ne-fer Yönetici
| Konu: Hacı Arif Bey 12th Şubat 2011, 18:16 | |
|
1831 yılında İstanbul'da Eyüp semtinde doğdu. Asıl adı Mehmed Arif’dir. Eyüp Şeri'ye Mahkemesi Başkâtibi Bekir Efendi'nin oğludur.
Hacı Arif Bey, Türk Musikisinin en büyük bestecilerinden biridir. Klasik dönem bestecilerinin pek kullanmadıkları şarkı formuna yepyeni bir kimlik kazandırmış, bir şarkı bestecisi olarak yeni bir çığır açmıştır. "Şarkı", Arif Bey'den sonra bestecilerin en çok işledikleri form olmuştur.
Musiki artık yalnız saraylarda, tekkelerde değil, bu çevrelerin dışında, özellikle konaklarda, yalılarda da icra edilmekte ve dinlenmektedir. Arif Bey'in bir zevk değişikliğini yansıtan şarkılarındaki üslup kendisinden sonraki hemen bütün şarkı bestecilerini etkilemiştir. Öyle ki, klasik formlarda verilen eserlerde bile onun etkisi görülür.
Birbirine benzeyen şarkıları çok azdır. Hiçbir zaman tekdüzeliğe düşmez. Hemen her şarkısına yeni bir renk, nüans katmasını bilir, kullandığı makamın o zamana kadar işlenmemiş bir yönünü yakalar.
Kürdilihicazkar Makamı ile sekiz zamanlı üç vuruşlu "müsemmen usulü" onun buluşudur.
1884 yılında kalp hastası oldu. Hayattan tamamen bıktı. Muzika-yı Hümayundaki odasına çekildi. "Gurup etti güneş dünya karadı" şarkısını henüz bestelememiş, fakat okuyordu. Fenalaştı. Oğlu Cemil Bey'i çağırdı. Oğlunun göğsüne yaslanarak beraberce şarkıyı tamamladılar.
Tarih 28 Haziran 1885'i gösteriyordu. Son bestesi tamamlandığında oğlunun kollarında son nefesini verdi.
Gurup etti güneş dünya karadı Gül-i bağ-ı emel soldu sarardı Felek te böyle günde matem arardı Gül-i bağ-ı emel soldu sarardı
--------------------------------------------------------------------------------
Hacı Arif Bey'in Bazı Eserleri;
Olmaz ilâç sine-i sad pâreme
Bakmıyor çeşm-i siyah feryâde
Vücud ikliminin sultanı sensin
Meyhanemi bu, bezm-i tarabhane-i cem mi
Çekme elem-i derdini bu dehr-i fenanın
Deva yokmuş neden bimarı aşka
Geçti zahm-i tîri hicrin ta dil-i naşadıma
İltimas etmeye yâre varınız
Gözümden gitmiyor bir dem hayalin
Kanlar döküyor derdin ile dide-i giryan
Hâtırımdan çıkmaz asla ahd u peymânın senin
Sayd eyledi bu gönlümü bir gözleri âhû
Gurub etti güneş dünya karardı
Çözülme zülfüme ey dil rüba, dil bağlayanlardan
Ben buy-i vefa bekler iken sûy-i çemende
Humarı yok bozulmaz meclis-i meyhane-i aşkın
Tasdî edeyim yari biraz da sühanimle
Bir halet ile süzdü yine çeşmini dildar
Esti nesîm-i nevbahar açıldı güller suhh dem
Mükedder derd-i pey-der peyle şimdi
Kurdu meclis, âşıkan meyhanede
Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figanın
Nigâh-ı mestine canlar dayanmaz
Zahir-i hale bakıp etme dahil bir ferdi
Bahar oldu beyim evde durulmaz | |
|