Forumnefer'e hoş geldiniz.

Eğer üye iseniz lütfen giriş yapınız, henüz üye değilseniz ve forumdan tam olarak yararlanmak istiyorsanız bizim topluluğumuza katılabilirsiniz.
iyi Formlar dileriz.
Forumnefer'e hoş geldiniz.

Eğer üye iseniz lütfen giriş yapınız, henüz üye değilseniz ve forumdan tam olarak yararlanmak istiyorsanız bizim topluluğumuza katılabilirsiniz.
iyi Formlar dileriz.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Atamız ve eğitim

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ne-fer
Yönetici
Yönetici
ne-fer



Atamız ve eğitim Empty
MesajKonu: Atamız ve eğitim   Atamız ve eğitim Empty14th Temmuz 2010, 20:02

Atamızın eğitime verdiği önem ve eğitim sistemi

Eğitim sevgi ile başlar. Çünkü; eğitim ticari bir alış veriş değil, gönüllülük esasına ve sevgi temeline dayanan bir süreçtir. Ama bu sevgi, kuru kuruya bir sevgi değildir. Sevgi paylaşıldıkça, anlaşıldıkça, yaşandıkça anlam ve güzellik kazanır.
Eğitim geniş kapsamlı bir kavramdır. Eğitim kendi içinde çok çeşitli alt dallara ayrılır. Eğitimin birbirine benzer çok değişik tanımları vardır. Eğitim; bireylerde kasıtlı ve amaçlı olarak istendik davranışlar geliştirme sürecidir. Eğitim; bireylerin ve toplumların dolayısıyla ülkelerin kalkınmasını gelişmesini etkileyen, insanların ve ülkenin, geleneksel değerleri ile çağdaş değerlerini uyum içinde kaynaştıran, ülkenin diğer tüm alt yapılarını etkileyen, toplumu biçimlendirip geliştiren ve yeni değerler üreten, bir araç ve aynı zamanda pahalı uzun zaman alan bir süreçtir. Diğer bir deyişle de eğitim; bireylerde yaşadığı toplumun değerlerine ve evrensel değerlere uygun davranışlar geliştirip, yeni olumlu değerler üretebilme sürecidir. Çağdaş bir eğitim amacı; tüm bireylerini geleceğe hazırlayan, kendi ve ulusal onurunu kavramış ve onuruna düşkün, kendini ülkesini ve insanlığı seven, yetenekleri ölçüsünde ve doğrultusunda kendilerini sürekli geliştiren, görev ve sorumluluklarının bilincinde olan, topluma ve içinde bulunduğu ortama en kısa sürede uyum sağlayabilen, bilime yeniliklere ve gelişmelere açık, akılcı mantıklı tutarlı insanlar ve vatandaşlar yetiştirmektir. Şüphesiz ki, Ulu Önder Mustafa Kemal eğitimin tanımlarındaki ve çağdaş bir eğitimin anlamını önemini çok iyi biliyordu. Bu anlam ve önemde Türk Eğitim Sistemini kurup geliştirmek azmindeydi. Atamız meslekten bir askerdir. Mesleğinin asker olması, meslekten bir eğitimci, ciddi bir eğitim düşünürü gibi, eğitim konularına daha çok ilgi duymasını sağlamıştır.

Atamız ve eğitim Okulda4cl

Başta Atamızın ve Cumhuriyetin kurucularına göre eğitim; ulusal idealleri beslemek, özgür ve ulusal bir devlet yaratmak, yeni Türk çocuklarını ve liderlerini yetiştirmek, dinamik ve çağdaş bir toplum kurmak için en önemli bir araçtı. Geleneksel dini eğitimin toplumun gelişmesine engel olduğunu, çağdaş eğitim ile arasında bir ikilik ve çelişki bulunduğunu biliyorlardı. Atamızın çağdaşlık ve evrensellikten uzaklaşmış, donmuş ve dogmalaşmış, bireylerin ve ulusun gelişmesini önlemeye başlamış, akılcılık ve bilimsellikten uzaklaşmış köhne eski eğitim sisteminin değişmesini istiyordu. Atamızın eğitim sistemini bu şekilde düşünüp planlayıp, böyle kurmaya ve değiştirmeye çalıştığı çok açıktır. Söylev incelendiğinde, Atamızın eğitimle ilgili konuşmaları 40 civarındadır. Bu konuşmaların 15 ini 1922-1938 yıllarındaki TBMM.nin açılış konuşmalarında yapmıştır. Eğitim sistemi ile ilgili en önemli konuşmaları ise, 1921-1925 yılları arasındadır.
Atamızın yetersiz bulduğu ve eleştirdiği geleneksel eğitim sistemi; Türk milletinin gerilemesinde en önemli etkendir. Bu geleneksel eğitim sistemini 16 temmuz 1921 de Ankara’da toplanan Maarif kongresinin açılış konuşmasında “Bugüne kadar takip olunan eğitim ve öğretim biçimlerinin, ulusumuzun gerilemesinde en önemli nedenlerden biri olduğu kanısındayım. Onun için bir ulusal eğitim programından söz açarken, geçmişin asılsız uydurmalarından, yaratılışımıza uymayan yabancı düşüncelerden, doğudan ve batıdan gelebilen her türlü etkiden büsbütün uzak, tarihi ve ulusal varlığımıza uygun bir kültürü öne sürmüş oluyorum. Çünkü ulusal dehamızın tam olarak gelişmesi, ancak böyle bir kültürle sağlanabilir. Rast gele yabancı bir kültürü kabullenmek, şimdiye kadar peşine takıldığımız yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir. Kültür bu düşünce ürünü ortama bağlıdır. O ortam,ulusal karakterdir.” demekle Atamızı geleneksel eğitimle hesaplaşmaktadır ve geleneksel eğitimin milletimize yabancı bir eğitim olduğunu belirterek, Türk eğitim sisteminde köklü ve radikal değişikliklerin yapılacağının sinyalini vermekte ve bunu planlamaktadır.
Atamızın en çarpıcı ve en önemli kişisel karakteristik özelliği; akılcı ve bilimsel olmasıdır. Atamızın bu akılcı bilimsel çağdaş eğitim anlayışına göre; ilk önce eğitimin laik olmalıdır. Sonra eğitim, özgür ve eleştirel düşünmeyi geliştiren, sebep sonuç ilişkisini kuran, kuşku duymayı ve bağımsız düşünebilmeyi geliştiren bir yapıda ve bilimsel olmalıdır. Atamızın düşleyip yukarıda planlandığı gibi, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, 3 mart 1924 te, TBMM.de 3 kanun kabul edilerek; Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırıldı, Halifelik kaldırıldı ve Tevhidi Tedrisat (Eğitimin birleştirilmesi) kanunu çıkarıldı.1928 yılında da Harf İnkılabı yapılarak Latin alfabesine geçmemiz sağlandı. Her alandaki başarısı gibi, Atamızın çağdaş eğitim sisteminin temellerini attı. Her adımı yerinde ve zamanında atarak özlediği, düşündüğü eğitim sistemini gerçekleştirdi.
Atamızın22.09.1924 tarihindeki konuşmasında; ”....en mühim en esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, müstakil, şanlı, yüksek bir cemiyet halinde yaşatır, ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder” diyerek ve 25 Ağustos 1924 te toplanan Muallimler Birliği kongresindeki konuşmasında da; ”Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister” diyerek, eğitim sisteminin değiştirilmesindeki 2 temel gerekçenin, ülkenin kalkınmadaki eğitimin önemi ve Cumhuriyetin yaşayıp ayakta kalabilmesinde eğitimin önemi olduğunu vurgulamaktadır. ayrıca kurduğu eğitim sisteminin, milli karaktere sahip olması, bilim ve tekniğe teknolojiye açık olması ve ekonominin gelişmesine hizmet etmesi gibi, önemli üç motifte, özellikte olmasını istemiş ve sağlamıştır.

******ÇÜ EĞİTİM SİSTEMİNİN İLKELERİ:

Atamızın eğitim sisteminin dayandığı 8 temel ilkeye oturtulduğu açıkça görülmektedir. Bu temel ilkeler değişik zamanlardaki konuşmalarında açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu ilkeler şunlardır:

BİRLİK İLKESİ:
Bu ilke ile, eğitim ve öğretimde zümresel ve kültürel cinsten farklılıkların ortadan kaldırılması ve böylece ulusal birliğin sağlanması, eğitimin tek elden yapılması ve birleştirilmesi amaçlanmaktadır.
Atamız 27.10.1922 deki Bursa’da öğretmenlere yaptığı hitabesinde; ”Hanımlar, Beyler! Kat’iyen bilmeliyiz ki, iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır, marizdir” diyerek eğitimde birlik ilkesini, kıvançta tasada kaderde birlik ilkesini vurgulamaktadır. Bu ilkenin ışığında, 3 mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat kanunu çıkarılmıştır.

BİLGİSİZLİĞİN(CEHALETİN) ORTADAN KALDIRILMASI İLKESİ:
Halkın bilgisizliğinin ortadan kaldırılmasının önemini vurgulamak için, Atamız 1 mart 1922 de TBMM deki konuşmasında ”Bundan dolayı, bizim takip edeceğimiz maarif siyasetinin temeli, evvela mevcut cehli izale etmektir”demiştir.
Öncelikle cehaletin ortadan kaldırılmasını istemektedir. Bu nedenle, kurtuluş savaşından sonra bağımsızlık savaşının kazanılmasından sonra, kendisinin de konuşmalarında vurguladığı gibi, asıl önemli savaş olan, eğitim seferberliğine ve okuma yazma seferberliklerine başlanılmıştır.

İLMİLİK(BİLİMSELLİK)İLKESİ:
Ulu önderimiz, evrensel dehamız Mustafa Kemal 22 Eylül 1924 de Samsunda öğretmenlere hitabında eğitim sisteminin ilmiliğini,bilimselliğini açıkça vurgulamıştır: ”Dünyada herşey için, maddiyat için, maneviyat için, başarı için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanla takip eylemek şarttır.” demektedir.

İŞE DAYALI EĞİTİM İLKESİ:
****** işe dayalı eğitim ilkesinin eğitim sistemindeki önemini biliyor, eğitim öğretimde işin ana ilke olarak kullanılmasını istiyordu. Fakat,Cumhuriyet tarihimizde işe dayalı eğitim ilkesi maalesef en az uygulama alanı bulmuştur. Atamız bu ilkeyi de 1 Mart 1922 de TBMM.nin açılış konuşmasında vurgulamıştır: ”Bir taraftan cehlin izalesine uğraşırken, bir taraftan da memleket evladını içtimai ve iktisadi hayatta fiilen müessir ve müsmir kılabilmek için, elzem olan iptidai bilgileri işe dayalı olarak vermek, maarifimizin esasını teşkil etmelidir.” demektedir.

ULUSALLIK İLKESİ:
Atamız eğitimin ulusal (milli) olmasını da istiyordu. Eğitim sistemindeki reformlar hep bu millilik temeli üzerine oturtulmuştur. Eğitimin ulusal olmasının önemini, 1 Mart 1924 yılında yaptığı TBMM açılış konuşmasında vurgulamaktadır: ”Türkiye’nin terbiye ve maarif siyasetini her derecesinde, tam bir vuzuh ve hiçbir tereddüde yer vermeyen sarahat ile ifade etmek ve tatbik etmek lazımdır. Bu siyaset, her manasıyla, milli bir mahiyette belirtilebilir.” demektedir.

KARMA EĞİTİM İLKESİ:
Karma eğitim öğretim ilkesi, eğitim öğretimde cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılması, erkek ve kadınların eğitim hakları ve olanaklarından beraber ve eşit olarak yararlanmasını amaçlamaktadır. Kız ve erkek öğrencilerin aynı oranda aynı anda ve aynı sınıflarda eğitim öğretim hakkından yararlanmasını hedeflemektedir. 30.08.1925 de Kastamonu’da yaptığı konuşmada bu konuyu açıklamıştır: ”Bir içtimai topluluk, bir erkek ve kadın denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bir kitlenin bir parçasını terakki ettirelim, diğerini müsamaha edelim de, kitlenin bütünü ilerletilmiş olsun. Mümkün müdür ki yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı semalara yükselebilsin. Şüphe yok, terakki adımları dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve terakki ve teceddüd sahasına birlikte kat’i merahil edilmek lazımdır. Böyle olursa inkılap muvaffak olur.” diyerek erkek ve bayanların eğitim ve öğretimden ortak ve eşit olarak yararlanmalarının önemini vurgulamıştır. Bu sekiz ilke Atamızın eğitim sisteminin oluşturulmasında büyük önem göstermekte, Atamızın eğitim sisteminin temelini teşkil etmektedir. Bu ilkeler Atamızın eğitim sisteminin temel özelliğini açıklamaktadır. Bu ilkeler herkes tarafından bilinmeli ve her zaman yaşatılmalıdır.

Bu belirli gün ve haftalar, bayramlar törenler Atamız tanımama anlamama sadece O’nu anma kuru kuruya sevme toplantıları haline dönüşecek neredeyse. Nedense, bu kadar çok anarız, okullarda derslerde güya işleriz ama, zaman zaman hala O’nun kurduğu sistemi tam anlayamayız, eserlerini, ilkelerini ve devrimlerini tam yaşayıp yaşama geçiremeyiz. Belki ülkemizin sıkıntılarının başında bu problem gelmektedir. Bu anlayış maalesef beni bir eğitimci olarak çok üzmektedir. 10 Kasım ölüm yıl dönümlerinde bile, ah vah ile ağlamak üzülmekle geçireceğimize, Atamızın gerçek düşünce sistemini, kişiliğini, ilkelerini, devrimlerini, özlediği ve temel yapısını oluşturduğu eğitim sistemini, devlet yönetimini ve ekonomik anlayışlarını gereği gibi anlasak ve anlatabilsek, yaşayabilsek, uygulayabilsek başarının kendiliğinden geleceği açıktır. Atamızın Cumhuriyeti kurarken ve kurduktan sonra içinde yaşadığı ortamı, mücadelelerini, kararlılığını, azimliliğini, fikir ve düşüncelerini, fikir ve düşüncelere gerçekleştirmek için kısa ve uzun vadeli plan ve stratejilerini okuyup incelemek ve öğrenmektir. Resmi ve özel tüm öğretim kurumlarımızda ****** resmi, İstiklal Marşı ve Atamızıngençliğe hitabesi sınıf ve dersliklerde anfilerde sürekli öğrencilerin karşısında asılıdır. Fakat karşıdan okunamayacak kadar küçük puntolu harflerle yazılarla yazılıdır ve yıllandır hala bu şekilde sürekli dersliklerde asılıdır ama Atamızın fikirleri, görüş ve düşünceleri acaba gerçekten öğrencilerimize dolayısıyla toplumumuza öğretilebiliyor mu, şimdiye kadar öğretilip öğretilmediği çok tartışma götürür ve çok su götürür. Eğer öğretebilmiş olsaydık Atamıza ve düşüncesine karşı çıkan ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü bozan ve bozacak nitelikte tavır ve düşünce içinde olan kişiler ve toplumlar olmamalıydı.

Paylaşıldıkça değeri azalmayan, değeri artan hazinelerden birisi bilgi, ikincisi ise gerçek sevgidir. Bu yüzden Atamızın sevgisini bilgisini iyi yorumlamak gerekir. Atamızın sevgisi, bilgisi, ilke ve Devrimleri ve Kemalizm’in yapısı, anlam ve önemi iyi öğrenilmeli, kavranmalıdır. Sadece, bu gerçekçi bilgiler, ilkeleri kendimiz öğrenmekle kalmamalıyız. Sadece kendimizin bildiği bilginin beynimizde depolanmasından başka bir yararı yoktur. Bu Atamızın sevgisi, sistemi ve fikirleri her yönüyle başkalarına da anlatılmalı, yayılmalıdır. Bu cümleden Atamızın eğitime verdiği önem ve Atamızın eğitim sistemi açıklanmalıdır.
Atamız ve eğitim Subeler

Atamızın Samsun’a çıktığında temel felsefesinin ne olduğunu Erzurum ve Sivas kongrelerinin ve kongrelerde alınan kararların anlam ve önemini iyi anlayıp kavrayamayan, Laik olmadan çağdaş ve uygar olunamayacağını” açıklayan düşünceyi kavrayıp anlayıp özümleyemeyen, mandacılık savunmacılarına karşı söylediği “Ya bağımsızlık, ya ölüm” özdeyişindeki manayı anlamı ve ulusuna güveni sezemeyen, ”Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” özdeyişindeki anlamı kavrayamayan, TBMM yi açarak ”Ulusu, yine Ulusun kendi gücü kurtaracaktır” sözünün anlamını kavrayamayan, gericiliğe karşı göğsünü siper edişini ve net tavrını; ”Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, tarikatı medeniyettir” özdeyişini kavrayıp, yorumlayıp, özümleyemeyen, Atamızın Gençliğe Hitabesindeki özü ve gençliğe yüklediği görevi anlayıp algılayıp özümleyemeyen, Öğretmenlere söylediği ”Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır, Sizin muvaffakiyetiniz Cumhuriyetin muvaffakiyeti olacaktır, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” özdeyişlerini anlayıp, kavrayıp, özümleyip ve benimseyemeyen, Atamızın attığı tüm adımlardaki ve devrimlerdeki öncelik sıralamasının ve uygun zamanlamanın akılcılığını, üstün zekasını kavrayamayan, anlayamayan, özümleyemeyen bir öğretmen hatta yönetici Atamızın olabilir mi hiç? Olamaz!

Atamız ve eğitim 19Kasim1937TarihDersi

Öyleyse; Atamızı sadece kuru kuruya sevmemeli, O’na sadece övücü sözler söyleyerek avunmamalı, ölümüne üzülmek ile zaman harcamamalı, O’na süslü sözler ile yağcılık yapıp, yağdanlık olmamalıdır. Bunların yerine; Atamızın gerçek düşünce sistemini, kişiliğini, yapısını, çağdaşlık anlayışını, ekonomi anlayışını, laiklik anlayışını, ilkelerini, devrimlerini, özlediği ve temel yapısını felsefesini, oluşturduğu eğitim sistemini, devlet yönetimini, Samsun’a çıktığında temel felsefesinin ne olduğunu, Erzurum ve Sivas kongrelerinin ve kongrelerde alınan kararların anlam ve önemini, attığı tüm adımlardaki ve devrimlerdeki öncelik sıralamasının ve uygun zamanlamanın akılcılığını, üstün zekasını, sarsılmaz önderlik özelliğini, geçmişi iyi analiz sentez ve tahlil edebilme, ileriyi görebilme yeteneklerini... vb gibi tüm gerçek ve olağanüstü özelliklerini, tüm öğretmenlerimize, öğrencilerimize, yöneticilerimize ve tüm halkımıza iyi kavratmalıyız. Bunu becerebildiğimiz zaman, ****** sevinecek, yerinde rahat uyuyacak ve hizmetleri, eserleri için kıvanç mutluluk duyacaktır. Atamızın açtığı yoldan, kurduğu ilkelerden ödün vermeden, sapmadan yürüdüğümüzde ise, çağdaş uygarlığa yakalayıp, gelişmiş çağdaş ülkeler arasına girmemiz, hiç de zor olmayacaktır.

Atamız ve eğitim Okulda4cl

Atamız eğitim üzerine bir çok çalışmalar yaptırmış, Türk milletinin geleceğini, yüksek eğitim anlayışının gelişmesine ve genç dimağlara yerleşmesine bağlamıştır.
Ulu önder, eğitimi gerçekleştirecek olan öğretmenlere duyduğu güveni ve değeri şu sözlerle açıklamıştır. ?Memleketi ilim, irfan, ekonomi ve bayındırlık alanlarında da yükseltmek, milletimizin her hususta çok verimli olan kabiliyetlerini geliştirmek, gelecek nesillere sağlam, değişmez ve olumlu bir karakter vermek lazımdır. Bu kutsal amaçları elde etmek için mücadeleye atılanların arasında öğretmenler, en önemli ve en hassas yeri almaktadır.?



Hür ve çağdaş bir toplumun temellerinin sağlam bir eğitimden geçtiğini ifade eden Atamız, ?Milli eğitimde, süratle yüksek bir seviyeye çıkacak olan bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır.? Demekle eğitimin devlet ve insan hayatındaki vazgeçilmezliğine dikkati çekmiştir.



Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Yenilikler:


3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu ilan edildi. Eğitim öğretim laikleştirildi. Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Medrese ve okul ikiliğine son verildi

1 Kasım 1928'de Latin alfabesi kabul edildi.

15 Nisan 1931'de Türk Tarih Kurumu kuruldu.

12 Temmuz 1932'de Türk Dil Kurumu kuruldu.

1924'te Topkapı Sarayı müze haline getirildi. Aynı yıl Etnografya Müzesi ve Güzel Sanatlar Akademisi açıldı.

1933'te İstanbul Üniversitesi ve Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi açıldı.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Atamız ve eğitim
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ATAMIZ DİYORKİ
» Anılarla Atamız 10 Vcd
» ATAMIZ'ın Muhteşem Fotoğrafları..
» Keman Eğitim Seti
» C++ Eğitim Seti Türkçe

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: ATAMIZIN KÖŞESİ - VİDEOLAR- RESİMLER,GİFLER - FIKRALAR -RÜYA -BURCLAR - :: ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL-
Buraya geçin: