderken Tiryaki Hasan Paşa ve Kuyucu Murad Paşa, Avrupa’da mühim zaferlere imza basıyorlardı. Uyvar üzerine gidilmesi de bu tarihlerde oldu.



Bütün bu zorluklar içinde bir de İran Şahı andlaşmayı bozdu ve Osmanlı Devleti’ne harb ilan etti. Anadolu’yu Celâlî isyanları kasıp kavuruyordu. Osmanlı Devleti bu karışıklıklar ve ihtilâller içinde iken III. Mehmed 1603’de dünyaya gözlerini yumdu. Oğlu Mahmûd’un katli, Celâlî isyanları ve bunları tahrik eden Safeviler karşısında ordunun başarılı sonuçlar alamaması, III. Mehmed’in ölümüne sebep olan en önemli olaylardı.
III. Mehmed, sancağa çıkan ve oradan padişahlığa gelen son Osmanoğludur. Fıtraten zayıf iradeli ve saf idi. Vehhâmdı. Anası Sâfiye Sultân’ın müthiş tesiri altında kalıyordu. Babası gibi III. Mehmed de, kardeş katli meselesini en çok suiistimal eden padişahlardan biriydi. 19 kardeşini, aldığı zayıf fetvâlara dayanarak idam ettirdi. Bu arada, başkalarıyla ittifak ettiği ve yazışmalarda bulunduğu jurnallenen oğlu Şehzâde Mahmûd’u da idam ettirdi; sonra da jurnalleyen insanların hayatına son verdi.
III. Murad devrinde de babasının zamanında olduğu gibi, devamlı bir duraklama ve hatta gerileme alâmetleri kendini göstermektedir. Düzenli kanunnameler yerine, devletin merkez teşkilâtında ve özellikle ülü’l-emrin temelini teşkil eden Padişah ve vezirlerde görülen şer‘-i şerife muhâlif halleri siyâsetnâmeler ile âlimler ikaz ve irşâd eylemişlerdir. Taşra teşkilâtında meydana gelen zulümleri ve haksızlıkları ise, ya yerli âlimler merkeze bildirmişler veya halkın tazallüm ve şikâyeti üzerine merkez teşkilâtı taşra memurlarına adalete ri‘âyet etmeleri için emirnâmeler göndermişlerdir. İşte Celâlî isyanlarının ortaya çıkış sebebi de budur.
Adâletnâme, devlet otoritesini temsil eden görevlilerin, re`âyaya karşı bu otoriteyi kötüye kullanmaları ve kanun, hak ve adâlete aykırı davranmaları halinde, ülü’l-emrin hakkı ve kanunu hatırlatıcı mâhiyette düzenlediği hukukî düzenlemelerine denir. Osmanlı Devleti’nde padişahın hükmü tarzında kendisini göstermiştir.

Osmanlı Devleti’nde, mezâlim divanının yerini Divan-ı Hümâyûn aldığı gibi, kanunnameler ve tezkire’lerin yerini de adâletnâmeler almıştır. Yani Divan-ı Hümâyûnda mazlûmların şikâyeti bizzat dinlendiği gibi, Divan görüşmelerini Kasr-ı Adâlet veya Adâlet Köşkü denilen yerde dinleyen Padişah tarafından, mahallî idarecilere şikâyetleri önlemek üzere adâletnâmeler de gönderilmiştir.

III. Mehmed, Adlî mahlasıyla şiirler yazan, nazik ruhlu ve zayıf irâdeli bir padişah; ancak Osmanlı padişahları arasında en çok takvâ sahibi olanlardandır. Zamanındaki sadrazamlar arasında Koca Sinan Paşa, Ferhad Paşa, Hadım Hüseyin Paşa, hiç kimsenin beğenmediği Cığala-zâde (Cağaloğlu) Sinan Paşa ve İbrahim Paşa’yı; âlimler arasında Hasan Can’ın oğlu Hoca Sa’deddin, Şeyhülislâm Bostan-zâde Mehmed Efendi, Hoca-zâde Mehmed Efendi ve şeyhlerden Şeyh Muhyiddin Efendi ile Şeyh Şemseddin Sivâsî’yi zikretmeliyiz.

ZEVCELERİ: 1- Hândân Vâlide Sultân; I. Ahmed’in annesi. 2- Vâlide Sultân; Abaza asıllı ve I. Mustafa vâlidesi. 3- Haseki; Şehzâde Mahmûd annesi. 4- Haseki; Şehzâde Selim annesi.

ÇOCUKLARI: (İsimleri bilinmeyen beş altı tane daha çocuğunun bulunduğu söylenmektedir). 1-Şehzâde Sultân Selim Hân. 2-Şehzâde Sultân Cihangir Hân. 3-Şehzâde Mahmûd Hân. 4-Şehzâde Ahmed. 5-Şehzâde Mustafa. 6- Hatice Sultân. 7- Ayşe Sultân .


Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------
15.01.1595 Sultan III. Murad’ın vefatı.
27.01.1595 Sultan III. Mehmed’in tahta çıkması.
16.02.1595 Koca Sinan Paşa’nın azli, Ferhat Paşa’nın üçüncü sadareti.
27.04.1595 Eflak seferine çıkan veziriazam Ferhat Paşa’nın Davutpaşa’dan hareketi.
14.05.1595 Eflak ve Boğdan ‘ın imtiyazlı Voyvodalık statüsüne son verilerek valilikle idare edilen vilayet idaresinin kurulması.
07.07.1595 Veziriazam Ferhat Paşa’nın azli. Koca Sinan Paşa’nın dördüncü sadareti.
Rusçuk’ta Tuna üzerinde köprü kurulmaya başlanması.
16.07.1595 Vezir Sinan Paşa’nın cepheye gitmek üzere Davudpaşa karargâhına geçmesi.
04.08.1595 Estergon Kalesi’nin kuşatılması.
07.08.1595 Başkumandan Sinan Paşazade Mehmed Paşa’nın karargâhına geçmesi.
19.08.1595 Ordu’nun Rusçuk’ta kurulan köprüden Yerköy’e geçmesi.
24.08.1595 Kalugeran savaşı.
28.08.1595 Bükreş’in işgali.
02.09.1595 Estergon Kalesi’nin kahramanca bir müdafaadan sonra düşmana teslimi.
13.09.1595 Ordu’nun Bükreş’ten Tergovişte’ye hareketi.
09.10.1595 Veziriazam ve Serdarıekrem Ferhat Paşa’nın idamı.
17.10.1595 Ordu’nun Tergovişte’den Bükreş’e hareketi.
27.10.1595 Köprü faciası ve “Akıncı” ocağının kapatılması.
31.10.1595 Yerköyü Kalesi’nin düşmesi ve Türklerin kılıçtan geçirilmesi.
19.11.1595 Koca Sinan Paşa’nın azli, Lala Mehmed Paşa’nın sadareti.
28.11.1595 Veziriazam Lala Mehmed Paşa’nın vefatı.
01.12.1595 Koca Sinan Paşa’nın beşinci ve son sadareti.
03.04.1596 Veziriazam Koca Sinan Paşa’nın vefatı.
04.04.1596 İkinci Vezir Damad İbrahim Paşa’nın sadareti.
20.06.1594 Sultan III. Mehmed’in “Eğri Seferi” için İstanbul’dan hareketi.
09.08.1596 Ordu’nun Belgrad’a gelmesi.
26.08.1596 Salankamen’de kurulan Harp Meclisi’nde Sultan III. Mehmed’in başkanlığında savaş durumunun görüşülmesi.
24.09.1596 Eğri Kalesi’nin kuşatılması.
12.10.1596 Eğri Kalesi’nin alınması.
26.10.1596 Haçova meydan muharebesi.
Osmanlı tarihinde parlak zaferle sonuçlanan meydan muharebelerinin sonuncusu.
27.10.1596 Veziriazam Damad İbrahim Paşa’nın azledilmesi ve göreve Cağaloğlu Sinan Paşa’nın getirilmesi.
Ordu yoklaması ve Cağaloğlu Sinan Paşa’nın Anadolu’yu kana bulayan kararları.
05.12.1596 Cağaloğlu Sinan Paşa’nın azli.
Damad İbrahim Paşa’nın ikinci kez sadareti.
22.12.1596 Sultan III. Mehmed’in Eğri seferinden İstanbul’a dönüşü ve törenle karşılanması.
11.10.1597 Tata Kalesi’nin alınması.
03.11.1597 Veziriazam Damad İbrahim Paşa’nın azledilmesi ve Hadım Hasan Paşa’nın sadareti.
29.03.1598 Yanık Kalesi’nin düşman hilesi veya ihaneti sebebiyle düşmesi.
09.04.1598 Eminönü’ndeki Yenicaminin temel atılması töreni.
Hadım Hasan Paşa’nın azli.
İkinci Vezir Cerrah Mehmed Paşa’nın sadareti.
10.09.1598 Arad Kalesi’nin işgali.
28.09.1598 Avusturya’lıların Budin Kalesi’ni kuşatmaları.
01.10.1598 Varat’da toplanan Harp Meclisi’nin kuşatma kararı.
02.10.1598 Budin kuşatmasının kaldırılması.
03.10.1598 Varat kuşatmasının kaldırılması.
20.10.1598 Szolnok konağında çıkan yeniçeri isyanı üzerine Budin’e gidilmekten vazgeçilmesi.
06.01.1599 Veziriazam Cerrah Mehmed Paşa’nın azli.
Damad İbrahim Paşa’nın üçüncü sadareti.
15.05.1599 Damad İbrahim Paşa’nın “Uyvar Seferi”ne hareketi.
18.09.1599 Ordunun Budin önlerine gelmesi.
30.09.1599 Ordunun Peşte’den Ciğerdelen’e hareketi.
02.10.1599 “Tacüt Tevarih” yazarı Şeyhülislam Hoca Sadeddin Efendi’nin vefatı.
14.10.1599 Düşman topraklarına akın hareketleri.
18.10.1599 Eflak Voyvodası asi Mihail’in orduya elçi gönderip itaatını bildirmesi.
07.04.1600 Divan şiirinin büyük ustalarından Bâki’nin ölümü.
14.08.1600 Ordunun Belgrad’dan Kanije Seferine hareketi.
12.09.1600 Kanije muhasarası.
23.091600 Anadolu’da devam eden Celali isyanına karşı gönderilen kuvvetleri.
Kaynari yakınlarında mağlup eden Kara Yazıcı Halim Şah’ın Anadolu’da saltanat ilan etmesi.
22.10.1600 Kanije Kalesi’nin teslim alınması.
10.07.1601 Sadrazam Damad İbrahim Paşa’nın ölümü.
22.07.1601 Yemişçi Hasan Paşa’nın sadareti.
09.08.1601 Sadrazamın Belgrad’a Hareketi.
12.08.1601 Celali İsyanı başı Kara Yazıcı Halim Şah’ın Sepetli muharebesinde mağlup edilmesi.
19.08.1601 Eflak Voyvodası Mihail’in Avusturyalılarca öldürülmesi.
09.09.1601 Alman, İtalyan, İspanyol, Fransız, Macar ve Malta askerlerinden kurulan Hıristiyan Müttefik ordusunun Kral Ferdinand komutasında Kanije Kalesi muhasarası.
18.11.1601 Düşman ordusunun Kanije gazilerine mağlup olarak kaçması.
20.03.1602 Celalilere karşı harekete geçen Hasan Paşa’nın öldürülmesi.
12.07.1602 “İstoln-i Belgrad” Kalesi’nin muhasarası.
06.08.1602 “İstoln-i Belgrad” Kalesi’nin alınması.
08.03.1603 Padişah III. Mehmed’in, Celalilerle siyasetten anlaşma kararı.
Cağaloğlu Sinan Paşa’nın isyan başı Deli Hasan’la görüşmek için görevlendirilmesi.
14.07.1603 Peşte bozgunu.
22.07.1603 Eski Budin muharebesi.
26.09.1603 Tebriz şehrinin Safavi egemenliğine geçmesi.
29.09.1603 Soyan Bozgunu.
Şah Abbas kuvvetlerinin Osmanlı birliklerini mağlup etmesi.
04.10.1603 Veziriazam Yemişçi Hasan Paşa’nın azli.
16.10.1603 Yemişçi Hasan Paşa’nın idamı.
Malkoç Ali Paşa’nın sadareti.
21.10.1603 Tebriz Kalesi’nin Safavilere teslimi.
Nahçıvan’ın tahliyesi.
15.11.1603 Erivan şehrinin, Şah Abbas’a teslimi.
20.11.1603 Sultan III. Mehmed’in ölümü.
21.12.1603 I. Ahmed’in Padişah olması

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Sultan I. Ahmed Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası : Sultan III. Mehmed
Annesi : Handan Sultan
Doğduğu Tarih : 18 Nisan 1590
Padişah Olduğu Tarih : 21 Aralık 1603
Ölümü : 22 Kasım 1617
14 yaşında hükümdâr olup 14 sene Padişahlık etmiş bulunan I. Ahmed, 1026/1617 yılında 28 yaşında vefât eylemiştir. III. Mehmed’in, Hândan Sultân’dan Manisa’da 18 Nisan 1590/22 Cemâziyelâhir 998 tarihinde dünyaya gelen oğludur. 22 Kânun-ı sânî 1603/18 Receb 1012 tarihinde babası yerine tahta çıktı. Padişah olduğunda on dört yaşında idi. Tahta çıktığı zaman memleketin iç düzensizliklerinden başka Avusturya ve İran harbleri devam ediyordu. Kırım Hânı süvarilerinin Boğdan ve Eflak’ı tahrip ve Erdel memleketini de sıkıştırmaları üzerine, bu üç beğ Avusturya tarafını bırakıp tekrar Türklerle birlik olunca, imparator sulha yanaşmak zorunda kaldı. Tuna üzerindeki Zitvatorok denen yerde Osmanlılarla andlaşma yapıldı (1606). Böylelikle 15 yıldır sürüp giden Avusturya (Nemçe) harbleri sona ermiş oldu. Bu andlaşma Osmanlı Devletinin Avrupa’daki ilerleyişinin durduğunun bir vesikası olarak kabul edilir.
İran savaşlarına gelince, İran şahı Büyük lâkabıyla anılan Şah Abbas ile yapılan muharebelerde hiç de iyi neticeler alınmadı. Nihayet 1612’de İranlılarla da sulh yapıldı. Fakat üç sene sonra iki devlet arasında savaş yeniden başladı (1615). Bir aralık anlaşma yapılır gibi olduysa da savaş gene devam etti. Celâlî denilen eşkıya yer yer Anadolu’yu kaplamıştı. Kuyucu Murâd Paşa, yıllarca uğraşarak ve yakaladığı zorbaları kuyulara doldurarak Anadolu’yu temizledi ve halka geniş bir nefes aldırdı.
I. Ahmed zamanında Murâd Reis ve Halil Paşa gibi deniz kahramanları Türk donanmasına zaferler kazandırmışlardır. Padişah, savaşlardan ve gailelerden ancak başını kurtarmıştı ki, ömrü vefa etmedi; genç yaşında öldü. İstanbul’da At meydanında yaptırdığı ismi ile anılan (Sultânahmet Câmi‘i) yanındaki türbesine defnedildi (1616).


Başta Muallim-i Sultânî Mustafa Efendi olmak üzere, muhitinin tesirine kapılan I. Ahmed, itimat ettiği değerli kimseleri devlet hizmetinde kullanmıştır. Gençliğine rağmen, icraatında azimli idi. Saraydaki kadın nüfuzunu önlemiş, kadınlara âlet olmamıştır. Özellikle Venedikli Baffo veya Safiye Sultân diye bilinen siyâsî kadını Eski Saray’a göndermekle kadınların devlet işlerine fazla karışmalarını önlemiştir. Ayrıca Yıldırım Bayezid’den beri sürüp gelen nizâm-ı âlem için kardeş katli meselesini düştüğü suiistimal çukurundan çıkarması ve bu usul yerine, saltanatın sülaleden en büyüğe geçmesi yani ekberiyyet ve erşediyyet nizâmını koyması ve kardeşi Mustafa’yı öldürmemesi gibi önemli icraatları vardır. Şiire meraklı idi. Yazdığı şiirlerde Bahtî mahlasını kullanırdı. Sultân Ahmed Câmi’ini o yaptırmıştır. Bir diğer önemli hizmeti de, o zamana kadar icrâ olunan Osmanlı Kanunlarını yeniden tertip ve tedvîn yoluna gitmiş olmasıdır. Elbette ki bunu, devrinde yaşayan kanun-şinâs âlimlere borçludur.
I. Ahmed devri denilince akla gelen isimlerin başında, Celâlî İsyânlarını durduran, devlet ve kanun nizâmının tesisi için yazılı ve fiilî tedbirler alan Vezir ve sonradan da Sadrazam olan Kuyucu Murâd Paşa gelmektedir. Ayn Ali’nin her iki Kanunnâme Mecmuasını da Kuyucu Murâd Paşa’ya takdim etmiş olması, onun hukûkî düzenlemeler üzerindeki fonksiyonunu da ortaya koymaktadır.
I. Ahmed devrinin sadrazamları arasında Kasım Paşa, Sokullu ailesinden Mehmed Paşa, Derviş Paşa ve Nasuh Paşa’yı; diğer devlet adamlarından Cigala-zâde Mahmûd Paşa, Etmekçi-zâde Ahmed Paşa ve Sarıkçı Mustafa Paşa’yı; meşhur âlimlerden Şeyhülislâm Sun’ullah Efendi, Hoca-zâde Mehmed Efendi, Mu’allim-i Sultân Mustafa Efendi ve Ahi-zâde Hüseyin Efendi’yi ve maneviyat erenleri arasında Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri, Şeyh Abdülmecid Sivâsî ve Cerrah Paşa Şeyhi diye bilinen Şeyh İbrahim Efendi’yi zikredebiliriz.
ZEVCELERİ: 1- Hatice Mahfirûze Sultân; Genç Osman’ın annesi. 2- Kösem Sultân (Mahpeyker Sultân). IV. Murad’ın annesi ve Osmanlı Hareminin en namdâr kadını. 3- Fatma Haseki; Câriyelerdendir.
ÇOCUKLARI: 1-Şehzâde Osman II. 2-Şehzâde Sultân Mehmed Hân. 3-Şehzâde Murad IV. 4-Şehzâde Cihangir Hân. 5-Şehzâde Hasan. 6-Şehzâde Bâyezid. 7-Şehzâde Kâsım. 8-Şehzâde Süleyman. 9- Sultân İbrahim. 10- Ayşe Sultân. 11- Fatma Sultân. 12- Hân-zâde Sultân. 13- Burnaz Atike Sultân. 14-Şehzâde Orhan. 15-Şehzâde Hüseyin .
Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı


--------------------------------------------------------------------------------
20.11.1603 Sultan III. Mehmed’in ölümü.
21.12.1603 I. Ahmed’in Padişah olması.
29.12.1603 Malkoç Ali Paşa’nın veziriazam olması.
23.01.1604 Padişah I. Ahmed’in sünnet olması. Padişah olduğunda 14 yaşında bulunan I. Ahmed bu yaşına kadar sünnet edilmemişti.
02.02.1604 İmparatorluğun ilişkilerinde Doğu ve Batı cephelerinin kurulması.
30.05.1604 Veziriâzam Ali Paşa’nın Batı Cephesi serdarlığına; Cağaloğlu Sinan Paşa’nın Doğu Cephesi serdarlığına getirilmesi.
Malkoç Ali Paşa’nın Batı Cephesine, Belgrad’a hareketi.
08.06.1604 Erivan Kalesi’nin Safavilere teslimi ve Safavilerin Karabağ, Şirvan ve Gürcistan’a etkilerinin başlaması.
15.06.1604 Doğu Serdarı Sinan Paşa’nın Safavi Cephesine hareket.
26.07.1604 Malkoç Ali Paşa’nın Belgrad’da ölmesi.
05.08.1604 Lala Mehmed Paşa’nın sadareti ve Batı Cephesi serdarlığı.
25.09.1604 Peşte’nin yeniden alınması.
15.10.1604 Vaç Kalesi’nin işgali.
18.10.1604 Estergon kuşatması.
08.11.1604 Doğu ordusunun Kars’a gelmesi.
09.02.1605 Veziriazam ve Serdarıekrem’in İstanbul’a dönüşü.
21.05.1605 Veziriazamın Belgrad’a hareketi.
14.06.1605 Avusturya işgalinde bulunan Erdel’in isyanı.
29.08.1605 Estergon kuşatması.
Ciğerdelen işgali.
08.09.1605 Vişegrad Kalesi’nin teslim alınması.
09.09.1605 Urumiye Gölü çevresinde Osmanlı ordusunun bozulması.
19.09.1605 Tepedelen Kalesi’nin fethi.
03.10.1605 Estergon Kalesi’nin fethi.
18.10.1605 Büyük Avusturya akını.
12.11.1605 Celalilerin, Osmanlıları Bolvadin’de bozguna uğratmaları.
20.11.1605 Veziriâzam Lala Mehmed Paşa’nın Macar Kralını kabul ederek taç giydirmesi.
Erdel ve Macaristan’ın Osmanlı himayesine alınması.
15.01.1606 Osmanlı Devleti’nde ilk tütün ithalinin başlaması. (İlk Kahve ithali Kanuni devrindedir. İthali İngilizler gerçekleştirmiştir.)
16.03.1606 Lala Mehmed Paşa’nın İstanbul’a dönmesi.
21.06.1606 Lala Mehmed Paşa’nın ölümü, yerine Derviş Paşa’nın geçmesi.
19.09.1606 Canbulatoğlu isyanı.
20.10.1606 Zitvatorok Barış görüşmeleri. (Osmanlı-Avusturya)
09.12.1606 Veziriazam Derviş Paşa’nın idamı.
11.12.1606 Veziriazamlığın Batı Serdarı Kuyucu Murad Paşa’ya verilmesi.
17.01.1607 Celalilerin Nif Kalesi’ni ve çevresini ele geçirmeleri.
15.06.1607 Veziriazam Kuyucu Murad Paşa’nın Celali isyanlarını etkisiz kılmak için Anadolu Serdarlığına atanması ve İstanbul’dan hareket etmesi.
22.10.1607 Oruç Ovası zaferi. (Canbulatoğlu Ali Paşa ile Lübnan dürzilerinden Şeyh Fahreddin’in yenilmesi.)
30.10.1607 Kilis’in işgali.
09.11.1607 Haleb’in işgali-Halep Kalesi’nin alınması.
17.04.1608 Ordu’nun Halep’ten ayrılması.
05.08.1608 Kalenderoğlu’nun Alaca-Çayında bozgunu.
18.12.1608 Veziriazâm Kuyucu Murad Paşa’nın İstanbul’a dönmesi.
01.08.1609 Kâbe örtülerinin İstanbul’dan gönderilmesi.
08.10.1609 Sultanahmet Camii’nin temeli’ni atma töreni.
29.04.1610 Veziriâzam ve Serdarıekrem Kuyucu Murad Paşa’nın İran Seferine çıkışı.
16.09.1610 Ordu’nun Erzurum’a varışı.
11.10.1610 Acı Çay karşılaşması.
16.10.1610 Ordu’nun Tebriz’den Diyarbakır’a dönüşü.
Safavilerle harp etmeden anlaşmaya varılması.
05.08.1611 Kuyucu Murad Paşa’nın ölümü.
22.08.1611 Diyarbakır Beylerbeyi Nasuh Paşa’nın Sadâreti.
20.11.1612 Osmanlı-Safavi barışı.
07.08.1613 İçki yasağı, tüm Osmanlı ülkesinde içki bulundurmak, satmak, almak, içmek yasak edilmiştir.
13.05.1614 Donanmanın Malta ve Trablusgarp seferine çıkışı.
01.07.1614 Erdel sorununun çözümü.
06.07.1614 Malta akını.
18.07.1614 Trablusgarp’dan hareketle Mora’nın güneyine baskın.
08.1614 Kazakların Sinop baskını ve etkisiz kılınmaları.
17.10.1614 Nasuh Paşa’nın idamı.
“Öküz” Kara Mehmed Paşa’nın sadarete getirilmesi.
22.05.1615 Kara Mehmet Paşa’nın İran seferine çıkması.
17.04.1616 Bosna Valisi İskender Paşanın Boğdan Seferi ve zaferi.
18.04.1616 Serdarıekrem Kara Mehmet Paşa’nın ordusu ile Erzurum’a hareketi.
Hedef Revan Kalesi’nin alınması.
08.06.1616 Ordu’nun Kars’a ulaşması.
11.09.1616 Erivan kuşatması.
Erivan kuşatmasının kaldırılması.
05.11.1616 Ordu’nun Erzurum kışlağına dönüşü.
17.11.1616 Veziriazam Kara Mehmed Paşa’nın azli; yerine Kaptanı Derya Halil Paşa’nın ilk sadareti.
09.06.1617 Sultanahmed Camiinin açılışı.
15.06.1617 Ekrem Halil Paşa’nın İran seferine çıkması.
27.09.1617 Osmanlı-Lehistan barışı.
22.11.1617 Sultan I. Ahmed’in ölümü.
Kardeşi Sultan I. Mustafa’nın padişah olması.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forumnefer.forum.st
Admin
Admin
Admin
Admin



Osmanli Sultanlari Empty
MesajKonu: Geri: Osmanli Sultanlari   Osmanli Sultanlari Empty15th Şubat 2010, 20:06

Sultan I. Mustafa Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası : Sultan III. Mehmed
Annesi : İsmi tarihe kaydedilmemiş.
Doğduğu Tarih : Hicri 1000 (M: 1591/1592)
Padişah Olduğu Tarih : 22 Kasım 1617
Tahttan İndirildiği Tarih : 26 Şubat 1618
Ölümü : Ocak 1639
Sultân Mustafa, iki defa Osmanlı tahtına oturmuştur:
Birincisi: Kasım 1617 - Şubat 1618 tarihleri arasındaki 3 aylık saltanattır. I. Ahmed vefât ettiği zaman, koyduğu ekberiyyet ve erşediyyet kaidesine göre, kendi şehzâdeleri henüz küçük idiler. Bunun üzerine II. Osman’ın şahsiyetinden çekinen ve Kösem Sultân diye de bilinen Mâhpeyker Haseki’nin de etkisiyle, kardeşi Sultân Mustafa tahta oturtuldu. Kendisi saltanattan uzak kalmak istiyordu ve Osmanlı kaynaklarının ifadesine göre, aklında hafiflik, re’yinde ve işlerinde isabetsizlik bulunması hasebiyle, devlet ve ilim adamları iç huzuruyla bi’atı yapamadılar. I. Ahmed devrinde devleti tek başına yürüten Dârüssa’âde Ağası Mustafa Ağa, Şeyhülislâm Es’ad Efendi, Kâim-makam Sofi Mehmed Paşa ve diğer yetkilileri ikna ederek hal’i için fetvâ aldılar ve I. Ahmed’in oğlu II. Osman’ı tahta çıkardılar.
İkincisi; Mayıs 1622-Eylül 1623 yani 1.5 yıllık saltanattır. II. Osman’ın büyük bir zulümle Mayıs 1622’de yani 4 yıl sonra tahttan indirilmesinden sonra, Veziriazam Davud Paşa kullanılarak Sultân Mustafa yeniden tahta çıkarılmıştır. Ancak II. Osman’ın ölümüne sebep olan yeniçerilerden ve Davud Paşa’dan halk rahatsızdır. Bu arada Saray’da bulunan şehzâdelerin de öldürüleceği haberi alınınca, halk ayaklanmaya başlamış ve Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin tavsiyesiyle Kara Davud Paşa azledilerek yerine Mere Hüseyin Paşa getirilmiştir. Karışıklık devam edince sırasıyla Lefkeli Mustafa Paşa ve Gürcü Mehmed Paşa sadrazamlığa tayin olundu.


İç karışıklıktan istifade etmek isteyen iç ve dış mihraklar Osmanlı Devleti’ni sarsıyordu. Trablusşam Beylerbeyi Yusuf Paşa ve Erzurum Beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa, yeniçerilere kin kusarak isyan etmişler ve çok sayıda yeniçeriyi de katletmişlerdi. İstanbul’a gelmek üzere hazırlık yapıyordu. Sipahiler, II. Osman’ın katillerinin bulunması için baş kaldırdılar ve bunun üzerine Kasım 1622’de toplanan divan Davud Paşa’nın idamına karar verdi. Ağustos 1623 yılında Sadrazamlığa getirilen Kemankeş Ali Paşa, basiretiyle devlet adamlarını topladı ve Sultân Mustafa’nın saltanat koltuğunda kalmaması gerektiğine karar verildi. Tahttan sevinçle Eylül 1623 tarihinde ayrılan Sultân Mustafa, Ocak 1639 tarihinde vefat etti.

Sultân Mustafa’nın dünyevî saltanatı istemeyen bir hali olduğu kesindi. Aklının hafif, tedbirinin zayıf ve saltanat koltuğunda dahi çocukça hareketlerde bulunan biri olduğu da doğruydu. Osmanlı kaynakları açıkça akıl hastası demek olan mecnun tabirini kullanmamaktadırlar. Konuyu Solakzâde’nin ifadeleriyle noktalamakta yarar görüyoruz: “26 yaşında idiler. Yalnız bir mikdar aklı hafif olup buna hapiste uzun süre kalması sebep olmuştur; giderek aklı başına gelir deyü doktorların tedaviye devam etmeleri kaydıyla Şeyhülislâm Es’ad Efendi kavliyle amel olunmuştur”.

III. Mehmed’in oğlu olan Sultân Mustafa’nın tesbit edilen kadını ve çocukları mevcut değildir. İkballeri vardır. Kadın efendileri bilinmemektedir .

Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------
22.11.1617 Sultan I. Ahmed’in ölümü.
I. Mustafa’nın padişah olması.
26.12.1618 Sultan I. Mustafa’nın tahttan indirilmesi.
II. Osman’ın padişah olması.
19.05.1622 Veziriazamın ve Dârüssâde Ağasının Yeniçeri ve Sipahiler tarafından öldürülmesi.
Sultan II. Osman’ın tahttan indirilmesi.
Sultan I. Mustafa’nın ikinci defa tahta çıkarılması.
20.05.1622 Veziriazam’ın öldürülmesi.
Kara Davud Paşa sadareti ve Genç Osman’ın Yedikule’de şehit edilmesi.
13.06.1622 Kara Davud’un azli.
Mere Hüseyin Paşa’nın sadareti.
24.06.1622 Sultan I. Mustafa’nın, Genç Osman dönemindeki kıyafeti kaldırması.
08.07.1622 Mere Hüseyin Paşa’nın azli, Lefkeli Mustafa Paşa’nın sadareti.
21.09.1622 Lefkeli Mustafa Paşa’nın azli, Gürcü Mehmed Paşa’nın sadareti.
01.10.1622 Lehistan Kazaklarının Karadeniz harekâtlarına son veren Donanmanın İstanbul’a dönüşü.
17.11.1622 Abaza Paşa isyanı.
Erzurum Kalesi’nden çıkarılan Yeniçerilerin İstanbul’a gelmesi.
Abaza Paşa’ya kızan Yeniçerilerin İstanbul’da yangın çıkarmaları, esnafa zarar vermeleri.
İsyan eden yeniçerilerin ulemayı Fatih camiinde toplaması.
02.01.1623 Genç Osman’ı öldürenlerin, öldürülmesi fermanı.
05.02.1623 Gürcü Mehmed Paşa’nın azli, Mere Hüseyin Paşa’nın ikinci sadareti.
30.08.1623 Mere Hüseyin Paşa’nın azli, Kemankeş Kara Ali Paşa’nın sadareti.
10.09.1623 Sultan I. Mustafa’nın tahttan indirilmesi.
IV. Murad’ın padişah olması.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Sultan II. Osman
--------------------------------------------------------------------------------
Annesi: Mahfiruz Sultan
Babası: Sultan 1. Ahmed
Doğum Tarihi: 3 Kasım 1604
Tahta Çıkışı: 26 Şubat 1618
Tahttan İndirildiği Tarih: 19 Mayıs 1622
Ölümü: 20 Mayıs 1622
Hâile-i Osmaniye, yeniçerilerin kazan kaldırarak II. Osman’ın canına kıydıkları acı musibet demektir. Bilindiği gibi, II. Osman, I. Ahmed’in oğlu olup Hatice Mahfirûze Sultân’dan Kasım 1604 yılında dünyaya gelmişti. 14 yaşında yani Şubat 1618’de tahta geçen ve Genç Osman diye de bilinen II. Osman, Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve İtalyanca bilecek kadar âlim ve Fâris yahut Fârisî mahlaslarıyla şiir yazacak kadar da edibdi. Üzerinde müessir olan üç şahsiyetten birisi Hocası Ömer Efendi ve diğeri de Kızlar Ağası Mustafa Ağa ile Süleyman Ağa idi.
Sadrazam Halil Paşa’yı yerinde bırakan Padişah, Kaimmakam Sofi Mehmed Paşa’nın yerine Kara Mehmed Paşa’yı getirdi. İlk işi 1612 Nasuh Paşa anlaşması ile sona ermiş gibi görünen ve ancak devam eden İran’la olan ihtilafı sona erdirmek oldu ve Eylül 1618’de anlaşma imzalandı.
Sıra 1617 yılından beri devam eden Lehistan problemine gelmişti. Vezir-i azam İstanköylü Ali Paşa harp açılmasına taraftardı, diğer erkân-ı devlet ise istemiyorlardı. Seferden önce Rumeli Kazaskeri Taşköprülü-zâde Kemâlüddin Efendi’den fetvâ alarak kardeşi Şehzâde Mehmed’i katl ettirdi ve ahını aldı. Eylül 1620 tarihinde başlayan Lehistan seferi, Ekim 1621 tarihinde barış antlaşması ile sona erdi. Budin Beylerbeyi Karakaş Mehmed Paşa şehid olmuş ve ordu moralsiz kaldığından istenen zafer elde edilememişti. II. Osman askerlere ve asker de kara hadımların sözlerine inandığı için II. Osman’a kırılmışlardı.

II. Osman bazı ıslâhâtları yapmak niyetindeydi ve bu ıslahata tamamen bozulmaya başlayan kapı kulu ocaklarından başlamak niyetindeydi. Hatta Halep, Şam ve Mısır beylerbeylerine emirler göndererek Padişah’a sadık yeni bir ordu teşkili için gizliden gizliye hazırlıklara başlamıştı.
Kızlar ağası Süleyman Ağa ile Hocası Ömer Efendi padişahı hacca gitmesi için ikna etmeye başladılar. Hacca gitmesine, askerler, Kayınpederi ve Şeyhülislâm Es’ad Efendi ile Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri şiddetle karşı çıkıyordu. Devreye kapıkulu askerleri girdi ve Padişah’ı hacca göndermek isteyen Ömer Efendi, Süleyman Ağa ve Veziriazam Dilâver Paşa’nın başını isteyerek başta Rumeli Kazaskeri Yahya Efendi olmak üzere ulemayı araya soktular. Fayda vermedi ve sonunda askerler isyan ederek Bâb-ı Hümâyun’dan içeri girdiler. Sultân Mustafa’ya zorla bî’at gerçekleştikten sonra, II. Osman Orta Camiye getirildi. Burada yeni Sadrazam olan Kara Davud Paşa’nın tâlimatıyla kemend ile boğulmak istendi. Muvaffak olunamayınca, Yedikule’ye götürüldü ve maalesef Davud Paşa’nın nezâretinde orada şehid edildi. (Mayıs 1622). Ne yazık ki, bu fitnenin başında Sultân Mustafa’nın Vâlide Sultân’ı bulunmaktaydı.
II. Osman’ın öldürülmesi, Osmanlı tarihinin en acı olaylarından biridir ve maalesef Kanuni’nin oğlu Şehzâde Mustafa olayı gibi tarihin akışını değiştirmiştir. II. Osman, bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin yükselmesine sebep olan yeniçeri teşkilâtının artık çürüdüğünün farkına varmıştı ve bu gerileme sebebini ortadan kaldıramadan vefat etti.
Devrinin sadrazamları arasında Halil Paşa, Kara Mehmed Paşa ve Dilâver Paşa’yı; Şeyhülislâm ve kayın pederi Es’ad Efendi’yi, Nişancı Okçu-zâde Mehmed Efendi’yi ve ilim erbabından ise, Hoca Ömer Efendi ve Müezzinzâde Mahmûd Efendi’yi özellikle zikretmeliyiz.

ZEVCELERİ: 1- Âkile (Rukıyye) Hânım; Şeyhülislâm Es’ad Efendi’nin kızıdır ve hür kadınlardan nikâh ile evlenen nâdir kadınlardandır. 2- Ayşe Hanım; Pertev Paşa’nın torunu.
ÇOCUKLARI: 1-Şehzâde Ömer. 2-Şehzâde Mustafa. 3- Zeynep Sultân .
Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı


--------------------------------------------------------------------------------
26.02.1618 Sultan I. Mustafa’nın halli.
II. Osman’ın padişah olması. (Genç Osman 14 yaşında padişah oldu. 18 yaşında şehit edildi.)
26.09.1618 Osmanlı-Safavi barışı.
18.01.1619 Veziriazam Halil Paşa’nın azli, Kara Mehmed Paşa’nın ikinci sadareti.
29.09.1619 Osmanlı-Safavi anlaşmasının onaylanması.
29.12.1619 Veziriâzam Kara Mehmed Paşa’nın azli.
Kaptanı Derya Ali Paşa’nın sadareti.
20.09.1620 İskender Paşa’nın Lehlilere karşı ilk zaferi.
07.10.1620 İskender Paşa’nın Lehlilere karşı ikinci zaferi ve Leh ordusunun imhası.
12.01.1621 Şehzade Mehmed’in öldürülmesi.
24.01.1621 Haliç’in ve İstanbul Boğazı’nın donması.
09.03.1621 Veziriâzam Güzelce Ali Paşa’nın ölümü.
Ohrili Hüseyin Paşa’nın sadareti.
29.04.1621 Lehistan seferi hazırlıkları.
21.05.1621 Sultan Osman’ın Lehistan seferine hareketi.
03.09.1621 Düşman kuvvetlerinin kuşatılması.
29.09.1621 Türk taarruzunun sonuçsuz kalması.
Düşman ordusunun barış talebi.
06.10.1621 Osmanlı-Lehistan barışı.
09.06.1621 Sultan Osman’ın Hotin’den İstanbul’a hareketi.
25.01.1622 Sultan Osman’ın İstanbul’a dönüşü.
05.1622 Sultan Osman’ın Murad Paşa’nın kızı ile evlenmesi. (Osmanlı Sarayı’nda uzun seneler sonra yabancı gelin yerine bir Türk kızının saraya gelin gelmesi.
Sultan Osman’ın bu eşinden oğlu Ömer’in doğması.
Küçük şehzadenin şenlik sırasında bir kurşun tesadüfü ile ölmesi.
Sultan Osman’ın Hacca gitmek için hazırlık yaptırması.
18.05.1622 Padişah’ın gerek savaş sırasında çeşitli sözlerle gücendirdiği, gerekse Hacca giderek ve yeni ordu düzenleyerek hepimizi öldürecek diyen (askerlerin) yeniçerilerin Atmeydanı’nda Sultanahmed toplanmaları.
İsyancıların Şeyhulislam Hoca Esad efendiden fetva istemeleri.
İsyancıların Sadrazamın konağına giderek, padişahın Hacca gitmesine engel olunmasını istemeleri.
İsyancıların saraya girmeleri.
19.05.1622 Veziriazam ve Dârüssade Ağası’nın Yeniçeri ve Sipahilertarafından öldürülmesi.
Sultan II. Osman’ın tahttan indirilmesi.
I Mustafa’nın tahta çıkarılması.

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sultan IV. Murad Han

--------------------------------------------------------------------------------
Babası: Sultan 1. Ahmed
Annesi: Kösem Sultan (Mahpeyker)
Doğum Tarihi: 27 Temmuz 1612
Tahta Çıkışı: 10 Eylül 1623
Ölümü: 19 Şubat 1640 gecesi
I. Ahmed’in Mah-peyker (Kösem) Sultân adlı hanımından 28 Cemaziyülevvel 1021 (27 Temmuz 1612) tarihinde İstanbul’da dünyaya gelmiş oğludur. 1032/1623 tarihinde Veliahd Şehzâde Murad, Dördüncü Murad ünvanıyla 11 yaşını 1 ay 15 gün geçe tahta çıkmıştır. Bunun en önemli sebebi, Sultân Mustafa’nın şuurdan mahrum bulunması ve Devletin de Erzurum Valisi Abaza Mehmed Paşa’nın isyanı ve benzeri olaylar sebebiyle müthiş bir zaafa maruz kalmış olmasıydı. Tecrübeli devlet adamı Sadrazam Kemankeş Ali Paşa, Şeyhülislâm Yahya Efendi ve Kazaskerlerle de meşveret ederek, çocuk yaşta olmasına rağmen Sultân Ahmed’in en büyük ve erşed şehzâdesi Murad’ın Padişah olmasını zaruri görmüşlerdi. Mecnûnun yani akıl hastasının imâmeti yani Halife olması caiz görülmediğinden Padişah’ın hal‘i gerektiğini ve oğluna dokunulmayıp Saray’daki odasında göz hapsine alınacağını Vâlidesine ilettiler ve 9 Eylül 1623 sabahı Sultân Murad’ı halife ve hükümdâr ilan ettiler.
Sultân Murad, Ebâ Eyyub’ül-Ensârî türbesinde, asrın maneviyat reislerinden Aziz Mahmûd Hüdâyî’nin eliyle kılıç kuşanmıştır.
IV. Murad’ın saltanat devresini iki ana bölüme ayırmak icab etmektedir:
Birinci Safha: IV. Murad’ın ismen Padişah olduğu, ancak devleti annesi Kösem Sultân ile Sadrazamlarının ve Şeyhülislâm ve benzeri devlet adamlarının yönettiği devredir (1032/1623-1041/1632). Bu devre, 8 küsur sene devam etti.


Sultân Murad işbaşına geldiğinde, Yeniçeriler çok fazla şımarmışlardı. Padişahın huzuruna kadar giren yeniçeri ağaları ve ocak çorbacıları, Padişahın adamlarını katletmeye kadar işi vardırmışlardı. Memlekette rüşvet ve yolsuzluk aşırı derecelere ulaşmıştı. Dış ve iç hazineler bomboş olduğundan ocaklara cülûs bahşişi bile verilememekteydi. Hatta Enderun’daki altın ve gümüş eşya Darphâneye gönderilerek cülûs bahşişi verilmeye çalışılmıştı.

Devletin itibarı ve siyasi durumu da iyi değildi. Erzurum Valisi Abaza Mehmed Paşa isyan etmiş ve eline geçirdiği yeniçerileri katletmeye başlamıştı. Sultân Osman’ın kanını isterim diyerek Genç Osman olayını bahane edip Devlete kan kusturmaktaydı. Diğer tarafdan fırsatı ganimet bilen İran da Bağdad’da isyan çıkartmış ve hatta Bağdad’ı ele geçirmişti. Kısaca içeride celâlî denilen zorbalar ve dışarıda da İranlılar Osmanlı Devleti’ni sarsmaktaydı.

Böyle bir durumda IV. Murad’ın tahta geçmesine vesile olan Sadrazam Kemankeş Ali Paşa da gururlanmış ve suiistimallere başlamıştır. Bunu fark eden ve hakkı söylemekten çekinmeyen Şeyhülislâm Yahya Efendi, 1032/1623 Ramazan Bayramında vâki olan ziyâretinde Sadrazamın rüşvet ve zorbalıklara göz yumduğunu Padişah’a iş‘âr edince, durumu öğrenen Sadrazam hemen onun da aleyhine geçmiş ve dürüst Şeyhülislâm’ı bir kısım yalan ve iftiralarla görevinden aldırarak yerine biraz da sâkin tabî’atlı olan Es’ad Efendi’yi tayin ettirmiştir. Bu da devlet için büyük bir problemdir.

Böylesine sıkıntılarla Padişah olan IV. Murad, bizzat hükmedemiyordu. Hâkim devlet ricâli ve annesi idi. Şeyhülislâm Yahya Efendi’yi görevden aldıran ve suiistimallere adı karışan Kemankeş Ali Paşa’nın Padişah’tan Bağdad’ın düşmesini yalan söyleyerek saklaması, bardağı taşıran son damla oldu. Verilen idam kararıyla hayatına son verilen Sadrazamın yerine tecrübeli devlet adamı ve Kubbealtı veziri Çerkes Mehmed Paşa getirildi. Abaza Mehmed Paşa’yı takip için Doğu Anadolu’ya kadar gelmişti; ancak yolda vefât etti ve yerine Diyarbekir Beylerbeyisi Hâfız Ahmed Paşa tayin edildi. Kösem Sultân’ın büyük kızı Ayşe Sultân ile evlenip Damad sıfatını da alan Hâfız Ahmed Paşa, Abaza Mehmed Paşa’nın affedilip Erzurum Valiliğinde ibkası üzerine, Bağdad’da Bekir Subaşı’nın çıkardığı isyanı bastırmak üzere Bağdad tarafına serdar-ı ekrem ve sadrazam olarak hareket etti. İyi bir komutan olmadığından muvaffak olamadı ve 1626 yılında azledildi. İran Şahı Şah Abbas Bağdad isyânını körüklüyor ve hatta gönderdiği askerlerle onları destekliyordu. Bağdad Valiliği Bekir Subaşı’ya verilerek mesele halledilmek istendi.

Yerine Damad Halil Paşa ikinci defa sadrazam oldu ve yeniden patlak veren Abaza isyânını bastırmak üzere Erzurum’a gönderildi. Ancak bu da başarılı olamadı ve 1628 yılında görevden alındı. Bunun yerine muhteris, otoriter ve becerikli bir komutan olan Dâmâd Hüsrev Paşa Sadrazamlığa getirdi. Önünde Abaza isyanını bastırmak meselesi vardı. Büyük bir mahâretle bu problemi, 1628 yılının 9. ayında çözdü ve Abaza’nın askerleri terhis olundu ve kendisi de İstanbul’a getirildi. Sultân Murad, ağabeyi Osman’ın kanı için mücadele eden bu komutanı Bosna Beylerbeyi yaparak taltif etti. Mesele de halledilmiş oldu.

Ancak bu sırada İran Şahı Bağdad’da ikinci isyanı çıkarmış ve Bağdad üzerine yürüyerek burayı işgal etmişti. Bu İran’la savaş yapılacak demekti. Yeniçeriye dayanan ve emniyet ve âsayişi temin ediyorum diyerek epeyce zulümler icra eden Hüsrev Paşa, bizzat Bağdad üzerine yürüdü. Ancak Bağdad’ı alamadı ve 1631 yılının onuncu ayında bu görevden azledildi. Yerine de yine Dâmâd Hâfız Ahmed Paşa getirildi.

Hâfız Ahmed Paşa’nın işi zordu. Zira hem Tokat’taki ma’zul sadrazam ve onun işbirlikçisi olan Damad Receb Paşa ile uğraşmak zorundaydı ve hem de İran Devletine karşı olan savaşı yönetecekti. Gerçekten ikincisine sıra gelmeden hayatı sona erdi. Zira IV. Murad’ın zorba başı dediği Damad Receb Paşa yeniçeriyi ve kapıkulu sipahilerini isyana teşvik etti. Maalesef bütün bu isyan tahriklerinde Nâibe-i Saltanat Kösem Sultân’ın da müdahalesi vardı ve isyancıları destekliyordu. Bütün arzuları kukla bir padişahla devleti idare etmekti. 19 Receb isyanı diye bilinen bu isyan neticesinde Hâfız Ahmed Paşa, Padişah’ın gözü önünde isyancılar tarafından öldürüldü ve Zorbacı başı Receb Paşa 1632 yılının bu zorlu günlerinde Sadrazamlığa getirildi.

Sultân Murad, zorbacı başı Receb Paşa’nın entrikalarının ardında mâzul Sadrazam Hüsrev Paşa’nın bulunduğunu biliyordu. Ayrıca isyan eden zorbalar, sadece Ahmed Paşa’nın öldürülmesiyle yetinmiyorlardı. Es’ad Efendi’den sonra yeniden Şeyhülislâm olan Yahya Efendi’nin de bu görevden alınmasını istiyorlardı. Nitekim alındı ve yerine Ahizâde Hüseyin Efendi Şeyhülislâmlığa getirildi. İsteklerinin sonu gelmiyordu. Sultân Murad evvela, Murtaza Paşa’yı tavzif ederek Tokat’taki Hüsrev Paşa’nın ele geçirilmesini istedi; teslim olmadı ve sonra da öldürülüp halka cesedi teşhir edildi. Bunun üzerine Receb Paşa yeniden kapıkulu askerlerini tahrik ederek 20 Şaban ihtilali diye bilinen ikinci isyanı çıkarttı. Veliahd Şehzâde Bâyezid Padişah yapılmak istendi; ancak muvaffak olunamadı. IV. Sultân Murad, ipleri ele almaya başlamıştı ve hemen devleti tehlikeye sokan Recep Paşa’yı 18 Mayıs 1632 tarihinde idam ettirdi. Bunun üzerine Sultânahmed Meydanına toplanan isyancı askerler yeniden anarşi çıkarmak istediler. Ancak Sultân Murad zeki davrandı ve açık bir divan yaparak âlimler, devlet ricâli ve askerlerin huzurunda, halkın da duyabileceği şekilde tarihî bir nutkunu îrâd eyledi. Anarşinin devletin temellerine girdiğini, ordunun savaşamaz hale geldiğini, askerin siyâset ile uğraşmaktan işini yapamadığını, devleti bir avuç zorba ve hırsıza yedirmeyeceğini, şerî’ata, kendisine ve kanuna itaat etmeyen kim olursa olsun hakkından geleceğini bildirdi. Padişah, “Allah’a, O’nun Peygamberine ve sizden olan ülü’l-emre itaat ediniz” mealindeki âyeti okudu ve tefsir etti. Arkasından “Habeşli bir köle dahi olsa başınızdaki âmirlere itaat ediniz” manasını taşıyan hadisi zikredip şerh etti. Ve şununla bağladı: “Sizin sadakatiniz şu vakit doğrudur ki, aranızda tefrikaya mahal vermeyesiniz. Aranızdaki müfsidleri barındırmayasınız. Allah’ın emrine ve Resûlüllah’ın hadisine aykırı hareket edenleri desteklemeyesiniz. Ben ki, halifeyim, bana itaat etmeyip celâliler ve haricîler mesabesindeki eşkıyaları desteklerseniz, memleketin hali ne olur?”.

Bu fevkalade ikna edici konuşmayı dinleyen halk ve devlet ricali, Padişah lehine çok büyük tezâhürât yaptılar ve IV. Murad’ın asıl saltanat yılları başlamış oldu.

İkinci Safha: IV. Murad’ın ikinci ve asıl saltanat safhasıdır ki, Receb Paşa’nın katledilip zorbaların tasfiye edildiği 1041/1632 yılından başlar ve vefâtına yani 1640 yılına kadar devam eder. Son sekiz yıl Sultân Murad’ın asıl saltanat yıllarıdır.

IV. Murad 21 yaşına gelmiş ve çocukluk devresini bitirerek devleti idare edecek tecrübeye sahip olmuştu. Devletin idaresini ele alır almaz, Tabanı Yassı Mehmed Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Evvela devlet toprakları üzerindeki emniyet ve âsâyişi temin etmeye başladı; sonra da Devleti tehdit eden başta İran olmak üzere dış tehlikelere yöneldi. Şimdi bunları da çok kısa olarak özetleyelim:

1) IV. Murad’ın ilk yaptığı icraat, Ağabeyi Genç Osman’ın ölümüne yol açan ve memlekette huzuru bozan zorbacıların elebaşılarını teker teker temizlemek oldu. Gerçekten Saka Mehmed, Gürcü Rıdvan, Cadı Osman ve benzeri eşkıya reisleri hemen idam edildi. Bunlardan Beyşehri, Seydişehri ve çevresini kasıp kavuran Deli İlâhî, İstanbul’a getirilerek katl olundu. Balıkesir çevresinde Solakoğlu diye bilinen İlyas Paşa, Küçük Ahmed Paşa’nın gayretleriyle ele geçirildi ve ortadan kaldırıldı. Yine Lübnan ve Suriye taraflarında zulüm rüzgarları estiren Dürzi lider Maanoğlu Fahreddin ve oğlu Mes’ud da İstanbul’a celb olunduktan sonra 1635 yılında idam edildiler.

2) İstanbul’da 1043/1633 yılında çıkan ve İstanbul’un yaklaşık beşte birini yakıp yıkan büyük yangın üzerine, bunu da bahane eden IV. Murad, zamanın Şeyhülislâmı Ahi-zâde Hüseyin Efendi’den de fetvâ alarak, tütün ekmeyi ve tütün içmeyi yasaklamıştır. Ancak Şeyhülislâmdan aldığı fetvâyla bununla kalmamış ve çıkarılan yasağa uymayanları, devlete isyan etmiş kabul edip katl etmeye başlamıştır. Solakzâde, tütün yüzünden katle şer‘î cevaz veren Şeyhülislâm sonradan idam edilince, kendisi hakkında “Cezây-ı sezâsını buldu” ifadesini kullanmıştır. IV. Murad, tütün yasağı ile yetinmemiş ve o devirde zorbaların, işsizlerin ve de eşkıyanın toplantı yerleri haline gelen kahvehâneleri de hem kapatmış ve hem de yasağa rağmen içki içip sarhoş olanları gerekli cezalarla cezalandırmıştır. Her iki hadiseyi de, memlekette kaybolan huzuru yeniden tesis etmek gayesiyle ve de eşkıyanın gözünü korkutmak için yaptığı ifade edilen Sultân Murad, bazı tarihçilere göre, bütün Osmanlı arazilerinde yaklaşık 20.000 eşkıyayı ortadan kaldırmıştır. Elbette ki bütün tasfiyeler sırasında bazı mazlumlar da zulme maruz kalmış olabilir.

3) Sultân Murad’ın eski Osmanlı Padişahlarından farklı olarak yaptığı bir icraat da, o zamana kadar “Görevden azl olunur ve nefy olunabilir; ancak katl olunmaz” diye bilinen kuralı çiğneyerek, ulemâ sınıfından bazı insanları da idam ettirmesidir. 1043/1633 yılında İzmit, İznik ve Bursa taraflarına doğru düzenlediği teftiş seyahatinde, rüşvet iddiaları ve yolsuzluk ithamları yüzünden İznik Kadısını idam ettirmiştir. Bu durumu, teessüfle Vâlide Sultân’a bir tezkire ile duyuran ve tezkiresinde “Kendülerini bedduadan sakınırız. Umulur ki, siz kendilere nasihat buyurub âlimler zümresinin hayır duasını aldırasınız; ecdadının hürmet gösterdiği bu zümreye Padişah da hürmet göstere” ifadelerini kullanan Şeyhülislâm Ahi-zâde Hüseyin Efendi, Vâlide Sulân tarafından hemen menfi ithamlarla Padişah’a ihbar edilmiştir. Maalesef Sultân Murad, Şeyhülislâmı Padişaha isyan hazırlığı suçundan idam ettirmiştir. Bu Şeyhülislâm, kardeş katline de karşı çıkan ve bunu bizzat Sultân Murad’a hatırlatan cesur bir ilim adamıdır.

4) Osmanlı Devleti’nin iç ahvâlindeki bu karışıklıktan istifade eden İran Şah’ı, yeniden Bağdad’a saldırmış ve Bağdad’ı ele geçirmiştir. Padişah, sadrazamları tarafından yapılan harekâtlar netice vermeyince, bizzat kendisi İran üzerine iki ayrı sefer düzenlemiştir. Birinci İran Seferi, Revan Seferi diye meşhurdur. 1635 yılında yapılan bu sefer neticesinde, Revan (Erivan) alınarak Tebriz taraflarına da akın yapılmıştır. On ay sürmüştür. İkinci İran seferi ise, Bağdad Seferi diye bilinmektedir. İranlıların Revan’ı yeniden ele geçirmeleri üzerine 1638 yılında Padişah Bağdad’a yürümüştür. Uzun süren bir muhasaradan sonra 1639 yılında Bağdad yeniden Osmanlı Ülkesine katılmıştır. Bu savaşta Osmanlı Sadrazamı Tayyar Mehmed Paşa şehid olmuştur. Daha sonra Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın başkanlığında yürütülen sulh müzâkereleri neticesinde İranlılarla Kasr-ı Şirin Andlaşması yapılmış ve savaşlara son verilmiştir. Bu antlaşma ile Erivan ve Azerbaycan İran’da; Bağdad ve havalisi ise Osmanlı Devleti’nde kalmıştır. Artık, IV. Murad, Fâtih-i Bağdad ünvanını kazanmıştır.

Sultân Murad, büyük bir karşılama ile İstanbul’a döndü. Ancak nikris hastalığına müptelâ idi. Nihâyet tedâviler netice vermeyince, Ramazan Bayramının 2. günü yatağa düşen Sultân, 8.2.1640 tarihinde vefât eyledi. Cenaze merâsiminde gazalarda bindiği üç atının eğerleri ters takılarak cenazenin önünde yürütülmesi, İslâmiyet’te yok ise de, İslâma kesin aykırı bir âdet de değildir .


Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------
10.09.1623 Sultan Mustafa’nın tahttan indirilmesi.
Sultan IV. Murad’ın tahta çıkarılması.
11.01.1624 Bağdad’ın Safavilerin eline geçmesi.
03.04.1624 Veziriazam Kemankeş Kara Ali Paşa’nın idamı, yerine Çerkes Mehmed Paşa’nın sadareti.
28.05.1624 Abaza Paşa isyanının bastırmak için ordunun Veziriazam kumandasında harekete geçmesi.
07.1624 Kırım isyanı.
05.09.1624 Kayseri çevresinde Abaza Paşa’nın etkisiz kılınması.
12.1624 Cennetoğlu isyanı.
28.01.1625 Çerkez Mehmed Paşa’nın ölümü.
08.02.1625 Diyarbakır Beylerbeyi Hafız Ahmet Paşa’nın sadareti.
05.10.1625 Karadenizde Kara-Harman zaferi.
11.11.1625 OrdununBağdad’a ulaşması.
13.11.1625 Bağdad Kuşatması.
29.04.1626 Osmanlı-Safavi görüşmeleri.
03.07.1626 Bağdad kuşatmasının kaldırılması.
01.12.1626 Hafız Ahmet Paşa’nın azli; yerine Halil Paşa’nın sadareti.
04.12.1626 Yeni Sadrazamın Abaza Paşa isyanını bastırmak için hareketi.
03.1627 Ordunun Erzurum’a gelişi.
Erzurum kuşatması.
25.09.1627 Kuşatmanın başarısız kalışı.
20.12.1627 Ordu’nun Tokat’a ulaşması.
06.04.1628 Halil Paşa’nın azli; yerine Ekrem Hüsrev Paşa’nın sadareti.
30.08.1628 Ordunun ikinci Erzurum kuşatması.
22.09.1628 Abaza Paşa’nın teslim olması.
14.10.1628 Ordunun Erzurum’dan-İstanbul’a dönüşü.
10.06.1629 Hemedan ve Bağdad seferinin başlaması.
21.08.1629 Ordu’nun Konya-Diyarbakır-Halep-Musul’a hareketi.
28.01.1630 Ordu’nun Musul’dan hareketi.
05.05.1630 Mihriban zaferi.
15.05.1630 Mihriban’dan Hemedan’a hareket.
14.07.1630 Çemhal zaferi.
24.08.1630 Ordu’nun Kasr-ı Şirin’e ulaşması.
05.10.1630 Bağdad’ın ikinci kuşatması.
14.11.1630 İkinci kez Bağdat kuşatmasının kaldırılması.
12.12.1630 Ordu’nun Musul’a dönüşü.
06.09.1631 Ordu’nun Diyarbakır’da kışlaması.
25.10.1631 Veziriazam Hüsrev Paşa’nın azli.
Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa’nın sadareti.
18.11.1631 Ordu’nun İstanbul’a dönmesi hakkında emir.
10.02.1632 Zorbaların Topkapı Sarayı’na saldırıları.
Veziriazamı öldürmeleri.
Topal Recep Paşa’nın sadareti.
08.06.1632 Sultan IV. Murad’ın Devlet idaresini doğrudan ele alması.
08.1632 Balıkesir bölgesinde isyan.
02.09.1633 Büyük İstanbul yangını, şehrin beşte biri yandı.
16.09.1633 Kahvehanelerin kapatılması ve tütün yasağı.
15.10.1633 Van Kalesi’nin Safavi kuşatmasından kurtarılması.
17.12.1633 Ordu’nun Haleb’e gelmesi.
07.01.1634 Sultan IV. Murad’ın ilmiye sınıfını etkisiz kılması.
Şeyhülislâmın idamı.
08.04.1634 Sultan IV. Murad’ın Lehistan Seferi için İstanbul’dan Edirne’ye hareketi.
27.07.1634 Lehistan Hükümeti’nin Osmanlı şartlarını kabul etmesi.
23.08.1634 Abaza Paşa’nın idamı.
09.1634 Lehistan barışı.
27.01.1635 Şair Nef’i’nin idamı.
10.03.1635 IV. Muradın Revan seferine çıkışı.
03.07.1635 Sultan IV. Murad’ın Erzurum’a girişi.
26.07.1635 Ordu’nun Revan önüne gelişi.
08.08.1635 Revan Kalesi’nin teslim alınması.
11.09.1635 Tebriz şehrinin işgali.
30.09.1635 Ordu’nun Van’a gelişi.
21.10.1635 IV. Murad’ın Diyarbakır’a ulaşması.
04.11.1635 IV. Murad’ın Diyarbakır’dan İstanbul’a hareketi.
27.01.1636 IV. Murad’ın İstanbul’a girişi.
01.04.1636 Erivan’ın Safaviler eline geçmesi.
03.10.1636 Szalonto bozgunu.
02.02.1637 Veziriazam Mehmed Paşa’nın azli, Bayram Paşa’nın sadareti.
07.03.1637 Ordu’nun doğu seferine başlaması.
05.07.1637 Azak Kalesi’nin Rusların eline geçmesi ve yıkarak geri çekilmeleri.
08.04.1638 IV. Murad’ın Bağdat Seferine çıkması.
22.07.1638 Ordu’nun Haleb’e ulaşması.
26.08.1638 Veziriâzam Bayram Paşa’nın ölümü.
27.08.1638 Diyarbakır Beylerbeyi Tayyar Mehmed Paşa’nın sadareti.
03.09.1638 Ordu’nun Veziriâzam kumandasında Diyarbakır’dan hareketi.
15.11.1638 Bağdat Kuşatması.
19.12.1638 Muharebenin başlaması.
23.12.1638 Veziriazam Tayyar Mehmed Paşa’nın ölümü, yerine Kaptanı Derya Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın sadareti.
24.12.1638 Bağdad’ın ele geçirilmesi (teslimi).
25.12.1638 Safavi kuvvetlerinin yok edilmesi.
26.12.1638 IV. Murad’ın İmam-ı Azam türbesini ziyaret etmesi.
14.01.1639 IV. Murad’ın Bağdat’tan hareketi.
27.01.1639 Padişahın Musul’a gelişi ve Safavi Hükümdarına ihtarı.
05.02.1639 Padişahın Diyarbakır’a gelişi.
23.03.1639 Veziriâzam Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın İran seferi.
29.04.1639 Safavi elçisinin Veziriâzam tarafından kabulü.
17.05.1639 Osmanlı-İran Hududunu çizen Kasrı Şirin Andlaşmasının imzalanması.
12.06.1639 Sultan IV. Murad’ın İstanbul’a dönüşü.
05.01.1640 Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın İstanbul’a dönüşü.
09.02.1640 Sultan IV. Murad’ın vefatı.
Sultan İbrahim’in tahta çıkması.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forumnefer.forum.st
Admin
Admin
Admin
Admin



Osmanli Sultanlari Empty
MesajKonu: Geri: Osmanli Sultanlari   Osmanli Sultanlari Empty15th Şubat 2010, 20:08

Sultan İbrahim Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası : Sultan I. Ahmed
Annesi : Kösem Sultan (Mahpeyker)
Doğduğu Tarih : 4 Kasım 1615
Padişah Olduğu Tarih : 9 Şubat 1640
Tahttan İndirildiği Tarih : 8 Ağustos 1648
Öldürülmesi : 18 Ağustos 1648

Sultân I. Ahmed’in Mahpeyker Kösem Sultân’dan 1615 yılında dünyaya gelen çocuğu olan I. İbrahim, 24 yaşında 1640 yılında ağabeyi IV. Murad’ın vefatından sonra tek Osmanoğlu olarak tahta oturdu. Kendisinden başka Osmanoğlu mevcud değil idi. Maalesef, kendisi diğer Osmanlı Padişahları derecesinde tahsil ve terbiyesini tamamlamamıştı. Zira hayatını zindan gibi olan kendi dairesinde geçirmiş; dört ağabeyinin idamını bizzat yaşadığı gibi, II. Osman ve IV. Murad zamanlarında olan acı olayları da bizzat yaşamıştı. Bütün bunlar, vücudunda bazı arızalara ve hatta tarihçilerin nakline göre şiddetli bir migrene yol açmıştı. Kendisini tahta davet eden ulemâ, devlet ricali ve Vâlide Sultân’a mütereddit bir sima ile bakan ve saltanatta aslâ niyeti olmadığını ifade eden Sultân İbrahim, tahta oturduktan sonra da, “Elhamdülillah, Ey Rabbım! Benim gibi zayıf bir kulunu bu makama layık gördün. Saltanat günlerimde milletimi hoş hal eyle ve birbirimizden hoşnûd eyle” diye dua etmiştir.

Sultân İbrahim, lehinde ve aleyhinde olmak üzere iki durumla karşı karşıyaydı. Lehinde olan durum, dürüst ve ciddi bir devlet adamı olan Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın veziriazam olmasıydı. Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin de yardımlarıyla, aleyhlerindeki bütün tahriklere rağmen, I. İbrahim’in ilk yıllarında devlet idaresini epeyce rayına koymuştur. Hazinenin gelir-gider muvâzenesini muhafazaya çalışmış; sikke yani paranın değer ayarlamasını düzene sokmuş ve devlete ciddiyet getirmeye çalışmıştır.

Maalesef, başta Vâlide Sultân olmak üzere, bir kısım ehliyetsiz devlet adamlarının tahriklerine kapılan Sultân, Kemankeş Kara Mustafa Paşa’yı 1644 yılında idam ettirmiştir. Bir ay sonra Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin de ölümü, devletin kadınların, ağaların ve ehliyetsiz kişilerin eline geçmesine sebep olmuştur. Bunun en acı misâllerinden birisi, zaten yetişmemiş olan Padişah’a kanunları çiğneyerek bedava makamlar elde eden Safranbolu’lu Hüseyin Efendi’nin Hace-i Sultânî olarak tayin edilmesidir. Cinci Hoca da denmektedir. 1644 yılında Anadolu Kazaskerliğine kadar yükselmiştir. Buna rikâbdarlıktan II. Vezirliğe yükselen Yusuf Ağa ve sonradan Paşa’yı da ekleyebilirsiniz. Yusuf Paşa’nın rüşvet ve hediye düşkünü bir devlet adamı olduğu yönünde ithamlar vardır.
Aleyhinde olan durum, annesi ve Vâlide Sultân olan Kösem Sultân’ın varlığıdır. Biraz önce saydığımız olumsuzlukların başında da, maalesef bu kadın bulunmaktadır. Önceleri, annesinin ihtirasını bildiği için, Topkapı’dan Eski Saray’a göndererek bu dertten kurtulmak istemiştir. Ancak muvaffak olduğunu söylemek mümkün değildir. Maalesef, Kara Mustafa Paşa’dan sonra vezir-i azam olan Semin Mehmed Paşa da, bu aleyhteki durumu daha da kötüleştiriyordu.
Bütün bunlara rağmen, Katoliklerin zulmünden bıkan yerli Ortodoks Rumların Venediklilerden rahatsızlığından da istifade edilerek, 1645’de Malta üzerine sefere karar verildi. Serdârlık Kaptan-ı Derya Yusuf Paşa’ya verildi. 1645 Ağustosunda 45 gün süren Hanya muhasarası zaferle sonuçlandı. Ancak acele davranıldı ve Osmanlı ordusu Girit’ten çekildi. 1646 yılında Deli Hüseyin Paşa serdârlığında 2. Sefer yapıldı, ancak Kandiye fethedilemedi. Ada ikiye bölünmüştü (1648).

Sultân İbrahim zamanında, Vâlide Sultân kısmen devre dışı bırakılmış ise de, devlet işlerine kadınların müdahalesi önlenememiştir. Padişahın aile hayatına düşkünlüğü, onu kadınların avucuna ister istemez itmiştir. Hakkındaki sefihlik iddiaları doğru değildir. Zira IV. Murad gibi otoriter; I. Mustafa gibi biçare ve III. Murad gibi fazla kadına düşkün değildir. Gençliğinde buhranlı bir hayat yaşaması, diğer sultânlar gibi kendini fazla yetiştirememesi, Osmanlı neslinin devamı için devamlı kadınlar tarafından özel hayata teşvik edilmesi, Şeker-pare denilen musâhibeler gibi onu eğlenceye teşvik eden câriyelerinin fazla oluşu, kadınların bu yakınlıklarını devletin imkânlarını çarçur etmekte kullanmaları, I. İbrahim’in cidden eksik olan yönleridir. Hele Telli Haseki başta olmak üzere, kendi hanımlarına aile fertlerinden daha fazla önem verir hale gelmesi, işi çığırından çıkarmıştır. Bunların tahriki ile Sultân İbrahim’de başlayan lüzumsuz samur merakı, bu olumsuzluklardan sadece biridir.

Önemle ifade edelim ki, bütün bu anlatılanlardan Sultân İbrahim’in gayr-i meşru bir hayat yaşadığı anlaşılmamalıdır. Zira özel hayata düşkünlük ile, gayr-i meşru hayat tamamen farklı şeylerdir.

Bütün bu olaylar, devlet idaresinde sıkıntılara yol açmış; israf ve bunun karşılığında gelirlerin azalması devleti sarsmaya başladı. Bunlardan biri de, Sivas Valisi Varvar Paşa’nın isyanıdır (1647). Ocak ağaları yeniden cuntalaşıp devleti soymaya başlayınca, Padişah bunların haklarından gelmek istedi ise de, olay duyuldu ve ihtilal çıktı. 1648 Ağustosunda asilerin isteği üzerine Sadrazam Hezar-pâre Ahmed Paşa azl edildi ve sonra asilerce öldürüldü. Ağaların adamı olan Sofu Koca Mehmed Paşa, sadrazamlığa getirildi. İhtilâlin arkasında nâibe-i saltanat olmak isteyen Kösem Sultân vardır. Şeyhülislâm Abdurrahim Efendi’yi de yanına alan sadrazam tarafından, Ağustos 1648 tarihinde hal’ edildi ve bir odaya haps olundu. 7 Ağustos 1648’de henüz 7 yaşındaki IV. Mehmed’e, hem şer’-i şerife ve hem de kanuna aykırı olarak bî’at edildi. Sonra Şeyhülislâmın, “İki halife bulunduğu zaman, fitneyi önlemek için birini katlediniz” şeklindeki fetvâsına dayanılarak I. İbrahim hal’inden 11 gün sonra boğularak şehid edildi.

Zamanındaki sadrazamlar arasında Kemankeş Kara Mustafa Paşa, Semin Mehmed Paşa ve Hezâr-pâre Ahmed Paşa’yı; Şeyhülislâmlar arasında Zekeriya-zâde Yahya Efendi ve Abdurrahim Efendi’yi ve diğer devlet adamları arasında Kaptan-ı Derya Deli Hüseyin Paşa, Kaptan-ı Derya Damad Fâzıl Paşa ve Nişancı Ahmed Paşa’yı zikr edebiliriz.

ZEVCELERİ: 1- Hatice Turhan (Tarhân) Vâlide Sultân; Rus asıllı bir câriyedir ve uzun yıllar nâibe-i saltanatlık yapmıştır. IV. Mehmed’in annesi. 2- Sâliha Dil-aşûb Vâlide Sultân; II. Süleyman’ın annesi ve câriye. III. Haseki olduğu sanılıyor. 3- Hatice Muazzez Sultân; II. Haseki’dir ve II. Ahmed’in annesidir. 4- Hüma Şah Haseki Sultân (Telli Haseki); Sultân İbrahim’in en çok sevdiği Haseki’si. Nikâh ile kadınlığa alındı. 5- Ayşe Sultân; 4. Haseki. 6- Mâh-i Enver Sultân; 5. Haseki. 7-Şivekâr Sultân; 6. veya 7. Haseki.

ÇOCUKLARI: 1-Şehzâde Mehmed IV. 2-Şehzâde Süleyman II. 3-Şehzâde Murad. 4-Şehzâde Selim Hân. 5-Şehzâde Osman. 6-Şehzâde Ahmed II. 7-Şehzâde Süleyman. 8-Şehzâde Bâyezid. 9- Fatma Sultân. 10- Ümmü Gülsüm Sultân. 11- Ayşe Sultân. 12- Gevher Hân Sultân. 13- Kaya Sultân. 14- Beyhan Sultân. 15- Atîka Sultân .
Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------
09.02.1640 Sultan IV. Murad’ın vefatı.
Sultan İbrahim’in tahta çıkışı.
31.08.1640 Galata, deniz kıyısında büyük İstanbul yangını.
01.01.1642 Şehzade Mehmed’in doğumu. (Avcı Mehmed)
03.02.1642 Azak Kalesi’nin alınması için harekete geçilmesi.
15.04.1642 Şehzade Süleyman’ın doğumu. Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın, vergilerin adil toplanması için eyaletlerde yeni tespitler yaptırması.
30.04.1642 Azak Kalesi’nin teslim olması.
25.02.1643 Şehzade Ahmed’in doğumu.
26.06.1643 Nasuh Paşa isyanı ve ortadan kaldırılması.
31.01.1644 Veziriâzam Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın idamı ve Semin Mehmed Paşa’nın sadareti.
28.02.1644 Divan Şairi Yahya Efendi’nin ölümü.
19.04.1645 Girid seferi kararı.
30.04.1645 Donanmanın Girid seferi için hareketi.
21.05.1645 Anadolu askerinin Sakız Adası’nda donanmaya katılması.
08.06.1645 Donanma’nın Navarin’e gelişi.
21.06.1645 Navarin’den hareket edilmesi.
24.06.1645 Girid’e asker çıkarılması.
25.06.1645 Ordu’nun Hanya önlerine gelmesi.
26.06.1645 Büyük İstanbul yangını.
27.06.1645 Hanya Kuşatması.
19.08.1645 Hanya Kalesi’nin teslim olması.
22.08.1645 Hanya Kalesi’nin Türk ordusu tarafından işgali.
21.10.1645 Donanma’nın Girid’den İstanbul’a dönüşü.
17.12.1645 Veziriâzam Semin Mehmed Paşa’nın azli.
Başdefterdar Salih Paşa’nın sadareti.
22.01.1646 Hanya fatihi Kaptanı Derya Silâhdar Yusuf Paşa’nın idamı.
02.02.1646 Budin Beylerbeyi Gazi Deli Hüseyin Paşa’nın Girid Muhafızlığına atanması ve Hanya’ya ulaşması.
09.03.1646 Kisamo Kalesi’nin fethi.
07.04.1646 Venedik’lilerin Bozcaada’ya asker çıkarması.
21.07.1646 Suda Kalesi’nin kuşatılması.
07.07.1647 Kandiye kuşatması. Osmanlı Donanması’nın önünden kaçan Venedik Donanmasının bir bölümünün Epir ve Dalmaçya’ya doğru hareketleri.
28.09.1647 Donanma’nın Girid’e asker ve malzeme yığınağı .
16.02.1648 Kandiye kuşatmasında düşman saldırılarının yok edilmesi.
Türk zaferi.
19.05.1648 İkinci Türk zaferi.
20.05.1648 Sivas Valisi Varvar Ali Paşa’nın isyanı ve öldürülmesi.
24.05.1648 Venedik Donanmasının Çanakkale Boğazı ablukası.
29.05.1648 Büyük İstanbul zelzelesi.
18.06.1648 Kaptanı Derya Mehmed Paşa’nın idamı.
24.061648 Girid Serdarı Gazi Hüseyin Paşa’nın yaralanması.
06.07.1648 Girid düşman tabyalarının ele geçirilmesi.
07.08.1648 Veziriazam Ahmed Paşa’nın azli.
Sofu Mehmed Paşa’nın sadareti.
26.05.1648 Çanakkale Boğazı önlerine gelen Venedik donanmasının serdar Mehmed Paşa kumandasındaki kuvvetlerin top atışları neticesinde boğazdan çekilmeleri.
08.08.1648 Sultan İbrahim’in hal’i. (Padişahlıktan alınması)
Sultan IV. Mehmed’in Padişah olması. (Avcı Mehmed)

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Sultan IV. Mehmed Han
--------------------------------------------------------------------------------
Babası : Sultan İbrahim
Annesi : Hatice Turhan Sultan
Doğduğu Tarih : 2 Ocak 1642
Padişah Olduğu Tarih : 8 Ağustos 1648
Tahttan İndirildiği Tarih : 8 Kasım 1687
Ölümü : 6 Ocak 1693

Osmanlı tahtına, İslâm hukukunun aradığı şartların çoğunluğu bulunmadan gelen IV. Mehmed, I. İbrahim’in Turhân Hatice Sultân’dan 1642 yılında dünyaya gelmiş ve 7 yaşına basmadan Ağustos 1648’de Padişah olmuş müstesna bir şahsiyettir. Kendisini devlet işlerinden uzaklaştırdığı için oğlunun idamına dahi göz yuman Kösem Sultân, 7 yaşındaki torununu tahta geçirmekle, istediğine kavuşmuştur. Ertuğrul Gâzî, Osman Gâzî ve Kanuni’den sonra en uzun süre tahtta kalan Osmanlı Padişahıdır ve 39 yıl tahtta kalmıştır. Ava merakı sebebiyle Avcı Mehmed de denen IV. Mehmed’in saltanat yıllarını dört safhaya ayırmak icab etmektedir:

Birinci safha, Ağustos 1648-Eylül 1651 yılları arasında, Kösem Sultân’ın nâibe-i saltanat yani bir nevi padişah yerine padişahlık yaptığı dönemdir ki, Osmanlı Devleti’nin en acı günlerinden bir parçadır denilebilir. Zira bu döneme Ağalar Saltanatı da denmiştir. Çünkü Nâibe-i Saltanat olan Kösem Sultân, işlerini ağalar eliyle yürütmüştür. Sofu Mehmed Paşa da, kukla bir sadrazam durumundadır. Başlarını Kara Murad Ağa’nın çektiği ağaların hedefi, servetlerini arttırmak ve maalesef sefih sayılabilecek derecede hayatlarını yaşamaktı. Bunları kullanan Kösem Sultân ise, kendisini Eski Saray’a süren ve hatta idamla tehdit eden I. İbrahim’i tasfiye etmekle, devleti tek başına idare etme emeline ulaşmış görünüyordu. Sofu Mehmed Paşa ise, Atabekler ve Veliahdler gibi devleti idare etmek istedi ise de bu saltanatı, Sipahiler ile Yeniçerilerin Sultânahmed Meydanında karşı karşıya gelecek kadar isyan etmeleri ile sarsıldı ve 1649 yılında azledilerek katl olundu. Bunun üzerine, tamamen usullere aykırı olarak Yeniçeri Ağası Kara Murad Paşa sadrazamlığa getirildi.


Ancak arkasında asıl Vâlide Sultân Turhan Sultân’ın bulunduğu ve bir nevi halk isyanına dönüşen kargaşa bastırılamıyor ve Osmanlı Devleti kan kaybediyordu. Daha sonra, sırasıyla Melek Ahmed Paşa ve Abaza Siyavuş Paşa’nın sadrazam olması da işi değiştiremedi. Ağalar isyanı devam ediyordu. Kösem Sultân’ın IV. Mehmed’i öldürüp yerine Şehzâde Süleyman’ı getirmek istemesi, sonunu getirdi ve 1651 yılının bir Eylül gecesi Kösem Sultân öldürüldü. İçeride bu ihtilâllerin yaşanması, Girit’te devam eden savaşa yardımı da engelliyordu. Böylece birinci dönem atlatıldı. IV. Mehmed sadece olan bitenleri seyrediyordu.

İkinci safha, Eylül 1651-Eylül 1656 tarihleri arasındaki IV. Mehmed’in annesi olan Turhan Hatice Sultân’ın Nâibe-i Saltanat olduğu dönemdir. Devletin hazinesini soyan ağalar saltanatına son verildi ve 39 ağa yakalanarak idam edildi. Tamamen iflas noktasına gelen devlet hazinesine bir ayar verilmek üzere, malî konularda tam yetkili olmak şartıyla, 1652 yılının Haziran ayında Tarhuncu Ahmed Paşa sadarete getirildi. Tarhuncu Lâyihası diye meşhur olan bütçesini hazırladı. Dertlere çare olamayınca, 1656 yılına kadar 10’a yakın sadrazam değiştirildi. Devleti, Baş Mimar Kasım Ağa, Koçi Bey, Solakzâde, Şâmî-zâde Mehmed Efendi ve lalası İbrahim Ağa müşavirliğinde Turhan Sultân idare ediyordu. Ancak devlet, şîrazeden çıkmıştı ve dış baskılar da artıyordu. Tecrübeli müşâvirlerinin şiddetli tavsiyeleri ile, devleti tek başına idare etmek ve Vâlide Sultân işe karışmamak şartıyla, tecrübeli ve yaşlı vezir Köprülü Mehmed Paşa, Eylül 1656’da sadrazamlık makamına getirildi. Artık Köprülü’ler devri başlıyordu. Bu ikinci safhada tek müessir olan Vâlide Sultân’dır. Yani bir nevi Osmanlı Padişahlığı makamında Padişah’ın annesi oturmaktadır. Ancak Turhan Sultân, devleti Köprülü ailesi gibi asil bir aileye teslim etmekle, kendisiyle birlikte Osmanlı tarihindeki kadınlar saltanatına son vermiştir.

Üçüncü safha, Osmanlı Devleti’ne rahat bir nefes aldırtan Köprülü’ler devridir (Eylül 1656-Ekim 1676). Bu dönemde aynı aileden iki sadrazam iktidara gelmiştir. Köprülü Mehmed Paşa (1656-1661) ve oğlu Fâzıl Ahmed Paşa (1661-1676). IV. Murad’ı kendine model alan Köprülü Mehmed Paşa, Kanuni devrini yeniden yaşatmıştır denilebilir. Makam korkusuyla Girit Serdârı Gâzî Hüseyin Paşa’yı idam ettirmesi hatalı bir hareket olarak kabul edilmektedir. Ancak sonradan yaptıkları bunu telafi etmiştir. Köprülü Mehmed Paşa, evvela isyan eden Erdel Prensinin üzerine yürüdü ve Balkanlarda önemli başarılara imza attı. Uyvar fethedildi ve Erdel Osmanlı Devleti’ne bağlandı. (1658). Arkasından Anadolu’da Beylerbeyilerin de desteklediği ve tamamen sadrazamı hedef alan yeni bir Celâlî İsyanı başlamıştı. 31 paşanın idamıyla sonuçlanan bu isyanı bastırdı ve Anadolu’da Celâli isyanlarının sonunu getirdi. 1659’da Kırım Tatarları ile birlikte Rus ordusunu dağıttı. Onun döneminde 1661 Temmuz’unda İstanbul’un üçte birini yakan büyük yangın yaşandı ve beş yıllık sadaretten sonra Ekim 1661’de Edirne’de vefat etti.
Yerine geçerek 26 yaşında sadrazam olan oğlu Fâzıl Ahmed Paşa da, babasının başarılarını sürdürdü. 1663’de Almanlara karşı açılan harp 1664 yılının Ağustos Ayında Vasvar Andlaşması ile sona erdi. Zitvatorok Andlaşmasının tekrarı mahiyetindeydi. Fâzıl Ahmed Paşa döneminde başarılan işlerden biri de yıllardır devam eden Girit seferinin sona ermesi ve Girit’in fethedilmesiydi (1670). Bunu, Ukrayna meselesi yüzünden çıkan Polonya Harbi takip etti (1670). IV. Mehmed’in de katıldığı bu Lehistan seferinde, 1672 yılında Kamaniçe Kalesi feth edilince, Varşova’da panik başladı ve aynı yıl barış andlaşması imzalandı. Bu barış tekrar bozuldu ve 16767 yılında imzalanan nihâî andlaşma ile sulh uzun yıllar devam etti. Aynı yıl Fâzıl Ahmed Paşa vefat etti.
Dördüncü safha, 1676-1683 yılları arasında devam eden Merzifonlu Kara Mustafa Paşa devridir. Köprülü’lerden sonra sadrazamlığa getirilen bu büyük devlet adamı, ilk problem olarak Ukrayna yüzünden patlak veren Rusya Savaşı ile meşgul oldu. 1677 yılında Çehrin’deki zor kuşatmada netice elde edilemeyince, IV. Mehmed ve sadrazamı 1. Rusya seferi için 1678 yılında yola çıktılar. I. Rusya seferi, 1680 yılında Çehrin’in alınması ile zaferle sona erdi ve bunu aynı yıl başlayan 2. Rusya Seferi takip ettiyse de, bu da 1681 yılında imzalanan Edirne Andlaşması ile tamamlanmış oldu. Bu gelişmeler, Osmanlı Devleti için büyük bir itibar kazanılmasına vesile oldu. Bundan rahatsız olan ve tecavüzlere başlayan Almanlara da 1683 yılında harp ilan edildi ve IV. Mehmed’in de katıldığı bu sefer, Osmanlı Devlet ricalinin ikiye ayrılmasıyla sonuçlandı. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Almanya’nın taht şehri olan Viyana’nın alınmasını teklif ederken, başını Kırım Hanı Murad Giray’ın çektiği diğer devlet ricali, zaten ayağa kalkmış olan Avrupa’nın Almanya’nın yanında yer alacağını belirterek, sadece Yanıkkale’nın alınmasıyla yetinilmesini savunuyordu. Kara Mustafa Paşa’nın fikri ağır bastı ve onun serdârlığındaki Osmanlı ordusu 12 Eylül 1683 tarihinde Viyana önlerinde müttefik haçlı seferleriyle karşı karşıya geldiler. Maalesef, Kırım Hanı Murad Giray, şahsî sebeplerle ve neticeyi düşünmeyerek ihanet etti ve Türklerin elindeki Tuna Köprüsünden düşman askerlerinin geçişini uzaktan seyretti. Neticede 11 Eylül 1683 tarihinde beklenen hezimet geldi ve Osmanlı ordusu binlerce şehid vererek ve çok kıymetli hazinelerini kaybederek geri çekilmeye mecbur oldu. Bu, Osmanlı tarihinin en ağır mağlubiyeti idi. Bu mağlubiyette, askerin sefih hayatının ve eski Osmanlı ordusunun olmayışının da büyük etkisi vardı.
Viyana bozgunu, Kanuni’den beri gelip giden duraklama devrini resmen başlatmış oldu. Artık 1071’den beri devam eden Müslüman Türk Milletinin cihad zaferleri sona eriyor ve Avrupa galebe çalmaya başlıyordu.
Bu arada devletin rükn-i azamı denilen Turhan Sultân Temmuz 1683’de vefat etmişti. Aralık 1683 tarihinde IV. Mehmed aleyhteki tahriklere dayanamayarak istikametli sadrazamı azletti ve 50 yaşını doldurmadan idam sehpasına yollandı. Artık Osmanlı tarihinde kaht-ı ricâl devri başlıyordu. Viyana bozgunu ile Karlofça Andlaşması (1699) arasında geçen 15 yıl Osmanlı Devleti için felâket seneleri oldu. Venediklilerin ve Almanların başını çektiği haçlı kuvvetleri fırsatı ganimet bilerek, 1684 yılında Osmanlı Devleti’ne harp ilan ettiler. Sadrazam Kara İbrahim Paşa’nın beceriksiz idaresindeki Osmanlı orduları, zafere koşamıyor ve maalesef Eylül 1686’da Budin düşüyordu. Osmanlı kuvvetleri Budin’i çok iyi müdafaa ediyordu, ancak Budin’de büyük kayıplar vermelerine rağmen yeniden toparlanan haçlı orduları, 160 yıl önce perişan oldukları Mohaç Meydanında Osmanlı ordusunu geriye çekilmeye mecbur ediyorlardı.
Liyakatsiz devlet adamlarının elinde perişan olan devletin hali IV. Mehmed’i hasta etmişti. Köprülü ailesini iktidardan düşürdüğü için Padişah’dan rahatsız olan Köprülü-zâde Fâzıl Mustafa Paşa ve benzeri devlet adamlarının gayretleriyle Kasım 1687 yılında hal’ edildi ve ancak idam olunmadı. Yerine II. Süleyman tahta geçirildi. Hal’inden 5 yıl sonra Edirne Sarayı’nda Ocak 1693 tarihinde vefat etti.
Kendisine Avcı Mehmed lakabını verdirten av ibtilâsı dışında, hiç bir kötü alışkanlığı yoktu. İçkiyi Osmanlı ülkesinde şiddetle yasaklamıştı. Kahvehâneleri kapatmıştı. Kendisi beş vakit namazını cemaatle kılıyordu. Kısa bir süre tahsil görebildiği için diğer Osmanlı Padişahları gibi âlim değildi.
ZEVCELERİ: 1- Meh-pâre Emetüllah Râbi‘a Gülnûş Vâlide Sultân; Gülnûş Sultân diye bilinir. Giritli bir ailenin kızıdır. II. Mustafa ve III. Ahmed’in annesidir. 2- Afife Kadın. 3- Gülnâr Kadın. 4- Kâniye Haseki. 5- Siyavuş Haseki. ÇOCUKLARI: 1-Şehzâde Sultân Mustafa II. 2-Şehzâde Sultân Ahmed III. 3-Şehzâde Bâyezid. 4-Şehzâde İbrahim. 5-Şehzâde Süleyman. 6- Fatma Sultân. 7- Hatice Sultân. 8- Emetüllah Küçük Sultân. 9- Fatma Sultân. 10- Ümmî Sultân .


Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
--------------------------------------------------------------------------------
08.08.1648 Sultan İbrahim’in hal’i.
Sultan IV. Mehmed’in tahta çıkışı.
23.10.1648 Girid’in ablukası.
26.10.1648 Sipahilerin etkisiz hale getirilmesi.
Ağalar Saltanatı’nın başlaması.
29.10.1648 Cinci Hoca’nın idamı.
03.1649 Yeniçerilerin ayaklanması.
21.05.1649 Sofu Mehmed Paşa’nın azli.
Kara Murad Paşa’nın sadareti.
07.07.1649 İstanbul üzerine yürüyen Gürcü Nebi’nin, Bulgurlu muharebesi sonunda etkisiz kılınması.
29.08.1649 Kandiya’nın ikinci kuşatması.
15.03.1650 Venedik Donanması’nın ikinci kez Çanakkale Boğazı’nı abluka altına alması.
05.08.1651 Veziriazam Kara Murad Paşa’nın istifası.
Melek Ahmet Paşa’nın sadareti.
12.11.1650 Girid’e asker malzemesi yardımı.
13.06.1651 Donanmanın Girid’e hareketi.
21.08.1651 İstanbul’da esnaf ve halk ayaklanması.
Veziriazam Melek Ahmed Paşa’nın azli.
Siyavuş Paşa’nın ilk sadareti.
02.09.1651 Kösem Sultan’ın öldürülmesi.
03.09.1651 Ağalar Saltanatının sonu.
27.09.1651 Siyavuş Paşa’nın azli.
Gürcü Mehmed Paşa’nın sadareti.
20.06.1652 Gürcü Mehmed Paşa’nın azli ve Tarhuncu Ahmet Paşa’nın sadareti.
1653 Tarhuncu Ahmed Paşa’nın devletin malî durumunu düzeltmek amacıyla bir bütçe düzenlemesi.
21.03.1653 Tarhuncu Ahmed Paşa’nın idamı, yerine Kaptanı Derya Derviş Mehmed Paşa’nın sadareti.
16.03.1654 Çanakkale Boğazı deniz zaferi.
28.101654 Derviş Mehmed Paşa’nın azli, yerine Halep Valisi İbşir Mustafa Paşa’nın sadareti.
25.02.1655 İbşir Paşa’nın İstanbul’a gelişi.
11.05.1655 Veziriâzam İbşir Paşa’nın idamı, Kara Murad Paşa’nın sadareti.
19.08.1655 Kara Murad Paşa’nın azli.
Ermeni Süleyman Paşa’nın sadareti.
28.02.1656 Ermeni Süleyman Paşa’nın azli.
Girid Serdarı Gazi Deli Hüseyin Paşa’nın sadareti.
04.03.1656 “Vaka-i Vakvakiyye” olayı.
İstanbul’da isyan.
05.03.1656 Deli Hüseyin Paşa’nın göreve gelememesi, yerine önce Siyavuş Paşa’nın getirilmesi, onun da ölümü ile Boynu Eğri Mehmed Paşa’nın sadareti.
26.06.1656 Çanakkale Boğazı’nda donanma bozgunu.
Bozcaada, Semendirek ve Limni Adaları’nın Venediklilerin eline geçmesi.
İstanbul Girit yolunun kapanması.
03.07.1656 Sarı Kenan Paşa’nın Kaptan-ı Deryalığa tayini ve donanma ile İstanbul’dan hareketi.
19.07.1657 Venedik Donanması’nın Çanakkale Boğazı önünden kaçırılması.
31.08.1657 Bozcaada’nın ele geçirilmesi.
15.09.1657 Köprülü Mehmed Paşa’nın sadareti.
24.09.1657 Katip Çelebi’nin ölümü.
23.06.1658 Veziriâzam Köprülü Mehmed Paşa’nın Erdel Serdarlığı.
01.09.1658 Yanova Kalesi’nin teslimi.
13.11.1658 Anadolu Valilerinin isyanına karşı IV. Mehmed’in Veziriazam ile birlikte harekete geçmesi.
11.12.1658 Hükümet kuvvetlerinin Ilgın’da bozguna uğraması.
29.12.1658 Girid Serdarı Gazi Deli Hüseyin Paşa’nın idamı.
16.02.1659 Anadolu isyanının ele başlarının Halep’de yok edilmeleri.
12.07.1659 Knotop zaferi.
Rus ordusunun imha edilmesi.
12.11.1659 Eflak isyanının bastırılması.
23.05.1660 Erdel isyanının bastırılması.
14.07.1660 Varat muharebesi.
23.07.1660 En Büyük İstanbul yangını.
İstanbul’un yarısı yandı, kül oldu.
27.08.1660 Varat Kalesi’nin fethi.
22.07.1661 Yeni Cami yapımına yeniden başlanması. (50 yıl sonra)
29.10.1661 Köprülü Mehmed Paşa’nın ölümü.
30.10.1661 Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın sadareti.
23.01.1662 Erdel zaferi.
12.04.1663 Fazıl Ahmed Paşa’nın Avusturya seferi Serdarlığı’na atanması.
07.06.1663 Ordu’nun Belgrad’a ulaşması.
03.07.1663 Avusturya’nın barış önerisi.
17.08.1663 Uyvar kuşatması.
24.09.1663 Uyvar Kalesi’nin teslim olması.
03.11.1663 Novigrad’ın fethi.
25.01.1664 Donanma’nın Zigetvar kuşatması.
08.02.1664 Yeni Camii’nin açılışı.
07.05.1664 Serdar’ın Belgrad’dan hareketi.
30.06.1664 Yeni Kale’nin ele geçirilmesi.
01.08.1664 Gotthard muharebesi.
10.08.1664 Vasvar barışı.
24.07.1665 Topkapı Sarayı yangını.
15.05.1666 Fazıl Ahmed Paşa’nın Girit Seferine görevlendirilmesi.
25.05.1666 Kandiya kuşatması.
03.11.1666 Fazıl Ahmed Paşa’nın Hanya’ya ulaşması.
16.01.1667 Kış nedeniyle Kandiya kuşatmasının kaldırılması.
30.06.1668 Yeniden Kandiya kuşatması. (İkinci dönem)
18.08.1668 Padişah IV. Mehmed’in Girid’e gitmek üzere Edirne’den hareketi.
01.06.1669 Kandiya kuşatması. (III. Dönem)
05.09.1669 Girid’in Osmanlı Devleti’ne verilmesine ilişkin Osmanlı-Venedik Anlaşması.
27.09.1669 Kandiya’ya ordunun girişi.
05.05.1670 Fazıl Ahmed Paşa’nın Girid’den ayrılışı.
01.07.1670 Fazıl Ahmed Paşa’nın Edirne’ye gelişi.
04.06.1672 I. Lehistan seferi.
Padişahın hareketi.
18.08.1672 Kameniçe kuşatması.
27.08.1672 Kameniçe’nin alınması.
18.10.1672 Puçaş barışı.
09.12.1672 Padişahın seferden Edirne’ye dönüşü.
07.08.1673 II. Lehistan Seferi. Padişahın hareketi.
16.06.1674 Sultan IV. Mehmed’in Ukrayna seferi.
18.08.1674 Ladyzyn Kalesi’nin alınması.
21.08.1674 Lehistan’ın barış önerisi.
18.09.1674 Sultan IV. Mehmed’in Ukrayna Seferinden dönüşü.
24.08.1674 Leopol muhrebesi.
02.11.1674 Veziriâzam Fazıl Ahmed Paşa’nın ölümü.
04.11.1676 Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın sadareti.
27.11.1676 Zorown Anlaşması.
Polonya ve Ukrayna’nın Osmanlı Devleti’ne katılması.
14.08.1677 Çehrin kuşatması.
30.04.1678 Rusya Seferi, Sultan IV. Mehmed’in İstanbul’dan hareketi.
19.07.1678 Ordu’nun Çehrin’e varışı.
20.08.1678 Çehrin Kalesi’nin alınması.
31.08.1679 Serdarıekrem Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Edirne’den sefere hareketi.
11.09.1679 Dinyeper (Özü) Nehri ve Aksu boylarında yapılan kalelere Türk ordusunun yerleşmesi.
29.10.1680 Padişahın Rusya seferinden Edirne’ye dönüşü.
11.02.1681 Osmanlı-Rus barışı.
24.07.1681 Sakız faciası.
09.01.1682 Tökeli İmrenin Orta Macar Krallığı sorunu.
09.06.1682 Vasvar barışının yenilenmesi.
27.07.1682 Orta Macar seferi.
15.08.1682 Kaşka Kalesi’nin fethi.
12.10.1682 Avusturya Seferi.
Sultan IV. Mehmed’in sefer için Edirne’ye hareketi.
31.12.1682 Avusturya’ya son barış girişimi.
01.04.1683 IV. Mehmed’in, Avusturya Seferi için Edirne’den hareketi.
24.05.1683 Padişah’ın Belgrad’da kalması.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın ordu başında hareketi.
27.06.1683 Viyana muhasarasına karar verilmesi.
14.07.1683 İkinci Viyana kuşatması.
12.09.1683 Kırım Hanı Murad Giray ve Budin Beylerbeyi’nin ihanetleri sonucu kaybedilen Alman Dağı Muharebesi nedeniyle Viyana kuşatmasının kaldırılması ve ordunun çekilmesi.
14.09.1683 Ordu’nun Yanıkkale’de toplanması.
22.09.1683 Ordu’nun Budin’e ulaşması.
07.10.1683 Ciğerdelen (Parkany) zaferi.
01.11.1683 Estergon’un düşman eline geçmesi.
15.11.1683 Veziriazam ve Serdarıekrem Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın idam fermanı.
Kara İbrahim Paşa’nın sadareti.
18.06.1684 Vişegrad Kalesi’nin düşmesi.
27.06.1684 Vayçen bozgunu.
15.07.1684 Avusturya Ordusu’nun Budin Kuşatması.
Venedik Cumhuriyetinin harp ilanı.
08.08.1684 Ayamavri Kalesi’nin düşmesi.
26.09.1684 Kamaniçe bozgunu.
28.09.1684 Preveze’nin düşmesi.
02.10.1685 Budin’in kuşatmadan kurtulması.
07.04.1685 Bosna Beylerbeyi’nin Sin zaferi.
03.06.1685 Koron kuşatması.
10.10.1685 Lehistan cephesinde Bojan zaferi
18.11.1685 Kara İbrahim Paşa’nın azli, Sarı Süleyman Paşa’nın sadareti.
15.06.1686 Navarin’in düşmesi.
02.09.1686 Budin’in düşmesi.
Macaristan’ın elden çıkması.
12.08.1687 Mohaç bozgunu.
05.09.1687 Cephedeki askerin isyanı.
Sarı Süleyman Paşa’nın kaçması.
İsyan eden ordunun İstanbul üzerine yürümesi.
25.09.ultan IV. Mehmed’in padişahlıktan indirilmesi.
Sultan II. Süleyman’ın padişah oluşu.1687 Atina’nın düşmesi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forumnefer.forum.st
 
Osmanli Sultanlari
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA İLKLER
» Osmanli Donanma Kiyafetleri
» Osmanli Fermanlari
» Osmanlı sembolünün 30 sırrı
» OSMANLI PADİŞAH TUGRALARI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: EĞİTİM - E BOOK -EDEBİYATIMIZ - TÜRK TARİHİ VE KÜLTÜRÜMÜZ - YURDUMUZ :: TÜRK TARİHİ VE KÜLTÜRÜMÜZ-
Buraya geçin: